1 Ekim 2019 Salı

İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü konumundaki kimya sektöründe ihracatı artırmak ve farklı pazarlara ulaşabilmek amacıyla üye firmalarına yönelik çeşitli çalışmalar gerçekleştiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” iş birliği protokolü imzaladı. İş birliği kapsamında İKMİB’e üye olan firmalar, tehlikeli maddeler sınıfına giren kimyevi ürünlerin gönderimleri için gerekli IATA sertifikası eğitimini alarak numune gönderimini gerçekleştirebilecek. Bununla birlikte yapılan iş birliğinin, ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi) ile yapılan hızlı ihracatın artışına ve küçük paket ihracatına ivme kazandırması bekleniyor. Ayrıca, eğitime başvuru yapan İKMİB üyesi ilk 100 firma temsilcisi eğitim ücretinde yüzde 50 indirim hakkı kazanacak. İKMİB’in, UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirdiği protokol imza törenine, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç, Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ve İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Faik Bitlis katıldı. İmza töreninde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “2018’i rekor yükselişle kapatan Kimyevi Maddeler sektörümüz, en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör olarak, 2019’un ilk 8 ayında da rekor performansını sürdürüyor. Bu performansımızı devam ettirebilmenin en sürdürülebilir yolu da lojistik süreçlerinde ihracatçılarımızın karşılaştığı bürokratik engelleri en aza indirebilmek. Bugün göz bebeğimiz Türk Hava Yolları ve dünyanın en büyük taşımacılık firmalarından UPS ile İKMİB arasında imzalanan “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” protokolü ihracatçılarımıza sunacakları hizmetlerin koordinasyonu ve firmalarımızın bu alandaki bilgi ve eğitim eksikliklerinin kapatılması noktasında önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bilhassa “tehlikeli maddeler” ihracatında gönderilen numunelerin daha hızlı ve dijital ortamda daha güvenli yapılabilmesi, ilgili sertifikaların sağlanmasında büyük bir adımdır. Her sektörde ihracatçımızın doğru ve nitelikli bilgiye en hızlı şekilde ulaşması, küresel boyuttaki varlığımıza önemli bir ivme kazandıracaktır. TİM olarak hedef pazarlara ilişkin dış ticaret verilerine ulaşım, potansiyel müşteri bilgileri, ülkelerin ürünlerle ilgili dinamikleri, standardizasyon ve sertifikasyona ilişkin bilgileri dijital ortamda, ihracatçılarımızın tek bir dokunuş ile elde edebileceği platformlara taşıyoruz. ABD gibi uzaklık algısı olan pazarlara erişimde, numune gönderim süreleri ve masrafları ciddi bir fırsat maliyeti yaratmaktaydı. Verilecek eğitim ile, süreçlerin hızlandırılmasında ilgili personele kazandırılacak know – how, sektörün hızlı büyümesinde ve pazara erişiminde de en önemli zorluklardan birisi olan zaman kısıtını minimuma indirmeyi amaçlıyor. İKMİB’in başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin ücretlerinin yarısını karşılayacak olması da, ihracatçılarımız için son derece teşvik edici bir uygulama” dedi. “Başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’sini İKMİB karşılayacak” İmza töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ise, “Dünyanın dört bir yanına, kimyanın 16 alt sektöründe kimyevi madde ve mamulleri ihracatı gerçekleştiren firmalarımız, mevcut ve potansiyel Pazarlar ile ihracat ağını geliştirmek için numune gönderimlerine ihtiyaç duyuyor. Kimya ihracatında yer alan ve çoğu tehlikeli maddeler sınıfına giren ürünlerin numunelerinin iletilmesi kapsamında transfer işlemlerinin sürdürebilmesi için de Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası gerekiyor. İKMİB olarak, ihracatı doğrudan etkileyen, firmaların ihracatını arttırmak için önemli bir süreç olan numune gönderimi ile ilgili yaşanan bu sorunu çözmek amacıyla Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası eğitimi konusunda uzman olan Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ve uluslararası tehlikeli madde taşımacılığı konusunda , ülkemizde de hizmet veren UPS ile iş birliği yapıyoruz. Yaklaşık 6 bini aktif olmak üzere toplam 12 bin üyemizin IATA sertifikası eğitimine katılmasıyla birlikte, UPS’in vermiş olduğu bu servisten faydalanarak, ihracatın önündeki engellerden birini daha kaldırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Yönetim Kurulunda aldığımız karar doğrultusunda IATA eğitimine başvuran üyelerimizden ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’si Birliğimiz tarafından karşılanacak” dedi. İş birliği kimya ihracatına katkı sağlayacak Kimya sektörünün stratejik önemine dikkat çeken Pelister, ”Gerek Ticaret Bakanımızın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda gerekse de ABD ile ticaret hedefimizde kimya sektörümüz öncelikli hedef sektörler arasında yer alıyor. Ülkemizin ihracatında ikinci sektör olmayı başaran kimya sektörümüzün yıl sonunu 20 milyar dolar ihracatla tamamlamasını bekliyoruz. Bu kapsamda kimya ihracatına ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacağına inandığımız bu iş birliğinin başta üye firmalarımız olmak üzere tüm taraflar için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç da imza töreninde yaptığı konuşmada, “UPS olarak Türkiye’de ihracatçılarımızın önünü nasıl açabileceğimize odaklanıyoruz. Kimya sektörü, son 12 aylık verilere göre ihracatımızın yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor ve İKMİB çatısı altındaki ihracatçılarımız yılın ilk 8 ayında yüzde 11’den fazla oranda ihracatlarını büyütmeyi başardılar. Biz de ihracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırma kapsamında kimya sektörümüzün özelde numune, genelde tüm gönderileri için karşılaştıkları tehlikeli madde gönderimi konusunda çalışmalarımızı hızlandırdık ve şu an 123 ülkeye hava yolu ile tehlikeli madde ihracatı yapabilir durumdayız. Bu iş birliği protokolü ile İKMİB üyesi ihracatçılarımız tehlikeli madde konusunda eğitilecek ve UPS ile dünyanın en büyük ekonomilerine tehlikeli madde sınıfında gönderi yapabilme kapasitesine ulaşacak. Bu iş birliği ile İKMİB üyesi olan tüm UPS müşterileri ayrıca avantajlı fiyatlardan da yararlanabilecek. İhracatçımız rakip ülkelere göre bir adım önde olacak, yeni fırsatlara, yeni pazarlara çok daha hızlı erişebilecek” dedi. Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ise, “Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak Türk ihracatçısını dünyanın 300’den fazla şehrine ulaştırıyoruz. İhracatçılarımıza olan desteğimizi bugün eğitim alanında gerçekleştirdiğimiz yeni iş birliğimiz ile pekiştiriyoruz. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi İKMİB üyesi firmalara uluslararası standartlarda eğitim sağlayarak onlara yeni pazarlara ulaşma noktasında önemli bir katkı sağlayacak.” dedi. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’nden IATA Sertifikası Yapılan iş birliği kapsamında Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi tarafından İKMİB’e üye firmalara, Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR / Kategori 1,2,3,6) Temel-Tazeleme Eğitimleri’ne ilişkin usul ve esasların eğitimi verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, IATA ve TMKT (Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü) onaylı sertifikaya sahip olacak. UPS’ten Tehlikeli Maddeler İçin Özel Servis: DG Akademi UPS, Uluslararası Tehlikeli Maddeler (IDG) genişletme programı ile Türkiye’de halihazırda yapılabilen istisnai miktarda (EQ) gönderileri, deklarasyon ile sınırlı miktarda (LQ) ve yolcu uçağı seviyesinde (PAX) taşımaya geçerek Türk kimya sektörü için önemli bir adım attı. Böylelikle daha önce taşınması mümkün olmayan ya da miktar olarak taşınamayan kimyevi maddelerin, uygun ülkelere numune gönderimini ve ihracatını mümkün hale getirdi. UPS, IDG servisi ile taşınması uygun olan gönderilerin, gönderici firmanın IATA sertifikalı çalışanı olması koşulu ile ihracatını gerçekleştirilebiliyor. IATA sertifikasına sahip çalışanı olan şirketler aynı zamanda ihracat ve pratik eğitimlerini DG Akademi ile alabilecekler. UPS Türkiye, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Ankara ve İzmir’den istisnai, sınırlı miktar ve yolcu uçağı seviyelerinde numune ve ihracat gönderilerini kabul edebilecek. Bu şehirlerden alınan gönderiler, Express taşımacılığı ile yurt dışındaki teslimat adresine kısa sürede teslim edilebilecek.

İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI

Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü konumundaki kimya sektöründe ihracatı artırmak ve farklı pazarlara ulaşabilmek amacıyla üye firmalarına yönelik çeşitli çalışmalar gerçekleştiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” iş birliği protokolü imzaladı.

İş birliği kapsamında İKMİB’e üye olan firmalar, tehlikeli maddeler sınıfına giren kimyevi ürünlerin gönderimleri için gerekli IATA sertifikası eğitimini alarak numune gönderimini gerçekleştirebilecek. Bununla birlikte yapılan iş birliğinin, ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi) ile yapılan hızlı ihracatın artışına ve küçük paket ihracatına ivme kazandırması bekleniyor. Ayrıca, eğitime başvuru yapan İKMİB üyesi ilk 100 firma temsilcisi eğitim ücretinde yüzde 50 indirim hakkı kazanacak.

İKMİB’in, UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirdiği protokol imza törenine, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç, Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ve İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Faik Bitlis katıldı.

İmza töreninde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “2018’i rekor yükselişle kapatan Kimyevi Maddeler sektörümüz, en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör olarak, 2019’un ilk 8 ayında da rekor performansını sürdürüyor. Bu performansımızı devam ettirebilmenin en sürdürülebilir yolu da lojistik süreçlerinde ihracatçılarımızın karşılaştığı bürokratik engelleri en aza indirebilmek. Bugün göz bebeğimiz Türk Hava Yolları ve dünyanın en büyük taşımacılık firmalarından UPS ile İKMİB arasında imzalanan “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” protokolü ihracatçılarımıza sunacakları hizmetlerin koordinasyonu ve firmalarımızın bu alandaki bilgi ve eğitim eksikliklerinin kapatılması noktasında önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bilhassa “tehlikeli maddeler” ihracatında gönderilen numunelerin daha hızlı ve dijital ortamda daha güvenli yapılabilmesi, ilgili sertifikaların sağlanmasında büyük bir adımdır. Her sektörde ihracatçımızın doğru ve nitelikli bilgiye en hızlı şekilde ulaşması, küresel boyuttaki varlığımıza önemli bir ivme kazandıracaktır. TİM olarak hedef pazarlara ilişkin dış ticaret verilerine ulaşım, potansiyel müşteri bilgileri, ülkelerin ürünlerle ilgili dinamikleri, standardizasyon ve sertifikasyona ilişkin bilgileri dijital ortamda, ihracatçılarımızın tek bir dokunuş ile elde edebileceği platformlara taşıyoruz.

ABD gibi uzaklık algısı olan pazarlara erişimde, numune gönderim süreleri ve masrafları ciddi bir fırsat maliyeti yaratmaktaydı. Verilecek eğitim ile, süreçlerin hızlandırılmasında ilgili personele kazandırılacak know – how, sektörün hızlı büyümesinde ve pazara erişiminde de en önemli zorluklardan birisi olan zaman kısıtını minimuma indirmeyi amaçlıyor. İKMİB’in başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin ücretlerinin yarısını karşılayacak olması da, ihracatçılarımız için son derece teşvik edici bir uygulama” dedi.

“Başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’sini İKMİB karşılayacak”

İmza töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ise, “Dünyanın dört bir yanına, kimyanın 16 alt sektöründe kimyevi madde ve mamulleri ihracatı gerçekleştiren firmalarımız, mevcut ve potansiyel Pazarlar ile ihracat ağını geliştirmek için numune gönderimlerine ihtiyaç duyuyor. Kimya ihracatında yer alan ve çoğu tehlikeli maddeler sınıfına giren ürünlerin numunelerinin iletilmesi kapsamında transfer işlemlerinin sürdürebilmesi için de Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası gerekiyor. İKMİB olarak, ihracatı doğrudan etkileyen, firmaların ihracatını arttırmak için önemli bir süreç olan numune gönderimi ile ilgili yaşanan bu sorunu çözmek amacıyla Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası eğitimi konusunda uzman olan Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ve uluslararası tehlikeli madde taşımacılığı konusunda , ülkemizde de hizmet veren UPS ile iş birliği yapıyoruz. Yaklaşık 6 bini aktif olmak üzere toplam 12 bin üyemizin IATA sertifikası eğitimine katılmasıyla birlikte, UPS’in vermiş olduğu bu servisten faydalanarak, ihracatın önündeki engellerden birini daha kaldırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Yönetim Kurulunda aldığımız karar doğrultusunda IATA eğitimine başvuran üyelerimizden ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’si Birliğimiz tarafından karşılanacak” dedi.

İş birliği kimya ihracatına katkı sağlayacak

Kimya sektörünün stratejik önemine dikkat çeken Pelister, ”Gerek Ticaret Bakanımızın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda gerekse de ABD ile ticaret hedefimizde kimya sektörümüz öncelikli hedef sektörler arasında yer alıyor. Ülkemizin ihracatında ikinci sektör olmayı başaran kimya sektörümüzün yıl sonunu 20 milyar dolar ihracatla tamamlamasını bekliyoruz. Bu kapsamda kimya ihracatına ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacağına inandığımız bu iş birliğinin başta üye firmalarımız olmak üzere tüm taraflar için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç da imza töreninde yaptığı konuşmada, “UPS olarak Türkiye’de ihracatçılarımızın önünü nasıl açabileceğimize odaklanıyoruz. Kimya sektörü, son 12 aylık verilere göre ihracatımızın yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor ve İKMİB çatısı altındaki ihracatçılarımız yılın ilk 8 ayında yüzde 11’den fazla oranda ihracatlarını büyütmeyi başardılar. Biz de ihracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırma kapsamında kimya sektörümüzün özelde numune, genelde tüm gönderileri için karşılaştıkları tehlikeli madde gönderimi konusunda çalışmalarımızı hızlandırdık ve şu an 123 ülkeye hava yolu ile tehlikeli madde ihracatı yapabilir durumdayız. Bu iş birliği protokolü ile İKMİB üyesi ihracatçılarımız tehlikeli madde konusunda eğitilecek ve UPS ile dünyanın en büyük ekonomilerine tehlikeli madde sınıfında gönderi yapabilme kapasitesine ulaşacak. Bu iş birliği ile İKMİB üyesi olan tüm UPS müşterileri ayrıca avantajlı fiyatlardan da yararlanabilecek. İhracatçımız rakip ülkelere göre bir adım önde olacak, yeni fırsatlara, yeni pazarlara çok daha hızlı erişebilecek” dedi.

Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ise, “Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak Türk ihracatçısını dünyanın 300’den fazla şehrine ulaştırıyoruz. İhracatçılarımıza olan desteğimizi bugün eğitim alanında gerçekleştirdiğimiz yeni iş birliğimiz ile pekiştiriyoruz. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi İKMİB üyesi firmalara uluslararası standartlarda eğitim sağlayarak onlara yeni pazarlara ulaşma noktasında önemli bir katkı sağlayacak.” dedi.

Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’nden IATA Sertifikası

Yapılan iş birliği kapsamında Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi tarafından İKMİB’e üye firmalara, Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR / Kategori 1,2,3,6) Temel-Tazeleme Eğitimleri’ne ilişkin usul ve esasların eğitimi verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, IATA ve TMKT (Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü) onaylı sertifikaya sahip olacak.

UPS’ten Tehlikeli Maddeler İçin Özel Servis: DG Akademi

UPS, Uluslararası Tehlikeli Maddeler (IDG) genişletme programı ile Türkiye’de halihazırda yapılabilen istisnai miktarda (EQ) gönderileri, deklarasyon ile sınırlı miktarda (LQ) ve yolcu uçağı seviyesinde (PAX) taşımaya geçerek Türk kimya sektörü için önemli bir adım attı. Böylelikle daha önce taşınması mümkün olmayan ya da miktar olarak taşınamayan kimyevi maddelerin, uygun ülkelere numune gönderimini ve ihracatını mümkün hale getirdi. UPS, IDG servisi ile taşınması uygun olan gönderilerin, gönderici firmanın IATA sertifikalı çalışanı olması koşulu ile ihracatını gerçekleştirilebiliyor. IATA sertifikasına sahip çalışanı olan şirketler aynı zamanda ihracat ve pratik eğitimlerini DG Akademi ile alabilecekler.

UPS Türkiye, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Ankara ve İzmir’den istisnai, sınırlı miktar ve yolcu uçağı seviyelerinde numune ve ihracat gönderilerini kabul edebilecek. Bu şehirlerden alınan gönderiler, Express taşımacılığı ile yurt dışındaki teslimat adresine kısa sürede teslim edilebilecek.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2oRXge9
via IFTTT

İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü konumundaki kimya sektöründe ihracatı artırmak ve farklı pazarlara ulaşabilmek amacıyla üye firmalarına yönelik çeşitli çalışmalar gerçekleştiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” iş birliği protokolü imzaladı. İş birliği kapsamında İKMİB’e üye olan firmalar, tehlikeli maddeler sınıfına giren kimyevi ürünlerin gönderimleri için gerekli IATA sertifikası eğitimini alarak numune gönderimini gerçekleştirebilecek. Bununla birlikte yapılan iş birliğinin, ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi) ile yapılan hızlı ihracatın artışına ve küçük paket ihracatına ivme kazandırması bekleniyor. Ayrıca, eğitime başvuru yapan İKMİB üyesi ilk 100 firma temsilcisi eğitim ücretinde yüzde 50 indirim hakkı kazanacak. İKMİB’in, UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirdiği protokol imza törenine, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç, Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ve İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Faik Bitlis katıldı. İmza töreninde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “2018’i rekor yükselişle kapatan Kimyevi Maddeler sektörümüz, en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör olarak, 2019’un ilk 8 ayında da rekor performansını sürdürüyor. Bu performansımızı devam ettirebilmenin en sürdürülebilir yolu da lojistik süreçlerinde ihracatçılarımızın karşılaştığı bürokratik engelleri en aza indirebilmek. Bugün göz bebeğimiz Türk Hava Yolları ve dünyanın en büyük taşımacılık firmalarından UPS ile İKMİB arasında imzalanan “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” protokolü ihracatçılarımıza sunacakları hizmetlerin koordinasyonu ve firmalarımızın bu alandaki bilgi ve eğitim eksikliklerinin kapatılması noktasında önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bilhassa “tehlikeli maddeler” ihracatında gönderilen numunelerin daha hızlı ve dijital ortamda daha güvenli yapılabilmesi, ilgili sertifikaların sağlanmasında büyük bir adımdır. Her sektörde ihracatçımızın doğru ve nitelikli bilgiye en hızlı şekilde ulaşması, küresel boyuttaki varlığımıza önemli bir ivme kazandıracaktır. TİM olarak hedef pazarlara ilişkin dış ticaret verilerine ulaşım, potansiyel müşteri bilgileri, ülkelerin ürünlerle ilgili dinamikleri, standardizasyon ve sertifikasyona ilişkin bilgileri dijital ortamda, ihracatçılarımızın tek bir dokunuş ile elde edebileceği platformlara taşıyoruz. ABD gibi uzaklık algısı olan pazarlara erişimde, numune gönderim süreleri ve masrafları ciddi bir fırsat maliyeti yaratmaktaydı. Verilecek eğitim ile, süreçlerin hızlandırılmasında ilgili personele kazandırılacak know – how, sektörün hızlı büyümesinde ve pazara erişiminde de en önemli zorluklardan birisi olan zaman kısıtını minimuma indirmeyi amaçlıyor. İKMİB’in başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin ücretlerinin yarısını karşılayacak olması da, ihracatçılarımız için son derece teşvik edici bir uygulama” dedi. “Başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’sini İKMİB karşılayacak” İmza töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ise, “Dünyanın dört bir yanına, kimyanın 16 alt sektöründe kimyevi madde ve mamulleri ihracatı gerçekleştiren firmalarımız, mevcut ve potansiyel Pazarlar ile ihracat ağını geliştirmek için numune gönderimlerine ihtiyaç duyuyor. Kimya ihracatında yer alan ve çoğu tehlikeli maddeler sınıfına giren ürünlerin numunelerinin iletilmesi kapsamında transfer işlemlerinin sürdürebilmesi için de Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası gerekiyor. İKMİB olarak, ihracatı doğrudan etkileyen, firmaların ihracatını arttırmak için önemli bir süreç olan numune gönderimi ile ilgili yaşanan bu sorunu çözmek amacıyla Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası eğitimi konusunda uzman olan Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ve uluslararası tehlikeli madde taşımacılığı konusunda , ülkemizde de hizmet veren UPS ile iş birliği yapıyoruz. Yaklaşık 6 bini aktif olmak üzere toplam 12 bin üyemizin IATA sertifikası eğitimine katılmasıyla birlikte, UPS’in vermiş olduğu bu servisten faydalanarak, ihracatın önündeki engellerden birini daha kaldırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Yönetim Kurulunda aldığımız karar doğrultusunda IATA eğitimine başvuran üyelerimizden ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’si Birliğimiz tarafından karşılanacak” dedi. İş birliği kimya ihracatına katkı sağlayacak Kimya sektörünün stratejik önemine dikkat çeken Pelister, ”Gerek Ticaret Bakanımızın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda gerekse de ABD ile ticaret hedefimizde kimya sektörümüz öncelikli hedef sektörler arasında yer alıyor. Ülkemizin ihracatında ikinci sektör olmayı başaran kimya sektörümüzün yıl sonunu 20 milyar dolar ihracatla tamamlamasını bekliyoruz. Bu kapsamda kimya ihracatına ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacağına inandığımız bu iş birliğinin başta üye firmalarımız olmak üzere tüm taraflar için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç da imza töreninde yaptığı konuşmada, “UPS olarak Türkiye’de ihracatçılarımızın önünü nasıl açabileceğimize odaklanıyoruz. Kimya sektörü, son 12 aylık verilere göre ihracatımızın yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor ve İKMİB çatısı altındaki ihracatçılarımız yılın ilk 8 ayında yüzde 11’den fazla oranda ihracatlarını büyütmeyi başardılar. Biz de ihracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırma kapsamında kimya sektörümüzün özelde numune, genelde tüm gönderileri için karşılaştıkları tehlikeli madde gönderimi konusunda çalışmalarımızı hızlandırdık ve şu an 123 ülkeye hava yolu ile tehlikeli madde ihracatı yapabilir durumdayız. Bu iş birliği protokolü ile İKMİB üyesi ihracatçılarımız tehlikeli madde konusunda eğitilecek ve UPS ile dünyanın en büyük ekonomilerine tehlikeli madde sınıfında gönderi yapabilme kapasitesine ulaşacak. Bu iş birliği ile İKMİB üyesi olan tüm UPS müşterileri ayrıca avantajlı fiyatlardan da yararlanabilecek. İhracatçımız rakip ülkelere göre bir adım önde olacak, yeni fırsatlara, yeni pazarlara çok daha hızlı erişebilecek” dedi. Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ise, “Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak Türk ihracatçısını dünyanın 300’den fazla şehrine ulaştırıyoruz. İhracatçılarımıza olan desteğimizi bugün eğitim alanında gerçekleştirdiğimiz yeni iş birliğimiz ile pekiştiriyoruz. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi İKMİB üyesi firmalara uluslararası standartlarda eğitim sağlayarak onlara yeni pazarlara ulaşma noktasında önemli bir katkı sağlayacak.” dedi. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’nden IATA Sertifikası Yapılan iş birliği kapsamında Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi tarafından İKMİB’e üye firmalara, Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR / Kategori 1,2,3,6) Temel-Tazeleme Eğitimleri’ne ilişkin usul ve esasların eğitimi verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, IATA ve TMKT (Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü) onaylı sertifikaya sahip olacak. UPS’ten Tehlikeli Maddeler İçin Özel Servis: DG Akademi UPS, Uluslararası Tehlikeli Maddeler (IDG) genişletme programı ile Türkiye’de halihazırda yapılabilen istisnai miktarda (EQ) gönderileri, deklarasyon ile sınırlı miktarda (LQ) ve yolcu uçağı seviyesinde (PAX) taşımaya geçerek Türk kimya sektörü için önemli bir adım attı. Böylelikle daha önce taşınması mümkün olmayan ya da miktar olarak taşınamayan kimyevi maddelerin, uygun ülkelere numune gönderimini ve ihracatını mümkün hale getirdi. UPS, IDG servisi ile taşınması uygun olan gönderilerin, gönderici firmanın IATA sertifikalı çalışanı olması koşulu ile ihracatını gerçekleştirilebiliyor. IATA sertifikasına sahip çalışanı olan şirketler aynı zamanda ihracat ve pratik eğitimlerini DG Akademi ile alabilecekler. UPS Türkiye, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Ankara ve İzmir’den istisnai, sınırlı miktar ve yolcu uçağı seviyelerinde numune ve ihracat gönderilerini kabul edebilecek. Bu şehirlerden alınan gönderiler, Express taşımacılığı ile yurt dışındaki teslimat adresine kısa sürede teslim edilebilecek.

İKMİB, UPS ve TÜRK HAVA YOLLARI HAVACILIK AKADEMİSİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI

Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü konumundaki kimya sektöründe ihracatı artırmak ve farklı pazarlara ulaşabilmek amacıyla üye firmalarına yönelik çeşitli çalışmalar gerçekleştiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” iş birliği protokolü imzaladı.

İş birliği kapsamında İKMİB’e üye olan firmalar, tehlikeli maddeler sınıfına giren kimyevi ürünlerin gönderimleri için gerekli IATA sertifikası eğitimini alarak numune gönderimini gerçekleştirebilecek. Bununla birlikte yapılan iş birliğinin, ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi) ile yapılan hızlı ihracatın artışına ve küçük paket ihracatına ivme kazandırması bekleniyor. Ayrıca, eğitime başvuru yapan İKMİB üyesi ilk 100 firma temsilcisi eğitim ücretinde yüzde 50 indirim hakkı kazanacak.

İKMİB’in, UPS ve Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ile Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirdiği protokol imza törenine, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç, Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ve İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Faik Bitlis katıldı.

İmza töreninde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “2018’i rekor yükselişle kapatan Kimyevi Maddeler sektörümüz, en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör olarak, 2019’un ilk 8 ayında da rekor performansını sürdürüyor. Bu performansımızı devam ettirebilmenin en sürdürülebilir yolu da lojistik süreçlerinde ihracatçılarımızın karşılaştığı bürokratik engelleri en aza indirebilmek. Bugün göz bebeğimiz Türk Hava Yolları ve dünyanın en büyük taşımacılık firmalarından UPS ile İKMİB arasında imzalanan “Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı ve Eğitimi” protokolü ihracatçılarımıza sunacakları hizmetlerin koordinasyonu ve firmalarımızın bu alandaki bilgi ve eğitim eksikliklerinin kapatılması noktasında önemli bir boşluğu dolduracaktır. Bilhassa “tehlikeli maddeler” ihracatında gönderilen numunelerin daha hızlı ve dijital ortamda daha güvenli yapılabilmesi, ilgili sertifikaların sağlanmasında büyük bir adımdır. Her sektörde ihracatçımızın doğru ve nitelikli bilgiye en hızlı şekilde ulaşması, küresel boyuttaki varlığımıza önemli bir ivme kazandıracaktır. TİM olarak hedef pazarlara ilişkin dış ticaret verilerine ulaşım, potansiyel müşteri bilgileri, ülkelerin ürünlerle ilgili dinamikleri, standardizasyon ve sertifikasyona ilişkin bilgileri dijital ortamda, ihracatçılarımızın tek bir dokunuş ile elde edebileceği platformlara taşıyoruz.

ABD gibi uzaklık algısı olan pazarlara erişimde, numune gönderim süreleri ve masrafları ciddi bir fırsat maliyeti yaratmaktaydı. Verilecek eğitim ile, süreçlerin hızlandırılmasında ilgili personele kazandırılacak know – how, sektörün hızlı büyümesinde ve pazara erişiminde de en önemli zorluklardan birisi olan zaman kısıtını minimuma indirmeyi amaçlıyor. İKMİB’in başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin ücretlerinin yarısını karşılayacak olması da, ihracatçılarımız için son derece teşvik edici bir uygulama” dedi.

“Başvuru yapan ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’sini İKMİB karşılayacak”

İmza töreninde konuşan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ise, “Dünyanın dört bir yanına, kimyanın 16 alt sektöründe kimyevi madde ve mamulleri ihracatı gerçekleştiren firmalarımız, mevcut ve potansiyel Pazarlar ile ihracat ağını geliştirmek için numune gönderimlerine ihtiyaç duyuyor. Kimya ihracatında yer alan ve çoğu tehlikeli maddeler sınıfına giren ürünlerin numunelerinin iletilmesi kapsamında transfer işlemlerinin sürdürebilmesi için de Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası gerekiyor. İKMİB olarak, ihracatı doğrudan etkileyen, firmaların ihracatını arttırmak için önemli bir süreç olan numune gönderimi ile ilgili yaşanan bu sorunu çözmek amacıyla Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR) sertifikası eğitimi konusunda uzman olan Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ve uluslararası tehlikeli madde taşımacılığı konusunda , ülkemizde de hizmet veren UPS ile iş birliği yapıyoruz. Yaklaşık 6 bini aktif olmak üzere toplam 12 bin üyemizin IATA sertifikası eğitimine katılmasıyla birlikte, UPS’in vermiş olduğu bu servisten faydalanarak, ihracatın önündeki engellerden birini daha kaldırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Yönetim Kurulunda aldığımız karar doğrultusunda IATA eğitimine başvuran üyelerimizden ilk 100 firma temsilcisinin eğitim bedelinin yüzde 50’si Birliğimiz tarafından karşılanacak” dedi.

İş birliği kimya ihracatına katkı sağlayacak

Kimya sektörünün stratejik önemine dikkat çeken Pelister, ”Gerek Ticaret Bakanımızın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda gerekse de ABD ile ticaret hedefimizde kimya sektörümüz öncelikli hedef sektörler arasında yer alıyor. Ülkemizin ihracatında ikinci sektör olmayı başaran kimya sektörümüzün yıl sonunu 20 milyar dolar ihracatla tamamlamasını bekliyoruz. Bu kapsamda kimya ihracatına ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacağına inandığımız bu iş birliğinin başta üye firmalarımız olmak üzere tüm taraflar için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç da imza töreninde yaptığı konuşmada, “UPS olarak Türkiye’de ihracatçılarımızın önünü nasıl açabileceğimize odaklanıyoruz. Kimya sektörü, son 12 aylık verilere göre ihracatımızın yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor ve İKMİB çatısı altındaki ihracatçılarımız yılın ilk 8 ayında yüzde 11’den fazla oranda ihracatlarını büyütmeyi başardılar. Biz de ihracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırma kapsamında kimya sektörümüzün özelde numune, genelde tüm gönderileri için karşılaştıkları tehlikeli madde gönderimi konusunda çalışmalarımızı hızlandırdık ve şu an 123 ülkeye hava yolu ile tehlikeli madde ihracatı yapabilir durumdayız. Bu iş birliği protokolü ile İKMİB üyesi ihracatçılarımız tehlikeli madde konusunda eğitilecek ve UPS ile dünyanın en büyük ekonomilerine tehlikeli madde sınıfında gönderi yapabilme kapasitesine ulaşacak. Bu iş birliği ile İKMİB üyesi olan tüm UPS müşterileri ayrıca avantajlı fiyatlardan da yararlanabilecek. İhracatçımız rakip ülkelere göre bir adım önde olacak, yeni fırsatlara, yeni pazarlara çok daha hızlı erişebilecek” dedi.

Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlenen imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Eğitim Başkanı Müjdat Uludağ ise, “Ülkemizin bayrak taşıyıcısı olarak Türk ihracatçısını dünyanın 300’den fazla şehrine ulaştırıyoruz. İhracatçılarımıza olan desteğimizi bugün eğitim alanında gerçekleştirdiğimiz yeni iş birliğimiz ile pekiştiriyoruz. Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi İKMİB üyesi firmalara uluslararası standartlarda eğitim sağlayarak onlara yeni pazarlara ulaşma noktasında önemli bir katkı sağlayacak.” dedi.

Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’nden IATA Sertifikası

Yapılan iş birliği kapsamında Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi tarafından İKMİB’e üye firmalara, Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR / Kategori 1,2,3,6) Temel-Tazeleme Eğitimleri’ne ilişkin usul ve esasların eğitimi verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, IATA ve TMKT (Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü) onaylı sertifikaya sahip olacak.

UPS’ten Tehlikeli Maddeler İçin Özel Servis: DG Akademi

UPS, Uluslararası Tehlikeli Maddeler (IDG) genişletme programı ile Türkiye’de halihazırda yapılabilen istisnai miktarda (EQ) gönderileri, deklarasyon ile sınırlı miktarda (LQ) ve yolcu uçağı seviyesinde (PAX) taşımaya geçerek Türk kimya sektörü için önemli bir adım attı. Böylelikle daha önce taşınması mümkün olmayan ya da miktar olarak taşınamayan kimyevi maddelerin, uygun ülkelere numune gönderimini ve ihracatını mümkün hale getirdi. UPS, IDG servisi ile taşınması uygun olan gönderilerin, gönderici firmanın IATA sertifikalı çalışanı olması koşulu ile ihracatını gerçekleştirilebiliyor. IATA sertifikasına sahip çalışanı olan şirketler aynı zamanda ihracat ve pratik eğitimlerini DG Akademi ile alabilecekler.

UPS Türkiye, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Ankara ve İzmir’den istisnai, sınırlı miktar ve yolcu uçağı seviyelerinde numune ve ihracat gönderilerini kabul edebilecek. Bu şehirlerden alınan gönderiler, Express taşımacılığı ile yurt dışındaki teslimat adresine kısa sürede teslim edilebilecek.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mw75xy
via IFTTT

30 Eylül 2019 Pazartesi

1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mtZfEG

Aeroflot Mumbai uçuşları için bilet satışına başladı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2o40NWx

1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı Erken tanı hayat kurtarıyor Ağrısız kitleler kanseri işaret edebilir Dünyada ve Türkiye’de meme kanseri görülme oranı arttı ancak erken tanı sayesinde ölüm oranlarında ciddi düşüş gerçekleşti. 10 yıl önce Türkiye’de on kişiden biri erken evre aşamasında meme kanseri teşhisi alırken, bu oran beş hastada bire yükseldi. Tüm dünyada “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak anılan Ekim ayında uzmanlar 20 yaşından büyük bütün kadınlara bir kez daha sesleniyor: “20 yaşından itibaren kendi kendinizi muayene edin, 40’tan itibaren mamografi çektirin. Erken tanıyla hayatınız kurtulur!” Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul edilen ekim ayı boyunca, kampanyanın simge rengi pembe pek çok yerde karşımıza çıkacak, düzenlenen etkinliklerle kadınlarda en çok ölüme yol açan meme kanserine dikkat çekilecek… Farkındalık kampanyaları o kadar işe yaradı ki, tüm dünyada meme kanseri vakaları artmasına rağmen, erken tanı sayesinde hastalıktan ölüm oranları azaldı. Ekim ayı boyunca erken tanı ve bilinçlendirme kampanyalarıyla meme kanserine dikkat çekecek Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Deveci, yüzde 33 oranla Türkiye’de kadınlarda en çok görülen kanser türü olan meme kanseriyle ilgili merak edilen sorulara yanıt vererek, tüm kadınlara seslendi; “Meme kanseri korkulacak değil, tedavisi olan bir durumdur. Önemli olan erken saptamaktır. Gelişmiş cerrahi yöntemlerle hem hayatınız hem memeniz kurtarılabilir.” dedi. MEME KANSERİ ARTTI, ÖLÜM ORANI AZALDI Doç. Dr. Deveci dünyada ve Türkiye’de tüm kanser oranlarında olduğu gibi meme kanseri görülmesinde bir artış olduğunu ancak meme kanserinden ölüm oranlarının giderek azaldığına dikkat çekti. Erken teşhis, cerrahi yöntemlerin gelişmesi, farkındalığın artması nedeniyle ölüm oranlarının azaldığını belirten Deveci, “Batı ülkelerinde kansere yakalanma oranı daha yüksek olmasına karşın Türkiye ve ülkemizin daha doğusundaki ülkelere göre ölüm oranları daha da az. Çünkü daha erken yakalıyorlar.” dedi. Meme kanserinin erken yakalanmasında son beş yıl içinde önemli yol alındığına vurgulayan Doç. Dr. Deveci, on yıl önce on hastada bir olan erken evre meme kanseri yakalama oranının bugün beş hastada bire çıktığını söyledi. KENDİ KENDİNE MUAYENE NASIL YAPILIR? Peki, meme kanseri nasıl erken yakalanabilir, neler yapmak gerekir? Doç. Dr. Deveci, ilk tarama yönteminin 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendini muayene etmek olduğunu söyleyen Deveci, bu muayenenin nasıl yapılacağını şöyle anlattı: “Banyodan önce veya sonra aynanın karşısına geçin. Ayakta iken her iki meme birbirine simetrik mi, herhangi görüntüsel farklılık var mı, meme renginde bir değişiklik var mı bakın. Sonra elinizle dairesel hareketlerle tüm memeyi kontrol edin. Elinize gelen farklı bir durum var mı? Lenf bezi büyümesi olup olmadığını kontrol için koltuk altına bakın. Her iki meme ve koltuk altında bunu yapın. 20 yaşında bu kontrole başlandığında zaman içinde kadın memesinin yapısına alıştığı için nerede ne var bilecektir. Orada bir farklılık olduğunu anladığınız anda hekime başvurun. Ya da memenin başından kanlı akıntı, deride kızarıklıklar olduğu zaman başvurmalı. Bu tespitler bize araştırılması gereken bir durum olduğunu gösteriyor” MAMOGRAFİDEN KORKMAYIN 40 yaşından itibaren her yıl mamografi ve ultrason çekilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Deveci, şöyle devam etti: “Bazı hastalar radyasyon nedeniyle mamografi çektirmek istemiyor. Oysa günümüzde mamografilerin radyasyon oranları çok düşük. O kadar radyasyonu gün boyunca ekranlardan, televizyondan, çevreden zaten alıyoruz. Yılda en az bir kez yaptırılmalıdır. İşlem sırasında yapılan sıkıştırmada memesi yoğun olanlarda bir miktar ağrı olabilir. Ama az sıkıştırılarak yapılan işlemde tanı değeri düşüktür. Söz konusu ağrı kabul edilebilir seviyededir.” BAŞVURAN 10 HASTADAN BİRİ KANSER Hastaneye memesinde kitle olduğu şikayetiyle başvuran hastaların yüzde 10’unda meme kanseri tespit edildiğini belirten Doç. Dr. Deveci, “Meme ağrısıyla başvuran hastaların büyük çoğunluğunda memeye ait kötü huylu hastalık, meme kanseri saptamıyoruz. Ağrı bize daha çok iyi huylu hastalıkları, ağrısız ele gelen kitleler meme kanserine işaret edebilir. Cildimizdeki et benleri gibi memede bir takım yağ bezeleri, kistler olabilir. Bunlar kötü şeyler değillerdir. Burada önemli olan bunu takibe almaktır. İleride bunların nasıl değişim, dönüşüm yapabileceğini bilemeyiz.” dedi. BİYOPSİ KANSERİ YAYMAZ Meme kanserinde kesin tanı koymanın tek yolunun biyopsi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Deveci, bazı hastaların “Meme kanserini yayar mı?” endişesiyle yaptırmaktan çekindiğini belirterek, “Kanser tanısı koymadan ameliyat yapılmaz. Tanıyı da biyopsi ile koyuyoruz. Günümüzde uygulanan tru-cat biyopsi yöntemi güvenlidir. Uygulamada ucunda iğne olan bir tabanca kullanılıyor. İçeri giren iğnenin ucu açılıyor. Parçayı içine aldıktan sonra çıkar. Çevreye bulaşmaz. Biyopsi lokal anestezi ile yapıyor. Ağrı hissedilmiyor. Korkulacak, çekinilecek bir işlem değil. Bu işlemde doğruluk oranı yüzde 96-98’dir.” dedi. ARTIK MEME DE KURTULUYOR Doç. Dr. Deveci, “Artık mastektomi denilen memeyi çıkarma cerrahisi yapmak yerine meme koruyucu cerrahi, memeyi yerinde bırakarak yapılan cerrahiler daha çoğunluklu yapılıyor” dedi. Meme kanseri tedavisinin temelinin cerrahi olduğunu belirten Deveci, teşhis sonrası izlenen yolu şöyle anlattı: “Cerrahi uygulanmadan, meme kanserine şifa bulma ihtimali yok. Vücutta dağılımı olmayan ve meme ile sınırlı olan hastalarda ilk tercih cerrahi olarak tümörün alınmasıdır. Bu işlem genellikle meme koruyucu cerrahi olarak yapılmaktadır. Çok nadiren memenin alınması söz konusu olur. Meme kanseri tanısı alınan hastada vücuda dağılımı olan bir tümör saptanırsa o zaman cerrahiden önce onkolojik tedavi alması gerekiyor. Onkolojik tedaviyle evresi geriletip sonra cerrahi tedavi alabiliyor hasta.” Doç. Dr. Deveci, genel cerrahların meme dokusunda büyük kayıplar olmasına karşın memeyi tekrar dizayn edebilir hale geldiklerine de dikkat çekti: “Artık tüm memeyi aldığımız ameliyatların oranı çok azaldı. Ancak 10 hastadan birinin memesi alınırken, dokuzunda meme koruyucu cerrahi uygulanıyor. Eskiden memenin tamamının alındığı hastalarda, kalan tedavilerin ardından 1-2 yıl sonra vücudun kendi kas sistemi ya da silikon protezlerle rekonstrüksiyonlar yapılıyordu. Ama günümüzde kendi memesini kullanarak bu iş yapılabilir hale geldi. Onkoplastik cerrahide kendi meme dokusundan işlem yaparak orijinale yakın görüntü elde ediyoruz. Bu yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra hastaya radyoterapi veriliyor. Eğer koltuk altı yayılımı varsa aynı cerrahiyle koltuk altı lenf bezleri temizlemesi yapılıyor.” KİMLER RİSK ALTINDA? Doç. Dr. Uğur Deveci meme kanseri riskini artıran yaş, genetik, hormonal ve çevresel faktörleri şöyle sıraladı: Yaş. Yaş ilerledikçe, özellikle 40 yaşından sonra meme kanseri riski artıyor. Genetik. Özellikle birinci derece akrabalarda meme kanserinin, ailesel kanser sendromlarının varlığı meme kanseri riskini arttırıyor. Östrojen. Bir kadın hayatı boyunca östrojen hormonuna ne kadar maruz kalmışsa meme kanserine yakalanma riski o kadar artıyor. Adet görmeye erken başlamak, menopoza geç girmek de östrojene maruz kalma süresini uzatmış oluyor. Çocuk doğurmamış olmak, emzirmemiş olmak, meme kanser riskini artıyor. Menopoza girdikten sonra hormon tedavileri almak riski arttırıyor. Beslenme. Kişide obezite olması, yağlı beslenmesi, alkol tüketimi meme kanser riskini artıyor. RİSKİ NASIL AZALTABİLİRİZ? Doç. Dr. Deveci, meme kanserine yakalanma riskinin nasıl azaltılabileceğini de şöyle sıraladı: Genetik kaynaklı riskler azaltılamaz. Koruyucu cerrahi ile önlem almak gerekebilir.Çevresel faktörler değiştirilebilir. Obezite azaltılmalı. Yağlı gıdalar azaltılıp, sebze-meyve ağırlıklı beslenmeli. Alkol kullanılmamalı. Hareketli yaşam tercih edilmeli.Menopoz sonrasında kullanılan hormon replasman tedavisi, özellikle beş yılı aşıyorsa meme kanser gelişimini iki buçuk kat arttırdığı için artık kadın doğum uzmanları da çok fazla önermiyorlar. KANSER ORANI NEDEN ARTTI? Doç. Dr. Deveci, kanser oranlarında son yıllarda görülen artışın çevresel faktörlerden kaynaklandığını söyleyerek, şunlara dikkat çekti: “Besinlerdeki antioksidan azaldı. Eskiden bir domatesten elde ettiğimiz antioksidan miktarını almak için artık üç domates yemek gerekiyor. Genetiği ile oynanmış gıdalar, kimyasallar ile ilaçlanmış sebze ve meyveler, hormonlu havyaların etlerini tüketiyoruz. Ekranlar, telefonlar, tabletler, her yerde radyasyon var. Maruz kaldığımız radyasyon oranının artması, besinlerdeki koruyucu özelliklerin azalması, toksik etkilerin artması kanser oranlarının yükselmesine neden oluyor” dedi.

Erken tanı hayat kurtarıyor

Ağrısız kitleler kanseri işaret edebilir

  • Dünyada ve Türkiye’de meme kanseri görülme oranı arttı ancak erken tanı sayesinde ölüm oranlarında ciddi düşüş gerçekleşti. 10 yıl önce Türkiye’de on kişiden biri erken evre aşamasında meme kanseri teşhisi alırken, bu oran beş hastada bire yükseldi.
  • Tüm dünyada “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak anılan Ekim ayında uzmanlar 20 yaşından büyük bütün kadınlara bir kez daha sesleniyor:

“20 yaşından itibaren kendi kendinizi muayene edin,

40’tan itibaren mamografi çektirin.

Erken tanıyla hayatınız kurtulur!”

Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul edilen ekim ayı boyunca, kampanyanın simge rengi pembe pek çok yerde karşımıza çıkacak, düzenlenen etkinliklerle kadınlarda en çok ölüme yol açan meme kanserine dikkat çekilecek… Farkındalık kampanyaları o kadar işe yaradı ki, tüm dünyada meme kanseri vakaları artmasına rağmen, erken tanı sayesinde hastalıktan ölüm oranları azaldı.

Ekim ayı boyunca erken tanı ve bilinçlendirme kampanyalarıyla meme kanserine dikkat çekecek Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uğur Deveci, yüzde 33 oranla Türkiye’de kadınlarda en çok görülen kanser türü olan meme kanseriyle ilgili merak edilen sorulara yanıt vererek, tüm kadınlara seslendi; “Meme kanseri korkulacak değil, tedavisi olan bir durumdur. Önemli olan erken saptamaktır. Gelişmiş cerrahi yöntemlerle hem hayatınız hem memeniz kurtarılabilir.” dedi.

MEME KANSERİ ARTTI, ÖLÜM ORANI AZALDI

Doç. Dr. Deveci dünyada ve Türkiye’de tüm kanser oranlarında olduğu gibi meme kanseri görülmesinde bir artış olduğunu ancak meme kanserinden ölüm oranlarının giderek azaldığına dikkat çekti. Erken teşhis, cerrahi yöntemlerin gelişmesi, farkındalığın artması nedeniyle ölüm oranlarının azaldığını belirten Deveci, “Batı ülkelerinde kansere yakalanma oranı daha yüksek olmasına karşın Türkiye ve ülkemizin daha doğusundaki ülkelere göre ölüm oranları daha da az. Çünkü daha erken yakalıyorlar.” dedi.

Meme kanserinin erken yakalanmasında son beş yıl içinde önemli yol alındığına vurgulayan Doç. Dr. Deveci, on yıl önce on hastada bir olan erken evre meme kanseri yakalama oranının bugün beş hastada bire çıktığını söyledi.

KENDİ KENDİNE MUAYENE NASIL YAPILIR?

Peki, meme kanseri nasıl erken yakalanabilir, neler yapmak gerekir? Doç. Dr. Deveci, ilk tarama yönteminin 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendini muayene etmek olduğunu söyleyen Deveci, bu muayenenin nasıl yapılacağını şöyle anlattı:

“Banyodan önce veya sonra aynanın karşısına geçin. Ayakta iken her iki meme birbirine simetrik mi, herhangi görüntüsel farklılık var mı, meme renginde bir değişiklik var mı bakın. Sonra elinizle dairesel hareketlerle tüm memeyi kontrol edin. Elinize gelen farklı bir durum var mı? Lenf bezi büyümesi olup olmadığını kontrol için koltuk altına bakın. Her iki meme ve koltuk altında bunu yapın. 20 yaşında bu kontrole başlandığında zaman içinde kadın memesinin yapısına alıştığı için nerede ne var bilecektir. Orada bir farklılık olduğunu anladığınız anda hekime başvurun. Ya da memenin başından kanlı akıntı, deride kızarıklıklar olduğu zaman başvurmalı. Bu tespitler bize araştırılması gereken bir durum olduğunu gösteriyor”

MAMOGRAFİDEN KORKMAYIN

40 yaşından itibaren her yıl mamografi ve ultrason çekilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Deveci, şöyle devam etti:

“Bazı hastalar radyasyon nedeniyle mamografi çektirmek istemiyor. Oysa günümüzde mamografilerin radyasyon oranları çok düşük. O kadar radyasyonu gün boyunca ekranlardan, televizyondan, çevreden zaten alıyoruz. Yılda en az bir kez yaptırılmalıdır. İşlem sırasında yapılan sıkıştırmada memesi yoğun olanlarda bir miktar ağrı olabilir. Ama az sıkıştırılarak yapılan işlemde tanı değeri düşüktür. Söz konusu ağrı kabul edilebilir seviyededir.”

BAŞVURAN 10 HASTADAN BİRİ KANSER

Hastaneye memesinde kitle olduğu şikayetiyle başvuran hastaların yüzde 10’unda meme kanseri tespit edildiğini belirten Doç. Dr. Deveci, “Meme ağrısıyla başvuran hastaların büyük çoğunluğunda memeye ait kötü huylu hastalık, meme kanseri saptamıyoruz. Ağrı bize daha çok iyi huylu hastalıkları, ağrısız ele gelen kitleler meme kanserine işaret edebilir. Cildimizdeki et benleri gibi memede bir takım yağ bezeleri, kistler olabilir. Bunlar kötü şeyler değillerdir. Burada önemli olan bunu takibe almaktır. İleride bunların nasıl değişim, dönüşüm yapabileceğini bilemeyiz.” dedi.

BİYOPSİ KANSERİ YAYMAZ

Meme kanserinde kesin tanı koymanın tek yolunun biyopsi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Deveci, bazı hastaların “Meme kanserini yayar mı?” endişesiyle yaptırmaktan çekindiğini belirterek, “Kanser tanısı koymadan ameliyat yapılmaz. Tanıyı da biyopsi ile koyuyoruz. Günümüzde uygulanan tru-cat biyopsi yöntemi güvenlidir. Uygulamada ucunda iğne olan bir tabanca kullanılıyor. İçeri giren iğnenin ucu açılıyor. Parçayı içine aldıktan sonra çıkar. Çevreye bulaşmaz. Biyopsi lokal anestezi ile yapıyor. Ağrı hissedilmiyor. Korkulacak, çekinilecek bir işlem değil. Bu işlemde doğruluk oranı yüzde 96-98’dir.” dedi.

ARTIK MEME DE KURTULUYOR

Doç. Dr. Deveci, “Artık mastektomi denilen memeyi çıkarma cerrahisi yapmak yerine meme koruyucu cerrahi, memeyi yerinde bırakarak yapılan cerrahiler daha çoğunluklu yapılıyor” dedi. Meme kanseri tedavisinin temelinin cerrahi olduğunu belirten Deveci, teşhis sonrası izlenen yolu şöyle anlattı:

“Cerrahi uygulanmadan, meme kanserine şifa bulma ihtimali yok. Vücutta dağılımı olmayan ve meme ile sınırlı olan hastalarda ilk tercih cerrahi olarak tümörün alınmasıdır. Bu işlem genellikle meme koruyucu cerrahi olarak yapılmaktadır. Çok nadiren memenin alınması söz konusu olur. Meme kanseri tanısı alınan hastada vücuda dağılımı olan bir tümör saptanırsa o zaman cerrahiden önce onkolojik tedavi alması gerekiyor. Onkolojik tedaviyle evresi geriletip sonra cerrahi tedavi alabiliyor hasta.”

Doç. Dr. Deveci, genel cerrahların meme dokusunda büyük kayıplar olmasına karşın memeyi tekrar dizayn edebilir hale geldiklerine de dikkat çekti:

“Artık tüm memeyi aldığımız ameliyatların oranı çok azaldı. Ancak 10 hastadan birinin memesi alınırken, dokuzunda meme koruyucu cerrahi uygulanıyor. Eskiden memenin tamamının alındığı hastalarda, kalan tedavilerin ardından 1-2 yıl sonra vücudun kendi kas sistemi ya da silikon protezlerle rekonstrüksiyonlar yapılıyordu. Ama günümüzde kendi memesini kullanarak bu iş yapılabilir hale geldi. Onkoplastik cerrahide kendi meme dokusundan işlem yaparak orijinale yakın görüntü elde ediyoruz. Bu yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra hastaya radyoterapi veriliyor. Eğer koltuk altı yayılımı varsa aynı cerrahiyle koltuk altı lenf bezleri temizlemesi yapılıyor.”

KİMLER RİSK ALTINDA?

Doç. Dr. Uğur Deveci meme kanseri riskini artıran yaş, genetik, hormonal ve çevresel faktörleri şöyle sıraladı:

  • Yaş. Yaş ilerledikçe, özellikle 40 yaşından sonra meme kanseri riski artıyor.
  • Genetik. Özellikle birinci derece akrabalarda meme kanserinin, ailesel kanser sendromlarının varlığı meme kanseri riskini arttırıyor.
  • Östrojen. Bir kadın hayatı boyunca östrojen hormonuna ne kadar maruz kalmışsa meme kanserine yakalanma riski o kadar artıyor. Adet görmeye erken başlamak, menopoza geç girmek de östrojene maruz kalma süresini uzatmış oluyor. Çocuk doğurmamış olmak, emzirmemiş olmak, meme kanser riskini artıyor. Menopoza girdikten sonra hormon tedavileri almak riski arttırıyor.
  • Beslenme. Kişide obezite olması, yağlı beslenmesi, alkol tüketimi meme kanser riskini artıyor.

RİSKİ NASIL AZALTABİLİRİZ?

Doç. Dr. Deveci, meme kanserine yakalanma riskinin nasıl azaltılabileceğini de şöyle sıraladı: Genetik kaynaklı riskler azaltılamaz. Koruyucu cerrahi ile önlem almak gerekebilir.Çevresel faktörler değiştirilebilir. Obezite azaltılmalı. Yağlı gıdalar azaltılıp, sebze-meyve ağırlıklı beslenmeli. Alkol kullanılmamalı. Hareketli yaşam tercih edilmeli.Menopoz sonrasında kullanılan hormon replasman tedavisi, özellikle beş yılı aşıyorsa meme kanser gelişimini iki buçuk kat arttırdığı için artık kadın doğum uzmanları da çok fazla önermiyorlar.

KANSER ORANI NEDEN ARTTI?

Doç. Dr. Deveci, kanser oranlarında son yıllarda görülen artışın çevresel faktörlerden kaynaklandığını söyleyerek, şunlara dikkat çekti:

“Besinlerdeki antioksidan azaldı. Eskiden bir domatesten elde ettiğimiz antioksidan miktarını almak için artık üç domates yemek gerekiyor. Genetiği ile oynanmış gıdalar, kimyasallar ile ilaçlanmış sebze ve meyveler, hormonlu havyaların etlerini tüketiyoruz. Ekranlar, telefonlar, tabletler, her yerde radyasyon var. Maruz kaldığımız radyasyon oranının artması, besinlerdeki koruyucu özelliklerin azalması, toksik etkilerin artması kanser oranlarının yükselmesine neden oluyor” dedi.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mtZfEG
via IFTTT

Aeroflot Mumbai uçuşları için bilet satışına başladı Aeroflot Mumbai uçuşları için bilet satışlarına başladı Aeroflot, Hindistan’ın Mumbai şehrine düzenleyeceği direkt uçuş için bilet satışlarına başladı. Moskova – Mumbai – Moskova hattında tarifeli uçak seferleri 2 Temmuz 2020’de başlayacak. Mumbai şehrine düzenlenen seferlerle Aeroflot Hindistan’da ikinci noktaya uçmaya başlamış olacak. Daha önce havayolu Delhi hizmeti vermekteydi. Uçuşlar aşağıdaki programa göre Airbus 330 uçakları kullanılarak günlük olarak gerçekleşecek: Moskova – Mumbai – Uçuş SU0238 Sheremetyevo 00: 45’te kalkacak ve Chhatrapati Shivaji’ye 10: 15’te varacak (tüm saatler lokal) Mumbai – Moskova – Uçuş SU0239, Chhatrapati Shivaji’den saat 11: 45’te kalkacak ve saat 16: 15’te Sheremetyevo’ya varacak (lokal saat) Mumbai, Hindistan’ın en büyük şehri. Hint istihdamının yüzde onunu karşılayan şehir ülkenin ekonomisinde kilit durumunda. Mumbai, Hindistan’a açılan bir kapı ve önemli bir ulaşım merkezi. Mumbai sadece bir ticaret ve finans merkezi değil,  ayrıca çeşitli kültürleri ve dinleri harmanlayan, eşsiz mirasa sahip bir şehir. Bu çeşitlilik, dünyanın en eski medeniyetlerinden birini tanımak isteyen uluslararası turistleri kendine çekiyor.

Aeroflot Mumbai uçuşları için bilet satışlarına başladı

Aeroflot, Hindistan’ın Mumbai şehrine düzenleyeceği direkt uçuş için bilet satışlarına başladı.
Moskova – Mumbai – Moskova hattında tarifeli uçak seferleri 2 Temmuz 2020’de başlayacak. Mumbai şehrine düzenlenen seferlerle Aeroflot Hindistan’da ikinci noktaya uçmaya başlamış olacak. Daha önce havayolu Delhi hizmeti vermekteydi.

Uçuşlar aşağıdaki programa göre Airbus 330 uçakları kullanılarak günlük olarak gerçekleşecek:

Moskova – Mumbai
– Uçuş SU0238 Sheremetyevo 00: 45’te kalkacak ve Chhatrapati Shivaji’ye 10: 15’te varacak (tüm saatler lokal)
Mumbai – Moskova
– Uçuş SU0239, Chhatrapati Shivaji’den saat 11: 45’te kalkacak ve saat 16: 15’te Sheremetyevo’ya varacak (lokal saat)

Mumbai, Hindistan’ın en büyük şehri. Hint istihdamının yüzde onunu karşılayan şehir ülkenin ekonomisinde kilit durumunda. Mumbai, Hindistan’a açılan bir kapı ve önemli bir ulaşım merkezi. Mumbai sadece bir ticaret ve finans merkezi değil,  ayrıca çeşitli kültürleri ve dinleri harmanlayan, eşsiz mirasa sahip bir şehir. Bu çeşitlilik, dünyanın en eski medeniyetlerinden birini tanımak isteyen uluslararası turistleri kendine çekiyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2o40NWx
via IFTTT

Adria Airways iflas başvurusunda bulundu Adria Airways, iflas işlemlerinde bulunduğunu ve uçuşlarını durdurduğunu açıkladı. Sloven bayrak taşıyıcısı, uçuş operasyonlarını geçen hafta Pazartesi akşamından itibaren  durdurmaya başladı. Geçtiğimiz iki hafta boyunca ve özellikle de son birkaç gün boyunca, Adria filosunundaki uçakların çoğu kiralayanlar tarafında geri çekilmişti, bu zaten geri dönüşü imkansız hale getirdi. Daha önce, Adria Airways, Slovenya hükümetinden dört milyon Euro tutarında bir kurtarma kredisi talep etmiş ama olumlu sonuç alamamıştı. Borç reddedildi ve hükümet “para kaybı” olacağını belirtti. Bu arada, Slovenya Ekonomi Bakanı, hükümetin ülkenin uluslararası bağlantılarındaki boşlukları doldurmak için yeni bir havayolu kurmayı düşündüğünü açıkladı. 1961’de kurulan havayolu şirket, Star Alliance’ın bir parçası ve Alman bayrak taşıyıcısı Lufthansa’nın yakın bir ortağıydı. Adria, hem kod paylaşımı anlaşmalarıyla hem de Lufthansa uçuş numarasına sahip bazı uçuşlarda özel kiralama anlaşmalarıyla çok sayıda uçuş gerçekleştiriyordu. Hatta Lufthansa Grubunun sık uçan yolcu programı olan ‘Miles & More’ kullanıldı.  Adria Airways’in filosu Airbus A319, Bombardier CRJ bölgesel jetleri ve Saab 2000 turboprop uçağından oluşuyordu. Şirkette 550’den fazla kişi istihdam ediliyordu.  

Adria Airways, iflas işlemlerinde bulunduğunu ve uçuşlarını durdurduğunu açıkladı.

Sloven bayrak taşıyıcısı, uçuş operasyonlarını geçen hafta Pazartesi akşamından itibaren  durdurmaya başladı.

Geçtiğimiz iki hafta boyunca ve özellikle de son birkaç gün boyunca, Adria filosunundaki uçakların çoğu kiralayanlar tarafında geri çekilmişti, bu zaten geri dönüşü imkansız hale getirdi.

Daha önce, Adria Airways, Slovenya hükümetinden dört milyon Euro tutarında bir kurtarma kredisi talep etmiş ama olumlu sonuç alamamıştı. Borç reddedildi ve hükümet “para kaybı” olacağını belirtti.

Bu arada, Slovenya Ekonomi Bakanı, hükümetin ülkenin uluslararası bağlantılarındaki boşlukları doldurmak için yeni bir havayolu kurmayı düşündüğünü açıkladı.

1961’de kurulan havayolu şirket, Star Alliance’ın bir parçası ve Alman bayrak taşıyıcısı Lufthansa’nın yakın bir ortağıydı. Adria, hem kod paylaşımı anlaşmalarıyla hem de Lufthansa uçuş numarasına sahip bazı uçuşlarda özel kiralama anlaşmalarıyla çok sayıda uçuş gerçekleştiriyordu. Hatta Lufthansa Grubunun sık uçan yolcu programı olan ‘Miles & More’ kullanıldı. 

Adria Airways’in filosu Airbus A319, Bombardier CRJ bölgesel jetleri ve Saab 2000 turboprop uçağından oluşuyordu. Şirkette 550’den fazla kişi istihdam ediliyordu.

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2o1v8ER
via IFTTT