31 Mayıs 2017 Çarşamba

Turkish Cargo Air Cargo Europe 2017’de göz doldurdu


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rdXr2g

Turkish Cargo Logipharma 2017 Etkinliğinde Turkish Cargo, İsviçre’nin Montreux şehrinde bu yıl 17. si düzenlenen ve ilaç lojistiğindeki en önemli tedarik zinciri aktörlerini bir araya getiren Logipharma etkinliğine katıldı. 3 gün boyunca sektöre katma değer sağlayacak yeni bakış açılarının geliştirilmesini amaçlayan konferansların düzenlendiği ve müşterilerle tedarikçilerin işbirliği geliştirme amaçlı birebir görüşmeler yapmasına olanak sağlandığı etkinliğe ilaç üreticileri, lojistik firmaları, lojistik sürecini iyileştirme amaçlı destek servisi sunan firmalar ve taşıyıcılar katılım göstermiştir. Fuar alanında yer alan Turkish Cargo standındaki birebir görüşmeler vasıtasıyla CEIV sertifikalı şirketin ilaç taşımalarına verdiği önem, bu alanda yapılan yatırımlar ve müşterilerine sunmakta olduğu geniş imkanlar vurgulandı. Sektörde faaliyet gösteren en önemli ilaç lojistiği firmaları temsilcilerine Turkish Cargo hizmetlerini anlatabilme ve farkındalık oluşturma fırsatının yakalandığı etkinliğe Roche, Novartis, Bayer, GSK, Pfizer, Johnson Johnson, Teva, Lilly, OctaPharma gibi ilaç üreticilerinin yanısıra DHL, Panalpina Agility, Fiege, Envirotainer, cSafe firmaları ile de görüşmeler yapıldı.

Turkish Cargo, İsviçre’nin Montreux şehrinde bu yıl 17. si düzenlenen ve ilaç lojistiğindeki en önemli tedarik zinciri aktörlerini bir araya getiren Logipharma etkinliğine katıldı.

3 gün boyunca sektöre katma değer sağlayacak yeni bakış açılarının geliştirilmesini amaçlayan konferansların düzenlendiği ve müşterilerle tedarikçilerin işbirliği geliştirme amaçlı birebir görüşmeler yapmasına olanak sağlandığı etkinliğe ilaç üreticileri, lojistik firmaları, lojistik sürecini iyileştirme amaçlı destek servisi sunan firmalar ve taşıyıcılar katılım göstermiştir.

Fuar alanında yer alan Turkish Cargo standındaki birebir görüşmeler vasıtasıyla CEIV sertifikalı şirketin ilaç taşımalarına verdiği önem, bu alanda yapılan yatırımlar ve müşterilerine sunmakta olduğu geniş imkanlar vurgulandı.

Sektörde faaliyet gösteren en önemli ilaç lojistiği firmaları temsilcilerine Turkish Cargo hizmetlerini anlatabilme ve farkındalık oluşturma fırsatının yakalandığı etkinliğe Roche, Novartis, Bayer, GSK, Pfizer, Johnson Johnson, Teva, Lilly, OctaPharma gibi ilaç üreticilerinin yanısıra DHL, Panalpina Agility, Fiege, Envirotainer, cSafe firmaları ile de görüşmeler yapıldı.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rlHcP1
via IFTTT

Turkish Cargo Logipharma 2017 Etkinliğinde


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rlHcP1

APİS AR-GE UYDU TAKIMI CORENDON AIRLINES SPONSORLUĞUNDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİNE KOŞUYOR APİS AR-GE UYDU TAKIMI CORENDON AIRLINES SPONSORLUĞUNDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİNE KOŞUYOR     Corendon Airlines, 2016’da APSCO Cansat International Competition’dan Dünya Birinciliği ile dönen APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor oldu.   Göklerdeki 13’üncü yılını kutlayan Corendon Airlines, günümüz teknolojilerini kavrayıp gelecek teknolojilere yön vermek ve ülkemize teknoloji konusunda faydalı bireyler yetiştirmek adına 2015 yılında kurulan APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor oldu. APİS Ar-Ge Uydu Takımı, İTÜ bünyesinde çeşitli fakülte ve bölümlerde okuyan 26 öğrenciden oluşuyor. APİS Takımı, Asya-Pasifik Uzay Dayanışma Organizasyonu tarafından düzenlenen ve her üye ülkeden sadece tek bir takımın katılabildiği minyatür uydu yarışması APSCO Cansat International Competition 2016’da, TÜBİTAK tarafından ülkemizi temsil etmek üzere görevlendirildi ve yarışmadan dünya birinciliği ile ayrıldı. APİS Takımı ayrıca NASA’nın sponsorluğunda düzenlenen model uydu yarışması, AIAA CanSat Competition 2016’da genel klasmanda Türkiye Birinciliği ve Avrupa İkinciliği elde etti.     APİS, ülkemize dünya birinciliğini getirmeye kararlı!   Corendon Airlines sponsorluğunda, 2017 senesinde de Dünya Birinciliğini ülkemize getirmeye kararlı olan APİS Ar-Ge Uydu Takımı, ülkemizi önemli yarışmalarda temsil edecek. APİS Takımı, dünyanın dört bir yanından üniversite ve lise öğrencileri katılımıyla 9-11 Haziran 2017 tarihleri arasında ABD Teksas’ta düzenlenecek olan AIAA CanSat Competition 2017’ye katılacak. AIAA CanSat Competition, Amerikan Uzay Topluluğu (AAS), Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü (AIAA) ve NASA’nın sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. APİS Takımı, yarışma öncesi gönderdiği tasarımlarla “Kritik tasarım alanında” şimdiden birinciliği elde etti ve böylece genel klasmanda 2’nciliğe yükseldi. Takım ayrıca APSCO Cansat International Competition 2017’ye ve 25-27 Ağustos 2017’de Ankara’da düzenlenecek olan TÜRKSAT model uydu yarışmasına da katılacak.   İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen törende konuşan Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, “Corendon Airlines Ailesi olarak, yıllardır eğitim, havacılık ve çevre konularında sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyoruz. Bu yılda, birçok yarışmadan birincilikle dönerek ülkemizin gurur kaynağı olan İstanbul Teknik Üniversitesi APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bir İTÜ mezunu olarak, kendi okulumdan çıkan böylesine başarılı bir takımı desteklemekten ayrıca gurur duyuyorum. Bu yıla hedef büyüterek giren APİS Ar-Ge Uydu Takımı, dünya birinciliğini ülkemize getirmeye kararlı. Biz de Corendon Ailesi olarak, bu önemli hedefte APİS Ar-Ge Uydu Takımı’nı sonuna kadar destekliyor ve kendilerine başarılar diliyoruz” dedi.   Törende konuşan Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Metin Orhan Kaya şunları söyledi; “Türkiye ve Avrupa’nın önde gelen turistik havayollarından Corendon Airlines’a APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na göstermiş olduğu ilgi ve destek için çok teşekkür ediyoruz. Dünyada önemli işlere imza atan öğrencilerimiz Corendon Airlines ile bu başarılarını katlayarak devam ettirecekler” diye belirtti.   Ülkemizi, yakın zamanda ABD Teksas’ta düzenlenecek AIAA CanSat Competition 2017’de gururla temsil edecek İTÜ Apis Ar-Ge Takım Lideri Mert Menekşe, “İTÜ’lü öğrenciler olarak bir İTÜ’lü tarafından kurulan Corendon Airlines’tan destek gördüğümüz için çok gururluyuz. Her organizasyonda, her etkinlikte bizlerle birlikte olan Corendon Airlines’ın desteğini maddi-manevi olarak fazlasıyla hissediyoruz. Projelerimizin her aşamasında yanımızda olan ve desteklerini bizden asla esirgemeyen Corendon Airlines ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer’e ekibim adına teşekkür ederim. Şimdiye kadar hem ülkemizde hem de dünyada pek çok derece alan takımız bu yıl daha iddialı. Corendon Airlines desteğiyle bu yıl dünya birinciliğine koşuyoruz ” diye konuştu.         Corendon Airlines Hakkında: Corendon Turizm Grubu bünyesinde 2005 yılında Hollanda’daki kendi tur operatörlerinin ürettiği turistleri Türkiye’ye taşımak için filosunda 2 adet Boeing 737-300 ile kurulan Corendon Airlines, zaman içerisinde başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde lider tur operatörleri ile çalışarak uluslararası charter ve tarifeli seferler düzenlemeye başladı. Corendon, bugün 14 adet Boeing 737-800 ile dünyanın 45 ülkesinde 145 havalimanına uçan uluslararası bir havayolu konumunda. Dört yıl önce Alman pazarına da giriş yapan ve her geçen sene kapasitesini artıran havayolu, 2016’da düzenlemeye başladığı tarifeli Ekaterinburg uçuşları ile birlikte uçuş ağına Rusya’yı da dahil etmiş oldu.  

APİS AR-GE UYDU TAKIMI CORENDON AIRLINES SPONSORLUĞUNDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİNE KOŞUYOR

 

 

Corendon Airlines, 2016’da APSCO Cansat International Competition’dan Dünya Birinciliği ile dönen APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor oldu.

 

Göklerdeki 13’üncü yılını kutlayan Corendon Airlines, günümüz teknolojilerini kavrayıp gelecek teknolojilere yön vermek ve ülkemize teknoloji konusunda faydalı bireyler yetiştirmek adına 2015 yılında kurulan APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor oldu. APİS Ar-Ge Uydu Takımı, İTÜ bünyesinde çeşitli fakülte ve bölümlerde okuyan 26 öğrenciden oluşuyor. APİS Takımı, Asya-Pasifik Uzay Dayanışma Organizasyonu tarafından düzenlenen ve her üye ülkeden sadece tek bir takımın katılabildiği minyatür uydu yarışması APSCO Cansat International Competition 2016’da, TÜBİTAK tarafından ülkemizi temsil etmek üzere görevlendirildi ve yarışmadan dünya birinciliği ile ayrıldı. APİS Takımı ayrıca NASA’nın sponsorluğunda düzenlenen model uydu yarışması, AIAA CanSat Competition 2016’da genel klasmanda Türkiye Birinciliği ve Avrupa İkinciliği elde etti.

 

 

APİS, ülkemize dünya birinciliğini getirmeye kararlı!

 

Corendon Airlines sponsorluğunda, 2017 senesinde de Dünya Birinciliğini ülkemize getirmeye kararlı olan APİS Ar-Ge Uydu Takımı, ülkemizi önemli yarışmalarda temsil edecek. APİS Takımı, dünyanın dört bir yanından üniversite ve lise öğrencileri katılımıyla 9-11 Haziran 2017 tarihleri arasında ABD Teksas’ta düzenlenecek olan AIAA CanSat Competition 2017’ye katılacak. AIAA CanSat Competition, Amerikan Uzay Topluluğu (AAS), Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü (AIAA) ve NASA’nın sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. APİS Takımı, yarışma öncesi gönderdiği tasarımlarla “Kritik tasarım alanında” şimdiden birinciliği elde etti ve böylece genel klasmanda 2’nciliğe yükseldi. Takım ayrıca APSCO Cansat International Competition 2017’ye ve 25-27 Ağustos 2017’de Ankara’da düzenlenecek olan TÜRKSAT model uydu yarışmasına da katılacak.

 

İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen törende konuşan Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, “Corendon Airlines Ailesi olarak, yıllardır eğitim, havacılık ve çevre konularında sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyoruz. Bu yılda, birçok yarışmadan birincilikle dönerek ülkemizin gurur kaynağı olan İstanbul Teknik Üniversitesi APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na sponsor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bir İTÜ mezunu olarak, kendi okulumdan çıkan böylesine başarılı bir takımı desteklemekten ayrıca gurur duyuyorum. Bu yıla hedef büyüterek giren APİS Ar-Ge Uydu Takımı, dünya birinciliğini ülkemize getirmeye kararlı. Biz de Corendon Ailesi olarak, bu önemli hedefte APİS Ar-Ge Uydu Takımı’nı sonuna kadar destekliyor ve kendilerine başarılar diliyoruz” dedi.

 

Törende konuşan Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Metin Orhan Kaya şunları söyledi; “Türkiye ve Avrupa’nın önde gelen turistik havayollarından Corendon Airlines’a APİS Ar-Ge Uydu Takımı’na göstermiş olduğu ilgi ve destek için çok teşekkür ediyoruz. Dünyada önemli işlere imza atan öğrencilerimiz Corendon Airlines ile bu başarılarını katlayarak devam ettirecekler” diye belirtti.

 

Ülkemizi, yakın zamanda ABD Teksas’ta düzenlenecek AIAA CanSat Competition 2017’de gururla temsil edecek İTÜ Apis Ar-Ge Takım Lideri Mert Menekşe, “İTÜ’lü öğrenciler olarak bir İTÜ’lü tarafından kurulan Corendon Airlines’tan destek gördüğümüz için çok gururluyuz. Her organizasyonda, her etkinlikte bizlerle birlikte olan Corendon Airlines’ın desteğini maddi-manevi olarak fazlasıyla hissediyoruz. Projelerimizin her aşamasında yanımızda olan ve desteklerini bizden asla esirgemeyen Corendon Airlines ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer’e ekibim adına teşekkür ederim. Şimdiye kadar hem ülkemizde hem de dünyada pek çok derece alan takımız bu yıl daha iddialı. Corendon Airlines desteğiyle bu yıl dünya birinciliğine koşuyoruz ” diye konuştu.

 

 

 

 

Corendon Airlines Hakkında:

Corendon Turizm Grubu bünyesinde 2005 yılında Hollanda’daki kendi tur operatörlerinin ürettiği turistleri Türkiye’ye taşımak için filosunda 2 adet Boeing 737-300 ile kurulan Corendon Airlines, zaman içerisinde başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde lider tur operatörleri ile çalışarak uluslararası charter ve tarifeli seferler düzenlemeye başladı. Corendon, bugün 14 adet Boeing 737-800 ile dünyanın 45 ülkesinde 145 havalimanına uçan uluslararası bir havayolu konumunda. Dört yıl önce Alman pazarına da giriş yapan ve her geçen sene kapasitesini artıran havayolu, 2016’da düzenlemeye başladığı tarifeli Ekaterinburg uçuşları ile birlikte uçuş ağına Rusya’yı da dahil etmiş oldu.

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2seYZaC
via IFTTT

APİS AR-GE UYDU TAKIMI CORENDON AIRLINES SPONSORLUĞUNDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİNE KOŞUYOR


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2seYZaC

Suudi Arabistan Yaş Meyve Sebze


via Uçak Kargo | Hava Kargo | Kargo Taşımacılığı | Hava Kargo Türkiye http://ift.tt/2rptRHm

Turkish Cargo ‘dan %73’e Varan İndirim


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rbjsPa

Turkish Cargo ‘dan %73’e Varan İndirim Turkish Cargo, TİM ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği arasındaki anlaşmanın ardından, kilogram başı taşıma fiyatlarında indirime gitti. Yaş meyve sebze ihracatçısına yüzde 73’e varan indirimler sağlayan Turkish Cargo, en düşük fiyatlı taşımayı Suudi Arabistan’ın Medine kentine yapacak. TİM Yönetim Kurulu Üyesi Seyyar “Önümüzdeki yıl hava kargoyla yıllık 20 bin tona yakın yaş meyve sebze ihracatı hedefliyoruz” dedi. Türk Hava Yolları’na (THY) bağlı Turkish Cargo, yaş meyve sebze ihracatçısına kilogram başı taşıma ücretinde yüzde 73’e varan indirim imkanı sağladı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Turkish Cargo yetkilileri ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği arasındaki anlaşmanın ardından, kilogram başı taşıma fiyatları yeniden belirlendi. Turkish Cargo, kapasite ve destinasyon artırılması talebinin yanı sıra taşıma maliyetlerindeki indirim beklentisine olumlu cevap verdi. Görüşmelerde, destinasyona göre değişen oranlarda indirim yapılması ve uçak kapasitesinin artırılması konusunda anlaşmaya varıldı. Anlaşmayla bu yıl 35 noktaya 20 bin tona yakın taze meyve sebze taşınması planlanıyor. Turkish Cargo, yaş sebze meyve ihracatçısına, Avrupa, Uzakdoğu ve Ortadoğu’da belirlenen 39 hatta, eski birim fiyatlarına göre yüzde 19 ila yüzde 73 arasında indirim uyguladı. EN FAZLA İNDİRİM AFRİKA’YA Kilogram başına taşıma fiyatı ise 0,55 ila 2,30 dolar arasında değişiyor. En fazla indirim Afrika’daki Lagos ve Şeyseller hatlarında yapıldı. Yüzde 73 iskonto yapılan iki hatta kilogram başına taşıma fiyatı 4,10 dolardan 1,10 dolara indirildi. Turkish Cargo, en düşük fiyatlı taşımayı ise kilogram başına 0,55 dolarla Suudi Arabistan’ın Medine kentine yapacak. Medine’den sonra en düşük fiyatlı hatlar, 0,75 dolarla Frankfurt, Düsseldorf ve Maastricht oldu. “İHRACATÇILAR FİYATLARDAN MEMNUN” TİM Yönetimi Kurulu Üyesi Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Rıza Seyyar, AA muhabirine, dünyanın ticari üs niteliğindeki kentlerine ürün gönderimini artırmayı ve destinasyon ağını genişletmeye çalıştıklarını söyledi. Turkish Cargo yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda belirlenen destinasyonlarda önemli fiyat indirimleri aldıklarını belirten Seyyar, şöyle konuştu: “Uzun süren çalışmalarımızın meyvesini vermesi ve yüzde 73’lere varan indirimler bizleri çok memnun etti. Özellikle ihracatımızın en yoğun olduğu Avrupa ve Ortadoğu hatlarında kilogram taşıma fiyatlarının 0,55 dolar gibi düşük seviyelerden başlaması ve 1,10 doları aşmaması ihracatçılarımız adına çok sevindirici bir gelişme. Bu çalışmanın ardından yaş meyve sebze ihracatında ciddi bir atılım yapacağız. Önümüzdeki yıl hava kargoyla yıllık 20 bin tona yakın yaş meyve sebze ihracatı hedefliyoruz.” Seyyar, hava kargo imkanıyla ürünlerin raf ömrü ve katma değerlerinin artacağını dile getirdi. İhracatta da yılda ortalama yüzde 20-30 bir değer artışı beklediklerini vurgulayan Seyyar, “Türk yaş meyve sebze ihracatçısı, hava kargo olanaklarının arttırılması halinde 172 bin 500 ton yaş meyve sebzeyi hava kargo ile ihraç edebileceği öngörüsünü ortaya koydu. Yıllar geçtikçe bu hedefe doğru ilerleyeceğiz.” Turkish Cargo’nun ihracatçılardan gelecek talepler çerçevesinde uçak filosunu genişleteceğini anlatan Seyyar, bu vesileyle yeni destinasyonların devreye gireceğini sözlerine ekledi. ( Milliyet )

Turkish Cargo, TİM ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği arasındaki anlaşmanın ardından, kilogram başı taşıma fiyatlarında indirime gitti. Yaş meyve sebze ihracatçısına yüzde 73’e varan indirimler sağlayan Turkish Cargo, en düşük fiyatlı taşımayı Suudi Arabistan’ın Medine kentine yapacak. TİM Yönetim Kurulu Üyesi Seyyar “Önümüzdeki yıl hava kargoyla yıllık 20 bin tona yakın yaş meyve sebze ihracatı hedefliyoruz” dedi.

Türk Hava Yolları’na (THY) bağlı Turkish Cargo, yaş meyve sebze ihracatçısına kilogram başı taşıma ücretinde yüzde 73’e varan indirim imkanı sağladı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Turkish Cargo yetkilileri ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği arasındaki anlaşmanın ardından, kilogram başı taşıma fiyatları yeniden belirlendi.

Turkish Cargo, kapasite ve destinasyon artırılması talebinin yanı sıra taşıma maliyetlerindeki indirim beklentisine olumlu cevap verdi.

Görüşmelerde, destinasyona göre değişen oranlarda indirim yapılması ve uçak kapasitesinin artırılması konusunda anlaşmaya varıldı. Anlaşmayla bu yıl 35 noktaya 20 bin tona yakın taze meyve sebze taşınması planlanıyor.

Turkish Cargo, yaş sebze meyve ihracatçısına, Avrupa, Uzakdoğu ve Ortadoğu’da belirlenen 39 hatta, eski birim fiyatlarına göre yüzde 19 ila yüzde 73 arasında indirim uyguladı.

EN FAZLA İNDİRİM AFRİKA’YA

Kilogram başına taşıma fiyatı ise 0,55 ila 2,30 dolar arasında değişiyor.

En fazla indirim Afrika’daki Lagos ve Şeyseller hatlarında yapıldı. Yüzde 73 iskonto yapılan iki hatta kilogram başına taşıma fiyatı 4,10 dolardan 1,10 dolara indirildi.

Turkish Cargo, en düşük fiyatlı taşımayı ise kilogram başına 0,55 dolarla Suudi Arabistan’ın Medine kentine yapacak. Medine’den sonra en düşük fiyatlı hatlar, 0,75 dolarla Frankfurt, Düsseldorf ve Maastricht oldu.

“İHRACATÇILAR FİYATLARDAN MEMNUN”

TİM Yönetimi Kurulu Üyesi Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Rıza Seyyar, AA muhabirine, dünyanın ticari üs niteliğindeki kentlerine ürün gönderimini artırmayı ve destinasyon ağını genişletmeye çalıştıklarını söyledi.

Turkish Cargo yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda belirlenen destinasyonlarda önemli fiyat indirimleri aldıklarını belirten Seyyar, şöyle konuştu:

“Uzun süren çalışmalarımızın meyvesini vermesi ve yüzde 73’lere varan indirimler bizleri çok memnun etti. Özellikle ihracatımızın en yoğun olduğu Avrupa ve Ortadoğu hatlarında kilogram taşıma fiyatlarının 0,55 dolar gibi düşük seviyelerden başlaması ve 1,10 doları aşmaması ihracatçılarımız adına çok sevindirici bir gelişme. Bu çalışmanın ardından yaş meyve sebze ihracatında ciddi bir atılım yapacağız. Önümüzdeki yıl hava kargoyla yıllık 20 bin tona yakın yaş meyve sebze ihracatı hedefliyoruz.”

Seyyar, hava kargo imkanıyla ürünlerin raf ömrü ve katma değerlerinin artacağını dile getirdi.

İhracatta da yılda ortalama yüzde 20-30 bir değer artışı beklediklerini vurgulayan Seyyar, “Türk yaş meyve sebze ihracatçısı, hava kargo olanaklarının arttırılması halinde 172 bin 500 ton yaş meyve sebzeyi hava kargo ile ihraç edebileceği öngörüsünü ortaya koydu. Yıllar geçtikçe bu hedefe doğru ilerleyeceğiz.”

Turkish Cargo’nun ihracatçılardan gelecek talepler çerçevesinde uçak filosunu genişleteceğini anlatan Seyyar, bu vesileyle yeni destinasyonların devreye gireceğini sözlerine ekledi. ( Milliyet )



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rbjsPa
via IFTTT

30 Mayıs 2017 Salı

Kiraz Hava Kargo Rekor Kıracak


via Uçak Kargo | Hava Kargo | Kargo Taşımacılığı | Hava Kargo Türkiye http://ift.tt/2qxEcSo

“AIR TRANSPORT ECONOMICS” Eğitimi Havacılık Akademisi’nde


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rkne9n

“AIR TRANSPORT ECONOMICS” Eğitimi Havacılık Akademisi’nde “AIR TRANSPORT ECONOMICS” İLE HAVA TAŞIMACILIĞINI ETKİLEYEN EKONOMİK VE POLİTİK GELİŞMELER KONTROLÜNÜZ ALTINDA Sivil Havacılık sektörünün gelişimine katkı sağlamak hedefi doğrultusunda, sektörün yapı taşı olan havacılık eğitimlerine sağladığı yatırımı IATA Eğitimleri ile destekleyen Havacılık Akademisi bir IATA eğitimini daha başarıyla gerçekleştirdi. “IATA Air Transport Economics” Eğitimi 22-26 Mayıs 2017 tarihlerinde IATA’nın Bölgesel ve Yetkili Eğitim Merkezi olan Havacılık Akademisi sınıflarında alanında uzman eğitmen Peter KENWORTHY tarafından verildi. İlgili eğitim, Ortaklık çalışanlarımızın yanı sıra Saudi Arabian Airlines, Civil Aviation Authority of Botswana, Qatar Civil Aviation Authority, Civil Aviation Authority of Thailand, Cameroon Civil Aviation Authority gibi ulusal ve global firmaların çalışanlarının da katılımıyla başarıyla tamamlandı. ANS sağlayıcıları, Sivil Havacılık Otoriteleri, Havayolu Yöneticileri ve Havaalanı Yöneticileri için tasarlanan eğitim; hava taşımacılığını etkileyen ekonomik sorunları analiz etme, hava taşımacılığına ve değer zinciri konseptine ilişkin kamu politikası ve düzenleyici çerçevelerin etkisini anlama gibi konularda katılımcıların uzmanlaşmasına olanak sağladı. Küresel taşıyıcının eğitim merkezinde düzenlenen eğitimlerin önemli bir bölümünü teşkil eden IATA eğitimleri, Havacılık Akademisi’nin yenilikçi bakış açısıyla birleşerek yarınların hava taşımacılığı sektörüne alanında uzman insan kaynağı yetiştirmeye devam ediyor. Kaynak:akademi.thy.com

“AIR TRANSPORT ECONOMICS” İLE HAVA TAŞIMACILIĞINI ETKİLEYEN EKONOMİK VE POLİTİK GELİŞMELER KONTROLÜNÜZ ALTINDA

Sivil Havacılık sektörünün gelişimine katkı sağlamak hedefi doğrultusunda, sektörün yapı taşı olan havacılık eğitimlerine sağladığı yatırımı IATA Eğitimleri ile destekleyen Havacılık Akademisi bir IATA eğitimini daha başarıyla gerçekleştirdi.

IATA Air Transport Economics” Eğitimi 22-26 Mayıs 2017 tarihlerinde IATA’nın Bölgesel ve Yetkili Eğitim Merkezi olan Havacılık Akademisi sınıflarında alanında uzman eğitmen Peter KENWORTHY tarafından verildi.

İlgili eğitim, Ortaklık çalışanlarımızın yanı sıra Saudi Arabian Airlines, Civil Aviation Authority of Botswana, Qatar Civil Aviation Authority, Civil Aviation Authority of Thailand, Cameroon Civil Aviation Authority gibi ulusal ve global firmaların çalışanlarının da katılımıyla başarıyla tamamlandı.

ANS sağlayıcıları, Sivil Havacılık Otoriteleri, Havayolu Yöneticileri ve Havaalanı Yöneticileri için tasarlanan eğitim; hava taşımacılığını etkileyen ekonomik sorunları analiz etme, hava taşımacılığına ve değer zinciri konseptine ilişkin kamu politikası ve düzenleyici çerçevelerin etkisini anlama gibi konularda katılımcıların uzmanlaşmasına olanak sağladı.

Küresel taşıyıcının eğitim merkezinde düzenlenen eğitimlerin önemli bir bölümünü teşkil eden IATA eğitimleri, Havacılık Akademisi’nin yenilikçi bakış açısıyla birleşerek yarınların hava taşımacılığı sektörüne alanında uzman insan kaynağı yetiştirmeye devam ediyor.

Kaynak:akademi.thy.com



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rkne9n
via IFTTT

TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. , Boeing’e İlk Teslimatını Gerçekleştirdi


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2saz8Rm

TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. , Boeing’e İlk Teslimatını Gerçekleştirdi Türk Hava Yolları, transfer merkezi, İstanbul Atatürk Havaalanı’na iniş yapan 30’uncu Boeing 777-300ER uçağının teslimatını, geleneksel su takı karşılamasıyla gerçekleştirdi. Söz konusu teslimatın en önemli özelliği; Türk Hava Yolları’nın TSI üretimi koltuklara sahip ilk uçağı olması. Boeing ile TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) bu üretim ve montaj sürecinde yakın bir işbirliği içerisinde çalıştı. Türk Hava Yolları ve Assan Hanil ortaklığında kurulan TSI, yüksek kaliteli, hafif ve yenilikçi ürünlerin tasarımı ile dünya sivil havacılık pazarında kilit bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Törende teslimatla ilgili görüş bildiren TSI Genel Müdürü Can Şaşmaz; “TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak, Türk Hava Yolları’na ait TC-JLK tescilli, 60402 seri numaralı, B777 uçağının ekonomi sınıfı koltuklarının tasarım, sertifikasyon ve üretim süreçlerini, Boeing’in proje aşamasında öngördüğü süreden daha kısa bir zamanda tamamlayarak, teslimatını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. TSI olarak, Türkiye’nin havacılık tarihi için önemli bir dönüm noktası olmaktan, bununla beraber dünyanın en genç filolarından birine sahip Türkiye’nin bayrak taşıyıcı markası Türk Hava Yolları’nın güvenini kazanmaktan ve ayrıca Boeing B777 gibi simge olmuş bir uçakta koltukları uçan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.

Türk Hava Yolları, transfer merkezi, İstanbul Atatürk Havaalanı’na iniş yapan 30’uncu Boeing 777-300ER uçağının teslimatını, geleneksel su takı karşılamasıyla gerçekleştirdi.

Söz konusu teslimatın en önemli özelliği; Türk Hava Yolları’nın TSI üretimi koltuklara sahip ilk uçağı olması. Boeing ile TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) bu üretim ve montaj sürecinde yakın bir işbirliği içerisinde çalıştı. Türk Hava Yolları ve Assan Hanil ortaklığında kurulan TSI, yüksek kaliteli, hafif ve yenilikçi ürünlerin tasarımı ile dünya sivil havacılık pazarında kilit bir rol üstlenmeyi hedefliyor.

Törende teslimatla ilgili görüş bildiren TSI Genel Müdürü Can Şaşmaz; “TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak, Türk Hava Yolları’na ait TC-JLK tescilli, 60402 seri numaralı, B777 uçağının ekonomi sınıfı koltuklarının tasarım, sertifikasyon ve üretim süreçlerini, Boeing’in proje aşamasında öngördüğü süreden daha kısa bir zamanda tamamlayarak, teslimatını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. TSI olarak, Türkiye’nin havacılık tarihi için önemli bir dönüm noktası olmaktan, bununla beraber dünyanın en genç filolarından birine sahip Türkiye’nin bayrak taşıyıcı markası Türk Hava Yolları’nın güvenini kazanmaktan ve ayrıca Boeing B777 gibi simge olmuş bir uçakta koltukları uçan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2saz8Rm
via IFTTT

TAV AİLESİNİN ACI GÜNÜ TAV Havalimanları Kurumsal İletişim Koordinatörü Burcu Sarıoğlu, hayatını kaybetti.Bir süredir, hastalıkla mücadele eden Burcu Sarıoğlu, bu gün hayatını kaybetti. Evli ve bir kız çocuğu olan Sarığlu’na Allah’dan rahmet, ailesi ve sevenlerine sabır diliyoruz. Cenazesi yarın (31 Mayıs Çarşamba) Şakirin Camisinde kılınacak ikindi namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecektir. Havalimanından servis kaldırılacaktır.,

TAV Havalimanları Kurumsal İletişim Koordinatörü Burcu Sarıoğlu, hayatını kaybetti.Bir süredir, hastalıkla mücadele eden Burcu Sarıoğlu, bu gün hayatını kaybetti. Evli ve bir kız çocuğu olan Sarığlu’na Allah’dan rahmet, ailesi ve sevenlerine sabır diliyoruz.

Cenazesi yarın (31 Mayıs Çarşamba) Şakirin Camisinde kılınacak ikindi namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecektir.

Havalimanından servis kaldırılacaktır.,



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2saruq1
via IFTTT

TAV AİLESİNİN ACI GÜNÜ


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2saruq1

LOJİSTİK ÖĞRENCİLERİ DAHA ÇOK PRATİK EĞİTİM GÖRMEK İSTİYOR Uşak Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu’na bağlı Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü öğrencileri pratik eğitim olanaklarının artırılmasını bekliyorlar. Geçtiğimiz günlerde Uşak Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu’na bağlı Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu’nun  daveti üzerine Lojiyol olarak okulu ziyaret ederek, bölüm öğrencileriyle konuştuk. Okul bünyesinde aktif faaliyetlerini sürdüren Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu, 28 Kasım 2016 yılında resmiyet kazanmış.  Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu Başkanı İsmail Demir, bölümün tanıtılması, sorunlarının dile getirilmesi kapsamında uğraş veriyor. Demir, bölümlerini ziyaretimizde, amaçlarını şöyle özetliyor: “Öncelikle; lojistik sektörüyle, öğrencileri arasında bağ kurarak, Uşak Üniversitesi ve Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu isimlerinin sektör çalışanlarının hafızasında yer almasını hedefledik. Bu hedef doğrultusunda da eğitimini aldığımız sektörün ilgili tüm kesimlerine sesimizi duyurmak, biz de varız diyebilmek için uğraşıyoruz.” “Bizler lojistiği dar kelime kalıplarına sığdırmaktan ziyade adeta sektörün tozunu yutarak teoriyi pratikle pekiştirmek için çalışıyoruz.” diye devam ediyor İsmail Demir heyecan ve hevesle… “SEKTÖRÜN TOZUNU YUTARAK, TEORİYİ PRATİKLE PEKİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ” “Topluluk olarak yaptığımız etkinliklerde organizasyonu bütünüyle biz öğrenciler gerçekleştiriyoruz. Bu da bizlerin girişimci ruhunu canlı kılmaya yarıyor. Ayrıca etkinliklerimize katılan sektör büyüklerimizden staj ve iş olanağı sağlıyoruz.”  diyor. İsmail Demir’le konuştuktan sonra, sınıf arkadaşları ve diğer sınıflardan lojistik öğrencileriyle sohbet ediyoruz. Öğrencilerin çoğunun lojistik bölümünü bilinçli olarak seçtiklerini öğreniyoruz. Ancak umduklarını tam olarak bulamadıklarını da belirtmek gerekiyor. Dile getirdikleri sorunlar genel olarak aynı. Daha çok pratik yapma olanağı sunulmasını istiyorlar. Staj sürecinin yeterli olmadığını ve amacına tam olarak ulaşmadığını ifade ediyorlar. Bu sorunla ilgili olarak da bulundukları bölge itibarıyla olanakların sınırlı olmasının önemli bir engel olduğunu belirterek, özellikle lojistik sektörünün kalbinin attığı yer olan İstanbul’daki ilgili kesimlerden bu sorunlarının çözümü konusunda destek bekliyorlar. İsmail Demir, staj sorunun şöyle dile getiriyor: “Çoğu lojistik şirketi staj konusuna gönüllülük kapsamında olumlu olarak yaklaşmıyor. ‘Öğrencisin, üç gün sonra yoksun, sigorta maliyetin var’ diyerek, staj olanağı sağlamaktan kaçıyorlar. Aslında iş sözleşmesi yapılarak ya da gönüllü staj kapsamında bu sorun çözülebilir. Yeni mezunlar için en az 2 yıl deneyim aranıyor. Ancak, okulun bize sağladığı, zorunlu kıldığı 40 günlük bir staj deneyimi var. En az bir bu kadar da sektörün vermesini bekliyoruz.” “BİRİNCİ SINIFTAN BU YANA ÇIKAR YOL ARAMAYA ÇALIŞIYORUZ” Yine aynı bölümün öğrencilerinden Adem Kaya ise İsmail Demir’in ifade ettiği soruna ilave olarak, üniversiteleri bünyesinde öğrenci sayısına göre kendilerinden yüksek pay alınmasına rağmen, bu paya oranla gerekli hizmeti almadıklarını, lojistik bölümünün uygulamalı bilimler kapsamında açıldığını ancak buna dair bir eğitim-öğretim sisteminin olmadığını savunuyor: “Birinci sınıftan bu yana kendimize bir çıkar yol aramaya çalışıyoruz. İstanbul’dan, İzmir’den herhangi bir lojistik firmasından ya da liman işletmesinden ilgi bekliyoruz ancak bunu bulamıyoruz. Amacımız, öğrenim gördüğümüz alanla ilgili olarak, sahada neler olup bittiğini de görmek. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz.” TIP FAKÜLTELERİNDEKİ GİBİ SİMÜLATÖR TALEBİ Çiçeği burnunda bir lojistik öğrenci olan Özgecan Oğuz ise gördükleri eğitimde pratiğin çok az olmasından yakınarak, şunları söylüyor: “Henüz birinci sınıf öğrencisiyim. Uygulamalı Bilimler adı altında bir bölüme girdim ama uygulama ile ilgili herhangi bir şey yok. Dört yıl boyunca teorik bir eğitim verildiğini sonradan öğrendim. Sadece 40 günlük bir staj dönemi var. Dolayısıyla, kendimiz çok yoğun olarak çabalamazsak sektöre yönelik bir deneyim elde edemeyeceğimizi düşünüyorum. Çözüm olarak, TIP fakültelerinde olduğu gibi, bizim için de 2’nci sınıftan itibaren simülatör eğitimi gibi bir uygulama olabilir diye düşünüyorum. ” diyor. “SAP EĞİTİMİ VEREN FİRMA SAYISI AZ VE MALİYET YÜKSEK” Hakan Kopya ise yazılıma meraklı bir öğrenci olduğunu belirterek, görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Çoğu lojistik firması kendi yazılımını üretiyor. Bu yazılımlarda daha çok SAP’ın imzası var. SAP kurslarının maliyeti bizim için yüksek. Bu kurslara katılmak istiyorum ancak bununla ilgili destek göreceğim bir yer yok. Bunun danışmanlığını aldıktan sonra da gerekli belgeler Almanya’dan geliyor. Bize özel lojistik modülleri de var.” Mustafa Aksu da staj konusundan dertli… Mustafa, anlatıyor: “İzmir, Tireliyim. Memleketimde lojistik stajı yapacağım yer yok. Sadece kargo diyebilirim. Lojistiğin diğer alanlarında staj yapma olanağım yok. İzmir’de herhangi bir firma ile lojistik görüşmesine gittiğimde, staj sözcüğünü kullandığımda, firma yetkilisinden doğrudan ‘Mayıs’ sözcüğünü duydum. Bu, bizim için büyük sorun.” “MEMLEKETİMDE STAJ YAPACAĞIM YER YOK” Mustafa Aksu da staj konusundan dertli… Mustafa, anlatıyor: “İzmir, Tireliyim. Memleketimde lojistik stajı yapacağım yer yok. Sadece kargo diyebilirim. Lojistiğin diğer alanlarında staj yapma olanağım yok. İzmir’de herhangi bir firma ile lojistik görüşmesine gittiğimde, staj sözcüğünü kullandığımda, firma yetkilisinden doğrudan ‘Mayıs’ sözcüğünü duydum. Bu, bizim için büyük sorun.” ÜNİVERSİTELERLE ORTAK PROJE TALEBİ Ayşe Yıldırım ise ikinci sınıfta okuduğunu ve iki yıldır da kulüp bünyesinde aktif olarak çalıştığını belirterek, faaliyetlerini şöyle özetliyor: “Gerek teknik geziler gerekse konferans ve söyleşiler düzenliyoruz. Konuklarla bizzat iletişime geçiyoruz. Kulüp içerisinde bir uyum sağladık, bu işleri sürdürürken, görev dağılımı yapıyoruz. Maddi ve manevi bütün olanakları kendimiz sağlıyoruz. Gezilerimizi ve konferanslarımızı günübirlik yapabiliyoruz fakat bu bizler için yeterli olmuyor. Özel üniversitelerin konferanslarını yakından takip ediyoruz. Bu konuyla alakalı özel üniversitelerle ortak bir çalışma yapmak bizler için daha verimli olacaktır.” Kaynak: Utikad, lojiyol.com

Uşak Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu’na bağlı Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü öğrencileri pratik eğitim olanaklarının artırılmasını bekliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Uşak Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu’na bağlı Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu’nun  daveti üzerine Lojiyol olarak okulu ziyaret ederek, bölüm öğrencileriyle konuştuk.

Okul bünyesinde aktif faaliyetlerini sürdüren Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu, 28 Kasım 2016 yılında resmiyet kazanmış.  Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu Başkanı İsmail Demir, bölümün tanıtılması, sorunlarının dile getirilmesi kapsamında uğraş veriyor. Demir, bölümlerini ziyaretimizde, amaçlarını şöyle özetliyor: “Öncelikle; lojistik sektörüyle, öğrencileri arasında bağ kurarak, Uşak Üniversitesi ve Sektörler Arası İşbirliği Topluluğu isimlerinin sektör çalışanlarının hafızasında yer almasını hedefledik. Bu hedef doğrultusunda da eğitimini aldığımız sektörün ilgili tüm kesimlerine sesimizi duyurmak, biz de varız diyebilmek için uğraşıyoruz.”

“Bizler lojistiği dar kelime kalıplarına sığdırmaktan ziyade adeta sektörün tozunu yutarak teoriyi pratikle pekiştirmek için çalışıyoruz.” diye devam ediyor İsmail Demir heyecan ve hevesle…

“SEKTÖRÜN TOZUNU YUTARAK, TEORİYİ PRATİKLE PEKİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

“Topluluk olarak yaptığımız etkinliklerde organizasyonu bütünüyle biz öğrenciler gerçekleştiriyoruz. Bu da bizlerin girişimci ruhunu canlı kılmaya yarıyor. Ayrıca etkinliklerimize katılan sektör büyüklerimizden staj ve iş olanağı sağlıyoruz.”  diyor.

İsmail Demir’le konuştuktan sonra, sınıf arkadaşları ve diğer sınıflardan lojistik öğrencileriyle sohbet ediyoruz. Öğrencilerin çoğunun lojistik bölümünü bilinçli olarak seçtiklerini öğreniyoruz. Ancak umduklarını tam olarak bulamadıklarını da belirtmek gerekiyor. Dile getirdikleri sorunlar genel olarak aynı. Daha çok pratik yapma olanağı sunulmasını istiyorlar. Staj sürecinin yeterli olmadığını ve amacına tam olarak ulaşmadığını ifade ediyorlar. Bu sorunla ilgili olarak da bulundukları bölge itibarıyla olanakların sınırlı olmasının önemli bir engel olduğunu belirterek, özellikle lojistik sektörünün kalbinin attığı yer olan İstanbul’daki ilgili kesimlerden bu sorunlarının çözümü konusunda destek bekliyorlar.

İsmail Demir, staj sorunun şöyle dile getiriyor: “Çoğu lojistik şirketi staj konusuna gönüllülük kapsamında olumlu olarak yaklaşmıyor. ‘Öğrencisin, üç gün sonra yoksun, sigorta maliyetin var’ diyerek, staj olanağı sağlamaktan kaçıyorlar. Aslında iş sözleşmesi yapılarak ya da gönüllü staj kapsamında bu sorun çözülebilir. Yeni mezunlar için en az 2 yıl deneyim aranıyor. Ancak, okulun bize sağladığı, zorunlu kıldığı 40 günlük bir staj deneyimi var. En az bir bu kadar da sektörün vermesini bekliyoruz.”

“BİRİNCİ SINIFTAN BU YANA ÇIKAR YOL ARAMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Yine aynı bölümün öğrencilerinden Adem Kaya ise İsmail Demir’in ifade ettiği soruna ilave olarak, üniversiteleri bünyesinde öğrenci sayısına göre kendilerinden yüksek pay alınmasına rağmen, bu paya oranla gerekli hizmeti almadıklarını, lojistik bölümünün uygulamalı bilimler kapsamında açıldığını ancak buna dair bir eğitim-öğretim sisteminin olmadığını savunuyor: “Birinci sınıftan bu yana kendimize bir çıkar yol aramaya çalışıyoruz. İstanbul’dan, İzmir’den herhangi bir lojistik firmasından ya da liman işletmesinden ilgi bekliyoruz ancak bunu bulamıyoruz. Amacımız, öğrenim gördüğümüz alanla ilgili olarak, sahada neler olup bittiğini de görmek. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz.”

TIP FAKÜLTELERİNDEKİ GİBİ SİMÜLATÖR TALEBİ

Çiçeği burnunda bir lojistik öğrenci olan Özgecan Oğuz ise gördükleri eğitimde pratiğin çok az olmasından yakınarak, şunları söylüyor: “Henüz birinci sınıf öğrencisiyim. Uygulamalı Bilimler adı altında bir bölüme girdim ama uygulama ile ilgili herhangi bir şey yok. Dört yıl boyunca teorik bir eğitim verildiğini sonradan öğrendim. Sadece 40 günlük bir staj dönemi var. Dolayısıyla, kendimiz çok yoğun olarak çabalamazsak sektöre yönelik bir deneyim elde edemeyeceğimizi düşünüyorum. Çözüm olarak, TIP fakültelerinde olduğu gibi, bizim için de 2’nci sınıftan itibaren simülatör eğitimi gibi bir uygulama olabilir diye düşünüyorum. ” diyor.

“SAP EĞİTİMİ VEREN FİRMA SAYISI AZ VE MALİYET YÜKSEK”

Hakan Kopya ise yazılıma meraklı bir öğrenci olduğunu belirterek, görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Çoğu lojistik firması kendi yazılımını üretiyor. Bu yazılımlarda daha çok SAP’ın imzası var. SAP kurslarının maliyeti bizim için yüksek. Bu kurslara katılmak istiyorum ancak bununla ilgili destek göreceğim bir yer yok. Bunun danışmanlığını aldıktan sonra da gerekli belgeler Almanya’dan geliyor. Bize özel lojistik modülleri de var.”

Mustafa Aksu da staj konusundan dertli… Mustafa, anlatıyor: “İzmir, Tireliyim. Memleketimde lojistik stajı yapacağım yer yok. Sadece kargo diyebilirim. Lojistiğin diğer alanlarında staj yapma olanağım yok. İzmir’de herhangi bir firma ile lojistik görüşmesine gittiğimde, staj sözcüğünü kullandığımda, firma yetkilisinden doğrudan ‘Mayıs’ sözcüğünü duydum. Bu, bizim için büyük sorun.”

“MEMLEKETİMDE STAJ YAPACAĞIM YER YOK”

Mustafa Aksu da staj konusundan dertli… Mustafa, anlatıyor: “İzmir, Tireliyim. Memleketimde lojistik stajı yapacağım yer yok. Sadece kargo diyebilirim. Lojistiğin diğer alanlarında staj yapma olanağım yok. İzmir’de herhangi bir firma ile lojistik görüşmesine gittiğimde, staj sözcüğünü kullandığımda, firma yetkilisinden doğrudan ‘Mayıs’ sözcüğünü duydum. Bu, bizim için büyük sorun.”

ÜNİVERSİTELERLE ORTAK PROJE TALEBİ

Ayşe Yıldırım ise ikinci sınıfta okuduğunu ve iki yıldır da kulüp bünyesinde aktif olarak çalıştığını belirterek, faaliyetlerini şöyle özetliyor: “Gerek teknik geziler gerekse konferans ve söyleşiler düzenliyoruz. Konuklarla bizzat iletişime geçiyoruz. Kulüp içerisinde bir uyum sağladık, bu işleri sürdürürken, görev dağılımı yapıyoruz. Maddi ve manevi bütün olanakları kendimiz sağlıyoruz. Gezilerimizi ve konferanslarımızı günübirlik yapabiliyoruz fakat bu bizler için yeterli olmuyor. Özel üniversitelerin konferanslarını yakından takip ediyoruz. Bu konuyla alakalı özel üniversitelerle ortak bir çalışma yapmak bizler için daha verimli olacaktır.”

Kaynak: Utikad, lojiyol.com



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2si7KzX
via IFTTT

LOJİSTİK ÖĞRENCİLERİ DAHA ÇOK PRATİK EĞİTİM GÖRMEK İSTİYOR


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2si7KzX

TEMA Vakfı’nın zeytinliklerle ilgili görüşü


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rjSaXv

TEMA Vakfı’nın zeytinliklerle ilgili görüşü TEMA Vakfı Görüşü Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelen yeni bir kanun tasarısı ile 24 adet kanunda ve 2 adet kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması öngörülmektedir. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin, başta gıda güvenliğimiz olmak üzere, çevre ve insan sağlığı, doğal hayat ve tarımsal üretimi ciddi derecede tehdit etmesinden endişe duymaktayız. Zeytinlikler, meralar ve kıyılar tehdit altında 1) Zeytinlik sahanın tasarıdaki tanımına göre; bir dekar alanda 15 ağaçtan daha az ağacın bulunduğu sahalar, zeytinlik sahası dışında tutularak, Kanun’un zeytinlik alanlar için öngördüğü korumacılıktan mahrum bırakılmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) açıklamasında da değinildiği üzere, ülkemizde geleneksel olarak daha önce kurulmuş zeytinliklerde bir dekar alandaki ağaç sayısı 10-12 arasında değişmektedir. Tasarı ile zeytinlik saha için 15 ağaç sınırı getirilmesi kadimden beri zeytinlik olan, yaşlı ağaçların bulunduğu sahalarda önemli sorunlara ve telafi edilemez tahribatlara yol açacaktır. Tasarı, zeytinlik sahalarda her çeşit hayvan otlatılmasını yasaklarken, zeytin alanlarının yok edilmesine izin verilmesi çelişki oluşturmaktadır. Tasarıda “Yatırımları yapanların bu faaliyetlerini izin amacına uygun, çevre ve zeytinlik sahalarına zarar vermeyecek şekilde yürütmekle yükümlü olduğu” belirtilse de bu durum uygulamalarda çok farklı sonuçlanacaktır. Çünkü herhangi bir zeytinlik sahaya tesis yapılırken ağaçların korunması mümkün olmayacaktır. 2) Tasarıda yer alan en sorunlu düzenlemelerin, 3573 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yapılan değişikliklerle ilgili olduğu görülmektedir. i) Tasarıda zeytinyağı fabrikaları ile tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın (GTHB) iznine bağlı olması zorunluluğu devam etmektedir. Ancak “bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir” ifadesi sorunludur. Taslağa göre zeytinlikler Bakanlıklarca alınacak kararla kamu yararı güden tüm yatırımlara tahsis edilebilecektir. Taslağı hazırlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sadece tasarıyı kendi ilgi alanına giren endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri ile sınırlı da tutmamaktadır. Aksine “Bakanlıkların” denilerek kapsam daha da genişletilmektedir. ii) Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu: Tasarıda zeytinlik sahası bulunan her ilde valinin başkanlığında dokuz kişiden oluşan zeytinlik sahaları koruma kurulu tanımı yer almaktadır. Kurulun ziraat odaları ve ziraat fakültesi dışındaki üyeleri, Valinin emrinde yer alan çeşitli Bakanlıkların; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleridir. Kurulda bunlara ilave olarak Ziraat Fakültesi, Ziraat Odaları ve GTHB Araştırma Enstitüleri`nden birer üye yer almaktadır. ZMO’nun 25.05.2017’de yaptığı açıklamasında dikkat çektiği gibi tasarıda bu kurulun dokuz kişiden oluşacağı belirtilmektedir. Ancak her ilde ziraat fakültesi olmadığından, bu kurula katılan sayısı yedi, sekiz kişi de olabilir. Ayrıca taslakta sadece araştırma enstitüsü ifadesi yer almaktadır. Ülkemizdeki bazı araştırma istasyonları doğrudan konuyla ilgili oldukları halde, kurulda yer alamayacaktır. Kurulda zeytin üreticisi ve onların kuruluşları ile çevre ve ekosistem ile ilgili gönüllü sivil toplum kuruluşlarının da yer alması, çevrenin korunması ve arazinin kullanımında “katılımcılık” esaslı temel düzenlemeler içeren 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3. ve 9. maddelerinin de gereğidir. Kurulların içinde yer alacak zeytincilikle ve toprakla ilgili çalışan kurumların bu doğrultuda genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz. iii) Tasarıda, zeytinlik sahaları koruma kurulunun görevleri hakkında da sakıncalı düzenlemeler yer almaktadır. Bu kurulun yetkisi, yatırım taleplerine ilişkin görüş bildirmekle sınırlandırılmaktadır. Görevleri arasında yatırım izinleri verilmesi yer almamaktadır. Tasarıda yatırım izinlerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verileceği, Bakanlığın bu yetkisini, gerektiğinde valiliklere devredebileceği öngörülmektedir. Bakanlığın, izin yetkisini valiliklere devretmesi durumunda, valilikler kendi başlarına izin verebilecektir. Kurulun yatırıma ilişkin görüşünün bağlayıcılığının bulunmamasının ve valiliklere bırakılacak yetki devrinin sorunlu olduğuna inanıyoruz. Yasada, kurula ilişkin bir diğer sakıncalı durum ise kurula zeytinlik sahalarının geliştirilmesi, korunması, verimli kullanılmasına yönelik, inceleme, değerlendirme ve izleme yapılması görevi verilmesidir. Çünkü kurulda yer alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleri’nin zeytin ile ilgili hangi yetkinliklerinin bu görevin yerine getirilmesi için öngörüldüğü anlaşılmamaktadır. Ayrıca tarım ithalatı içinde en yüksek kalemlerden birinin ham yağ ve yağlı tohumlar olduğu bilinmektedir. Zeytin alanlarının daraltılması bu kalemlere ilişkin ithalatın daha da artmasına sebep olacaktır. 3) Tasarının öne çıkan bir diğer sakıncalı hususu da meralarla ilgilidir. Tasarının 30. maddesinde, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan istisna maddelerine bir ek daha yapılması mera alanlarının daraltılmasına sebep olacaktır. Eklenen madde ile endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ile yerleşim alanları içerisinde bulunan sanayi sitelerinin ve münferit sanayi işletmelerinin yerleşim yeri dışına çıkarılması ve gerekli arazi ihtiyacının karşılanması için meralar tahsis edilebilecektir. Yem ithalatı, tarım ithalatında önemli kalemlerden biridir. Bu nedenle mera alanlarının daraltılması bir çelişki olarak görülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında 44 milyon hektarla ülke yüzölçümünün yüzde %56’sını oluşturan mera ve çayır alanları, 2014 yılı verilerine göre 14,6 milyon hektara inerek %19’a gerilemiştir. Mera alanlarındaki bu ciddi gerileme, söz konusu tasarı ile çok daha artacaktır. Ayrıca, tasarının 26. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda da değişiklik yaparak, kıyılarda sağlık tesisleri ve endüstri bölgelerinin yapılmasının önünü açmaktadır. Bu durum ekolojik açıdan hassas ve değerli kıyı ekosistemlerinin tahrip edilmesine neden olacaktır. Yukarıda belirttiğimiz sebeplerle, zeytincilik, meralar ve kıyılar başta olmak üzere, doğal varlıklarımızla ilgili düzenlemelerin “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”ndan çıkarılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, karar vericileri tasarıyı, sürdürülebilir yaşam ilkesi çerçevesinde gözden geçirmeye davet ediyoruz. Notlar: 3573 sayılı Kanun’un değişiklik yapılması planlanan maddeleri aşağıdadır. 1) 3573 sayılı Kanun, Madde 9 (mevcut hali) “Dekar başına on beş ağaçtan fazla ve on ağaçtan aşağı olmamak üzere yabani zeytinlikleri aşılı bir hale getirmeyi taahhüt edenlere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasınca, mevzuatı dairesinde ve kanunun 10, 28. maddeleri hükümlerine göre, ağaç başına bir liraya kadar kredi verilir.” 2) 3573 sayılı Kanun, Madde 20 (mevcut hali) “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Zeytinlik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez, İzinsiz kesenler veya sökenlerden ağaç başına ikimilyon liradan beşmilyon liraya kadar hafif para cezası alınır. Kesilen ve sökülen ağaçlar müsadere edilir. Bu Kanunun yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir.”

TEMA Vakfı Görüşü

Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelen yeni bir kanun tasarısı ile 24 adet kanunda ve 2 adet kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması öngörülmektedir. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin, başta gıda güvenliğimiz olmak üzere, çevre ve insan sağlığı, doğal hayat ve tarımsal üretimi ciddi derecede tehdit etmesinden endişe duymaktayız.

Zeytinlikler, meralar ve kıyılar tehdit altında

1) Zeytinlik sahanın tasarıdaki tanımına göre; bir dekar alanda 15 ağaçtan daha az ağacın bulunduğu sahalar, zeytinlik sahası dışında tutularak, Kanun’un zeytinlik alanlar için öngördüğü korumacılıktan mahrum bırakılmaktadır.

Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) açıklamasında da değinildiği üzere, ülkemizde geleneksel olarak daha önce kurulmuş zeytinliklerde bir dekar alandaki ağaç sayısı 10-12 arasında değişmektedir. Tasarı ile zeytinlik saha için 15 ağaç sınırı getirilmesi kadimden beri zeytinlik olan, yaşlı ağaçların bulunduğu sahalarda önemli sorunlara ve telafi edilemez tahribatlara yol açacaktır.

Tasarı, zeytinlik sahalarda her çeşit hayvan otlatılmasını yasaklarken, zeytin alanlarının yok edilmesine izin verilmesi çelişki oluşturmaktadır. Tasarıda “Yatırımları yapanların bu faaliyetlerini izin amacına uygun, çevre ve zeytinlik sahalarına zarar vermeyecek şekilde yürütmekle yükümlü olduğu” belirtilse de bu durum uygulamalarda çok farklı sonuçlanacaktır. Çünkü herhangi bir zeytinlik sahaya tesis yapılırken ağaçların korunması mümkün olmayacaktır.

2) Tasarıda yer alan en sorunlu düzenlemelerin, 3573 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yapılan değişikliklerle ilgili olduğu görülmektedir.

i) Tasarıda zeytinyağı fabrikaları ile tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın (GTHB) iznine bağlı olması zorunluluğu devam etmektedir. Ancak “bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir” ifadesi sorunludur. Taslağa göre zeytinlikler Bakanlıklarca alınacak kararla kamu yararı güden tüm yatırımlara tahsis edilebilecektir. Taslağı hazırlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sadece tasarıyı kendi ilgi alanına giren endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri ile sınırlı da tutmamaktadır. Aksine “Bakanlıkların” denilerek kapsam daha da genişletilmektedir.

ii) Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu: Tasarıda zeytinlik sahası bulunan her ilde valinin başkanlığında dokuz kişiden oluşan zeytinlik sahaları koruma kurulu tanımı yer almaktadır.

Kurulun ziraat odaları ve ziraat fakültesi dışındaki üyeleri, Valinin emrinde yer alan çeşitli Bakanlıkların; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleridir. Kurulda bunlara ilave olarak Ziraat Fakültesi, Ziraat Odaları ve GTHB Araştırma Enstitüleri`nden birer üye yer almaktadır.

ZMO’nun 25.05.2017’de yaptığı açıklamasında dikkat çektiği gibi tasarıda bu kurulun dokuz kişiden oluşacağı belirtilmektedir. Ancak her ilde ziraat fakültesi olmadığından, bu kurula katılan sayısı yedi, sekiz kişi de olabilir. Ayrıca taslakta sadece araştırma enstitüsü ifadesi yer almaktadır. Ülkemizdeki bazı araştırma istasyonları doğrudan konuyla ilgili oldukları halde, kurulda yer alamayacaktır. Kurulda zeytin üreticisi ve onların kuruluşları ile çevre ve ekosistem ile ilgili gönüllü sivil toplum kuruluşlarının da yer alması, çevrenin korunması ve arazinin kullanımında “katılımcılık” esaslı temel düzenlemeler içeren 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3. ve 9. maddelerinin de gereğidir. Kurulların içinde yer alacak zeytincilikle ve toprakla ilgili çalışan kurumların bu doğrultuda genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz.

iii) Tasarıda, zeytinlik sahaları koruma kurulunun görevleri hakkında da sakıncalı düzenlemeler yer almaktadır. Bu kurulun yetkisi, yatırım taleplerine ilişkin görüş bildirmekle sınırlandırılmaktadır. Görevleri arasında yatırım izinleri verilmesi yer almamaktadır. Tasarıda yatırım izinlerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verileceği, Bakanlığın bu yetkisini, gerektiğinde valiliklere devredebileceği öngörülmektedir. Bakanlığın, izin yetkisini valiliklere devretmesi durumunda, valilikler kendi başlarına izin verebilecektir. Kurulun yatırıma ilişkin görüşünün bağlayıcılığının bulunmamasının ve valiliklere bırakılacak yetki devrinin sorunlu olduğuna inanıyoruz.

Yasada, kurula ilişkin bir diğer sakıncalı durum ise kurula zeytinlik sahalarının geliştirilmesi, korunması, verimli kullanılmasına yönelik, inceleme, değerlendirme ve izleme yapılması görevi verilmesidir. Çünkü kurulda yer alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleri’nin zeytin ile ilgili hangi yetkinliklerinin bu görevin yerine getirilmesi için öngörüldüğü anlaşılmamaktadır.

Ayrıca tarım ithalatı içinde en yüksek kalemlerden birinin ham yağ ve yağlı tohumlar olduğu bilinmektedir. Zeytin alanlarının daraltılması bu kalemlere ilişkin ithalatın daha da artmasına sebep olacaktır.

3) Tasarının öne çıkan bir diğer sakıncalı hususu da meralarla ilgilidir. Tasarının 30. maddesinde, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan istisna maddelerine bir ek daha yapılması mera alanlarının daraltılmasına sebep olacaktır. Eklenen madde ile endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ile yerleşim alanları içerisinde bulunan sanayi sitelerinin ve münferit sanayi işletmelerinin yerleşim yeri dışına çıkarılması ve gerekli arazi ihtiyacının karşılanması için meralar tahsis edilebilecektir.

Yem ithalatı, tarım ithalatında önemli kalemlerden biridir. Bu nedenle mera alanlarının daraltılması bir çelişki olarak görülmektedir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında 44 milyon hektarla ülke yüzölçümünün yüzde %56’sını oluşturan mera ve çayır alanları, 2014 yılı verilerine göre 14,6 milyon hektara inerek %19’a gerilemiştir. Mera alanlarındaki bu ciddi gerileme, söz konusu tasarı ile çok daha artacaktır.

Ayrıca, tasarının 26. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda da değişiklik yaparak, kıyılarda sağlık tesisleri ve endüstri bölgelerinin yapılmasının önünü açmaktadır. Bu durum ekolojik açıdan hassas ve değerli kıyı ekosistemlerinin tahrip edilmesine neden olacaktır.

Yukarıda belirttiğimiz sebeplerle, zeytincilik, meralar ve kıyılar başta olmak üzere, doğal varlıklarımızla ilgili düzenlemelerin “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”ndan çıkarılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, karar vericileri tasarıyı, sürdürülebilir yaşam ilkesi çerçevesinde gözden geçirmeye davet ediyoruz.

Notlar:

3573 sayılı Kanun’un değişiklik yapılması planlanan maddeleri aşağıdadır.

1) 3573 sayılı Kanun, Madde 9 (mevcut hali)

“Dekar başına on beş ağaçtan fazla ve on ağaçtan aşağı olmamak üzere yabani zeytinlikleri aşılı bir hale getirmeyi taahhüt edenlere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasınca, mevzuatı dairesinde ve kanunun 10, 28. maddeleri hükümlerine göre, ağaç başına bir liraya kadar kredi verilir.”

2) 3573 sayılı Kanun, Madde 20 (mevcut hali)

“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.

Zeytinlik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez, İzinsiz kesenler veya sökenlerden ağaç başına ikimilyon liradan beşmilyon liraya kadar hafif para cezası alınır. Kesilen ve sökülen ağaçlar müsadere edilir.

Bu Kanunun yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir.”



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rjSaXv
via IFTTT

e-AWB Çalıştayı Hava Kargo Firmalarından Büyük İlgi Gördü


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qxVD14

e-AWB Çalıştayı Hava Kargo Firmalarından Büyük İlgi Gördü Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği UTİKAD, IATA, THY ve ACC iş birliği ile düzenlenen e-AWB Çalıştayı, 24 Mayıs tarihinde THY Kargo Tesisleri’nde gerçekleşti. UTİKAD üyesi hava kargo firmalarının büyük ilgi gösterdiği çalıştayda e-AWB’ye geçiş sürecinde yaşanan olası sorunlar masaya yatırılırken e-AWB’nin firmalara sağlayacağı avantajlar da aktarıldı. Hava kargo taşımacılığı sektöründe uygulanmaya başlayan ve yakın dönemde daha da yaygınlaşarak hava kargo taşımacılığında verimliliği artıracak ve dokümantasyon süreçlerine hız katacak olan e-AWB süreci hakkında IATA, THY, ACC ve UTİKAD iş birliğiyle 24 Mayıs 2017 Çarşamba günü e-AWB Çalıştayı düzenlendi. THY Kargo Binası‘nda yer alan Mimar Sinan Toplantı Salonu’nda gerçekleşen çalıştaya UTİKAD üyesi hava kargo firmalarının temsilcileri büyük ilgi gösterdi. IATA Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Proje Yöneticisi Okan Oğur, THY Kargo Konşimento Veri Kalite Şefi Mustafa Asım Subaşı ve Mars Hava ve Deniz Kargo Taşımacılığı A.Ş. Yazılım Güncelleme Sorumlusu Türkan Atıcı e-AWB sürecinin işleyişi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan UTİKAD Genel Müdürü Cavit Uğur, “e-AWB’ye geçiş uzun zamandır gündemimizde olan konuların başında geliyor. Bu süreçte hem IATA hem ACC hem de THY ile sık sık bir araya gelerek özellikle üyelerimizi e-AWB’ye geçişlerini hızlandırmaları ile ilgili olarak özendirmeye çalışıyoruz. Çünkü dünya düzeni ve iş yapış şekilleri her geçen gün dijitalleşiyor” diye konuştu. UTİKAD’ın üyeleri için bu süreçleri kolaylaştırma çabalarını sürdürdüklerinin altını çizen Cavit Uğur, “UTİKAD olarak birçok konuda çalışıyoruz. Son dönemde e-AWB gibi bizi dijital platformlara zorlayan e-ticaret konusunda da bir odak grubu kurduk ve çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Özellikle e-ticaretin lojistik ayağındaki mevcut sorunların çözümüne ilişkin çalışıyoruz. Bir yandan e-ihracat ile ilgili girişimleri takip ediyoruz. Önümüzdeki aylarda konuyla ilgili bir zirve planlıyoruz” dedi. UTİKAD Genel Müdürü Cavit Uğur’un ardından kürsüye çıkan IATA Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Proje Yöneticisi Okan Oğur, IATA’nın e-AWB süreciyle ilgili yapılması gerekenler konusunda katılımcılara bilgi verdi. Özellikle gümrük süreçlerinin hızlandırılması açısından önemli bir adım olan e-AWB’nin yaygın olarak kullanılmasının IATA için büyük önem taşıdığına dikkat çeken Oğur, “e-AWB aslında herkes için bir zorunluluk. Firmaların bu süreç için hazırlıklarını ivedilikle tamamlaması gerekiyor” dedi. THY’nin e-AWB süreçleri ile ilgili olarak bilgi veren THY Kargo Konşimento Veri Kalite Şefi Mustafa Asım Subaşı, “Tüm firmaların bir an evvel e-AWB sürecini tamamlaması gerekiyor. e-AWB, e-Freight’e geçişte bir dönüm noktası. Sürecin başında ortaya çıkan birçok sorun çözülmüş görünüyor. Datanın iletilmesi için ve lojistik sürecin sorunsuz tamamlanması açısından e-AWB hem müşteriye hem havayoluna büyük kolaylıklar sunuyor” dedei. Çalıştayın son konuşmacısı Mars Hava ve Deniz Kargo Taşımacılığı A.Ş. Yazılım Güncelleme Sorumlusu Türkan Atıcı, e-AWB2nin firmalarına sağladığı avantajlar hakkında örneklerle bilgi verdi. E-AWB kullanımı ile işlemlerin ciddi anlamda hızlandığını belirten Atıcı, “Hata oranımız gözle görünür bir şekilde azaldı. Süreçte her şey takip edilebiliyor. Tüm üye firmaların e-AWB’ye geçmesini öneriyoruz” diye konuştu. Çalıştay, UTİKAD üyelerinin sorularının cevaplandırılması ile sona erdi. Kaynak: UTİKAD

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği UTİKAD, IATA, THY ve ACC iş birliği ile düzenlenen e-AWB Çalıştayı, 24 Mayıs tarihinde THY Kargo Tesisleri’nde gerçekleşti.

UTİKAD üyesi hava kargo firmalarının büyük ilgi gösterdiği çalıştayda e-AWB’ye geçiş sürecinde yaşanan olası sorunlar masaya yatırılırken e-AWB’nin firmalara sağlayacağı avantajlar da aktarıldı.

Hava kargo taşımacılığı sektöründe uygulanmaya başlayan ve yakın dönemde daha da yaygınlaşarak hava kargo taşımacılığında verimliliği artıracak ve dokümantasyon süreçlerine hız katacak olan e-AWB süreci hakkında IATA, THY, ACC ve UTİKAD iş birliğiyle 24 Mayıs 2017 Çarşamba günü e-AWB Çalıştayı düzenlendi.

THY Kargo Binası‘nda yer alan Mimar Sinan Toplantı Salonu’nda gerçekleşen çalıştaya UTİKAD üyesi hava kargo firmalarının temsilcileri büyük ilgi gösterdi. IATA Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Proje Yöneticisi Okan Oğur, THY Kargo Konşimento Veri Kalite Şefi Mustafa Asım Subaşı ve Mars Hava ve Deniz Kargo Taşımacılığı A.Ş. Yazılım Güncelleme Sorumlusu Türkan Atıcı e-AWB sürecinin işleyişi hakkında katılımcılara bilgi verdi.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan UTİKAD Genel Müdürü Cavit Uğur, “e-AWB’ye geçiş uzun zamandır gündemimizde olan konuların başında geliyor. Bu süreçte hem IATA hem ACC hem de THY ile sık sık bir araya gelerek özellikle üyelerimizi e-AWB’ye geçişlerini hızlandırmaları ile ilgili olarak özendirmeye çalışıyoruz. Çünkü dünya düzeni ve iş yapış şekilleri her geçen gün dijitalleşiyor” diye konuştu. UTİKAD’ın üyeleri için bu süreçleri kolaylaştırma çabalarını sürdürdüklerinin altını çizen Cavit Uğur, “UTİKAD olarak birçok konuda çalışıyoruz. Son dönemde e-AWB gibi bizi dijital platformlara zorlayan e-ticaret konusunda da bir odak grubu kurduk ve çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Özellikle e-ticaretin lojistik ayağındaki mevcut sorunların çözümüne ilişkin çalışıyoruz. Bir yandan e-ihracat ile ilgili girişimleri takip ediyoruz. Önümüzdeki aylarda konuyla ilgili bir zirve planlıyoruz” dedi.

UTİKAD Genel Müdürü Cavit Uğur’un ardından kürsüye çıkan IATA Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Proje Yöneticisi Okan Oğur, IATA’nın e-AWB süreciyle ilgili yapılması gerekenler konusunda katılımcılara bilgi verdi. Özellikle gümrük süreçlerinin hızlandırılması açısından önemli bir adım olan e-AWB’nin yaygın olarak kullanılmasının IATA için büyük önem taşıdığına dikkat çeken Oğur, “e-AWB aslında herkes için bir zorunluluk. Firmaların bu süreç için hazırlıklarını ivedilikle tamamlaması gerekiyor” dedi.

THY’nin e-AWB süreçleri ile ilgili olarak bilgi veren THY Kargo Konşimento Veri Kalite Şefi Mustafa Asım Subaşı, “Tüm firmaların bir an evvel e-AWB sürecini tamamlaması gerekiyor. e-AWB, e-Freight’e geçişte bir dönüm noktası. Sürecin başında ortaya çıkan birçok sorun çözülmüş görünüyor. Datanın iletilmesi için ve lojistik sürecin sorunsuz tamamlanması açısından e-AWB hem müşteriye hem havayoluna büyük kolaylıklar sunuyor” dedei.

Çalıştayın son konuşmacısı Mars Hava ve Deniz Kargo Taşımacılığı A.Ş. Yazılım Güncelleme Sorumlusu Türkan Atıcı, e-AWB2nin firmalarına sağladığı avantajlar hakkında örneklerle bilgi verdi. E-AWB kullanımı ile işlemlerin ciddi anlamda hızlandığını belirten Atıcı, “Hata oranımız gözle görünür bir şekilde azaldı. Süreçte her şey takip edilebiliyor. Tüm üye firmaların e-AWB’ye geçmesini öneriyoruz” diye konuştu.

Çalıştay, UTİKAD üyelerinin sorularının cevaplandırılması ile sona erdi.

Kaynak: UTİKAD



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qxVD14
via IFTTT

TÜRKİYE HAVA TRAFİK KONTROLÖRLERİ DERNEĞİ’NDEN DUYURU


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rR9WBK

TÜRKİYE HAVA TRAFİK KONTROLÖRLERİ DERNEĞİ’NDEN DUYURU KAMUOYUNA DUYURULUR 29 Mayıs 2017 tarihinde bazı haber portallarında çıkan ve hava trafik kontrol birimlerini karalama amaçlı haberler tamamen asılsız ve haddini aşan suçlamalarla doludur. Hızlandırılmış kurs sistemi, özellikle İstanbul’da yaşanan personel sıkıntısını gidermek amacıyla devreye alınmıştır. Geçmişte DHMİ bünyesinde örnekleri bulunan bu sistem, 8 aylık bir süreçte deneyimli hava trafik kontrolörü eğitmenler tarafından başarıyla tamamlanmıştır. Temel eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan hava trafik kontrolörü adayları, mesleğimize yıllarca emek vermiş işbaşı eğitim verme yeterliliğine sahip meslektaşlarımızın gözetimlerinde eğitimlerine uluslar arası ve ulusal mevzuat çerçevesinde devam etmektedirler. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda emniyet, düzen ve verimlilik prensiplerinden taviz vermeden yürütülmekte olan hava trafik yönetim operasyonunda, stajyer hava trafik kontrolörü arkadaşlarımız asla yalnız bırakılmamakta ve yakından takip edilmektedirler. İşbaşı eğitiminden sorumlu hava trafik kontrolörleri tarafından büyük bir titizlikle yürütülmekte olan bu süreç halen devam etmektedir ve İstanbul Terminal Sahası’nda yaşanan hava hadiseleri sayısında geçtiğimiz yıllara kıyasla düşüş sağlanmıştır. Kariyerlerinin başında olan ve mesleki gelişim süreçlerine büyük bir hevesle devam eden arkadaşlarımızın bu gibi haberlere konu edilmesini uygun bulmuyoruz. Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Atatürk Havalimanı’nda görev yapan meslektaşlarımızı, mesleğimizi ve kurumumuzu karalama çabalarına fırsat verilmemesi gerektiğini; inşası devam etmekte İstanbul Üçüncü Havalimanı’na ilişkin büyük bir özveriyle yürütülen çalışmaları baltalama denemelerini asla kabul etmediğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımızla.   TATCA    

KAMUOYUNA DUYURULUR

29 Mayıs 2017 tarihinde bazı haber portallarında çıkan ve hava trafik kontrol birimlerini karalama amaçlı haberler tamamen asılsız ve haddini aşan suçlamalarla doludur. Hızlandırılmış kurs sistemi, özellikle İstanbul’da yaşanan personel sıkıntısını gidermek amacıyla devreye alınmıştır. Geçmişte DHMİ bünyesinde örnekleri bulunan bu sistem, 8 aylık bir süreçte deneyimli hava trafik kontrolörü eğitmenler tarafından başarıyla tamamlanmıştır. Temel eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan hava trafik kontrolörü adayları, mesleğimize yıllarca emek vermiş işbaşı eğitim verme yeterliliğine sahip meslektaşlarımızın gözetimlerinde eğitimlerine uluslar arası ve ulusal mevzuat çerçevesinde devam etmektedirler.

İstanbul Atatürk Havalimanı’nda emniyet, düzen ve verimlilik prensiplerinden taviz vermeden yürütülmekte olan hava trafik yönetim operasyonunda, stajyer hava trafik kontrolörü arkadaşlarımız asla yalnız bırakılmamakta ve yakından takip edilmektedirler. İşbaşı eğitiminden sorumlu hava trafik kontrolörleri tarafından büyük bir titizlikle yürütülmekte olan bu süreç halen devam etmektedir ve İstanbul Terminal Sahası’nda yaşanan hava hadiseleri sayısında geçtiğimiz yıllara kıyasla düşüş sağlanmıştır. Kariyerlerinin başında olan ve mesleki gelişim süreçlerine büyük bir hevesle devam eden arkadaşlarımızın bu gibi haberlere konu edilmesini uygun bulmuyoruz.

Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Atatürk Havalimanı’nda görev yapan meslektaşlarımızı, mesleğimizi ve kurumumuzu karalama çabalarına fırsat verilmemesi gerektiğini; inşası devam etmekte İstanbul Üçüncü Havalimanı’na ilişkin büyük bir özveriyle yürütülen çalışmaları baltalama denemelerini asla kabul etmediğimizi kamuoyu ile paylaşırız.

Saygılarımızla.

 

TATCA

 

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rR9WBK
via IFTTT

Türk Hava Yolları, 30’uncu 777-300ER uçağını filosuna dâhil etti


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2riPI3c

Türk Hava Yolları, 30’uncu 777-300ER uçağını filosuna dâhil etti Küresel taşıyıcı, TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) tarafından üretilmiş Türk yapımı uçak koltuklarının monte edildiği ilk uçağını Boeing’den teslim aldı.  Türk Hava Yolları, transfer merkezi, İstanbul Atatürk Havaalanı’na iniş yapan 30’uncu Boeing 777-300ER uçağının teslimatını, geleneksel su takı karşılamasıyla gerçekleştirdi. Söz konusu teslimatın en önemli özelliği; Türk Hava Yolları’nın TSI üretimi koltuklara sahip ilk uçağı olması. Boeing ile TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) bu üretim ve montaj sürecinde yakın bir işbirliği içerisinde çalıştı. Türk Hava Yolları ve Assan Hanil ortaklığında kurulan TSI, yüksek kaliteli, hafif ve yenilikçi ürünlerin tasarımı ile dünya sivil havacılık pazarında kilit bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Teslim töreninde konuşma yapan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı; “Havacılığın, aktif rol aldığı her alanında sürekli yatırımı kendisine misyon edinen Türk Hava Yolları, özellikle son yıllarda altyapı çalışmalarına daha fazla ağırlık vererek, Türk Havacılık Sektörünün ilerlemesine de önemli ölçüde katkı sağlıyor. Bundan üç yıl önce, büyük bir girişimle Türk Sivil Havacılık tarihinde yine bir ilke imza attık. Sektöre lojistik destek sağlamak kaydıyla, partner firmamız Assan Hanil ile birlikte TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurarak, sektörde çok daha aktif bir rol üstlendik. Ve bugün de, uluslararası standartların tümünü karşılayan üretici firmamız TSI’ın tasarladığı, yerli üretim koltuklarla montajlanmış ilk uçağımızı teslim alıyoruz. Bugün, filomuzdaki ilk Türk yapımı koltuklarla teslim aldığımız, 30’uncu Boeing 777-300ER’i kapsamlı filomuza dâhil ederken, yakın gelecekte TSI‘ın alanında lider bir marka olacağından ve uçaklarımızın önemli bir parçasını oluşturacağından eminiz.” dedi. Törende teslimatla ilgili görüş bildiren TSI Genel Müdürü Can Şaşmaz; “TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak, Türk Hava Yolları’na ait TC-JLK tescilli, 60402 seri numaralı, B777 uçağının ekonomi sınıfı koltuklarının tasarım, sertifikasyon ve üretim süreçlerini, Boeing’in proje aşamasında öngördüğü süreden daha kısa bir zamanda tamamlayarak, teslimatını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. TSI olarak, Türkiye’nin havacılık tarihi için önemli bir dönüm noktası olmaktan, bununla beraber dünyanın en genç filolarından birine sahip Türkiye’nin bayrak taşıyıcı markası Türk Hava Yolları’nın güvenini kazanmaktan ve ayrıca Boeing B777 gibi simge olmuş bir uçakta koltukları uçan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz.” dedi. Teslimatı yorumlayan Orta Doğu, Türkiye, Rusya ve Orta Asya Boeing Ticari Uçaklar Satış Başkan Yardımcısı Marty Bentrott ise; “Türk Hava Yolları, Boeing için her zaman köklü ve çok önemli bir partner olmuştur. Boeing’in teknolojisine ve 777 gibi endüstri lideri uçaklarımıza duydukları inanç ve güven bizleri gururlandırıyor. Bugün gerçekleşen teslimat, TSI tarafından imal edilen yerli üretim koltuklarla donatılmış ilk uçak olması açısından çok önemli. Türk Hava Yolları ve Türk havacılık endüstrisiyle ilişkimizi her geçen gün daha da geliştirmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.” dedi. Türk Hava Yolları ve Boeing, küresel taşıyıcının ilk DC-3/C-47 uçağını teslim aldığı 1945 tarihine kadar uzanan köklü bir geçmişi paylaşıyor. Türk Hava Yolları, jet çağına 1960’ların sonunda DC-9, DC-10 ve Boeing 707 uçaklarını kullanmaya başlayarak geçti. Yıllar içerisinde Boeing 727, 757, MD-80 ve en modern uçaklardan 737 ve 777 gibi tipleri de filosuna dâhil eden Türk Hava Yolları’nın 2017 içerisinde Boeing’den teslim alacağı 2 adet 777 kargo uçağının yanı sıra, önümüzdeki yıllarda teslimi planlanan 75 adet 737 MAX siparişi de bulunmakta.  Türk Hava Yolları Hakkında: 1933 Yılında 5 uçaktan oluşan mütevazı bir filo ile kurulan Star İttifakı üyesi Türk Hava Yolları, bugün 339 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu ile 250 uluslararası, 49 yurtiçi olmak üzere dünyada 299 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir. 2016 yılı Skytrax değerlendirmesine göre Türk Hava Yolları, art arda olmak üzere 6. kez “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi”, 8. kez de“Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” seçildi. 2010 yılında dünyanın “En İyi Ekonomi İkram Servisi”, 2013 ve 2014 yıllarında da “En İyi Business Class İkram Servisi” ödüllerini elde eden Türk Hava Yolları, bu yıl da aynı ödüle sahip olurken, geçtiğimiz yıl lâyık görüldüğü dünyanın “En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı” ödülünü yine bu yılki değerlendirme sonuçlarına göre almaya hak kazandı. Türk Hava Yolları ile ilgili daha geniş bilgiye http://ift.tt/TpSd7u web adresinden veya Facebook, Twitter, Youtube, Linkedin ve Instagram hesapları üzerinden ulaşılabilir. Boeing Hakkında: 2000 yılından bu yana Boeing Türkiye, eğitim, sanat ve kültür ile sağlık hizmetleri alanında 200’den fazla sosyal sorumluluk projesine imza atmıştır. Boeing eğitim programları, ilkokuldan meslek liselerine ve üniversitelere kadar her yaştan öğrenciyi hedef almakta olup, günümüze kadar tüm Türkiye çapında 140.000’den fazla öğrenciye fayda sağlamıştır. Yürütülen bu eğitim programları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Türk Hava Yolları ortaklığında, ülkenin hızla büyüyen havacılık sektörüne başarıyla yön vermek ve küresel havacılık sektöründe etkin bir role sahip olmak amacıyla başlatılan Hava Taşımacılığı Yönetimi Yüksek Lisans Programı ve Türkiye çapındaki uçak bakım alanı bulunan meslek liselerindeki öğretmen ve öğrencilerin mesleki eğitimine destek olmak amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi ile imzalanan protokol yer almaktadır. Boeing aynı zamanda, gelecek vadeden Türk üniversite öğrencilerine Seattle’da staj imkânı da sunmaktadır. Star İttifakı Hakkında: Türk Hava Yolları, 1997 yılında uluslararası ölçekte seyahat edenler için dünya genelinde ulaşım, tanınırlık ve hizmet sunan ve ilk küresel ölçekli havayolu ittifakı olarak kurulan Star İttifakı üyesidir. Air Transport World tarafından “Market Leadership Award” ve Business Traveller Magazine ile Skytrax tarafından “Best Airline Alliance“ ödülleri gibi sayısız ödüle lâyık görülen Star İttifakı’na üye havayolu şirketleri; Adria Airways, Aegean Airlines, Air Canada, Air China, Air India, Air New Zealand, ANA, Asiana Airlines, Austrian, Avianca, Avianca Brazil, Brussels Airlines, Copa Airlines, Croatia Airlines, EGYPTAIR, Ethiopian Airlines, EVA Air, LOT Polish Airlines, Lufthansa, Scandinavian Airlines, Shenzhen Airlines, Singapore Airlines, South African Airways, SWISS, TAP Portugal, Turkish Airlines, THAI ve United. Star İttifakı, hâli hazırda 190 ülkedeki 1.300 havalimanına 18.450’den fazla günlük uçuş sağlamaktadır. 

Küresel taşıyıcı, TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) tarafından üretilmiş Türk yapımı uçak koltuklarının monte edildiği ilk uçağını Boeing’den teslim aldı. 

Türk Hava Yolları, transfer merkezi, İstanbul Atatürk Havaalanı’na iniş yapan 30’uncu Boeing 777-300ER uçağının teslimatını, geleneksel su takı karşılamasıyla gerçekleştirdi.

Söz konusu teslimatın en önemli özelliği; Türk Hava Yolları’nın TSI üretimi koltuklara sahip ilk uçağı olması. Boeing ile TSI (Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.) bu üretim ve montaj sürecinde yakın bir işbirliği içerisinde çalıştı. Türk Hava Yolları ve Assan Hanil ortaklığında kurulan TSI, yüksek kaliteli, hafif ve yenilikçi ürünlerin tasarımı ile dünya sivil havacılık pazarında kilit bir rol üstlenmeyi hedefliyor.

Teslim töreninde konuşma yapan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı; “Havacılığın, aktif rol aldığı her alanında sürekli yatırımı kendisine misyon edinen Türk Hava Yolları, özellikle son yıllarda altyapı çalışmalarına daha fazla ağırlık vererek, Türk Havacılık Sektörünün ilerlemesine de önemli ölçüde katkı sağlıyor. Bundan üç yıl önce, büyük bir girişimle Türk Sivil Havacılık tarihinde yine bir ilke imza attık. Sektöre lojistik destek sağlamak kaydıyla, partner firmamız Assan Hanil ile birlikte TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurarak, sektörde çok daha aktif bir rol üstlendik. Ve bugün de, uluslararası standartların tümünü karşılayan üretici firmamız TSI’ın tasarladığı, yerli üretim koltuklarla montajlanmış ilk uçağımızı teslim alıyoruz. Bugün, filomuzdaki ilk Türk yapımı koltuklarla teslim aldığımız, 30’uncu Boeing 777-300ER’i kapsamlı filomuza dâhil ederken, yakın gelecekte TSI‘ın alanında lider bir marka olacağından ve uçaklarımızın önemli bir parçasını oluşturacağından eminiz.” dedi.

Törende teslimatla ilgili görüş bildiren TSI Genel Müdürü Can Şaşmaz; “TSI Uçak Koltuk Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak, Türk Hava Yolları’na ait TC-JLK tescilli, 60402 seri numaralı, B777 uçağının ekonomi sınıfı koltuklarının tasarım, sertifikasyon ve üretim süreçlerini, Boeing’in proje aşamasında öngördüğü süreden daha kısa bir zamanda tamamlayarak, teslimatını gerçekleştirmiş bulunmaktayız. TSI olarak, Türkiye’nin havacılık tarihi için önemli bir dönüm noktası olmaktan, bununla beraber dünyanın en genç filolarından birine sahip Türkiye’nin bayrak taşıyıcı markası Türk Hava Yolları’nın güvenini kazanmaktan ve ayrıca Boeing B777 gibi simge olmuş bir uçakta koltukları uçan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.

Teslimatı yorumlayan Orta Doğu, Türkiye, Rusya ve Orta Asya Boeing Ticari Uçaklar Satış Başkan Yardımcısı Marty Bentrott ise; “Türk Hava Yolları, Boeing için her zaman köklü ve çok önemli bir partner olmuştur. Boeing’in teknolojisine ve 777 gibi endüstri lideri uçaklarımıza duydukları inanç ve güven bizleri gururlandırıyor. Bugün gerçekleşen teslimat, TSI tarafından imal edilen yerli üretim koltuklarla donatılmış ilk uçak olması açısından çok önemli. Türk Hava Yolları ve Türk havacılık endüstrisiyle ilişkimizi her geçen gün daha da geliştirmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Türk Hava Yolları ve Boeing, küresel taşıyıcının ilk DC-3/C-47 uçağını teslim aldığı 1945 tarihine kadar uzanan köklü bir geçmişi paylaşıyor. Türk Hava Yolları, jet çağına 1960’ların sonunda DC-9, DC-10 ve Boeing 707 uçaklarını kullanmaya başlayarak geçti. Yıllar içerisinde Boeing 727, 757, MD-80 ve en modern uçaklardan 737 ve 777 gibi tipleri de filosuna dâhil eden Türk Hava Yolları’nın 2017 içerisinde Boeing’den teslim alacağı 2 adet 777 kargo uçağının yanı sıra, önümüzdeki yıllarda teslimi planlanan 75 adet 737 MAX siparişi de bulunmakta.


 
Türk Hava Yolları Hakkında:
1933 Yılında 5 uçaktan oluşan mütevazı bir filo ile kurulan Star İttifakı üyesi Türk Hava Yolları, bugün 339 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu ile 250 uluslararası, 49 yurtiçi olmak üzere dünyada 299 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir. 2016 yılı Skytrax değerlendirmesine göre Türk Hava Yolları, art arda olmak üzere 6. kez “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi”, 8. kez de“Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” seçildi. 2010 yılında dünyanın “En İyi Ekonomi İkram Servisi”, 2013 ve 2014 yıllarında da “En İyi Business Class İkram Servisi” ödüllerini elde eden Türk Hava Yolları, bu yıl da aynı ödüle sahip olurken, geçtiğimiz yıl lâyık görüldüğü dünyanın “En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı” ödülünü yine bu yılki değerlendirme sonuçlarına göre almaya hak kazandı. Türk Hava Yolları ile ilgili daha geniş bilgiye http://ift.tt/TpSd7u web adresinden veya Facebook, Twitter, Youtube, Linkedin ve Instagram hesapları üzerinden ulaşılabilir.

Boeing Hakkında:
2000 yılından bu yana Boeing Türkiye, eğitim, sanat ve kültür ile sağlık hizmetleri alanında 200’den fazla sosyal sorumluluk projesine imza atmıştır. Boeing eğitim programları, ilkokuldan meslek liselerine ve üniversitelere kadar her yaştan öğrenciyi hedef almakta olup, günümüze kadar tüm Türkiye çapında 140.000’den fazla öğrenciye fayda sağlamıştır. Yürütülen bu eğitim programları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Türk Hava Yolları ortaklığında, ülkenin hızla büyüyen havacılık sektörüne başarıyla yön vermek ve küresel havacılık sektöründe etkin bir role sahip olmak amacıyla başlatılan Hava Taşımacılığı Yönetimi Yüksek Lisans Programı ve Türkiye çapındaki uçak bakım alanı bulunan meslek liselerindeki öğretmen ve öğrencilerin mesleki eğitimine destek olmak amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi ile imzalanan protokol yer almaktadır. Boeing aynı zamanda, gelecek vadeden Türk üniversite öğrencilerine Seattle’da staj imkânı da sunmaktadır.

Star İttifakı Hakkında:
Türk Hava Yolları, 1997 yılında uluslararası ölçekte seyahat edenler için dünya genelinde ulaşım, tanınırlık ve hizmet sunan ve ilk küresel ölçekli havayolu ittifakı olarak kurulan Star İttifakı üyesidir. Air Transport World tarafından “Market Leadership Award” ve Business Traveller Magazine ile Skytrax tarafından “Best Airline Alliance“ ödülleri gibi sayısız ödüle lâyık görülen Star İttifakı’na üye havayolu şirketleri; Adria Airways, Aegean Airlines, Air Canada, Air China, Air India, Air New Zealand, ANA, Asiana Airlines, Austrian, Avianca, Avianca Brazil, Brussels Airlines, Copa Airlines, Croatia Airlines, EGYPTAIR, Ethiopian Airlines, EVA Air, LOT Polish Airlines, Lufthansa, Scandinavian Airlines, Shenzhen Airlines, Singapore Airlines, South African Airways, SWISS, TAP Portugal, Turkish Airlines, THAI ve United. Star İttifakı, hâli hazırda 190 ülkedeki 1.300 havalimanına 18.450’den fazla günlük uçuş sağlamaktadır. 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2riPI3c
via IFTTT

​Antalya’da otopark projesi için referandum Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Şarampol Projesi kapsamında Giritli Parkı’na yapılması düşünülen otopark projesini 11 Haziran’da referandumla bölge halkına soracaklarını açıkladı. Türel, “Biz onlar için yapıyoruz bu projeyi. Şarampol halkı istemezse otoparkı yapmayız. Ama isterse yapmak da benim görevimdir, boynumun borcudur” dedi. Miami ile kardeş şehir protokolü imzalamak üzere bulunduğu ABD’den dönen Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, ayağının tozuyla Şarampol Projesi kapsamında yapılması düşünülen otopark projesiyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Konuşmasının başında Ramazan ayının İslam alemine hayırlı uğurlu olması dileyen Türel, 27 Mayıs’ta idam edilen demokrasi şehitleri merhum Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı da rahmetle andı. Şarampol Mahallesi’nin kendisi için özel bir yeri olduğunu anlatan Türel, “Eskiden Antalya, Kaleiçi, Doğu Garajı ve Şarampol arasında küçük bir şehirdi. Şarampol Antalya tarihinin, kültürünün simge yerlerinden birisidir. Hatta Antalyalılar bir tarafta Yenikapılılar, bir tarafta Şarampollüler diye adeta farklı iki mahalle olarak tanımlanırlardı. Ben 10 yıl önce, bunları bilen, yaşayan, bu toprakların bir evladı olarak Kaleiçi’ni ve Cumhuriyet Meydanı’nı güzelleştirmeye başladım. Şarampol’e sıra gelmemişti. 2014 senesinde ikinci defa göreve geldiğimizde kaldığımız yerden devam etmek üzere, Şarampol Mahallesi’ni de yeniden ele aldık, çok da güzel bir sloganla “Efsane Geri Dönüyor Şarampol Güzelleşiyor” diyerek sloganıyla yola çıktık” dedi. ŞANZELİZE GİBİ OLACAK Şarampol Projesi’nin caddenin mevcut sorunlarını çözmek, yeni bir cazibe merkezi oluşturmak amacıyla yapılmış bir kentsel tasarım projesi olduğunu vurgulayan Başkan Türel, şunları söyledi: “Proje ile yalnızca Antalya’nın değil ülkemizin ve hatta dünyanın en önemli yayalaştırma projelerinden birisini planladık. Örneğin Paris’i ziyaret edenler Şanzelize’de geziyorum diye hatıra fotoğrafı çektirirler. İşte Şarampol de bu anlamda Antalya’ya gelen turistler açısından belki de dünyanın en önemli cazibe merkezi haline dönüşecek bir noktada olacak. Hedefimiz budur. Şu ana kadar yapılan çalışmalar projenin Şarampol’e neler kazandıracağının en önemli göstergesidir. Proje artık yavaş yavaş kendisini göstermeye başladı. Projenin güzelliği ortaya çıkmaya başladıkça bu projeden rahatsız olanlar da ortaya çıkmaya başladı.” HALKIN YÜZDE 90.91’İ EVET DEDİ Şarampol’un tek başına bir cadde düzenleme projesi olmadığını belirten Türel, şöyle konuştu: “Tonguç alt geçitleri ve yeni oluşturulan ana yan yollarla kent içi trafiği rahatlatacak bir şehirleşme projesi uygulanmaya konmuştur. Bölgenin cazibe merkezi olması ile gelen misafirlerin otopark sorununu çözeceğiz. Trafik çözümleri, otopark çözümleri, cadde güzelleşmesi, binaların cephe düzenlemeleri ile bir bütüncül projedir. Hepsi birbirine bağlıdır ve son derece iddialı olan bu projeyi de halkımıza o zaman sormadan uygulamaya koymak istemedik. Bildiğiniz gibi 18 Ekim 2015 tarihinde referanduma gittik. Şarampol Caddesi Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenlemesi Projesi’ni referandumuna katılan 9 mahalle ve cadde esnafı, yüzde 90.19 gibi büyük bir oranla destekledi. Bu projenin bütün figürleri, bu projenin bütün enstrümanları proje kapsamında halkımıza soruldu. Yani bu otoparkların da bu proje kapsamında yapılması, halkımıza soruldu. Bir bütüncül proje olarak sunuldu ve sorduğumuzda otoparkları, trafik çözümleri, cephe yenilemeleri ile tamamıyla birlikte halkımızın yüzde 90.19’u bize “evet bu projeyi yapabilirsin” dedi ve yolumuzu açtı.” DÖRT PROJE UYGULANIYOR Projede yayalaştırma ve kentsel tasarımın yanında bu temayı destekleyen üç alt projeyi daha Şarampol’ de uygulamaya koyduklarını kaydeden Başkan Menderes Türel, şöyle devam etti: “ Projemizin birinci kısmı Şarampol Caddesi kentsel tasarım ve çevre düzenlemesidir. Şarampol Caddesi’ni modern, dikkat çekici, tabela disiplini sağlanmış ve konforlu bir alışveriş caddesine dönüştürerek, cazibe merkezi haline getirmek hedefimizdi. Yayalaştırılması, kent mobilyaları, su havuzları, peyzaj, dekoratif aydınlatma, bina cepheleri, ticaret merkezlerinde yapılan tabela vs. cephe düzenlemeleri, bina arka bahçe ve otopark düzenlemeleriyle cadde yeni bir kimliğe bürünmüştür. Şarampol’ü gidip görenler varsa, ana caddenin hemen doğu ve batı cephesinin arka tarafında otopark alanı olarak düzenlediğimiz kısımları lütfen dikkatinden kaçırmasın. İnanınız apartmanların arkasındaki otopark düzenlemeleri ile birleştirdiğimiz alanı en az caddenin kendisi kadar güzel oldu. Hem yaşayan halkın da hem de ticaret erbabının otopark ihtiyacına da önemi bir çözüm bulundu. Bunu mutlaka görmenizi isterim. Cadde düzenlemesi ile ilgili yapmış olduğumuz sözleşme kapsamında harcayacağımız bedel 18 milyon 244 bin TL. Tabi bu teşrif artışları ile 23 milyon 680 bin 712 TL’ye kadar çıkabiliyor. İşe başladığımız tarih 1 Temmuz 2016’ydı. Ağustos ayı sonunda da inşallah bu cadde düzenlemesini tamamlayacağız.” KAVŞAK VE YAĞMUR SUYU ÇALIŞMALARI Şarampol Projesi’nin ikinci ayağının Tonguç Caddesi hemzenin ve tünel geçişleri olduğunu anlatan Türel, şu bilgileri verdi: “Hedeflenen yaya sirkülasyonunun can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, cadde trafiği alta alınması, alternatif güzergahlara ve Tonguç katlı kavşaklarıyla yeraltına inilmesi söz konusu olmuştur. Çünkü bir tarafta caddeyi yayalaştırıyorken, diğer taraftan o caddenin üzerinde 4 yol kavşağı olarak hemzemin düzenleme ile araçlara müsaade ederseniz yaya güvenliği açısından bir risk oluşturabilirdi. Biz o bölgede 3 kavşağı birleştirerek tek kavşak haline getirmek suretiyle bu kavşağı halkımızın emrine sunmaya çalıştık. Bu tüneller Güllük Caddesi, Evliya Çelebi ve Fatih caddelerinde kesintisiz bir bağlantı sağladı. Alt yapı çalışmaları ile de bölgenin yağmursuyu sorununu çözdük. Bu da tabi dikkatlerden kaçan önemli bir husus. Çünkü özellikle Tonguç Caddesi her yağmurda adeta göle dönmekteydi. Orada yapmış olduğumuz alt yapı yatırımları da son yağan yağmurlar da artık buranın makûs talihinin de mazide kaldığını net bir şekilde gösterdi. Alt geçitlerle ile ilgili projenin de bedeli 11 milyon 111 bin TL. KDV’si ile birlikte 13 milyon 111 bin TL olarak gerçekleşti. 16 Şubat 2016’da işe başlayarak, 15 Şubat 2017’de kavşaklarımızı, Sayın Cumhurbaşkanımızın Antalya’da yapmış olduğu 25 Mart tarihindeki toplu açılış töreninde gerçekleştirdik.” Projenin üçüncü ayağı olarak bölgenin cazibe merkezi olmasıyla yoğunlaşacak araç park ihtiyacını karşılamak üzere caddenin doğusunda Cumhuriyet Mahallesi’nde 720 araçlık yeraltı otoparkı planladıklarını söyleyen Türel, “Bu otoparkın maliyeti 11 milyon 430 bin TL. KDV’si ile 13 milyon 487 bin lirayı bulacak. İşe başlama 10 Mayıs 2017 olup, kazı çalışmalarına bu bölgede yeni başlanmıştır. Burada yeraltı otoparkı yapacağız ve üzerindeki parkı da aynen yeniden otopark inşaatı da bittikten sonra halkın kullanımına en iyi şekilde sağlayacağız” dedi. GİRİTLİ EVİNİN YIKILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL Otopark projesinin Şarampol projesi kapsamında bölge halkından gelen talepler doğrultusunda ele alındığını kaydeden Türel şunları söyledi: “Orada defalarca halkımızla tartıştık onların önerilerini aldık ve nihai halini onlarla yaptığımız toplantılardan sonra karar verdik. Biz yaptık oldu demedik. Biz yaptık olacak demedik. Bütün bu istişare kanallarını açık tuttuk. Proje çalışmaları sırasında mevcut durum en hassas şekilde ele alınmıştır. Oradaki ağaçların korunması hususunda asgari hassasiyet gösterilmiştir. Orada şuanda 70 ağaç var. Bu 70 ağacın 39’unu nakledeceğiz, başka bir park alanına taşıyacağız. Geri kalan hepsini alanda koruyoruz. Bir tek ağaç kesilmesi söz konusu değildir. Tamamını neden yer altında yapmıyoruz sorusu da geliyor, burası da çok önemli. Zaten şuanda 3 katını yer altında yapıyoruz projenin. Bir 3 katı da yer üstünde. Eğer hepsini yer altında yapacak olsaydık ağaç nakil meselesindeki ağaç sayısı artacaktı. Biz burayı daha çok yeşili korumak adına 3 katını hemzemin üzerinde planladık. Ben bunun bir örneğini Cumhuriyet Meydanı’nda da yaşamıştım. Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığımız yer altı otoparkında aslında ekonomik ömrünü doldurmuş ağaçları korumak için kapasiteyi düşük tuttuk. Biz eğer alanın tamamından ağaçları kaldırmak suretiyle Cumhuriyet Meydanı’nda otopark yapsaydık 300 otopark kapasitemiz olacaktı. Biz 70 otopark kapasitesini tercih ederek o ağaçları koruduk. Bugün de aynısı. Eğer ki biz tamamen yeraltı otoparkı yapacak olursak, hafriyat alanı genişleyeceği için oradan nakledilecek ağaç sayısı çok daha fazla artacaktır. Biz orada ağaçları korumak amaçlı bütün bunların hepsini yaptık. Tabi çalakalem konuşanlar, popülizm yapanlar hiç bu işlerle ilgili en ufak düşünüp biraz bilimsel inceleme yapmayanlar sadece şov yapıyorlar, başka hiçbir şey değil. Giritliler Evi’nin yıkılması da hiçbir şekilde hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Öyle bir şey olursa ilk ben karşı çıkarım arkadaşlar.” HALKIMIZ KARAR VERECEK Basında bu konuyla ilgili haberleri görür görmez, belediyedeki çalışma arkadaşlarına yurt dışından yeni bir halk oylaması yapılması talimatı verdiğini söyleyen Türel, şöyle konuştu: “Dedim ki buna halkımızın iradesiyle karar vermiştik ama burada bir hassasiyet yeniden gelişmişse, gerekirse yeni bir halk oylaması da yapabiliriz dedim. Niye yapmayalım. Halkımız otoparkı istemezse yapmayız. Biz onlar için yapıyoruz bu otoparkı. Ama şunu da söyleyeyim, ben gazetelerdeki fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla bu projeye karşı çıkanlar içerisinde o mahallede oturan birisine pek rastlamadım. O mahallede ticaretle meşgul olan birisine de rastlamadım. Bizim için önemli olan sessiz çoğunluktur. Gerçekten orada oturanlar bu otoparkı istiyor mu istemiyor mu? Bunu iyi anlamamız lazım. Yoksa açık konuşayım 3-5 tane şovmen oradaki haklın hislerine tercüman olamaz. Biz halkımıza sorarız, halkımız ne derse bizim için makbuldür. Ben tramvay gibi en büyük projelerde bile halka sormadan yapmamayı prensip edinmiş, bugüne kadar da uygulamış, referandumu, halkın tercihini en iyi şekilde uygulayan bir belediye başkanı olarak, küçük bir otoparkı halk istemiyorsa yapmam. Niye yapayım ki. Onlar için yapıyorum bunları. Şarampol halkı istemese otoparkı yapmayız. Ama orada halkın ihtiyacı ve talebi varken eğer Şarampol halkı isterse yapmak benim görevimdir, boynumun borcudur.” REFERANDUM 11 HAZİRAN’DA Şarampol Katlı Otoparkı’nın yapılıp yapılmamasıyla ilgili referandumun 11 Haziran’a yetişecek şekilde yapılması konusunda talimat verdiğini açıklayan Başkan Menderes Türel, “Referanduma otoparktan yararlanacak olan Üçgen, Cumhuriyet Mahallesi sakinleri ve Şarampol Caddesi sakinleri ve esnafı katılacak ve oy kullanacaklardır. Biz boşuna millet iradesi demiyoruz, söz de karar da milletindir. Bunu ilk rahmetli Menderes söylemişti 1949’da söz de karar da milletindir demişti ve iktidara gelmişti. Biz halkımızın hizmetinde, Şarampol halkının hizmetinde onlar ne isterse onu yaparız. Birileri istedi falan diye de bir şey yapmayız. Herkesten ricam Şarampol halkının kararlarına saygı duyulmasıdır. Çünkü orada o çileyi çekenler oranın insanlarıdır. İnşallah gelecekte metro geldiğinde, toplu ulaşım raylı sistemi yaygınlaştığında, herkes otomobilden vazgeçer. Bir gün herkes toplu ulaşımla, metroyla veya bisikletle buralara gelir ve bu otoparklar ihtiyaç olmaktan çıkar. Bu otoparklar o zaman tekrar kaldırılır ve yerine yeşil alan yaptırılır. İnanın bundan en mutlu kişi ben olurum” dedi. ATATÜRK HEYKELİ ÖRNEĞİ Aynı yaklaşımı Çallı Kavşağı’ndaki Atatürk heykeli konusunda da ortaya koyduğunu hatırlatan Türel, şöyle konuştu: “Halka soracağız dedim. Ve Antalya’da nüfus kaydı olan vatandaşlarımızın katılabileceği internet ortamında bir referandum yaptık. 10 binin üstünde vatandaşımızın yüzde 90 üstündeki bölümü heykeli taşıyalım buraya da kavşak yapalım dedi. Atatürk heykeli bugün eski yerinden 50 kere daha güzel bir yerde. O taşınacak yeri de halkımız seçti. Yüzde 90 halkımız yüzde 65’i Antalyaspor Kavşağı’nı tercih etti ve halkımızın tercihi ile oraya taşıdık. O gün de biz bunları yapıyorken orada aynı şovmenler boy gösterdi. Biz heykeli taşıdık. Heykeli taşıdıktan sonra Atatürk’ün adına yaraşır bir törenle orada açılışı gerçekleştirdik. O şovmenlerin bir tanesi açılışa gelemedi utancından. O heykelin önünde Atatürk’ü siyasete alet ederek konuşanlar, Atatürk’ün heykelinin en güzel yere taşındığı bir noktada mahcubiyetinden o törene gelemedi. Neredeydiler? O yüzden halkın tercihi her şeyden üstündür. Biz her zaman halkımıza kulak kabarttık halkımızın dediği neyse onun gereğini yaptık”

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Şarampol Projesi kapsamında Giritli Parkı’na yapılması düşünülen otopark projesini 11 Haziran’da referandumla bölge halkına soracaklarını açıkladı. Türel, “Biz onlar için yapıyoruz bu projeyi. Şarampol halkı istemezse otoparkı yapmayız. Ama isterse yapmak da benim görevimdir, boynumun borcudur” dedi.

Miami ile kardeş şehir protokolü imzalamak üzere bulunduğu ABD’den dönen Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, ayağının tozuyla Şarampol Projesi kapsamında yapılması düşünülen otopark projesiyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Konuşmasının başında Ramazan ayının İslam alemine hayırlı uğurlu olması dileyen Türel, 27 Mayıs’ta idam edilen demokrasi şehitleri merhum Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı da rahmetle andı. Şarampol Mahallesi’nin kendisi için özel bir yeri olduğunu anlatan Türel, “Eskiden Antalya, Kaleiçi, Doğu Garajı ve Şarampol arasında küçük bir şehirdi. Şarampol Antalya tarihinin, kültürünün simge yerlerinden birisidir. Hatta Antalyalılar bir tarafta Yenikapılılar, bir tarafta Şarampollüler diye adeta farklı iki mahalle olarak tanımlanırlardı. Ben 10 yıl önce, bunları bilen, yaşayan, bu toprakların bir evladı olarak Kaleiçi’ni ve Cumhuriyet Meydanı’nı güzelleştirmeye başladım. Şarampol’e sıra gelmemişti. 2014 senesinde ikinci defa göreve geldiğimizde kaldığımız yerden devam etmek üzere, Şarampol Mahallesi’ni de yeniden ele aldık, çok da güzel bir sloganla “Efsane Geri Dönüyor Şarampol Güzelleşiyor” diyerek sloganıyla yola çıktık” dedi.

ŞANZELİZE GİBİ OLACAK

Şarampol Projesi’nin caddenin mevcut sorunlarını çözmek, yeni bir cazibe merkezi oluşturmak amacıyla yapılmış bir kentsel tasarım projesi olduğunu vurgulayan Başkan Türel, şunları söyledi: “Proje ile yalnızca Antalya’nın değil ülkemizin ve hatta dünyanın en önemli yayalaştırma projelerinden birisini planladık. Örneğin Paris’i ziyaret edenler Şanzelize’de geziyorum diye hatıra fotoğrafı çektirirler. İşte Şarampol de bu anlamda Antalya’ya gelen turistler açısından belki de dünyanın en önemli cazibe merkezi haline dönüşecek bir noktada olacak. Hedefimiz budur. Şu ana kadar yapılan çalışmalar projenin Şarampol’e neler kazandıracağının en önemli göstergesidir. Proje artık yavaş yavaş kendisini göstermeye başladı. Projenin güzelliği ortaya çıkmaya başladıkça bu projeden rahatsız olanlar da ortaya çıkmaya başladı.”

HALKIN YÜZDE 90.91’İ EVET DEDİ

Şarampol’un tek başına bir cadde düzenleme projesi olmadığını belirten Türel, şöyle konuştu: “Tonguç alt geçitleri ve yeni oluşturulan ana yan yollarla kent içi trafiği rahatlatacak bir şehirleşme projesi uygulanmaya konmuştur. Bölgenin cazibe merkezi olması ile gelen misafirlerin otopark sorununu çözeceğiz. Trafik çözümleri, otopark çözümleri, cadde güzelleşmesi, binaların cephe düzenlemeleri ile bir bütüncül projedir. Hepsi birbirine bağlıdır ve son derece iddialı olan bu projeyi de halkımıza o zaman sormadan uygulamaya koymak istemedik. Bildiğiniz gibi 18 Ekim 2015 tarihinde referanduma gittik. Şarampol Caddesi

Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenlemesi Projesi’ni referandumuna katılan 9 mahalle ve cadde esnafı, yüzde 90.19 gibi büyük bir oranla destekledi. Bu projenin bütün figürleri, bu projenin bütün enstrümanları proje kapsamında halkımıza soruldu. Yani bu otoparkların da bu proje kapsamında yapılması, halkımıza soruldu. Bir bütüncül proje olarak sunuldu ve sorduğumuzda otoparkları, trafik çözümleri, cephe yenilemeleri ile tamamıyla birlikte halkımızın yüzde 90.19’u bize “evet bu projeyi yapabilirsin” dedi ve yolumuzu açtı.”

DÖRT PROJE UYGULANIYOR

Projede yayalaştırma ve kentsel tasarımın yanında bu temayı destekleyen üç alt projeyi daha Şarampol’ de uygulamaya koyduklarını kaydeden Başkan Menderes Türel, şöyle devam etti: “ Projemizin birinci kısmı Şarampol Caddesi kentsel tasarım ve çevre düzenlemesidir. Şarampol Caddesi’ni modern, dikkat çekici, tabela disiplini sağlanmış ve konforlu bir alışveriş caddesine dönüştürerek, cazibe merkezi haline getirmek hedefimizdi. Yayalaştırılması, kent mobilyaları, su havuzları, peyzaj, dekoratif aydınlatma, bina cepheleri, ticaret merkezlerinde yapılan tabela vs. cephe düzenlemeleri, bina arka bahçe ve otopark düzenlemeleriyle cadde yeni bir kimliğe bürünmüştür. Şarampol’ü gidip görenler varsa, ana caddenin hemen doğu ve batı cephesinin arka tarafında otopark alanı olarak düzenlediğimiz kısımları lütfen dikkatinden kaçırmasın. İnanınız apartmanların arkasındaki otopark düzenlemeleri ile birleştirdiğimiz alanı en az caddenin kendisi kadar güzel oldu. Hem yaşayan halkın da hem de ticaret erbabının otopark ihtiyacına da önemi bir çözüm bulundu. Bunu mutlaka görmenizi isterim. Cadde düzenlemesi ile ilgili yapmış olduğumuz sözleşme kapsamında harcayacağımız bedel 18 milyon 244 bin TL. Tabi bu teşrif artışları ile 23 milyon 680 bin 712 TL’ye kadar çıkabiliyor. İşe başladığımız tarih 1 Temmuz 2016’ydı. Ağustos ayı sonunda da inşallah bu cadde düzenlemesini tamamlayacağız.”

KAVŞAK VE YAĞMUR SUYU ÇALIŞMALARI

Şarampol Projesi’nin ikinci ayağının Tonguç Caddesi hemzenin ve tünel geçişleri olduğunu anlatan Türel, şu bilgileri verdi: “Hedeflenen yaya sirkülasyonunun can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, cadde trafiği alta alınması, alternatif güzergahlara ve Tonguç katlı kavşaklarıyla yeraltına inilmesi söz konusu olmuştur. Çünkü bir tarafta caddeyi yayalaştırıyorken, diğer taraftan o caddenin üzerinde 4 yol kavşağı olarak hemzemin düzenleme ile araçlara müsaade ederseniz yaya güvenliği açısından bir risk oluşturabilirdi. Biz o bölgede 3 kavşağı birleştirerek tek kavşak haline getirmek suretiyle bu kavşağı halkımızın emrine sunmaya çalıştık. Bu tüneller Güllük Caddesi, Evliya Çelebi ve Fatih caddelerinde kesintisiz bir bağlantı sağladı. Alt yapı çalışmaları ile de bölgenin yağmursuyu sorununu çözdük. Bu da tabi dikkatlerden kaçan önemli bir husus. Çünkü özellikle Tonguç Caddesi her yağmurda adeta göle dönmekteydi. Orada yapmış olduğumuz alt yapı yatırımları da son yağan yağmurlar da artık buranın makûs talihinin de mazide kaldığını net bir şekilde gösterdi. Alt geçitlerle ile ilgili projenin de bedeli 11 milyon 111 bin TL. KDV’si ile birlikte 13 milyon 111 bin TL olarak gerçekleşti. 16 Şubat 2016’da işe başlayarak, 15 Şubat 2017’de kavşaklarımızı, Sayın Cumhurbaşkanımızın Antalya’da yapmış olduğu 25 Mart tarihindeki toplu açılış töreninde gerçekleştirdik.”

Projenin üçüncü ayağı olarak bölgenin cazibe merkezi olmasıyla yoğunlaşacak araç park ihtiyacını karşılamak üzere caddenin doğusunda Cumhuriyet Mahallesi’nde 720 araçlık yeraltı otoparkı planladıklarını söyleyen Türel, “Bu otoparkın maliyeti 11 milyon 430 bin TL. KDV’si ile 13 milyon 487 bin lirayı bulacak.

İşe başlama 10 Mayıs 2017 olup, kazı çalışmalarına bu bölgede yeni başlanmıştır. Burada yeraltı otoparkı yapacağız ve üzerindeki parkı da aynen yeniden otopark inşaatı da bittikten sonra halkın kullanımına en iyi şekilde sağlayacağız” dedi.

GİRİTLİ EVİNİN YIKILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL

Otopark projesinin Şarampol projesi kapsamında bölge halkından gelen talepler doğrultusunda ele alındığını kaydeden Türel şunları söyledi: “Orada defalarca halkımızla tartıştık onların önerilerini aldık ve nihai halini onlarla yaptığımız toplantılardan sonra karar verdik. Biz yaptık oldu demedik. Biz yaptık olacak demedik. Bütün bu istişare kanallarını açık tuttuk. Proje çalışmaları sırasında mevcut durum en hassas şekilde ele alınmıştır. Oradaki ağaçların korunması hususunda asgari hassasiyet gösterilmiştir. Orada şuanda 70 ağaç var. Bu 70 ağacın 39’unu nakledeceğiz, başka bir park alanına taşıyacağız. Geri kalan hepsini alanda koruyoruz. Bir tek ağaç kesilmesi söz konusu değildir. Tamamını neden yer altında yapmıyoruz sorusu da geliyor, burası da çok önemli. Zaten şuanda 3 katını yer altında yapıyoruz projenin. Bir 3 katı da yer üstünde. Eğer hepsini yer altında yapacak olsaydık ağaç nakil meselesindeki ağaç sayısı artacaktı. Biz burayı daha çok yeşili korumak adına 3 katını hemzemin üzerinde planladık. Ben bunun bir örneğini Cumhuriyet Meydanı’nda da yaşamıştım. Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığımız yer altı otoparkında aslında ekonomik ömrünü doldurmuş ağaçları korumak için kapasiteyi düşük tuttuk. Biz eğer alanın tamamından ağaçları kaldırmak suretiyle Cumhuriyet Meydanı’nda otopark yapsaydık 300 otopark kapasitemiz olacaktı. Biz 70 otopark kapasitesini tercih ederek o ağaçları koruduk. Bugün de aynısı. Eğer ki biz tamamen yeraltı otoparkı yapacak olursak, hafriyat alanı genişleyeceği için oradan nakledilecek ağaç sayısı çok daha fazla artacaktır. Biz orada ağaçları korumak amaçlı bütün bunların hepsini yaptık. Tabi çalakalem konuşanlar, popülizm yapanlar hiç bu işlerle ilgili en ufak düşünüp biraz bilimsel inceleme yapmayanlar sadece şov yapıyorlar, başka hiçbir şey değil. Giritliler Evi’nin yıkılması da hiçbir şekilde hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Öyle bir şey olursa ilk ben karşı çıkarım arkadaşlar.”

HALKIMIZ KARAR VERECEK

Basında bu konuyla ilgili haberleri görür görmez, belediyedeki çalışma arkadaşlarına yurt dışından yeni bir halk oylaması yapılması talimatı verdiğini söyleyen Türel, şöyle konuştu: “Dedim ki buna halkımızın iradesiyle karar vermiştik ama burada bir hassasiyet yeniden gelişmişse, gerekirse yeni bir halk oylaması da yapabiliriz dedim. Niye yapmayalım. Halkımız otoparkı istemezse yapmayız. Biz onlar için yapıyoruz bu otoparkı. Ama şunu da söyleyeyim, ben gazetelerdeki fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla bu projeye karşı çıkanlar içerisinde o mahallede oturan birisine pek rastlamadım. O mahallede ticaretle meşgul olan birisine de rastlamadım. Bizim için önemli olan sessiz çoğunluktur. Gerçekten orada oturanlar bu otoparkı istiyor mu istemiyor mu? Bunu iyi anlamamız lazım. Yoksa açık konuşayım 3-5 tane şovmen oradaki haklın hislerine tercüman olamaz. Biz halkımıza sorarız, halkımız ne derse bizim için makbuldür. Ben tramvay gibi en büyük projelerde bile halka sormadan yapmamayı prensip edinmiş, bugüne kadar da uygulamış, referandumu, halkın tercihini en iyi şekilde uygulayan bir belediye başkanı olarak, küçük bir otoparkı halk istemiyorsa yapmam. Niye yapayım ki. Onlar için yapıyorum bunları. Şarampol halkı istemese otoparkı yapmayız. Ama orada halkın ihtiyacı ve talebi varken eğer Şarampol halkı isterse yapmak benim görevimdir, boynumun borcudur.”

REFERANDUM 11 HAZİRAN’DA

Şarampol Katlı Otoparkı’nın yapılıp yapılmamasıyla ilgili referandumun 11 Haziran’a yetişecek şekilde yapılması konusunda talimat verdiğini açıklayan Başkan Menderes Türel, “Referanduma otoparktan yararlanacak olan Üçgen, Cumhuriyet Mahallesi sakinleri ve Şarampol Caddesi sakinleri ve esnafı katılacak ve oy kullanacaklardır. Biz boşuna millet iradesi demiyoruz, söz de karar da milletindir. Bunu ilk rahmetli Menderes söylemişti 1949’da söz de karar da milletindir demişti ve iktidara gelmişti. Biz halkımızın hizmetinde, Şarampol halkının hizmetinde onlar ne isterse onu yaparız. Birileri istedi falan diye de bir şey yapmayız. Herkesten ricam Şarampol halkının kararlarına saygı duyulmasıdır. Çünkü orada o çileyi çekenler oranın insanlarıdır. İnşallah gelecekte metro geldiğinde, toplu ulaşım raylı sistemi yaygınlaştığında, herkes otomobilden vazgeçer. Bir gün herkes toplu ulaşımla, metroyla veya bisikletle buralara gelir ve bu otoparklar ihtiyaç olmaktan çıkar. Bu otoparklar o zaman tekrar kaldırılır ve yerine yeşil alan yaptırılır. İnanın bundan en mutlu kişi ben olurum” dedi.

ATATÜRK HEYKELİ ÖRNEĞİ

Aynı yaklaşımı Çallı Kavşağı’ndaki Atatürk heykeli konusunda da ortaya koyduğunu hatırlatan Türel, şöyle konuştu: “Halka soracağız dedim. Ve Antalya’da nüfus kaydı olan vatandaşlarımızın katılabileceği internet ortamında bir referandum yaptık. 10 binin üstünde vatandaşımızın yüzde 90 üstündeki bölümü heykeli taşıyalım buraya da kavşak yapalım dedi. Atatürk heykeli bugün eski yerinden 50 kere daha güzel bir yerde. O taşınacak yeri de halkımız seçti. Yüzde 90 halkımız yüzde 65’i Antalyaspor Kavşağı’nı tercih etti ve halkımızın tercihi ile oraya taşıdık. O gün de biz bunları yapıyorken orada aynı şovmenler boy gösterdi. Biz heykeli taşıdık. Heykeli taşıdıktan sonra Atatürk’ün adına yaraşır bir törenle orada açılışı gerçekleştirdik. O şovmenlerin bir tanesi açılışa gelemedi utancından. O heykelin önünde Atatürk’ü siyasete alet ederek konuşanlar, Atatürk’ün heykelinin en güzel yere taşındığı bir noktada mahcubiyetinden o törene gelemedi. Neredeydiler? O yüzden halkın tercihi her şeyden üstündür. Biz her zaman halkımıza kulak kabarttık halkımızın dediği neyse onun gereğini yaptık”



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rA1TK3
via IFTTT

​Antalya’da otopark projesi için referandum


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rA1TK3

​Kuranlar İnşaat, 3. Havalimanı yollarının yapımı için Ford Trucks’ı tercih etti


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2r6CTIM

​Kuranlar İnşaat, 3. Havalimanı yollarının yapımı için Ford Trucks’ı tercih etti 1997 yılında kurulan ve bugüne kadar İstanbul’da önemli projelerin hayata geçirilmesinde pay sahibi olan Kuranlar İnşaat, araç filosunu 12 yeni Ford Trucks modeliyle genişletti. 12 adet Ford Trucks 4142D inşaat kamyonu, 3. Havalimanı’nın bağlantı yolları inşaatında kullanılacak. Araçlar düzenlenen plaket teslim töreniyle birlikte Kuranlar İnşaat’a teslim edildi. Düzenlenen törene Kuranlar İnşaat’ın ortakları Yusuf Çebi, Kurtuluş Çebi ve Fatih Burak Çebi, Gaziantepli Kardeşler Satış ve Pazarlama Müdürü Ertuğrul Emre Uçar, Ford Trucks Bölge Satış Müdürü Erşan Ersözlü ve Gaziantepli kardeşler Satış Danışmanı Kadir Bayfidan katıldı. Kuranlar İnşaat’ın ortaklarından Yusuf Çebi yaptığı konuşmada “Ford Trucks ile devam eden iş birliğimizden çok memnunuz, ürün ve hizmetleriyle işimizi kolaylaştıran markayla önümüzdeki dönemde de çalışmayı hedefliyoruz” dedi. Ford Trucks İnşaat Serisi en ağır şantiye şartlarına göre tasarlandı Ford Trucks İnşaat Serisi, kalbinde yer alan Ecotorq motor sayesinde rampada ve zorlu yollarda üstün çekiş gücüyle sürücülere konfor getiriyor. İnşaat Serisinde önceki nesilde sunulan 360 PS güç, yeni nesilde 420PS’e kadar yükseliyor ve %55’lik tork artışı ile 2150Nm seviyesindeki tork değeri ile en zor inşaat koşullarında yüksek performans sunuluyor. Özellikle dekopaj kullanımında karşılaşılan şantiyelerin dik yokuşlu çalışma şartlarında yüksek tork ile yokuşları tırmanırken yeni 400 KW gücündeki motor freni ile gücü sürekli kontrol altında tutuyor. Daha zorlu şartlar için ise opsiyonel olarak sunulan 600KW gücündeki Intarder seçeneği ile toplam 1000 KW’lık frenleme kabiliyeti sayesinde en dik rampa ve yokuşlarda en ağır yükler güvenli bir şekilde yol alabiliyor. Ford Trucks inşaat serisindeki otomatik şanzıman opsiyonu ise ağır şantiye ortamları için en uygun şekilde tasarlanmış serilikte ve verimlilikte sınıfının lider özelliklerine sahip. Sürücülere sunduğu; Off-road, Rocking (Beşik Hareketi) ve Ekonomi modları ile her türlü kullanım şartında sürücülerin sorunsuz ilerlemesini sağlıyor. 22% lik dönüş açısı iyileştirmesi ile dar şantiye şartlarında yapılacak manevra sayısı önemli oranda azaltılarak; dar şantiye sahaları sürücüler için her türlü manevrayı yapabilecekleri bir oyun sahasına dönüştürülüyor.

1997 yılında kurulan ve bugüne kadar İstanbul’da önemli projelerin hayata geçirilmesinde pay sahibi olan Kuranlar İnşaat, araç filosunu 12 yeni Ford Trucks modeliyle genişletti. 12 adet Ford Trucks 4142D inşaat kamyonu, 3. Havalimanı’nın bağlantı yolları inşaatında kullanılacak. Araçlar düzenlenen plaket teslim töreniyle birlikte Kuranlar İnşaat’a teslim edildi.

Düzenlenen törene Kuranlar İnşaat’ın ortakları Yusuf Çebi, Kurtuluş Çebi ve Fatih Burak Çebi, Gaziantepli Kardeşler Satış ve Pazarlama Müdürü Ertuğrul Emre Uçar, Ford Trucks Bölge Satış Müdürü Erşan Ersözlü ve Gaziantepli kardeşler Satış Danışmanı Kadir Bayfidan katıldı. Kuranlar İnşaat’ın ortaklarından Yusuf Çebi yaptığı konuşmada “Ford Trucks ile devam eden iş birliğimizden çok memnunuz, ürün ve hizmetleriyle işimizi kolaylaştıran markayla önümüzdeki dönemde de çalışmayı hedefliyoruz” dedi.

Ford Trucks İnşaat Serisi en ağır şantiye şartlarına göre tasarlandı

Ford Trucks İnşaat Serisi, kalbinde yer alan Ecotorq motor sayesinde rampada ve zorlu yollarda üstün çekiş gücüyle sürücülere konfor getiriyor. İnşaat Serisinde önceki nesilde sunulan 360 PS güç, yeni nesilde 420PS’e kadar yükseliyor ve %55’lik tork artışı ile 2150Nm seviyesindeki tork değeri ile en zor inşaat koşullarında yüksek performans sunuluyor. Özellikle dekopaj kullanımında karşılaşılan şantiyelerin dik yokuşlu çalışma şartlarında yüksek tork ile yokuşları tırmanırken yeni 400 KW gücündeki motor freni ile gücü sürekli kontrol altında tutuyor. Daha zorlu şartlar için ise opsiyonel olarak sunulan 600KW gücündeki Intarder seçeneği ile toplam 1000 KW’lık frenleme kabiliyeti sayesinde en dik rampa ve yokuşlarda en ağır yükler güvenli bir şekilde yol alabiliyor.

Ford Trucks inşaat serisindeki otomatik şanzıman opsiyonu ise ağır şantiye ortamları için en uygun şekilde tasarlanmış serilikte ve verimlilikte sınıfının lider özelliklerine sahip. Sürücülere sunduğu; Off-road, Rocking (Beşik Hareketi) ve Ekonomi modları ile her türlü kullanım şartında sürücülerin sorunsuz ilerlemesini sağlıyor. 22% lik dönüş açısı iyileştirmesi ile dar şantiye şartlarında yapılacak manevra sayısı önemli oranda azaltılarak; dar şantiye sahaları sürücüler için her türlü manevrayı yapabilecekleri bir oyun sahasına dönüştürülüyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2r6CTIM
via IFTTT

BALKANLARIN İNCİSİ KOSOVA’YI ZİYARET ETMEK İÇİN 5 NEDEN


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2quxOeC

BALKANLARIN İNCİSİ KOSOVA’YI ZİYARET ETMEK İÇİN 5 NEDEN Balkanların incisi Kosova hem uygun fiyatları, hem de tarihi dokusu ve zengin mutfağıyla Türkleri bekliyor. Kosova’ya gitmek için 5 neden 1-Ramazan Bayramı tatili 3 gün olduğu için yolculuk süresinin az olduğu ve kısa sürede gezilebilecek yerler tercih ediliyor. Kosova’ya yaklaşık 1 buçuk saatlik uçak yolculuğuyla ulaşabilir, Priştine Havaalanı’na inip hemen şehir turuna başlayabilirsiniz. Tarihi kent Prizren’in ise Priştine’den uzaklığı araba ile sadece 1 saat. 2-Türk izlerinin en yoğun hissedildiği Balkan şehirlerinin başında gelen Prizren’de tuzlu kaymakla servis edilen meşhur köftelerin, kuru etin, pljeskavica denen oldukça büyük bir halde servis edilen az maydonoz, biber çekirdeği, az soğan, bol et ile yapılan köftenin tadına bakabilir, hemen her adımda Osmanlı eserlerini görme imkanı bulabilirsiniz. Sinan Paşa Camii, Taş Köprü, yanmış Sırp evleri ve Şadırvan’ı görerek tarihe tanıklık edebilirsiniz. 3-590 metrelik Prizren Kalesi’ne tırmanabilir, kentin ortasından akan derenin etrafında sıralanmış evleri, kilise ve camileri fotoğraflayabilirsiniz. Derenin iki tarafını birbirine bağlayan taş köprülere kilit asabilirsiniz. 4-Kosovalıların kendi yaşadıkları zorlu süreçlerin temsilcisi olarak gördükleri, gözlemeyi andıran ancak tam 4 saatte pişen fliyayı tadabilirsiniz. Malzeme miktarı oldukça az olmasına rağmen pişirilmesi oldukça zahmetli olan fliya, alışılmış pişirme tekniklerinin aksine, alttan yanan bir ateşle değil, pişirildiği tepsinin üstüne kapatılan çanak anten boyutlarında bir sacın verdiği ateşle pişiriliyor. 5-Kosova’yı çevreleyen doğal güzelliklerle yeşilin her tonunu görebilir, tüm kışın stresini atabilirsiniz. Bol oksijen iştahınızı açacağı için Elbasan Tava, Paşa Köftesi, Tespişte Tatlısı gibi Kosova lezzetleriyle kendinize ziyafet çekebilirsiniz.  

Balkanların incisi Kosova hem uygun fiyatları, hem de tarihi dokusu ve zengin mutfağıyla Türkleri bekliyor.

Kosova’ya gitmek için 5 neden

1-Ramazan Bayramı tatili 3 gün olduğu için yolculuk süresinin az olduğu ve kısa sürede gezilebilecek yerler tercih ediliyor. Kosova’ya yaklaşık 1 buçuk saatlik uçak yolculuğuyla ulaşabilir, Priştine Havaalanı’na inip hemen şehir turuna başlayabilirsiniz. Tarihi kent Prizren’in ise Priştine’den uzaklığı araba ile sadece 1 saat.

2-Türk izlerinin en yoğun hissedildiği Balkan şehirlerinin başında gelen Prizren’de tuzlu kaymakla servis edilen meşhur köftelerin, kuru etin, pljeskavica denen oldukça büyük bir halde servis edilen az maydonoz, biber çekirdeği, az soğan, bol et ile yapılan köftenin tadına bakabilir, hemen her adımda Osmanlı eserlerini görme imkanı bulabilirsiniz. Sinan Paşa Camii, Taş Köprü, yanmış Sırp evleri ve Şadırvan’ı görerek tarihe tanıklık edebilirsiniz.

3-590 metrelik Prizren Kalesi’ne tırmanabilir, kentin ortasından akan derenin etrafında sıralanmış evleri, kilise ve camileri fotoğraflayabilirsiniz. Derenin iki tarafını birbirine bağlayan taş köprülere kilit asabilirsiniz.

4-Kosovalıların kendi yaşadıkları zorlu süreçlerin temsilcisi olarak gördükleri, gözlemeyi andıran ancak tam 4 saatte pişen fliyayı tadabilirsiniz. Malzeme miktarı oldukça az olmasına rağmen pişirilmesi oldukça zahmetli olan fliya, alışılmış pişirme tekniklerinin aksine, alttan yanan bir ateşle değil, pişirildiği tepsinin üstüne kapatılan çanak anten boyutlarında bir sacın verdiği ateşle pişiriliyor.

5-Kosova’yı çevreleyen doğal güzelliklerle yeşilin her tonunu görebilir, tüm kışın stresini atabilirsiniz. Bol oksijen iştahınızı açacağı için Elbasan Tava, Paşa Köftesi, Tespişte Tatlısı gibi Kosova lezzetleriyle kendinize ziyafet çekebilirsiniz.

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2quxOeC
via IFTTT

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Yer: İstanbul Yeni Havalimanı… Şaşırtan görüntü


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qzcQ9G

Yer: İstanbul Yeni Havalimanı… Şaşırtan görüntü İstanbul’da devam eden üçüncü havalimanı inşaatını yürüten şirket 1453 kamyonla İstanbul’un fethinin 564’üncü yıldönümünü kutladı. İnşaatı devam eden havalimanının 1 numaralı pistinde gerçekleştirilen kortej için toplamda 3 bine yakın kişi görev aldı. Kamyonların geçidi 1 saat 47 dakika, hazırlıkları ise yedi saat sürdü. Geçit töreni için 2 bin 200 adet kamyon makine parkında hazır olarak bekletildi. Üstlenici firma İGA Havalimanları İnşaatı CEO’su Yusuf Akçayoğlu, ‘erişilmesi zor bir görev’ yaptıklarını söyleyerek, “Bir çağın sona erip başka bir çağın başlamasına vesile olan fetih ruhunda olduğu gibi, bizler bir araya geldiğimizde neler yapabileceğimizi her daim göstermiş bir milletiz. İstanbul Yeni Havalimanı da tamamlandığında havacılık alanında eminim ki bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi başlatacaktır” dedi. GUINNESS REKORLAR KİTABINA ADAY Kamyon geçidinin 3.2 km’lik performansıyla ‘En Uzun Kamyon Geçidi’ kategorisinde Guinness rekoru denemesi de gerçekleştirdi. Guinness’e bu kategoride Hollanda’daki bir proje, 416 kamyonluk geçitle girmişti. Kaynak:hurriyet.com.tr

İstanbul’da devam eden üçüncü havalimanı inşaatını yürüten şirket 1453 kamyonla İstanbul’un fethinin 564’üncü yıldönümünü kutladı.

İnşaatı devam eden havalimanının 1 numaralı pistinde gerçekleştirilen kortej için toplamda 3 bine yakın kişi görev aldı.

Kamyonların geçidi 1 saat 47 dakika, hazırlıkları ise yedi saat sürdü. Geçit töreni için 2 bin 200 adet kamyon makine parkında hazır olarak bekletildi.

Üstlenici firma İGA Havalimanları İnşaatı CEO’su Yusuf Akçayoğlu, ‘erişilmesi zor bir görev’ yaptıklarını söyleyerek, “Bir çağın sona erip başka bir çağın başlamasına vesile olan fetih ruhunda olduğu gibi, bizler bir araya geldiğimizde neler yapabileceğimizi her daim göstermiş bir milletiz. İstanbul Yeni Havalimanı da tamamlandığında havacılık alanında eminim ki bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi başlatacaktır” dedi.

GUINNESS REKORLAR KİTABINA ADAY

Kamyon geçidinin 3.2 km’lik performansıyla ‘En Uzun Kamyon Geçidi’ kategorisinde Guinness rekoru denemesi de gerçekleştirdi. Guinness’e bu kategoride Hollanda’daki bir proje, 416 kamyonluk geçitle girmişti.

Kaynak:hurriyet.com.tr



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qzcQ9G
via IFTTT

TUSAŞ, Spirit İşbirliği ile 292 Milyon Dolar İhracat Gerçekleştirecek TUSAŞ – Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş, dünyanın önde gelen uçak yapısalları üreticisi Spirit Aerosystems ile mevcut iş paketlerinin devamı ve yeni iş paketlerinin üretimini kapsayan toplam 292 Milyon ABD Doları değerinde sözleşme imzaladı. TUSAŞ, 2003 yılından bu yana parça üretimini yaptığı ve mevcut iş paketleri kapsamında ayda ortalama 35.000 adet alt montaj parçası sevkiyatı gerçekleştirilen Spirit firması ile imzaladığı sözleşme ile yaklaşık 292 milyon dolar ihracat gerçekleştirmiş olacak. Sözleşmeye göre, mevcut 737 MAX ve Spirit Aerosystems LTA 1-5 iş paketlerinin üretim sorumluluğu 2023 yılı sonuna kadar uzatıldı.  Mevcut kapsamdaki artışın yanı sıra, 14-19 Mayıs 2017 tarihlerinde sağlanan anlaşma ile ağırlıklı 737MAX-777X parçalarından oluşan ve 2023 yılına kadar geçerli yeni bir iş paketi Şirketimize kazandırılmış oldu. TUSAŞ, 2016 yılında üçüncü  kez, yüzlerce tedarikçi arasından Spirit AeroSystems‘in  “Outstanding International Supplier” ödülüne layık görülmüştü. TUSAŞ, sektörün dev şirketlerinin ana alt yüklenicisi olarak, daha büyük sorumluluklarla daha kapsamlı ürünleri geliştirip üretmeyi öngörerek, Türk havacılık sektörüne ve ülkemizin ekonomik hedeflerine daha fazla değer sağlamanın gururunu yaşıyor. Kaynak:tai.com.tr

TUSAŞTürk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş, dünyanın önde gelen uçak yapısalları üreticisi Spirit Aerosystems ile mevcut iş paketlerinin devamı ve yeni iş paketlerinin üretimini kapsayan toplam 292 Milyon ABD Doları değerinde sözleşme imzaladı.

TUSAŞ, 2003 yılından bu yana parça üretimini yaptığı ve mevcut iş paketleri kapsamında ayda ortalama 35.000 adet alt montaj parçası sevkiyatı gerçekleştirilen Spirit firması ile imzaladığı sözleşme ile yaklaşık 292 milyon dolar ihracat gerçekleştirmiş olacak.

Sözleşmeye göre, mevcut 737 MAX ve Spirit Aerosystems LTA 1-5 iş paketlerinin üretim sorumluluğu 2023 yılı sonuna kadar uzatıldı.  Mevcut kapsamdaki artışın yanı sıra, 14-19 Mayıs 2017 tarihlerinde sağlanan anlaşma ile ağırlıklı 737MAX-777X parçalarından oluşan ve 2023 yılına kadar geçerli yeni bir iş paketi Şirketimize kazandırılmış oldu.

TUSAŞ, 2016 yılında üçüncü  kez, yüzlerce tedarikçi arasından Spirit AeroSystems‘in  “Outstanding International Supplier” ödülüne layık görülmüştü.

TUSAŞ, sektörün dev şirketlerinin ana alt yüklenicisi olarak, daha büyük sorumluluklarla daha kapsamlı ürünleri geliştirip üretmeyi öngörerek, Türk havacılık sektörüne ve ülkemizin ekonomik hedeflerine daha fazla değer sağlamanın gururunu yaşıyor.

Kaynak:tai.com.tr



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rcTERj
via IFTTT

TUSAŞ, Spirit İşbirliği ile 292 Milyon Dolar İhracat Gerçekleştirecek


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rcTERj

GEFCO Türkiye Almanya taşımalarına ağırlık veriyor


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rxgGoD

GEFCO Türkiye Almanya taşımalarına ağırlık veriyor GEFCO, Türkiye ve Almanya’daki ağıyla yürüttüğü yeni pazarlama kampanyasına başlıyor. Müşterilerine optimum süre ve maliyet ile lojistik hizmetleri sunan GEFCO, 2 ay sürecek bu kampanya ile Almanya taşımalarını artırmayı hedefliyor. GEFCO Türkiye, 17 Mayıs itibarı ile başlattığı Almanya Kampanyası ile direkt hizmet verdiği Türkiye-Almanya-Türkiye trafiğini arttırmak istiyor. İki ay sürmesi planlanan kampanyada özellikle ihracat taşımalarına ve ağır yük taşımacılığına ağırlık verilmesi hedefleniyor. Kampanya kapsamında haftada 6 gün tüm Almanya’ya komple ve ayrıca haftada iki gün parsiyel çıkışlar gerçekleştiriliyor. Komple taşımalar için depodan depoya 5 gün transit süresini garanti eden GEFCO Türkiye, ayrıca gümrük ve mali temsilcilik konularında da danışmanlık hizmeti veriyor. Almanya’da GEFCO Wuppertal ve Gross Gerau depolarından diğer bölgelere düzenli dağıtım hizmeti sağlanırken, tüm Türkiye genelinde de GEFCO Türkiye yurtiçi nakliye filosu tarafından yük toplama hizmeti veriliyor. Almanya – Türkiye yönünde ise haftada 6 kez komple, 4 kez ise parsiyel, depodan depoya 5 gün transit süresi garantili direkt çıkışlar düzenleniyor. GEFCO Türkiye yurtiçi nakliye filosu tarafından Türkiye genelinde dağıtım yapılıyor. Lojistik sektöründe 60 yılı aşkın tecrübesi ile hizmet veren GEFCO, hizmet standardı, rekabetçi fiyatları, tek bir bilgi işlem ağı ile birbirine bağlı ofisleri ve ortak operasyonel standartları ile müşterilerine güvenilirlik, hizmet esnekliği ve şeffaflık sağlıyor. Konuyla ilgili GEFCO Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Serkan Çelik, “Çok uluslu bir firma olmanın getirdiği avantajları da kullanarak müşterilerimize tam olarak ihtiyaç duydukları şekilde hizmet veriyoruz. Bu kampanya sayesinde Almanya ile iş ilişkileri bulunan potansiyel müşterilerimize ve hâlihazırda bizimle çalışan firmalara daha da rekabetçi bir hizmet sunmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. GEFCO Grup Hakkında GEFCO sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlara katma değer sağlamak ve rekabet avantajlarını artırmak için lojistik planları tasarlıyor ve uyguluyor. GEFCO’nun müşterilerine sunduğu performans son 65 senede özellikle de en karmaşık ve en talepkar sektörlerden biri olan otomotiv sektöründe edindiği uzmanlığa dayanıyor. 150 ülkede faaliyet gösteren GEFCO Avrupa’nın en büyük 10 Lojistik Grubu arasında yer alıyor. Dünyanın dört bir yanında 350’den fazla merkez ve tesiste 11.500 çalışanıyla hizmet veren GEFCO Grup, 2015 yılında 4,2 milyar € ciro yaptı. Grup, Güneydoğu Asya, Orta ve Doğu Avrupa, Balkanlar, Doğu Asya ve Güney Amerika’daki faaliyetlerini artırarak sürdürmektedir. Daha fazla bilgiye www.gefco.net’ten ulaşılabilir.

GEFCO, Türkiye ve Almanya’daki ağıyla yürüttüğü yeni pazarlama kampanyasına başlıyor. Müşterilerine optimum süre ve maliyet ile lojistik hizmetleri sunan GEFCO, 2 ay sürecek bu kampanya ile Almanya taşımalarını artırmayı hedefliyor.

GEFCO Türkiye, 17 Mayıs itibarı ile başlattığı Almanya Kampanyası ile direkt hizmet verdiği Türkiye-Almanya-Türkiye trafiğini arttırmak istiyor. İki ay sürmesi planlanan kampanyada özellikle ihracat taşımalarına ve ağır yük taşımacılığına ağırlık verilmesi hedefleniyor.

Kampanya kapsamında haftada 6 gün tüm Almanya’ya komple ve ayrıca haftada iki gün parsiyel çıkışlar gerçekleştiriliyor. Komple taşımalar için depodan depoya 5 gün transit süresini garanti eden GEFCO Türkiye, ayrıca gümrük ve mali temsilcilik konularında da danışmanlık hizmeti veriyor. Almanya’da GEFCO Wuppertal ve Gross Gerau depolarından diğer bölgelere düzenli dağıtım hizmeti sağlanırken, tüm Türkiye genelinde de GEFCO Türkiye yurtiçi nakliye filosu tarafından yük toplama hizmeti veriliyor.

Almanya – Türkiye yönünde ise haftada 6 kez komple, 4 kez ise parsiyel, depodan depoya 5 gün transit süresi garantili direkt çıkışlar düzenleniyor. GEFCO Türkiye yurtiçi nakliye filosu tarafından Türkiye genelinde dağıtım yapılıyor.

Lojistik sektöründe 60 yılı aşkın tecrübesi ile hizmet veren GEFCO, hizmet standardı, rekabetçi fiyatları, tek bir bilgi işlem ağı ile birbirine bağlı ofisleri ve ortak operasyonel standartları ile müşterilerine güvenilirlik, hizmet esnekliği ve şeffaflık sağlıyor.

Konuyla ilgili GEFCO Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Serkan Çelik, “Çok uluslu bir firma olmanın getirdiği avantajları da kullanarak müşterilerimize tam olarak ihtiyaç duydukları şekilde hizmet veriyoruz. Bu kampanya sayesinde Almanya ile iş ilişkileri bulunan potansiyel müşterilerimize ve hâlihazırda bizimle çalışan firmalara daha da rekabetçi bir hizmet sunmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

GEFCO Grup Hakkında

GEFCO sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlara katma değer sağlamak ve rekabet avantajlarını artırmak için lojistik planları tasarlıyor ve uyguluyor. GEFCO’nun müşterilerine sunduğu performans son 65 senede özellikle de en karmaşık ve en talepkar sektörlerden biri olan otomotiv sektöründe edindiği uzmanlığa dayanıyor. 150 ülkede faaliyet gösteren GEFCO Avrupa’nın en büyük 10 Lojistik Grubu arasında yer alıyor. Dünyanın dört bir yanında 350’den fazla merkez ve tesiste 11.500 çalışanıyla hizmet veren GEFCO Grup, 2015 yılında 4,2 milyar € ciro yaptı. Grup, Güneydoğu Asya, Orta ve Doğu Avrupa, Balkanlar, Doğu Asya ve Güney Amerika’daki faaliyetlerini artırarak sürdürmektedir. Daha fazla bilgiye www.gefco.net’ten ulaşılabilir.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rxgGoD
via IFTTT

Eurowings’in İspanya’daki İlk Üssü Mallorca Oldu Avrupa’nın bir numaralı tatil yöresi Mallorca, Eurowings’in İspanya’daki ilk üssü oldu. Eurowings Palma de Mallorca filosunu 6’ya çıkarıyor   23 farklı varış noktası, yılda 6.000 uçuş ve 1 milyon yolcu! Eurowings, Avrupa’nın en ünlü tatil yöresi Palma de Mallorca’ya uçmaya başladı. Lufthansa Grubu’na bağlı düşük maliyetli havayolu şirketi Eurowings, Almanca konuşulmayan ülkelere düzenlediği seferler kapsamında ilk kez İspanya’ya uçaklarını konuşlandırdı. Havayolu başlangıçta, dört adet Airbus A320 tipi uçağıyla Köln/Bonn, Düsseldorf, Berlin-Tegel, Stuttgart, Hannover, Dortmund, Hamburg, Münih, Salzburg, Basel başta olmak üzere Almanya, Avusturya ve İsviçre’den yirmiden fazla şehri, Avrupa’nın bir numaralı tatil yeri olan Mallorca’ya bağlayacak.   Yolcular yalnızca 29.99 Avro’dan başlayan fiyatlarla yaz aylarının en gözde tatil yörelerinden biri olan Mallorca’ya seyahat edebilir ve çağrı merkezinden veya www.eurowings.com web sitesi üzerinden rezervasyonlarını yapabilirler. Ayrıca, yeni tur operatörü markası Eurowings Holidays aracılığıyla, Mallorca adasına en iyi fiyatlarla yüksek kaliteli tatil tur paketleri ile yerlerini ayırtabilirler.   Eurowings’in CEO’su Oliver Wagner “Avrupa’nın lider havayolu şirketlerinden biri olarak yolculara, seyahatseverlere ve tatilcilere geniş bir uçuş yelpazesi sunuyoruz. Yaz sezonunun en yoğun zamanlarında Almanya- Avusturya- İsviçre ve Mallorca arasında haftada neredeyse 300 sefer düzenliyoruz. Ayrıca, bu rota için, tek seferde 300’den fazla yolcu taşıyabilen ve uzun menzil uçuşlarda kullanılan Airbus A330 tipi uçaklarımızı kullanıyoruz.” dedi. “Mallorca filomuzu, bu bölgedeki liderliğimizi sürdürmek için, en kısa süre içerisinde, 4’ten 6’ya çıkacağız. Eurowings bu bölgede büyüdükçe, adada daha fazla iş olanağı yaratılmış olacak. Havayolu olarak, İspanya’daki bu yeni lokasyonumuzda oluşturacağımız 100 kişilik ekip için daha şimdiden 2.500’ün üzerinde başvuru aldık.” diye ekledi.   Mallorca uçuşları, Eurowings’in Alman havayolu şirketinden Avrupa havayolu şirketine hızlı dönüşümünün en son kanıtını oluşturuyor. Mallorca’daki geniş varlığıyla Eurowings, Avrupa’daki en hızlı büyüyen havayolu şirketi olma konumunu daha da güçlendiriyor. Ayrıca, Avrupa’nın bir numaralı tatil yeri Mallorca uçuşları, Eurowings’in uçuş takviminin önemli ayaklarından birini oluşturuyor.      

  • Avrupa’nın bir numaralı tatil yöresi Mallorca, Eurowings’in İspanya’daki ilk üssü oldu.
  • Eurowings Palma de Mallorca filosunu 6’ya çıkarıyor

 

23 farklı varış noktası, yılda 6.000 uçuş ve 1 milyon yolcu! Eurowings, Avrupa’nın en ünlü tatil yöresi Palma de Mallorca’ya uçmaya başladı. Lufthansa Grubu’na bağlı düşük maliyetli havayolu şirketi Eurowings, Almanca konuşulmayan ülkelere düzenlediği seferler kapsamında ilk kez İspanya’ya uçaklarını konuşlandırdı. Havayolu başlangıçta, dört adet Airbus A320 tipi uçağıyla Köln/Bonn, Düsseldorf, Berlin-Tegel, Stuttgart, Hannover, Dortmund, Hamburg, Münih, Salzburg, Basel başta olmak üzere Almanya, Avusturya ve İsviçre’den yirmiden fazla şehri, Avrupa’nın bir numaralı tatil yeri olan Mallorca’ya bağlayacak.

 

Yolcular yalnızca 29.99 Avro’dan başlayan fiyatlarla yaz aylarının en gözde tatil yörelerinden biri olan Mallorca’ya seyahat edebilir ve çağrı merkezinden veya www.eurowings.com web sitesi üzerinden rezervasyonlarını yapabilirler. Ayrıca, yeni tur operatörü markası Eurowings Holidays aracılığıyla, Mallorca adasına en iyi fiyatlarla yüksek kaliteli tatil tur paketleri ile yerlerini ayırtabilirler.

 

Eurowings’in CEO’su Oliver Wagner “Avrupa’nın lider havayolu şirketlerinden biri olarak yolculara, seyahatseverlere ve tatilcilere geniş bir uçuş yelpazesi sunuyoruz. Yaz sezonunun en yoğun zamanlarında Almanya- Avusturya- İsviçre ve Mallorca arasında haftada neredeyse 300 sefer düzenliyoruz. Ayrıca, bu rota için, tek seferde 300’den fazla yolcu taşıyabilen ve uzun menzil uçuşlarda kullanılan Airbus A330 tipi uçaklarımızı kullanıyoruz.” dedi. “Mallorca filomuzu, bu bölgedeki liderliğimizi sürdürmek için, en kısa süre içerisinde, 4’ten 6’ya çıkacağız. Eurowings bu bölgede büyüdükçe, adada daha fazla iş olanağı yaratılmış olacak. Havayolu olarak, İspanya’daki bu yeni lokasyonumuzda oluşturacağımız 100 kişilik ekip için daha şimdiden 2.500’ün üzerinde başvuru aldık.” diye ekledi.

 

Mallorca uçuşları, Eurowings’in Alman havayolu şirketinden Avrupa havayolu şirketine hızlı dönüşümünün en son kanıtını oluşturuyor. Mallorca’daki geniş varlığıyla Eurowings, Avrupa’daki en hızlı büyüyen havayolu şirketi olma konumunu daha da güçlendiriyor. Ayrıca, Avrupa’nın bir numaralı tatil yeri Mallorca uçuşları, Eurowings’in uçuş takviminin önemli ayaklarından birini oluşturuyor.

 

 

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rO3I5Z
via IFTTT

Eurowings’in İspanya’daki İlk Üssü Mallorca Oldu


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2rO3I5Z

Kazakistan’ın Aselsan’ı Türkiye’de helikopter bakımı yapacak


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qs2H3k

Kazakistan’ın Aselsan’ı Türkiye’de helikopter bakımı yapacak Kazakistan Aselsan Engineering Genel Müdürü Kabaoğlu, “Kazakistan’daki helikopter bakım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakımı için Türkiye’ye teklif verdik.”dedi. Kazakistan Aselsan Engineering Genel Müdürü Tarık Ziya Kaboğlu, Kazakistan-Türkiye ortaklığı ile kurulan şirketin bir amacının da ülkenin sanayi ihracatını artırmak olduğuna dikkati çekerek “Kazakistan’daki helikopter bakım onarım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakım onarımı için Türkiye’ye teklif verdik. Bu yıl sözleşmeyi imzalamayı hedefliyoruz.” dedi. Kaboğlu, yaptığı açıklamada, kurulduklarından bu yana savunma sanayi alanında Kazakistan’ın önemli stratejik ortağı haline geldiklerini belirterek, “Türkiye’deki bir takım teknolojik kazanımları burada Kazak kardeşlerimizle birlikte paylaşıyoruz, üretiyoruz.” ifadelerini kullandı. Kaboğlu, 44 milyon dolarlık fabrika yatırımıyla Kazakistan’daki faaliyetlerine başladıklarını, bunun yarısını Kazak hükümeti, yarısını da Türk tarafının finanse ettiğini belirterek yatırım büyüklüğünün şu an ise 50 milyon doları bulduğu bilgisini verdi. “Ürünlerimiz Bakanlıkta test aşamasında” Kazakistan hükümetinin, teknoloji sahibi yabancı şirketlerin Kazakistan’da üretim yapmalarını sağladığına dikkati çeken Kaboğlu, böylece ülkenin teknoloji birikimini artırmaya çalıştıklarını söyledi. Kaboğlu, ülkede bulunan 25’ten fazla savunma sanayi şirketiyle iş birliği yaptıklarına işaret ederek, “Bunların çoğu Sovyetler Birliğinin 30-40 yıl önce kurdukları devlet fabrikaları ve teknolojik olarak geri kalmış. Bu fabrikaların yatırımlarını güncellemesi gerekiyor. Yoksa hepsi çok değerli şirketler.” diye konuştu. Aselsan’ın Kazak şirketleriyle T-72 tankların, Mİ-17 helikopterlerin, zırhlı araçların, keşif gözetleme sistemlerinin modernizasyonu gibi ortak projeler geliştirdiğini aktaran Kaboğlu, proje çerçevesinde üretilen ürünlerin Kazakistan Savunma Bakanlığının testinden geçmesiyle imalatlara başlayacaklarını belirtti. Kaboğlu, Türkiye ve yerel şirketlerden aldıkları ham madde ile imalat yaptıklarını, ürünün tamamen Kazakistan’a özgün olması için tasarımların da bu ülkede yapılması için çalışacaklarını söyledi. “Üretimin yüzde 70’ini ihraç etmeyi planlıyoruz” Kazak ordusunun ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra bir hedeflerinin de ihracatı artırmak olduğuna dikkati çeken Kaboğlu, “Kazakistan’daki helikopter bakım onarım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakım onarımı için Türkiye’ye teklif verdik. Bu yıl sözleşmeyi imzalamayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. Tarık Ziya Kaboğlu, üretimin yüzde 70’ini ihraç etmeyi planladıklarını belirterek, “Bu yıl Türkiye’ye 5,8 milyon dolarlık satış yaptık. Bunun dışında Rusya, Kırgızistan, Türkmenistan ve başka ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Ancak satışlar ülkelerin ekonomik durumuna bağlı. Dolayısıyla belki devlet kredi yardımıyla bu ülkelere satışlar yapabiliriz.” ifadelerini kullandı. Kaboğlu, ürünlerini Aselsan aracılığıyla da dünya piyasasına satmayı planladıklarını söyledi. Kazakistan’ın savunma sanayi alanının kalkınması için devletin yerli ürünleri satın alması, yurt dışı ürünler için de yerli katkı zorunluluğunun getirilmesi gerektiğinin altını çizen Kaboğlu, “Biz de diğer Kazak şirketleriyle birlikte Kazakistan’ın savunma sanayisinin gelişmesine destek oluyoruz.” dedi. Kaboğlu, fabrikadaki tüm idari ve teknik personelin Kazak vatandaşlarından oluştuğunu belirterek, Kazak üniversitelerinden öğrencilerin fabrikada staj yapmalarını sağlayarak yetişmiş mühendislere iş bulmak imkânı yaratmak için de görüşmeler yaptıklarını sözlerine ekledi. 2011 yılında eşit ortaklıkla kuruldu Kazakistan-Türkiye ortaklığı ile 2011 yılında kurulan Aselsan Engineering şirketi, Kazakistan’da gece görüş dürbünleri, termal kameralar, sabitleştirilmiş silah sistemleri, telsizler ve başka savunma sanayi sistem ve cihazlarını üretiyor. Şirket hisselerinin yüzde 50’si Kazakistan Engineering Ulusal Şirketi, yüzde 49’u Aselsan, yüzde biri de Türkiye Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ait. Kaynak:trthaber.com

Kazakistan Aselsan Engineering Genel Müdürü Kabaoğlu, “Kazakistan’daki helikopter bakım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakımı için Türkiye’ye teklif verdik.”dedi.

Kazakistan Aselsan Engineering Genel Müdürü Tarık Ziya Kaboğlu, Kazakistan-Türkiye ortaklığı ile kurulan şirketin bir amacının da ülkenin sanayi ihracatını artırmak olduğuna dikkati çekerek “Kazakistan’daki helikopter bakım onarım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakım onarımı için Türkiye’ye teklif verdik. Bu yıl sözleşmeyi imzalamayı hedefliyoruz.” dedi.

Kaboğlu, yaptığı açıklamada, kurulduklarından bu yana savunma sanayi alanında Kazakistan’ın önemli stratejik ortağı haline geldiklerini belirterek, “Türkiye’deki bir takım teknolojik kazanımları burada Kazak kardeşlerimizle birlikte paylaşıyoruz, üretiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaboğlu, 44 milyon dolarlık fabrika yatırımıyla Kazakistan’daki faaliyetlerine başladıklarını, bunun yarısını Kazak hükümeti, yarısını da Türk tarafının finanse ettiğini belirterek yatırım büyüklüğünün şu an ise 50 milyon doları bulduğu bilgisini verdi.

“Ürünlerimiz Bakanlıkta test aşamasında”

Kazakistan hükümetinin, teknoloji sahibi yabancı şirketlerin Kazakistan’da üretim yapmalarını sağladığına dikkati çeken Kaboğlu, böylece ülkenin teknoloji birikimini artırmaya çalıştıklarını söyledi.

Kaboğlu, ülkede bulunan 25’ten fazla savunma sanayi şirketiyle iş birliği yaptıklarına işaret ederek, “Bunların çoğu Sovyetler Birliğinin 30-40 yıl önce kurdukları devlet fabrikaları ve teknolojik olarak geri kalmış. Bu fabrikaların yatırımlarını güncellemesi gerekiyor. Yoksa hepsi çok değerli şirketler.” diye konuştu.

Aselsan’ın Kazak şirketleriyle T-72 tankların, Mİ-17 helikopterlerin, zırhlı araçların, keşif gözetleme sistemlerinin modernizasyonu gibi ortak projeler geliştirdiğini aktaran Kaboğlu, proje çerçevesinde üretilen ürünlerin Kazakistan Savunma Bakanlığının testinden geçmesiyle imalatlara başlayacaklarını belirtti.

Kaboğlu, Türkiye ve yerel şirketlerden aldıkları ham madde ile imalat yaptıklarını, ürünün tamamen Kazakistan’a özgün olması için tasarımların da bu ülkede yapılması için çalışacaklarını söyledi.

“Üretimin yüzde 70’ini ihraç etmeyi planlıyoruz”

Kazak ordusunun ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra bir hedeflerinin de ihracatı artırmak olduğuna dikkati çeken Kaboğlu, “Kazakistan’daki helikopter bakım onarım fabrikasıyla birlikte jandarma helikopter bakım onarımı için Türkiye’ye teklif verdik. Bu yıl sözleşmeyi imzalamayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

Tarık Ziya Kaboğlu, üretimin yüzde 70’ini ihraç etmeyi planladıklarını belirterek, “Bu yıl Türkiye’ye 5,8 milyon dolarlık satış yaptık. Bunun dışında Rusya, Kırgızistan, Türkmenistan ve başka ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Ancak satışlar ülkelerin ekonomik durumuna bağlı. Dolayısıyla belki devlet kredi yardımıyla bu ülkelere satışlar yapabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Kaboğlu, ürünlerini Aselsan aracılığıyla da dünya piyasasına satmayı planladıklarını söyledi.

Kazakistan’ın savunma sanayi alanının kalkınması için devletin yerli ürünleri satın alması, yurt dışı ürünler için de yerli katkı zorunluluğunun getirilmesi gerektiğinin altını çizen Kaboğlu, “Biz de diğer Kazak şirketleriyle birlikte Kazakistan’ın savunma sanayisinin gelişmesine destek oluyoruz.” dedi.

Kaboğlu, fabrikadaki tüm idari ve teknik personelin Kazak vatandaşlarından oluştuğunu belirterek, Kazak üniversitelerinden öğrencilerin fabrikada staj yapmalarını sağlayarak yetişmiş mühendislere iş bulmak imkânı yaratmak için de görüşmeler yaptıklarını sözlerine ekledi.

2011 yılında eşit ortaklıkla kuruldu

Kazakistan-Türkiye ortaklığı ile 2011 yılında kurulan Aselsan Engineering şirketi, Kazakistan’da gece görüş dürbünleri, termal kameralar, sabitleştirilmiş silah sistemleri, telsizler ve başka savunma sanayi sistem ve cihazlarını üretiyor.

Şirket hisselerinin yüzde 50’si Kazakistan Engineering Ulusal Şirketi, yüzde 49’u Aselsan, yüzde biri de Türkiye Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ait.

Kaynak:trthaber.com



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qs2H3k
via IFTTT

Türkiye’nin kurum kültürü karnesi açıklandı En İyi İşveren ödülleri sahiplerini buldu Great Place to Work Enstitüsü, Türkiye’nin En İyi İşverenleri araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırmada 92 şirket yer aldı. Katılımcıların yüzde 45’ini kadın çalışanlar oluşturdu. Araştırmada toplam 57.000 çalışan temsil edildi. 2017 yılının En İyi İşverenlerinin açıklandığı listede, “20-50 Best Small Workplaces” kategorisinde İndus Eğitim&Yönetim Danışmalık birinci sırada yer aldı. “50-250 çalışan” kategorisinde YGA, “250-500 çalışan” kategorisinde Microsoft ilk sırada yer aldı. “500-2.000 çalışan” kategorisinde Glaxo Smith Kline, “2.000 ve üzeri çalışan” kategorisinde Hilton ipi göğüsledi.   Great Place to Work® Enstitüsü Türkiye’de beşinci kez düzenlenen Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesini açıkladı. Listede insani dokunuşu yüksek kurum kültürüne sahip 26 şirket yer aldı. Güvenilirlik, saygı, hakkaniyet, gurur ve takım ruhundan oluşan Great Place to Work modeline ait boyutların analiz edildiği çalışmada ödüller, çalışan sayısına göre 20-50, 50-250, 250-500, 500–2000 ve 2000+ olmak üzere beş kategoride verildi. Mükemmel işyeri kültürüne sahip olabilme özelliğine sahip kurumların açıklandığı çalışmada, en yüksek sonuçlar gurur boyutu başlığı altında gerçekleşti. En İyi İşverenler, yapılan işten gurur duyma, şirketten gurur duyma, takım çalışmasından gurur duyma gibi boyutlarda yüksek sonuçlar aldı. Hakkaniyet başlığı altında yer alan tarafsızlık, yöneticilerin adaletli yaklaşımları ve adil ücretlendirme kavramları ise en zayıf noktalar oldu. En İyi İşverenler’in geçen sene yüzde 79 olan Trust Index puanlarını yüzde 82’ye yükseltmiş olmaları kurum kültürüne verilen önemi gözler önüne serdi. Microsoft zirvedeki yerini korudu, iki ödül daha aldı Türkiye’nin En İyi İşverenleri 2017 araştırmasında, özel ödüllerin yanı sıra sektör ödülleri de sahiplerine takdim edildi. 250-500 kategorisinde birinci sırada yer alan Microsoft, “Yaşam Boyu Öğrenme” özel ödülüyle birlikte “IT’nin En İyi İşvereni” sektör özel ödülünü de almaya hak kazandı. Kâr amacı gütmeyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan YGA listeye girdi Hayata geçirdiği liderlik programlarıyla dikkat çeken YGA (Young Guru Academy) kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak 50-250 çalışana sahip şirketler kategorisinde ilk sırada yer aldı. Pharma’nın En İyi İşvereni ödülü AbbVie’nin oldu Sektör ödülleri alanında bu yıl ilk kez verilen “Pharma’nın En İyi İşvereni” ödülüne layık görülen AbbVie, aynı zamanda “Fırsat Eşitliği&Kadınların Desteklenmesi” özel ödülünü almaya hak kazandı. Şirket, kurum kültürünün benimsenmesi konusunda fark yarattı. Novartis üç ödül almaya hak kazandı İlaç sektöründen listeye girmeyi başaran Novartis, “İş&Yaşam Dengesi” özel ödülüne layık görüldü. Düzenlediği yarışmalar ve etkinliklerle çalışanlarının motivasyonunu artıran firmaya, “Kadın İstihdamında Sürdürülebilirlik” özel ödülü Danone Türkiye tarafından takdim edildi. 3M, hem listeye girdi hem de “Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği” özel ödülünü aldı Üretim ve İmalat sektöründe hizmet veren 3M, en iyi işveren listesine girmenin yanı sıra “Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği” özel ödülünün de sahibi oldu. Glaxo Smith Kline, insan ve kültür odağı ile kategorisinin lideri oldu İlaç sektöründe faaliyet gösteren Glaxo Smith Kline (GSK) çalışanlarının iş yerinde kendilerinden bir parça bulabilmelerini hedefleyen insan ve kültür odaklı programlarıyla değerlendirildi. Firma, listeye kendi kategorisinde birinci sıradan giriş yaptı. Hilton çalışanları şirketlerinden gurur duyuyor 2.000 ve üzeri çalışan kategorisinde ilk sıraya yerleşen Hilton, çalışanlarına aile ortamı yaratarak göstermiş olduğu farklılıkla “Farklı Kuşakların İşbirliği” özel ödülüne de layık görüldü. Mağazacılık sektöründen H&M, çağrı merkezinden Turkcell Global Bilgi ödül aldı 2.000 ve üzeri çalışan kategorisinde, mağazacılık sektöründen H&M ve çağrı merkezi sektöründen Turkcell Global Bilgi listeye girmeye hak kazandı. Geçen yıl listede üçüncü sırada yer alan H&M, bu yıl ikinci sıraya yükseldi. Turkcell Global Bilgi üçüncü sıradan listeye dahil oldu. Listeye giren şirketler yüzde 30 daha fazla iş başvurusu alıyor Yüksek güven kültürü oluşturmanın şirketler açısından stratejik önemde olduğunun altını çizen Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Çalışanların güven ve bağlılık duygularının güçlenmesi, şirketlerin piyasadaki zorlu yetenek avı yarışındaki şanslarını büyük ölçüde artıyor. En iyi işveren unvanı alan şirketler, liste dışında kalan şirketlere göre yüzde 30 daha fazla iş başvurusu alıyor.” değerlendirmesinde bulundu. 2017 Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesi:   20-50 Best Small Workplaces 1. İndus Eğitim & Yönetim Danışmanlık 2. Canpa 3. Udemy 4. Hasbro Oyuncak 50-250 çalışan sayısı kategorisi 1. YGA (Young Guru Academy) 2. Gittigidiyor/Ebay 3. Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. 4. La Lorraine Bakery Group Türkiye 5. Daiichi Sankyo 6. Johnson Wax 7. Adecco 8. Doğuş Müşteri Sistemleri 9. AGDAŞ Adapazarı Gaz Dağıtım A.Ş. 10. Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş. 11. Doğuş Holding 250-500 çalışan sayısı kategorisi 1. Microsoft Türkiye 2. AbbVie 3. Novartis 4. Roche 5. Fevzi Gandur Lojistik 500-2000 çalışan sayısı kategorisi 1. Glaxo Smith Kline 2. Axa Sigorta A.Ş. 3. 3M 2000+ çalışan sayısı kategorisi 1. Hilton 2. H&M Hennes & Mauritz Tekstil Ltd. Şti 3. Turkcell Global Bilgi Özel Ödüller: Yaşam Boyu Öğrenme-Microsoft Türkiye İş-Yaşam Dengesi-Novartis Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği-3M Fırsat Eşitliği-Kadınların Desteklenmesi-AbbVie Diversity-Gittigidiyor/Ebay Kadın İstihdamında Sürdürülebilirlik-Novartis Farklı Kuşakların İşbirliği-Hilton Sektör Özel Ödülleri: Pharma’nın En İyi İşvereni-AbbVie IT’nin En İyi İşvereni-Microsoft Türkiye Great Place to Work Hakkında: Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 56 ülkedeki ofisleri ile sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel işyerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work’ün güvene dayalı felsefesi dünyanın her yerinde bulunan çalışanların iş-yaşam kalitesini artırmak amacıyla sosyal bir hareket inşa etmek üzerine odaklanmıştır. Kamu ve kâr amacı gütmeyen sektörler de dahil tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bu çalışmaları sebebiyle küresel dünyadaki ekonomik yapıları ve şirket yapılarını yakından tanımakta; akademik alanda ve diğer araştırma şirketleri ile geliştirdiği işbirlikleri sayesinde de yöntemlerini sürekli geliştirmektedir. 1991 yılında kurulan Great Place to Work’ün Türkiye Ofisi 2012 yılında açılmıştır. Great Place to Work, 25 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Hizmet verdiği ülkelerdeki en iyi işveren listelerinin yanı sıra, 100 Best Workplaces in Europe (Avrupa’nın En İyi İşverenleri) ve World’s Best Multinationals (Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri) listelerini hazırlamaktadır. Fortune’s 100 Best Companies To Work For listesi de Great Place to Work tarafından belirlenmektedir.

En İyi İşveren ödülleri sahiplerini buldu

Great Place to Work Enstitüsü, Türkiye’nin En İyi İşverenleri araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırmada 92 şirket yer aldı. Katılımcıların yüzde 45’ini kadın çalışanlar oluşturdu. Araştırmada toplam 57.000 çalışan temsil edildi. 2017 yılının En İyi İşverenlerinin açıklandığı listede, “20-50 Best Small Workplaces” kategorisinde İndus Eğitim&Yönetim Danışmalık birinci sırada yer aldı. “50-250 çalışan” kategorisinde YGA, “250-500 çalışan” kategorisinde Microsoft ilk sırada yer aldı. “500-2.000 çalışan” kategorisinde Glaxo Smith Kline, “2.000 ve üzeri çalışan” kategorisinde Hilton ipi göğüsledi.

 

Great Place to Work® Enstitüsü Türkiye’de beşinci kez düzenlenen Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesini açıkladı. Listede insani dokunuşu yüksek kurum kültürüne sahip 26 şirket yer aldı. Güvenilirlik, saygı, hakkaniyet, gurur ve takım ruhundan oluşan Great Place to Work modeline ait boyutların analiz edildiği çalışmada ödüller, çalışan sayısına göre 20-50, 50-250, 250-500, 500–2000 ve 2000+ olmak üzere beş kategoride verildi. Mükemmel işyeri kültürüne sahip olabilme özelliğine sahip kurumların açıklandığı çalışmada, en yüksek sonuçlar gurur boyutu başlığı altında gerçekleşti. En İyi İşverenler, yapılan işten gurur duyma, şirketten gurur duyma, takım çalışmasından gurur duyma gibi boyutlarda yüksek sonuçlar aldı. Hakkaniyet başlığı altında yer alan tarafsızlık, yöneticilerin adaletli yaklaşımları ve adil ücretlendirme kavramları ise en zayıf noktalar oldu. En İyi İşverenler’in geçen sene yüzde 79 olan Trust Index puanlarını yüzde 82’ye yükseltmiş olmaları kurum kültürüne verilen önemi gözler önüne serdi.

Microsoft zirvedeki yerini korudu, iki ödül daha aldı

Türkiye’nin En İyi İşverenleri 2017 araştırmasında, özel ödüllerin yanı sıra sektör ödülleri de sahiplerine takdim edildi. 250-500 kategorisinde birinci sırada yer alan Microsoft, “Yaşam Boyu Öğrenme” özel ödülüyle birlikte “IT’nin En İyi İşvereni” sektör özel ödülünü de almaya hak kazandı.

Kâr amacı gütmeyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan YGA listeye girdi

Hayata geçirdiği liderlik programlarıyla dikkat çeken YGA (Young Guru Academy) kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak 50-250 çalışana sahip şirketler kategorisinde ilk sırada yer aldı.

Pharma’nın En İyi İşvereni ödülü AbbVie’nin oldu

Sektör ödülleri alanında bu yıl ilk kez verilen “Pharma’nın En İyi İşvereni” ödülüne layık görülen AbbVie, aynı zamanda “Fırsat Eşitliği&Kadınların Desteklenmesi” özel ödülünü almaya hak kazandı. Şirket, kurum kültürünün benimsenmesi konusunda fark yarattı.

Novartis üç ödül almaya hak kazandı

İlaç sektöründen listeye girmeyi başaran Novartis, “İş&Yaşam Dengesi” özel ödülüne layık görüldü. Düzenlediği yarışmalar ve etkinliklerle çalışanlarının motivasyonunu artıran firmaya, “Kadın İstihdamında Sürdürülebilirlik” özel ödülü Danone Türkiye tarafından takdim edildi.

3M, hem listeye girdi hem de “Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği” özel ödülünü aldı

Üretim ve İmalat sektöründe hizmet veren 3M, en iyi işveren listesine girmenin yanı sıra “Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği” özel ödülünün de sahibi oldu.

Glaxo Smith Kline, insan ve kültür odağı ile kategorisinin lideri oldu

İlaç sektöründe faaliyet gösteren Glaxo Smith Kline (GSK) çalışanlarının iş yerinde kendilerinden bir parça bulabilmelerini hedefleyen insan ve kültür odaklı programlarıyla değerlendirildi. Firma, listeye kendi kategorisinde birinci sıradan giriş yaptı.

Hilton çalışanları şirketlerinden gurur duyuyor

2.000 ve üzeri çalışan kategorisinde ilk sıraya yerleşen Hilton, çalışanlarına aile ortamı yaratarak göstermiş olduğu farklılıkla “Farklı Kuşakların İşbirliği” özel ödülüne de layık görüldü.

Mağazacılık sektöründen H&M, çağrı merkezinden Turkcell Global Bilgi ödül aldı

2.000 ve üzeri çalışan kategorisinde, mağazacılık sektöründen H&M ve çağrı merkezi sektöründen Turkcell Global Bilgi listeye girmeye hak kazandı. Geçen yıl listede üçüncü sırada yer alan H&M, bu yıl ikinci sıraya yükseldi. Turkcell Global Bilgi üçüncü sıradan listeye dahil oldu.

Listeye giren şirketler yüzde 30 daha fazla iş başvurusu alıyor

Yüksek güven kültürü oluşturmanın şirketler açısından stratejik önemde olduğunun altını çizen Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Çalışanların güven ve bağlılık duygularının güçlenmesi, şirketlerin piyasadaki zorlu yetenek avı yarışındaki şanslarını büyük ölçüde artıyor. En iyi işveren unvanı alan şirketler, liste dışında kalan şirketlere göre yüzde 30 daha fazla iş başvurusu alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

2017 Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesi:

 

20-50 Best Small Workplaces

1. İndus Eğitim & Yönetim Danışmanlık

2. Canpa

3. Udemy

4. Hasbro Oyuncak

50-250 çalışan sayısı kategorisi

1. YGA (Young Guru Academy)

2. Gittigidiyor/Ebay

3. Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.

4. La Lorraine Bakery Group Türkiye

5. Daiichi Sankyo

6. Johnson Wax

7. Adecco

8. Doğuş Müşteri Sistemleri

9. AGDAŞ Adapazarı Gaz Dağıtım A.Ş.

10. Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş.

11. Doğuş Holding

250-500 çalışan sayısı kategorisi

1. Microsoft Türkiye

2. AbbVie

3. Novartis

4. Roche

5. Fevzi Gandur Lojistik

500-2000 çalışan sayısı kategorisi

1. Glaxo Smith Kline

2. Axa Sigorta A.Ş.

3. 3M

2000+ çalışan sayısı kategorisi

1. Hilton

2. H&M Hennes & Mauritz Tekstil Ltd. Şti

3. Turkcell Global Bilgi

Özel Ödüller:

Yaşam Boyu Öğrenme-Microsoft Türkiye

İş-Yaşam Dengesi-Novartis

Çalışan Sağlığı ve İş Güvenliği-3M

Fırsat Eşitliği-Kadınların Desteklenmesi-AbbVie

Diversity-Gittigidiyor/Ebay

Kadın İstihdamında Sürdürülebilirlik-Novartis

Farklı Kuşakların İşbirliği-Hilton

Sektör Özel Ödülleri:

Pharma’nın En İyi İşvereni-AbbVie

IT’nin En İyi İşvereni-Microsoft Türkiye

Great Place to Work Hakkında:

Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 56 ülkedeki ofisleri ile sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel işyerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work’ün güvene dayalı felsefesi dünyanın her yerinde bulunan çalışanların iş-yaşam kalitesini artırmak amacıyla sosyal bir hareket inşa etmek üzerine odaklanmıştır. Kamu ve kâr amacı gütmeyen sektörler de dahil tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bu çalışmaları sebebiyle küresel dünyadaki ekonomik yapıları ve şirket yapılarını yakından tanımakta; akademik alanda ve diğer araştırma şirketleri ile geliştirdiği işbirlikleri sayesinde de yöntemlerini sürekli geliştirmektedir. 1991 yılında kurulan Great Place to Work’ün Türkiye Ofisi 2012 yılında açılmıştır. Great Place to Work, 25 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Hizmet verdiği ülkelerdeki en iyi işveren listelerinin yanı sıra, 100 Best Workplaces in Europe (Avrupa’nın En İyi İşverenleri) ve World’s Best Multinationals (Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri) listelerini hazırlamaktadır. Fortune’s 100 Best Companies To Work For listesi de Great Place to Work tarafından belirlenmektedir.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qz0Gh1
via IFTTT

Türkiye’nin kurum kültürü karnesi açıklandı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2qz0Gh1