
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
3 Temmuz 2020 Cuma
UKRAYNA HAVA YOLLARI İSTANBUL SEFERLERİNİ BAŞLATTI

UKRAYNA HAVA YOLLARI İSTANBUL SEFERLERİNİ BAŞLATTI Türkiye seferlerine başlama kararı alan Ukrayna Hava Yolları ilk tarifeli uçuşunu bugün Kiev’den İstanbul’a gerçekleştirdi. Ukrayna Hava Yolları’nın Kiev İstanbul seferini yapan PS-1713 sefer sayılı Boeing 737-800 tipi uçağı bugün İstanbul Havalimanı’na saat 14.33’te 155 yolcusu ile geldi. Ukrayna Hava Yolları, Korona virüs salgını nedeniyle Türkiye ile Ukrayna arasında durdurulan uçuşların tekrar başlatılması kararı sonrası uçuş programını açıkladı. Buna göre şirket Temmuz ayında iç hatlarda başladığı uçuşlarla birlikte dış hatlarda ise İstanbul, Tel Aviv, Amsterdam, Frankfurt, Paris, Dubai, Tiflis, Batum, Larnaka, Atina, Londra, Nice, Roma, Napoli, Bakü, Berlin, Münih, Prag, Erivan, Madrid, Viyana, Barselona, Kişinev ve Milano’ya tarifeli uçuş programına göre seferlerini gerçekleştirecek. 1 Temmuz – 15 Temmuz tarihleri arasında her Cuma ve Pazar günü gerçekleştirilecek olan Kiev-İstanbul-Kiev uçuşlarının yanı sıra her Cumartesi Odessa – İstanbul – Odessa operasyonlarını da gerçekleştirecek. 16 Temmuz – 30 Temmuz arası Salı günleri Kiev – İstanbul- Kiev uçuşları da eklenerek frekans artışına gidecek. SEYAHAT KURALLARI Ukrayna Hükümeti’nin almış olduğu kararlar kapsamında her yüz bin kişide 40 ve üzeri aktif vakaya sahip olan ülkeler “Kırmızı Bölge Ülkesi” olarak değerlendirilirken, her yüz bin kişide 40’ın altında aktif vakası olan ülkeler “Yeşil Bölge Ülkesi” olarak kabul ediliyor. Kırmızı Bölge ülkelerinden Ukrayna’ya gelen tüm yolculara 14 gün karantina uygulanacağı da alınan kararlar dahilinde. Günlük olarak güncellenen bu değerlendirme listesi Ukrayna Sağlık Bakanlığı internet sitesinde yayınlanıyor. “Yeşil Bölge Ülkeleri”nden gelen yolculara Ukrayna’da gözlem veya ön izolasyon uygulanmıyor. Türkiye “Yeşil Bölge” listesine dahil olduğu için seyahat kısıtlaması bulunmuyor. Ukrayna, Türk vatandaşı olan yolcuların ülkeye girişine izin veriyor. Ancak Ukrayna’ya gelen tüm yabancıların, Ukrayna’da süresiz ikamet iznine sahip kişiler hariç en az 14 gün geçerli Covid-19 tedavisini kapsayan sağlık sigortasına sahip olmaları isteniyor.
Türkiye seferlerine başlama kararı alan Ukrayna Hava Yolları ilk tarifeli uçuşunu bugün Kiev’den İstanbul’a gerçekleştirdi.
Ukrayna Hava Yolları’nın Kiev İstanbul seferini yapan PS-1713 sefer sayılı Boeing 737-800 tipi uçağı bugün İstanbul Havalimanı’na saat 14.33’te 155 yolcusu ile geldi.
Ukrayna Hava Yolları, Korona virüs salgını nedeniyle Türkiye ile Ukrayna arasında durdurulan uçuşların tekrar başlatılması kararı sonrası uçuş programını açıkladı. Buna göre şirket Temmuz ayında iç hatlarda başladığı uçuşlarla birlikte dış hatlarda ise İstanbul, Tel Aviv, Amsterdam, Frankfurt, Paris, Dubai, Tiflis, Batum, Larnaka, Atina, Londra, Nice, Roma, Napoli, Bakü, Berlin, Münih, Prag, Erivan, Madrid, Viyana, Barselona, Kişinev ve Milano’ya tarifeli uçuş programına göre seferlerini gerçekleştirecek.
1 Temmuz – 15 Temmuz tarihleri arasında her Cuma ve Pazar günü gerçekleştirilecek olan Kiev-İstanbul-Kiev uçuşlarının yanı sıra her Cumartesi Odessa – İstanbul – Odessa operasyonlarını da gerçekleştirecek.
16 Temmuz – 30 Temmuz arası Salı günleri Kiev – İstanbul- Kiev uçuşları da eklenerek frekans artışına gidecek.
SEYAHAT KURALLARI
Ukrayna Hükümeti’nin almış olduğu kararlar kapsamında her yüz bin kişide 40 ve üzeri aktif vakaya sahip olan ülkeler “Kırmızı Bölge Ülkesi” olarak değerlendirilirken, her yüz bin kişide 40’ın altında aktif vakası olan ülkeler “Yeşil Bölge Ülkesi” olarak kabul ediliyor. Kırmızı Bölge ülkelerinden Ukrayna’ya gelen tüm yolculara 14 gün karantina uygulanacağı da alınan kararlar dahilinde. Günlük olarak güncellenen bu değerlendirme listesi Ukrayna Sağlık Bakanlığı internet sitesinde yayınlanıyor.
“Yeşil Bölge Ülkeleri”nden gelen yolculara Ukrayna’da gözlem veya ön izolasyon uygulanmıyor. Türkiye “Yeşil Bölge” listesine dahil olduğu için seyahat kısıtlaması bulunmuyor.
Ukrayna, Türk vatandaşı olan yolcuların ülkeye girişine izin veriyor. Ancak Ukrayna’ya gelen tüm yabancıların, Ukrayna’da süresiz ikamet iznine sahip kişiler hariç en az 14 gün geçerli Covid-19 tedavisini kapsayan sağlık sigortasına sahip olmaları isteniyor.

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2ZDQreU
via IFTTT
TÜM SANIKLAR TAHLİYE EDİLDİ Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn’un, ev hapsinde tutulduğu Japonya’dan Lübnan’a kaçmasına ilişkin 4 pilot, bir şirket yöneticisi ve 2 hostesin bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davada, tüm tutuklu sanıklar hakkında tahliye kararı verildi. Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn’un, özel bir kargo firmasına ait uçakla ev hapsinde tutulduğu Japonya’nın Osaka şehrinden İstanbul’a, buradan da Lübnan’ın başkenti Beyrut’a kaçmasına ilişkin, aralarında hostes ve pilotlar ile şirket yöneticisinin de bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Okan Kösemen, Bahri Kutlu Sömek, Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram, Serhat Kahvecioğlu ve tutuksuz sanıklar Nesrin Altunalan, Serpil Kurnaz Kuyumcu ile avukatları katıldı. PİLOTLAR SAVUNMA YAPTI Osaka’dan İstanbul’a gelen uçağın pilotu tutuklu sanık Noyan Pasin savunmasında, “Uygulamada manifestoyu yer hizmetleri düzenler. Bizim ve uçak personellerinin yolcuları manifestodaki kişiler olup olmadığını kontrol etme yetkimiz yoktur. İki küçük minibüsle bagajlar geldi. İkisi sığmadı, büyük olanı bagaja girdi. Küçüğü sığmadı, kabin bölümüne koydular. Sıradışı bir şey olmadı. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. GELEN UÇAKTA ESKİ CEO’NUN OLDUĞUNU BİLMEDİĞİNİ SÖYLEDİ Nicholas Mezsaroz isimli kişiyle daha önceden tanıştığını ve uçakta Carlos Ghosn’un olduğunu bilmediğini söyleyen şirket yöneticisi sanık Okan Kösemen, “Benim şirketteki pozisyonum gereği uçağın uçuşu ve her şeyi takip ederim. Taşınan iki Amerikalı yolcuyu taşımam için Nicholas ile anlaştım” dedi. “EŞİMİN NEREDE ÇALIŞTIĞINI SÖYLEDİ” Sanık Kösemen, “Osaka’dan Türkiye uçak kalktıktan sonra Nicolas beni Whatsapp benzeri bir programdan aradı ve uçağın internet sisteminin çalışıp çalışmadığını sordu. İnternet geldikten sonra Nicholas beni yine aradı. ‘Amerikan vatandaşı olanların yanında Nissan CEO’su var Türkiye’ye getiriyoruz. Beyrut’a götüreceksiniz sıkıntısı yok. Yanında Amerikalı olacak. Legal pasaportu var’ dedi. Ben şaşırdım. Manifestoda iki yolcu vardı, üç yolcularmış. Nasıl olur dedim. ‘Ben böyle bir şeye ortak olmak istemiyorum’ dedim. Yanındaki kişiyle konuşmaya başladı. Eşimin nerede çalıştığını söyledi. Çocuğumun anaokulunun adını söyledi. Ben telaşlandım. ‘Tamam’ dedim, ‘seni arayacağım’. Düşünmeye çalıştım. Alana giderken eşimi, çocuğumu yanıma aldım” ifadelerini kullandı. “SEN CARLOS’LA GİDECEKSİN DEDİLER” Kösemen şöyle devam etti: “Uçak indikten sonra karşıladım. İki Amerikalı yolcuyla kabinin olduğu bölümde kutunun olduğu yerde konuştuk. Carlos’un arkada olduğunu söylediler. ‘Kim Beyrut’a gelecek’ dedim. Sen Carlos’la gideceksin dediler. Mecbur adamı uçağa koyduk bir şekilde teknisyenleri uçaktan uzaklaştırmaya çalıştım. Boşlukta Carlos’u alıp arabaya bindirip uçağa götürdüm. Uçak Beyrut’a inince 2 görevli geldi. Carlos yanına çağırınca gittim. Bu sırada Nicholas’ın uçağını gördüm. Kendisi bana ‘gidebilirsin’ anlamında işaret yaptı. Uçakla Nicholas ile görüştük. Kendisi bana bu olayın kimse tarafından bilinmeyeceğini söyledi. Para alışverişi olmadı. Aksine daha büyük kayıplarım oldu.” “SADECE UÇUŞU GERÇEKLEŞTİRMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ” Osaka’dan İstanbul’a gelen uçağın pilotu sanık Bahri Kutlu Sömek, “Biz sadece uçuşu gerçekleştirmekle yükümlüyüz. Dubai’den yolcu alımı sırasında önce Dubai yer hizmetleri kutuları getirdi. Ufak kutu kabine, büyük kutu bagaja kondu. Osaka’ya uçuş sırasında yolcularla hiç görüşmedim. Osaka’da ise bütün yolcu taşıma ve bagaj taşıma işlemlerini yer hizmetleri gerçekleştirdi. İstanbul’a inince Okan bey uçağa geldi” diyerek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. “BAGAJLARI BİZ KONTROL ETMEYİZ” İstanbul’dan Beyrut’a giden uçağın pilotu tutuklu sanık Özgü Bilge Bayram, “Okan Kösemen ile uçuş bilgisi hakkında görüşmemiz oldu. Uçağa binen kişileri ve uçağa alınan bagajları biz kontrol etmeyiz bunu yer hizmetleri gerçekleştirir” diye konuştu. Tutuklu sanık Serhat Kahvecioğlu da, uçuş boyunca kokpitte olduğunu, sadece uçuşu gerçekleştirdiğini belirtti. HOSTESLER DE SAVUNMA YAPTI Tutuksuz sanık Nesrin Altunalan, “Ne bir menfaatim oldu ne yardımım oldu. Suçlamaları kabul etmiyorum. Kesinlikle yasadışı ülkeye giriş çıkış yapan Carlos Ghosn’u uçurduğumuzu bilmiyordum” dedi. Tutuksuz sanıklardan Serpil Kurnaz Kuyumcu ise, kabine girmediğini, uçuş boyunca uçağın ön tarafında bulunduğunu söyledi. Müşteki Can Şaşmaz da, olayları haberlerden ve sosyal medyadan duyduğunu söyleyerek, “Haberlerin çıkmasından sonra Okan Bey’in ifadelerini aldık. Suç unsuru olduğu için şikayette bulunduk” dedi. TAHLİYE KARARI VERİLDİ Mahkeme, tutuklu tüm sanıklar hakkında tahliye kararı vererek duruşmayı erteledi. OLAYIN GEÇMİŞİ Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 31 Aralık 2019’da Yörük Işık kullanıcı adlı kişinin Twitter hesabından, Carlos Ghosn’un, özel bir kargo firmasına ait uçakla, Japonya’nın Osaka şehrinden Atatürk Havalimanı’na geldiği, aynı firmaya ait başka bir uçakla da ülkesi Lübnan’a kaçırıldığı iddiasıyla ilgili paylaşımı üzerine soruşturma başlatıldığı kaydedildi. İddianamede, özel kargo firmasının genel müdürü Can Şaşmaz “müşteki”, şirketin ticaret müdürü Okan Kösemen, özel bir hava yolu şirketinde görevli pilotlar Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram, Bahri Kutlu Sömek ve Serhat Kahvecioğlu ile hostesler Nesrin Altunalan ve Serpil Kurnaz Kuyumcu “sanık” olarak yer aldı. İddianamede, tutuklu sanıklar Okan Kösemen, Bahri Kutlu Sömek, Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram ve Serhat Kahvecioğlu’nun “iştirak halinde göçmen kaçakçılığı” suçundan 3’er yıldan 8’er yıla, tutuksuz sanıklar Nesrin Altunalan ve Serpil Kurnaz Kuyumcu’nun ise “suçu bildirmeme” suçundan 1’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn’un, ev hapsinde tutulduğu Japonya’dan Lübnan’a kaçmasına ilişkin 4 pilot, bir şirket yöneticisi ve 2 hostesin bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davada, tüm tutuklu sanıklar hakkında tahliye kararı verildi.
Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn’un, özel bir kargo firmasına ait uçakla ev hapsinde tutulduğu Japonya’nın Osaka şehrinden İstanbul’a, buradan da Lübnan’ın başkenti Beyrut’a kaçmasına ilişkin, aralarında hostes ve pilotlar ile şirket yöneticisinin de bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.
Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Okan Kösemen, Bahri Kutlu Sömek, Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram, Serhat Kahvecioğlu ve tutuksuz sanıklar Nesrin Altunalan, Serpil Kurnaz Kuyumcu ile avukatları katıldı.
PİLOTLAR SAVUNMA YAPTI
Osaka’dan İstanbul’a gelen uçağın pilotu tutuklu sanık Noyan Pasin savunmasında, “Uygulamada manifestoyu yer hizmetleri düzenler. Bizim ve uçak personellerinin yolcuları manifestodaki kişiler olup olmadığını kontrol etme yetkimiz yoktur. İki küçük minibüsle bagajlar geldi. İkisi sığmadı, büyük olanı bagaja girdi. Küçüğü sığmadı, kabin bölümüne koydular. Sıradışı bir şey olmadı. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
GELEN UÇAKTA ESKİ CEO’NUN OLDUĞUNU BİLMEDİĞİNİ SÖYLEDİ
Nicholas Mezsaroz isimli kişiyle daha önceden tanıştığını ve uçakta Carlos Ghosn’un olduğunu bilmediğini söyleyen şirket yöneticisi sanık Okan Kösemen, “Benim şirketteki pozisyonum gereği uçağın uçuşu ve her şeyi takip ederim. Taşınan iki Amerikalı yolcuyu taşımam için Nicholas ile anlaştım” dedi.
“EŞİMİN NEREDE ÇALIŞTIĞINI SÖYLEDİ”
Sanık Kösemen, “Osaka’dan Türkiye uçak kalktıktan sonra Nicolas beni Whatsapp benzeri bir programdan aradı ve uçağın internet sisteminin çalışıp çalışmadığını sordu. İnternet geldikten sonra Nicholas beni yine aradı. ‘Amerikan vatandaşı olanların yanında Nissan CEO’su var Türkiye’ye getiriyoruz. Beyrut’a götüreceksiniz sıkıntısı yok. Yanında Amerikalı olacak. Legal pasaportu var’ dedi. Ben şaşırdım. Manifestoda iki yolcu vardı, üç yolcularmış. Nasıl olur dedim. ‘Ben böyle bir şeye ortak olmak istemiyorum’ dedim. Yanındaki kişiyle konuşmaya başladı. Eşimin nerede çalıştığını söyledi. Çocuğumun anaokulunun adını söyledi. Ben telaşlandım. ‘Tamam’ dedim, ‘seni arayacağım’. Düşünmeye çalıştım. Alana giderken eşimi, çocuğumu yanıma aldım” ifadelerini kullandı.
“SEN CARLOS’LA GİDECEKSİN DEDİLER”
Kösemen şöyle devam etti: “Uçak indikten sonra karşıladım. İki Amerikalı yolcuyla kabinin olduğu bölümde kutunun olduğu yerde konuştuk. Carlos’un arkada olduğunu söylediler. ‘Kim Beyrut’a gelecek’ dedim. Sen Carlos’la gideceksin dediler. Mecbur adamı uçağa koyduk bir şekilde teknisyenleri uçaktan uzaklaştırmaya çalıştım. Boşlukta Carlos’u alıp arabaya bindirip uçağa götürdüm. Uçak Beyrut’a inince 2 görevli geldi. Carlos yanına çağırınca gittim. Bu sırada Nicholas’ın uçağını gördüm. Kendisi bana ‘gidebilirsin’ anlamında işaret yaptı. Uçakla Nicholas ile görüştük. Kendisi bana bu olayın kimse tarafından bilinmeyeceğini söyledi. Para alışverişi olmadı. Aksine daha büyük kayıplarım oldu.”
“SADECE UÇUŞU GERÇEKLEŞTİRMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ”
Osaka’dan İstanbul’a gelen uçağın pilotu sanık Bahri Kutlu Sömek, “Biz sadece uçuşu gerçekleştirmekle yükümlüyüz. Dubai’den yolcu alımı sırasında önce Dubai yer hizmetleri kutuları getirdi. Ufak kutu kabine, büyük kutu bagaja kondu. Osaka’ya uçuş sırasında yolcularla hiç görüşmedim. Osaka’da ise bütün yolcu taşıma ve bagaj taşıma işlemlerini yer hizmetleri gerçekleştirdi. İstanbul’a inince Okan bey uçağa geldi” diyerek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
“BAGAJLARI BİZ KONTROL ETMEYİZ”
İstanbul’dan Beyrut’a giden uçağın pilotu tutuklu sanık Özgü Bilge Bayram, “Okan Kösemen ile uçuş bilgisi hakkında görüşmemiz oldu. Uçağa binen kişileri ve uçağa alınan bagajları biz kontrol etmeyiz bunu yer hizmetleri gerçekleştirir” diye konuştu.
Tutuklu sanık Serhat Kahvecioğlu da, uçuş boyunca kokpitte olduğunu, sadece uçuşu gerçekleştirdiğini belirtti.
HOSTESLER DE SAVUNMA YAPTI
Tutuksuz sanık Nesrin Altunalan, “Ne bir menfaatim oldu ne yardımım oldu. Suçlamaları kabul etmiyorum. Kesinlikle yasadışı ülkeye giriş çıkış yapan Carlos Ghosn’u uçurduğumuzu bilmiyordum” dedi. Tutuksuz sanıklardan Serpil Kurnaz Kuyumcu ise, kabine girmediğini, uçuş boyunca uçağın ön tarafında bulunduğunu söyledi.
Müşteki Can Şaşmaz da, olayları haberlerden ve sosyal medyadan duyduğunu söyleyerek, “Haberlerin çıkmasından sonra Okan Bey’in ifadelerini aldık. Suç unsuru olduğu için şikayette bulunduk” dedi.
TAHLİYE KARARI VERİLDİ
Mahkeme, tutuklu tüm sanıklar hakkında tahliye kararı vererek duruşmayı erteledi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 31 Aralık 2019’da Yörük Işık kullanıcı adlı kişinin Twitter hesabından, Carlos Ghosn’un, özel bir kargo firmasına ait uçakla, Japonya’nın Osaka şehrinden Atatürk Havalimanı’na geldiği, aynı firmaya ait başka bir uçakla da ülkesi Lübnan’a kaçırıldığı iddiasıyla ilgili paylaşımı üzerine soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
İddianamede, özel kargo firmasının genel müdürü Can Şaşmaz “müşteki”, şirketin ticaret müdürü Okan Kösemen, özel bir hava yolu şirketinde görevli pilotlar Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram, Bahri Kutlu Sömek ve Serhat Kahvecioğlu ile hostesler Nesrin Altunalan ve Serpil Kurnaz Kuyumcu “sanık” olarak yer aldı.
İddianamede, tutuklu sanıklar Okan Kösemen, Bahri Kutlu Sömek, Noyan Pasin, Özgü Bilge Bayram ve Serhat Kahvecioğlu’nun “iştirak halinde göçmen kaçakçılığı” suçundan 3’er yıldan 8’er yıla, tutuksuz sanıklar Nesrin Altunalan ve Serpil Kurnaz Kuyumcu’nun ise “suçu bildirmeme” suçundan 1’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/38o7TZ3
via IFTTT
“Ne iş yaparsanız yapın önce lojistiği planlayın!” Çok beğendim gerçekten “Ne iş yaparsanız yapın önce lojistiği planlayın!” Çok iyi özetlemiş Oruç Kaya Salgın, lojistiğin önemini bir kez daha gözler önüne sererken bu süreci doğru yöneten şirketler bir adım öne çıktı. Sektör uzmanı Oruç Kaya, lojistiği iyi planlanamamış işlerin başarısızlığa mahkûm olduğunu vurguladı. Lojistik; koronavirüs salgını ile birlikte sadece şirketlerin değil, ülkelerin de öncelikli gündemlerinden biri oldu. Başta sağlık ve gıda ürünleri olmak üzere malları alıcısına ulaştırmak belki de hiç olmadığı kadar önem kazandı. Lojistik sürecini doğru yöneten ülkeler ve şirketler bu dönemde bir adım öne çıktı. Sektörün önde gelen uzmanlarından O2 Lojistik Yönetim Danışmanlık kurucusu ve eğitmen H.Oruç Kaya, lojistikteki son gelişmeleri, ihtiyaçları ve gelecek döneme beklentilerini DÜNYA’ya anlatırken, şirketlere de önemli tavsiyelerde bulundu… Salgının ardından lojistiğin en fazla önem kazandığı alanlardan biri de kuşkusuz e-ticaret oldu. Pandemi nedeniyle eve kapanan insanlar, temel ihtiyaçlarını e-ticaret yoluyla karşıladı. Bu dönemde birçok firmanın sipariş adetleri rekor düzeyde arttı. Artan talep, kargo dağıtımlarında gecikmelere neden oldu. E-ticaret firmaları ve kargocuların et ve tırnak gibi olması gerektiğine vurgu yapan Oruç Kaya, “Her iki taraf, doğru şekilde birlikte çalışabilirse bu operasyonel sorunların, doğru planlanan ve uygulanan teknolojik gelişmeler ile çözülebileceğini düşünüyorum” diyor. “Hangi işi yapacak olursanız olun mutlaka ama mutlaka ilk olarak o işin “lojistik” sürecini planlayın ve sonra ona göre işinizi yapılandırın. Yoksa büyük girişimcilik ruhuyla başlanılan işler, bir süre sonra şikayetlere dönüşebilir ve para kayıpları başlar” tavsiyesinde bulunuyor. Covid-19 döneminde çok daha fazla popüler olan e-ticaret işine ilgi arttı. Bu birçok kişinin veya şirketin e-ticarete girmesinin sonucunda doğal olarak “teslimat” ve “dağıtım” işine girmek isteyenlerin sayısında da artış bekleniyor. Kaya, bu konuda ise şirketlere şu öemli uyarıda bulunuyor: “DNA’sı ve genetik kodları, bu işi yapmaya uygun değilse bu kişiler veya şirketler, aynı DNA’sında ve genetik kodlarında “depoculuk” ve “depo yönetimi” olmayan nakliyecilerin depo yönetimi işine girmesi gibi, bu işe girdikten sonra çok zorluk çekmeye başlayacak. Hala tedarik zinciri, lojistik ve nakliye kavramları birbiri ile karıştırılırken “e-ticaret” için lojistik yapılmaya çalışılıyor. 30 yıldır bu işteyim ve öğrendiğim tek şey, şirketler ve girişimciler (patronlar), eğer lojistik, nakliye, “depo”, “şoför”, “depocu” kültürüne sahip değilse ve bunların dinamiklerine göre hareket etmezse sıkıntı. Çünkü çok yoğun “lojistik”, “nakliye”, “depo” operasyonları içeren işlerin (girişimlerin) yapılmaya “çalışılması” çok zor.” “Riski yönetemeyenler krizi yönetmek zorunda kalır” Şirketlerin en önem vermesi gereken konulardan birinin de risk yönetimi olduğunu anlatan Kaya, “Örneğin Covid- 19’un sinyalleri, aralık ayının sonlarına doğru başlamasına rağmen hem gözlemlerim hem de yaptığım ankete göre Türkiye’deki şirketlerin çok büyük kısmı, ancak Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan sonra Covid-19’a karşı önemler almaya başladı. Dünya ve Türkiye, şu anda “krizi yönetmeye” çalışıyor. Riski yönetemeyenler, krizi yönetmek zorunda kalır. Krizi yönetmek, riski yönetmekten çok daha zordur. Pahalıdır, iyi ve doğru yönetebilme olasılığı düşüktür. Krizi yönetebilmenin tek yolu, riski yönetebilmektir” diyor. Salgın sonrası lojistikte nitelikli iş gücünün dijitalleşmeden daha önemli bir konu olacağını belirten Kaya, “Dünyada ve Türkiye’de lojistik sektörünün bence en büyük ve hatta tek sorunu, “yeterli” sayıda “nitelikli” insan kaynağı bulamaması ve bulamayacak olması. Tek ve en büyük sorun çünkü diğer bütün sorunlar, nitelikli insanlarla çözülebilir” yorumunu yapıyor. “Artık normale dönülmez, çünkü normalin kendisi sorun” “CoviDeğiŞimdi” diye bir sloganı olduğunu ifade eden Kaya, şirketlerin salgın sonrası dönem için değişime şimdiden başlaması gerektiğine işaret ederek, “Covid- 19 sonrası artık normale dönülemez çünkü normalin kendisi, bir sorun. Şirketler, sürdürülebilir geliri ve kârlılığı nasıl sağlayabilir? Nitelikli gençleri nasıl istihdam edebilir? İstihdam ettikleri gençlerle nasıl ilişki kurmalı? Mevcut insan kaynağı ile nasıl daha etkin ve verimli çalışabilir? Altyapısını ve kaynaklarını nasıl daha doğru kullanabilir?” gibi sorulara sorularına cevaplar bulmalı” açıklamasını yapıyor. “Müşteriye yakınlık, stok ve depolama önem kazanacak” Kaya, salgının sadece nakliyenin değil depolamanın da ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Müşteriye yakınlık çok daha fazla önemli olacak. Şirketler, müşterilerine “çok daha yakın” olacak şekilde yapılanacak. Öte yandan, daha fazla “stok tutma” ihtiyacı, daha fazla “depolama alanı” ihtiyacını getirebilir. Daha fazla depolama alanı ihtiyacı, depo sayısının artırılması veya mevcut alanların doğru kullanılması ile elde edilebilir.” Hava kargo navlunu mayısta düşüşe geçti Navlun piyasasına yönelik değerlendirmeler yapan Kaya, yolcu uçaklarının devre dışı kalması ile hızlı yükselişe geçen hava kargo navlunun düşüşe geçtiğini aktarıyor ve şu bilgileri veriyor: “TAC Index verilerine göre örneğin Asya Pasifik’ten Avrupa’ya şubat ayının son haftasından itibaren yükselen hava kargo fiyatları, ilk defa mayıs ayının başında düşüş yaşadı. Eğer ülkelerin yavaş yavaş geçmeyi planladığı “normalleşme” döneminde üretimin artması ve ticaretin hızlanması sonucunda hava kargo yüklerinde artış görülürse bu düşüş, devam edebilir ve sene sonuna doğru yine 2020 yılı başındaki navlunlar görülebilir. Öte yandan Kuzey Amerika’ya olan navlunlar ise hâlâ artıyor. Covid-19 döneminde Türkiye’nin AB’ye kara yolu ihracat taşımalarındaki navlunlarda yüzde 10-15 gibi artış oldu. Eğer Avrupa, çalışmaya başlar ve özellikle ağustos ayında tatile girmezse ithalat ve ihracat navlunları, normale dönebilir. Aksi durumda ihracat navlunları, biraz daha artabilir. Dünya ticaretindeki mal hareketi, Covid nedeniyle düşünce özellikle Konteyner hattı işletmecileri, gemilerini operasyondan çekerek navlun dengesini bulmaya çalıştı. Benim tahminim, sene sonuna kadar ufak artışlarla navlunlar yükselebilir. Deniz navlunları için önemli bir gösterge olan Baltic Dry Index, Şubat ayının başında en düşük noktasına geldi. Baltic Dry Index, geçen dönemde biraz yukarı çıkmaya çalışsa da mayıs ayının ortasında tekrar düşmeye başladı. Benim tahminim, sene sonuna kadar mevcut durumun devam edeceği yönündedir.” “Invest in Turkey sayfasında lojistik öne çıkarılmalı” “Covid-19’un “Türkiye, Tedarik Zinciri ve lojistik ülkesidir” iddiamı gerçekleştireceğini düşünüyorum” diyen Kaya, bu noktada bazı eksikliklerin giderilmesi gerektiğini belirtiyor: “Tedarik Zincirindeki en önemli sorun, envanterin yönetimidir. Çin, OBOR (One Belt One Road) ile bu soruna çözüm arıyor. AB ve ABD ise endüstri 4.0, , bölgesel üretim, bölgesel tedarikçi gibi çözümlerle bu soruna çözüm arıyor. Türkiye, hem üretim gücü ve daha önemlisi üretim potansiyeli hem de coğrafi uygunluğu ile özellikle AB için bu çözümün en önemli parçası olabilir. Türkiye’de şirketler ve yabancı yatırımcılar bu fırsatı kaçırmamalı. Yabancı yatırımcılara bunu anlatmak için gerekli tanıtıma hemen başlamalı ilk adım, “Invest in Turkey” web sayfasını düzelterek atılabilir. Birçok ülkenin “invest in” web sayfalarında “lojistik” vurgusu varken Türkiye’ninkinde böyle bir şey yok. Herkesçe bilinen sorunlar, hemen düzeltilmeli.” Aysel YÜCEL – DÜNYA LOJİPORT
Çok beğendim gerçekten “Ne iş yaparsanız yapın önce lojistiği planlayın!” Çok iyi özetlemiş Oruç Kaya
Salgın, lojistiğin önemini bir kez daha gözler önüne sererken bu süreci doğru yöneten şirketler bir adım öne çıktı. Sektör uzmanı Oruç Kaya, lojistiği iyi planlanamamış işlerin başarısızlığa mahkûm olduğunu vurguladı.
Lojistik; koronavirüs salgını ile birlikte sadece şirketlerin değil, ülkelerin de öncelikli gündemlerinden biri oldu. Başta sağlık ve gıda ürünleri olmak üzere malları alıcısına ulaştırmak belki de hiç olmadığı kadar önem kazandı. Lojistik sürecini doğru yöneten ülkeler ve şirketler bu dönemde bir adım öne çıktı. Sektörün önde gelen uzmanlarından O2 Lojistik Yönetim Danışmanlık kurucusu ve eğitmen H.Oruç Kaya, lojistikteki son gelişmeleri, ihtiyaçları ve gelecek döneme beklentilerini DÜNYA’ya anlatırken, şirketlere de önemli tavsiyelerde bulundu…
Salgının ardından lojistiğin en fazla önem kazandığı alanlardan biri de kuşkusuz e-ticaret oldu. Pandemi nedeniyle eve kapanan insanlar, temel ihtiyaçlarını e-ticaret yoluyla karşıladı. Bu dönemde birçok firmanın sipariş adetleri rekor düzeyde arttı. Artan talep, kargo dağıtımlarında gecikmelere neden oldu. E-ticaret firmaları ve kargocuların et ve tırnak gibi olması gerektiğine vurgu yapan Oruç Kaya, “Her iki taraf, doğru şekilde birlikte çalışabilirse bu operasyonel sorunların, doğru planlanan ve uygulanan teknolojik gelişmeler ile çözülebileceğini düşünüyorum” diyor.
“Hangi işi yapacak olursanız olun mutlaka ama mutlaka ilk olarak o işin “lojistik” sürecini planlayın ve sonra ona göre işinizi yapılandırın. Yoksa büyük girişimcilik ruhuyla başlanılan işler, bir süre sonra şikayetlere dönüşebilir ve para kayıpları başlar” tavsiyesinde bulunuyor. Covid-19 döneminde çok daha fazla popüler olan e-ticaret işine ilgi arttı. Bu birçok kişinin veya şirketin e-ticarete girmesinin sonucunda doğal olarak “teslimat” ve “dağıtım” işine girmek isteyenlerin sayısında da artış bekleniyor. Kaya, bu konuda ise şirketlere şu öemli uyarıda bulunuyor: “DNA’sı ve genetik kodları, bu işi yapmaya uygun değilse bu kişiler veya şirketler, aynı DNA’sında ve genetik kodlarında “depoculuk” ve “depo yönetimi” olmayan nakliyecilerin depo yönetimi işine girmesi gibi, bu işe girdikten sonra çok zorluk çekmeye başlayacak. Hala tedarik zinciri, lojistik ve nakliye kavramları birbiri ile karıştırılırken “e-ticaret” için lojistik yapılmaya çalışılıyor. 30 yıldır bu işteyim ve öğrendiğim tek şey, şirketler ve girişimciler (patronlar), eğer lojistik, nakliye, “depo”, “şoför”, “depocu” kültürüne sahip değilse ve bunların dinamiklerine göre hareket etmezse sıkıntı. Çünkü çok yoğun “lojistik”, “nakliye”, “depo” operasyonları içeren işlerin (girişimlerin) yapılmaya “çalışılması” çok zor.”
“Riski yönetemeyenler krizi yönetmek zorunda kalır”
Şirketlerin en önem vermesi gereken konulardan birinin de risk yönetimi olduğunu anlatan Kaya, “Örneğin Covid- 19’un sinyalleri, aralık ayının sonlarına doğru başlamasına rağmen hem gözlemlerim hem de yaptığım ankete göre Türkiye’deki şirketlerin çok büyük kısmı, ancak Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan sonra Covid-19’a karşı önemler almaya başladı. Dünya ve Türkiye, şu anda “krizi yönetmeye” çalışıyor. Riski yönetemeyenler, krizi yönetmek zorunda kalır. Krizi yönetmek, riski yönetmekten çok daha zordur. Pahalıdır, iyi ve doğru yönetebilme olasılığı düşüktür. Krizi yönetebilmenin tek yolu, riski yönetebilmektir” diyor.
Salgın sonrası lojistikte nitelikli iş gücünün dijitalleşmeden daha önemli bir konu olacağını belirten Kaya, “Dünyada ve Türkiye’de lojistik sektörünün bence en büyük ve hatta tek sorunu, “yeterli” sayıda “nitelikli” insan kaynağı bulamaması ve bulamayacak olması. Tek ve en büyük sorun çünkü diğer bütün sorunlar, nitelikli insanlarla çözülebilir” yorumunu yapıyor.
“Artık normale dönülmez, çünkü normalin kendisi sorun”
“CoviDeğiŞimdi” diye bir sloganı olduğunu ifade eden Kaya, şirketlerin salgın sonrası dönem için değişime şimdiden başlaması gerektiğine işaret ederek, “Covid- 19 sonrası artık normale dönülemez çünkü normalin kendisi, bir sorun. Şirketler, sürdürülebilir geliri ve kârlılığı nasıl sağlayabilir? Nitelikli gençleri nasıl istihdam edebilir? İstihdam ettikleri gençlerle nasıl ilişki kurmalı? Mevcut insan kaynağı ile nasıl daha etkin ve verimli çalışabilir? Altyapısını ve kaynaklarını nasıl daha doğru kullanabilir?” gibi sorulara sorularına cevaplar bulmalı” açıklamasını yapıyor.
“Müşteriye yakınlık, stok ve depolama önem kazanacak”
Kaya, salgının sadece nakliyenin değil depolamanın da ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Müşteriye yakınlık çok daha fazla önemli olacak. Şirketler, müşterilerine “çok daha yakın” olacak şekilde yapılanacak. Öte yandan, daha fazla “stok tutma” ihtiyacı, daha fazla “depolama alanı” ihtiyacını getirebilir. Daha fazla depolama alanı ihtiyacı, depo sayısının artırılması veya mevcut alanların doğru kullanılması ile elde edilebilir.”
Hava kargo navlunu mayısta düşüşe geçti
Navlun piyasasına yönelik değerlendirmeler yapan Kaya, yolcu uçaklarının devre dışı kalması ile hızlı yükselişe geçen hava kargo navlunun düşüşe geçtiğini aktarıyor ve şu bilgileri veriyor: “TAC Index verilerine göre örneğin Asya Pasifik’ten Avrupa’ya şubat ayının son haftasından itibaren yükselen hava kargo fiyatları, ilk defa mayıs ayının başında düşüş yaşadı. Eğer ülkelerin yavaş yavaş geçmeyi planladığı “normalleşme” döneminde üretimin artması ve ticaretin hızlanması sonucunda hava kargo yüklerinde artış görülürse bu düşüş, devam edebilir ve sene sonuna doğru yine 2020 yılı başındaki navlunlar görülebilir. Öte yandan Kuzey Amerika’ya olan navlunlar ise hâlâ artıyor. Covid-19 döneminde Türkiye’nin AB’ye kara yolu ihracat taşımalarındaki navlunlarda yüzde 10-15 gibi artış oldu. Eğer Avrupa, çalışmaya başlar ve özellikle ağustos ayında tatile girmezse ithalat ve ihracat navlunları, normale dönebilir. Aksi durumda ihracat navlunları, biraz daha artabilir. Dünya ticaretindeki mal hareketi, Covid nedeniyle düşünce özellikle Konteyner hattı işletmecileri, gemilerini operasyondan çekerek navlun dengesini bulmaya çalıştı. Benim tahminim, sene sonuna kadar ufak artışlarla navlunlar yükselebilir. Deniz navlunları için önemli bir gösterge olan Baltic Dry Index, Şubat ayının başında en düşük noktasına geldi. Baltic Dry Index, geçen dönemde biraz yukarı çıkmaya çalışsa da mayıs ayının ortasında tekrar düşmeye başladı. Benim tahminim, sene sonuna kadar mevcut durumun devam edeceği yönündedir.”
“Invest in Turkey sayfasında lojistik öne çıkarılmalı”
“Covid-19’un “Türkiye, Tedarik Zinciri ve lojistik ülkesidir” iddiamı gerçekleştireceğini düşünüyorum” diyen Kaya, bu noktada bazı eksikliklerin giderilmesi gerektiğini belirtiyor: “Tedarik Zincirindeki en önemli sorun, envanterin yönetimidir. Çin, OBOR (One Belt One Road) ile bu soruna çözüm arıyor. AB ve ABD ise endüstri 4.0, , bölgesel üretim, bölgesel tedarikçi gibi çözümlerle bu soruna çözüm arıyor. Türkiye, hem üretim gücü ve daha önemlisi üretim potansiyeli hem de coğrafi uygunluğu ile özellikle AB için bu çözümün en önemli parçası olabilir. Türkiye’de şirketler ve yabancı yatırımcılar bu fırsatı kaçırmamalı. Yabancı yatırımcılara bunu anlatmak için gerekli tanıtıma hemen başlamalı ilk adım, “Invest in Turkey” web sayfasını düzelterek atılabilir. Birçok ülkenin “invest in” web sayfalarında “lojistik” vurgusu varken Türkiye’ninkinde böyle bir şey yok. Herkesçe bilinen sorunlar, hemen düzeltilmeli.”
Aysel YÜCEL – DÜNYA
LOJİPORT

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2YVT5xt
via IFTTT
“Ne iş yaparsanız yapın önce lojistiği planlayın!”

