26 Aralık 2017 Salı

Kelimelerden Kansere Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığınızda gündelik yaşamda kullandığımız birçok kelimenin bambaşka anlamlarını farkedersiniz. Mesela ‘sine’ şöyle açıklanmış: ‘1. Göğüs, 2. Gönül, yürek 3. Bağır, iç’. ‘Göğüs’ kelimesi ise ‘1. Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine, 2. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı, 3. Bu bölümün içindeki organlar, 4. Meme’ şeklinde görülüyor’ dedi. ‘Meme’ kelimesine baktığınızda da ‘1. Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik, 2. Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı’ anlamları mevcut. Neşet Ertaş türlülerinde ‘sine’yi farklı farklı anlamlarda kullanmış. Bazen sinesindeki gizli yaradan bahsederken, bazen de munzurca ‘açıver düğmeleri, göreyim sineleri’ deyivermiş. Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘bu kadar uzun girizgahın sebebi ise hala ‘meme’ kelimesini uygun şekilde kullanamadığımızı düşünmekten. Öyle ki meme hastalarımız zaman zaman ‘göğüs’ kelimesine yönlenerek göğüs hastalıkları uzmanına gidiyorlar. Hatta göğüs cerrahına gidenler dahi oluyor. Bazı Avrupa ülkerinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da ilgileniyor olsa da ülkemizde meme hastalıkları genel cerrahi uzmanlarının ilgi alanıdır’ dedi. Kelimelere takılmanın başka bir sebebi de hastanın şikayetlerini ifade etmede zorlanması. Her nedense, özellikle belli kesimlerde, ‘meme’ kelimesini kullanmak tabulaştırılıyor. Oysa TDK’na göre kısaca ‘çıkıntı’ demekten fazlası değil. Peki, gerçekten öyle mi? Kadınlar için ‘meme’ basit bir çıkıntı mı, yoksa vücudu ile olan ilişkisinde barışın sürmesini sağlayan adeta stratejik bir bölge mi? Ya da ‘annelik’ kavramında kutsallığın ve bereketin simgeleri mi? Anlamını ister basitleştirelim ister yüceltelim, meme konusunda göz ardı edilmemesi kavram ‘meme kanseri’. Dünyada sekiz kadından birinde gördüğümüz istenmeyen misafir. Üstelik öyle haber vererek de gelmiyor. Uzun zaman içinizde büyüyor ve beklemediğiniz bir anda hayatınızın orta yerine yerleşiveriyor. Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘’Peki, gerçekten bu kadar kötü mü bu meme kanseri? Bir erkeğin gözünden buna yorum yapmak çok tehlikeli olsa da gözlemlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Meme kanseri hastalarımızda genellikle farkettiğim, bu hastalığın kadının içindeki güçlü savaşçı yanı ortaya çıkardığı. Çoğu zaman biz erkekler grip dahi olsak hayatımız bize de etrafımıza da zehir olur. Ancak kadın en zor hastalıklarla dahi karşılaştığında, onunla savaşırken bir yandan da etrafına umut oluyor. Her meme kanseri savaşçısı (belki de hayatın kıymetini daha iyi bildiklerinden) etrafındaki insanlara karşı sadece duruşu ile tabiri caizse yaşam koçu oluveriyor. Ben de sosyal medya da birçok kanser savaşçısını takip ediyorum’’ dedi. Hali hazırda tanısını koyduğumuz, cerrahi tedavisini yaptığımız bu insanların sonrasındaki hayatlarını hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim. Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, Meme Kanserinden korunmak için alınması gereken önemler hakkında önemli bilgiler verdi. Meme kanseri üzerine gerek bilimsel, gerek felsefi olarak birçok cümle söylemek mümkün. Yine de odaklanmak istediğim ilk nokta, meme kanserinden korunmak için yapılması gerekenler. Çok basit bir kaç önlem: sağlıklı ve karma beslen, spor yap, kilo ver, karanlıkta uyu ve elbette sigardan uzak dur. Bunlar açılabilir ancak her yerde bu konular ile ilgili onlarca yazı bulmak mümkün. Özellikle diyet konusunda ise benim kişisel fikrim, aynı avukat, doktor ya da diş hekimi gibi herkesin düzenli kontrolünü yaptırdığı bir diyetisyeninin olması. Çünkü herkesin bedeni ve vücut ihtiyaçları farklı. Bunun yanında spor dediğimiz her gün saatlerce spor salonunda vakit geçirmek değil. Hafta da 3 ya da 4 gün kendinize ayıracağınız yaklaşık 1 saat. Bu yürüyüş, koşu, yüzme ya da yoga, pilates, vb. spor dalları olabilir. Önemli olan belli bir ritme ulaşmanız ve kendinize ayırdığınız kaliteli bir zaman dilimi oluşturmanız. Diğer öneriler ise oldukça açık sanırım. Peki, sağlıklı yaşamak her şeyden koruyor mu? Maalesef hayır! Bu yüzden dünyada ve ülkemizde tarama yöntemleri mevcut. Bu, sağlıklı yaşamanıza rağmen karşılaşabileceğiniz meme kanserini erken tanımanızı sağlayan önemli bir husus. Ülkemizde meme kanseri tarama programı 40 yaşından sonra yapılacak yıllık genel cerrahi doktor muayenesi ve iki yılda bir yapılacak olan mamografiden ibaret. Bunun dışında kişilerin kendini tanıması için ayda bir kez yapılan kendi kendine meme muayenesini öneriyoruz. Her şeye rağmen kanser olabilir misiniz? Evet! Peki, korkmalı mı? Hayır! Çünkü erken tanı almış meme kanseri artık yaşam süresini kısaltmıyor. Üstelik 20 yıl öncesine kadar her kanserde memenin tamamı alınırken artık meme dokusu mümkün olduğunca korunuyor. Hatta onkoplastik meme cerrahisi yöntemleri ile eskisinden daha güzel meme dokusuna sahip olan hastalarımız var. Yine bir erkek olarak meme kanserinin felsefi boyutuna dönecek olursam; her şeye rağmen memesinin tamamı alınmak zorunda kalmış, kemoterapi nedenli saçları dökülmüş bir kadının savaşçı ruhuyla gülümsemesi bana bu dünyadaki en estetik şey gibi geliyor. Yaşasın kanser savaşçısı kadınlar, yaşasın bu güçlü kadınların her zaman yanında olan erkekler!

Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığınızda gündelik yaşamda kullandığımız birçok kelimenin bambaşka anlamlarını farkedersiniz.

Mesela ‘sine’ şöyle açıklanmış: ‘1. Göğüs, 2. Gönül, yürek 3. Bağır, iç’.

‘Göğüs’ kelimesi ise ‘1. Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine, 2. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı, 3. Bu bölümün içindeki organlar, 4. Meme’ şeklinde görülüyor’ dedi.

‘Meme’ kelimesine baktığınızda da ‘1. Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik, 2. Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı’ anlamları mevcut.

Neşet Ertaş türlülerinde ‘sine’yi farklı farklı anlamlarda kullanmış. Bazen sinesindeki gizli yaradan bahsederken, bazen de munzurca ‘açıver düğmeleri, göreyim sineleri’ deyivermiş.

Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘bu kadar uzun girizgahın sebebi ise hala ‘meme’ kelimesini uygun şekilde kullanamadığımızı düşünmekten. Öyle ki meme hastalarımız zaman zaman ‘göğüs’ kelimesine yönlenerek göğüs hastalıkları uzmanına gidiyorlar. Hatta göğüs cerrahına gidenler dahi oluyor. Bazı Avrupa ülkerinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da ilgileniyor olsa da ülkemizde meme hastalıkları genel cerrahi uzmanlarının ilgi alanıdır’ dedi.

Kelimelere takılmanın başka bir sebebi de hastanın şikayetlerini ifade etmede zorlanması. Her nedense, özellikle belli kesimlerde, ‘meme’ kelimesini kullanmak tabulaştırılıyor. Oysa TDK’na göre kısaca ‘çıkıntı’ demekten fazlası değil.

Peki, gerçekten öyle mi? Kadınlar için ‘meme’ basit bir çıkıntı mı, yoksa vücudu ile olan ilişkisinde barışın sürmesini sağlayan adeta stratejik bir bölge mi? Ya da ‘annelik’ kavramında kutsallığın ve bereketin simgeleri mi?

Anlamını ister basitleştirelim ister yüceltelim, meme konusunda göz ardı edilmemesi kavram ‘meme kanseri’. Dünyada sekiz kadından birinde gördüğümüz istenmeyen misafir. Üstelik öyle haber vererek de gelmiyor. Uzun zaman içinizde büyüyor ve beklemediğiniz bir anda hayatınızın orta yerine yerleşiveriyor.

Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, ‘’Peki, gerçekten bu kadar kötü mü bu meme kanseri? Bir erkeğin gözünden buna yorum yapmak çok tehlikeli olsa da gözlemlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Meme kanseri hastalarımızda genellikle farkettiğim, bu hastalığın kadının içindeki güçlü savaşçı yanı ortaya çıkardığı. Çoğu zaman biz erkekler grip dahi olsak hayatımız bize de etrafımıza da zehir olur. Ancak kadın en zor hastalıklarla dahi karşılaştığında, onunla savaşırken bir yandan da etrafına umut oluyor. Her meme kanseri savaşçısı (belki de hayatın kıymetini daha iyi bildiklerinden) etrafındaki insanlara karşı sadece duruşu ile tabiri caizse yaşam koçu oluveriyor. Ben de sosyal medya da birçok kanser savaşçısını takip ediyorum’’ dedi.

Hali hazırda tanısını koyduğumuz, cerrahi tedavisini yaptığımız bu insanların sonrasındaki hayatlarını hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim.

Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Taner Kıvılcım, Meme Kanserinden korunmak için alınması gereken önemler hakkında önemli bilgiler verdi.

Meme kanseri üzerine gerek bilimsel, gerek felsefi olarak birçok cümle söylemek mümkün. Yine de odaklanmak istediğim ilk nokta, meme kanserinden korunmak için yapılması gerekenler. Çok basit bir kaç önlem: sağlıklı ve karma beslen, spor yap, kilo ver, karanlıkta uyu ve elbette sigardan uzak dur. Bunlar açılabilir ancak her yerde bu konular ile ilgili onlarca yazı bulmak mümkün. Özellikle diyet konusunda ise benim kişisel fikrim, aynı avukat, doktor ya da diş hekimi gibi herkesin düzenli kontrolünü yaptırdığı bir diyetisyeninin olması. Çünkü herkesin bedeni ve vücut ihtiyaçları farklı. Bunun yanında spor dediğimiz her gün saatlerce spor salonunda vakit geçirmek değil. Hafta da 3 ya da 4 gün kendinize ayıracağınız yaklaşık 1 saat. Bu yürüyüş, koşu, yüzme ya da yoga, pilates, vb. spor dalları olabilir. Önemli olan belli bir ritme ulaşmanız ve kendinize ayırdığınız kaliteli bir zaman dilimi oluşturmanız. Diğer öneriler ise oldukça açık sanırım.

Peki, sağlıklı yaşamak her şeyden koruyor mu? Maalesef hayır! Bu yüzden dünyada ve ülkemizde tarama yöntemleri mevcut. Bu, sağlıklı yaşamanıza rağmen karşılaşabileceğiniz meme kanserini erken tanımanızı sağlayan önemli bir husus. Ülkemizde meme kanseri tarama programı 40 yaşından sonra yapılacak yıllık genel cerrahi doktor muayenesi ve iki yılda bir yapılacak olan mamografiden ibaret. Bunun dışında kişilerin kendini tanıması için ayda bir kez yapılan kendi kendine meme muayenesini öneriyoruz.

Her şeye rağmen kanser olabilir misiniz? Evet! Peki, korkmalı mı? Hayır! Çünkü erken tanı almış meme kanseri artık yaşam süresini kısaltmıyor. Üstelik 20 yıl öncesine kadar her kanserde memenin tamamı alınırken artık meme dokusu mümkün olduğunca korunuyor. Hatta onkoplastik meme cerrahisi yöntemleri ile eskisinden daha güzel meme dokusuna sahip olan hastalarımız var.

Yine bir erkek olarak meme kanserinin felsefi boyutuna dönecek olursam; her şeye rağmen memesinin tamamı alınmak zorunda kalmış, kemoterapi nedenli saçları dökülmüş bir kadının savaşçı ruhuyla gülümsemesi bana bu dünyadaki en estetik şey gibi geliyor.

Yaşasın kanser savaşçısı kadınlar, yaşasın bu güçlü kadınların her zaman yanında olan erkekler!



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2zyGmRm
via IFTTT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder