
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
8 Haziran 2020 Pazartesi
NORMALLEŞME ADIMLARININ LOJİSTİK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

NORMALLEŞME ADIMLARININ LOJİSTİK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, 1 Haziran 2020 tarihi itibariyle atılan normalleşme adımlarının lojistik ve taşımacılık sektörüne etkilerini değerlendirdi. HAVA KARGO NAVLUNLARINDA HIZLI BİR DÜŞÜŞ BEKLENMİYOR UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, salgın sonrasında yolcu uçaklarının devre dışı kalması ve alınan olağanüstü tedbirler sonrası hızla yükselen hava kargo navlunlarında hızlı bir düşüş beklemediklerini dile getirdi. Eldener, “Koronavirüs tedbirleri kapsamında sınırların kapanması ve sınırlamaların artmasından en çok etkilenen taşıma modu havayolu oldu. Normalleşme adımlarının atıldığı bugünlerde yolcu uçakları devreye girdi ancak yeni bagaj uygulamaları nedeniyle kapasite sorunu tam olarak çözülebilmiş değil. Bunun yanı sıra ithalat ihracat dengesizliği sebebiyle havayolu taşımacılığı maliyetlerinde bir azalma beklemiyoruz. Ülkemizden çıkış var ancak gelen mal olmayınca bu durum havayolu taşımacılığının birim maliyetlerinin düşmesini engelliyor. Pandemi sürecinde olağanüstü ek tedbirler alındı. Uçuş ekipleri dönüşümlü çalışmaya başladı, otellerde konaklayamadıkları için bir uçuş için birden fazla ekip kullanıldı, her bir personel için özel ekipman koruyucu önlemler alınırken bu süreçler de ek bir maliyet oluşturdu. Pandemi öncesindeki süreçte havalimanı işletmeleri ile kredili olarak çalışan şirketler peşin ödeme yöntemi ile çalışmaya başladılar, bu durum da şirketlerin nakit akışını etkiledi. Uçuş yapılan ülkeler tedbirler kapsamında ekstra maliyet talebinde bulundular, tüm bunlardan hareketle navlun arttı ama giderler de aynı oranda hatta daha fazlasıyla arttı. Taşımacılık ve ticaret tek yönlü yapılmaya başlanınca maliyetler de değişti, ek maliyet kalemlerinin devam etmesi halinde pandemi öncesine göre aynı fiyatların geri gelmesi şu an için mümkün gözükmüyor. YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER İLE YOLCU UÇAKLARININ KARGO KAPASİTELERİ AZALDI Eski düzende yapılan taşımalar ciddi şekilde azaldı, uçuş noktalarının azalması beraberinde yolcu altı taşınan kargoların da azalmasına sebebiyet verecek. Yeni düzenlemeler ile kabin bagajlarının yolcu beraberine alınması yasaklandı, artık kabin bagajlarımız da yüklere ayrılan bölümde yer işgal edecek, bu nedenle özel ve genel kargolara ayrılan bölüm azalmış olacak ve bu da hava kargo navlunlarında artan birim maliyetleri beraberinde getirecek. Aynı zamanda bu dönemde yolcu uçaklarıyla kişisel koruyucu ekipmanlar, maskeler, dezenfektasyon gibi malzemeler taşındı ancak genel ve özel kargolar yolcu uçakları altına koyulamadı. Eğer yolcu uçakları genel ve özel kargolara açılır ve ticaret çift yönlü düzene girer ise o zaman navlunlarda olumlu değişimi konuşabiliriz.” diye konuştu. DENİZYOLU TAŞIMACILIĞINDA TOPARLANMA BEKLENİYOR Pandemi dönemi ile birlikte özellikle ithalat yüklemelerinde düşüş yaşandığını dile getiren Eldener, ihracat yüklemelerinde ise otomotiv sektöründen kaynaklı ciddi bir düşüş yaşansa da Haziran ayı ve sonrasındaki aylar için toparlanmanın mümkün olacağı değerlendirdi. Koronavirüs süreci sonrasında ekipman sorunu yaşamayan, tam kapasite ile taşıma yapan ve uğrak iptalleri neredeyse yok denecek kadar azalan denizyolu taşımacılığının durağan bir şekilde pandemi sürecini tamamlamayı beklediğini ifade etti. KARAYOLU TAŞIMACILIĞINDA PANDEMİNİN ETKİLERİ SÜRÜYOR UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, Pandemi döneminde yaşanan kısıtlamalar, sınır kapılarının kapanması, vize sorunları, vize ofislerinin tam kapasiteli çalışamaması gibi sorunlarla uğraşan ve lojistik akışların büyük sorumluluğunu üstlenen karayolu taşımacılığı henüz pandeminin etkisinden kurtulamadığını dile getirdi. Eldener, “İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik, ülkemizden çıkış olduğu halde ülkemize giren ham madde ya da ürün/mamül olmadığından bu dengesizlik navlun fiyatlarının anlık olarak değişmesine sebep oluyor. Bununla birlikte ihracat araçlarının boş olarak yurda geri dönüş yapması ekstra maliyetler oluşturuyor ve bu durum zor günler geçiren sektör temsilcilerine ağır bir tablo olarak geri dönüyor.” diye ekledi. SALGIN SÜRECİ DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ ÖNEMİNİ ORTAYA KOYDU Hem fiziki temasın diğer taşıma türlerine kıyasla daha az oluşu hem de karayolu sınır kapılarında zaman zaman 50 kilometreyi aşan kuyruklar sebebiyle demiryoluna olan talep artışını hep birlikte gözlemlediklerini dile getiren Emre Eldener, demiryolu taşımacılığına yönelik gelişmeleri şu sözler ile değerlendirdi: “Özellikle bu dönemde ağırlıklı olarak İran firmaları başta olmak üzere karayoluyla taşımaları aksayan çoğu firma demiryolu taşımalarına yöneldi. Hele ki kesintisiz ve diğer taşıma modlarına göre taşıma riski az olan demiryolu taşımalarına olan ilginin gün geçtikçe daha da artacağını öngörebiliyoruz. Marmaray Tüp Geçiti’ne yapılan yatırımlar da bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Yapılan açıklamalara göre yılda 25 bin konteynerin Anadolu’nun sanayi merkezlerinden yüklenerek Marmaray üzerinden Avrupa yakasına geçirilmesi planlanmaktadır. Ülkemizde mamul hale gelen ihraç ürünlerinin Avrupa ülkelerine ihracatının da trenle gerçekleşmesi demiryolu ile sağlanan fiyat avantajı ile ihracatçımızın rekabet gücünü artıracaktır. Yapmış olduğumuz toplantılarda üyelerimizin Marmaray yük geçiş operasyonlarını yakından takip ettiğini ve taşıma operasyonlarını Marmaray üzerinden kesintisiz yapabilmek adına girişimleri, planları ve yatırımları olduğunu biliyoruz. Bunların yanı sıra Marmaray hattının yük trafiğine açılması sektörümüze yeni bir soluk kazandıracağı gibi ülkelerin yatırımlarını da bu taşıma moduna yapacağını bekleyebiliriz. Demiryolu hattının kesintisiz taşımaya uygun ve aktif halde olması, limanların demiryolu bağlantılarının da tamamlanması ile birlikte yine yabancı yatırımcılar için cazip hale gelecektir. Nitekim TCDD Orta Asya ülkeleri demiryolu işletmecileri ve kurumları ile iş birlikleri imzalamış, BTK Hattı’nın daha verimli hale getirilmesi ve kapasitesinin arttırılması için çeşitli yatırımlar hayata geçirilmeye başlanmıştır.” Ülkemizde demiryolu faaliyetlerine yönelik henüz netleşmemiş birkaç konudan da bahsedilmesi gerektiğini düşünen Emre Eldener, “Örneğin; Marmaray hattı üzerinde tehlikeli madde taşıması yapılabilecek mi, gabari dışı olarak adlandırdığımız özel ölçülü malzemeler bu yöntemle taşınabilecek mi, bu hat hafta içi ve hafta sonu aktif olacak mı? Sinyalizasyon konusundaki iyileştirmelerin de yapılması gerektiğini Kasım ayında yapılan seferin sonrasında değerlendirmiştik. Diğer yandan insan faktörünün de düşünülmesi gerekmektedir. Marmaray ve Yüksek Hızlı Trenleri yoğun olarak kullanmaya başlayan başta İstanbullular ve diğer kullanıcılar için yük trenlerinin bir engel teşkil edip etmeyeceği de değerlendirilmelidir.” diye ekledi. Daha çok devletlerin tekelinde olan demiryolu taşımacılığında, tüm süreçlerin açıkça tanımlandığı ve şeffaf bir şekilde uygulandığı; demiryolu hattı ve tren işletmecisi, operatör ve taşıma işi organizatörlerinin rollerinin adil bir şekilde belirlendiği ve tüm paydaşların faaliyetlerini serbest rekabet ortamında sürdürebileceği bir yapı oluşturulmasını gerektiğinin altını çizen Eldener, aksi takdirde yabancı yatırımcının gelmesi bir yana ülke içindeki demiryolu taşımacılığı çalışma ortamı da bozulacaktır ifadelerini kullandı.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, 1 Haziran 2020 tarihi itibariyle atılan normalleşme adımlarının lojistik ve taşımacılık sektörüne etkilerini değerlendirdi.
HAVA KARGO NAVLUNLARINDA HIZLI BİR DÜŞÜŞ BEKLENMİYOR
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, salgın sonrasında yolcu uçaklarının devre dışı kalması ve alınan olağanüstü tedbirler sonrası hızla yükselen hava kargo navlunlarında hızlı bir düşüş beklemediklerini dile getirdi.
Eldener, “Koronavirüs tedbirleri kapsamında sınırların kapanması ve sınırlamaların artmasından en çok etkilenen taşıma modu havayolu oldu. Normalleşme adımlarının atıldığı bugünlerde yolcu uçakları devreye girdi ancak yeni bagaj uygulamaları nedeniyle kapasite sorunu tam olarak çözülebilmiş değil. Bunun yanı sıra ithalat ihracat dengesizliği sebebiyle havayolu taşımacılığı maliyetlerinde bir azalma beklemiyoruz. Ülkemizden çıkış var ancak gelen mal olmayınca bu durum havayolu taşımacılığının birim maliyetlerinin düşmesini engelliyor. Pandemi sürecinde olağanüstü ek tedbirler alındı. Uçuş ekipleri dönüşümlü çalışmaya başladı, otellerde konaklayamadıkları için bir uçuş için birden fazla ekip kullanıldı, her bir personel için özel ekipman koruyucu önlemler alınırken bu süreçler de ek bir maliyet oluşturdu. Pandemi öncesindeki süreçte havalimanı işletmeleri ile kredili olarak çalışan şirketler peşin ödeme yöntemi ile çalışmaya başladılar, bu durum da şirketlerin nakit akışını etkiledi. Uçuş yapılan ülkeler tedbirler kapsamında ekstra maliyet talebinde bulundular, tüm bunlardan hareketle navlun arttı ama giderler de aynı oranda hatta daha fazlasıyla arttı. Taşımacılık ve ticaret tek yönlü yapılmaya başlanınca maliyetler de değişti, ek maliyet kalemlerinin devam etmesi halinde pandemi öncesine göre aynı fiyatların geri gelmesi şu an için mümkün gözükmüyor.
YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER İLE YOLCU UÇAKLARININ KARGO KAPASİTELERİ AZALDI
Eski düzende yapılan taşımalar ciddi şekilde azaldı, uçuş noktalarının azalması beraberinde yolcu altı taşınan kargoların da azalmasına sebebiyet verecek. Yeni düzenlemeler ile kabin bagajlarının yolcu beraberine alınması yasaklandı, artık kabin bagajlarımız da yüklere ayrılan bölümde yer işgal edecek, bu nedenle özel ve genel kargolara ayrılan bölüm azalmış olacak ve bu da hava kargo navlunlarında artan birim maliyetleri beraberinde getirecek.
Aynı zamanda bu dönemde yolcu uçaklarıyla kişisel koruyucu ekipmanlar, maskeler, dezenfektasyon gibi malzemeler taşındı ancak genel ve özel kargolar yolcu uçakları altına koyulamadı. Eğer yolcu uçakları genel ve özel kargolara açılır ve ticaret çift yönlü düzene girer ise o zaman navlunlarda olumlu değişimi konuşabiliriz.” diye konuştu.
DENİZYOLU TAŞIMACILIĞINDA TOPARLANMA BEKLENİYOR
Pandemi dönemi ile birlikte özellikle ithalat yüklemelerinde düşüş yaşandığını dile getiren Eldener, ihracat yüklemelerinde ise otomotiv sektöründen kaynaklı ciddi bir düşüş yaşansa da Haziran ayı ve sonrasındaki aylar için toparlanmanın mümkün olacağı değerlendirdi. Koronavirüs süreci sonrasında ekipman sorunu yaşamayan, tam kapasite ile taşıma yapan ve uğrak iptalleri neredeyse yok denecek kadar azalan denizyolu taşımacılığının durağan bir şekilde pandemi sürecini tamamlamayı beklediğini ifade etti.
KARAYOLU TAŞIMACILIĞINDA PANDEMİNİN ETKİLERİ SÜRÜYOR
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, Pandemi döneminde yaşanan kısıtlamalar, sınır kapılarının kapanması, vize sorunları, vize ofislerinin tam kapasiteli çalışamaması gibi sorunlarla uğraşan ve lojistik akışların büyük sorumluluğunu üstlenen karayolu taşımacılığı henüz pandeminin etkisinden kurtulamadığını dile getirdi.
Eldener, “İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik, ülkemizden çıkış olduğu halde ülkemize giren ham madde ya da ürün/mamül olmadığından bu dengesizlik navlun fiyatlarının anlık olarak değişmesine sebep oluyor. Bununla birlikte ihracat araçlarının boş olarak yurda geri dönüş yapması ekstra maliyetler oluşturuyor ve bu durum zor günler geçiren sektör temsilcilerine ağır bir tablo olarak geri dönüyor.” diye ekledi.
SALGIN SÜRECİ DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ ÖNEMİNİ ORTAYA KOYDU
Hem fiziki temasın diğer taşıma türlerine kıyasla daha az oluşu hem de karayolu sınır kapılarında zaman zaman 50 kilometreyi aşan kuyruklar sebebiyle demiryoluna olan talep artışını hep birlikte gözlemlediklerini dile getiren Emre Eldener, demiryolu taşımacılığına yönelik gelişmeleri şu sözler ile değerlendirdi:
“Özellikle bu dönemde ağırlıklı olarak İran firmaları başta olmak üzere karayoluyla taşımaları aksayan çoğu firma demiryolu taşımalarına yöneldi. Hele ki kesintisiz ve diğer taşıma modlarına göre taşıma riski az olan demiryolu taşımalarına olan ilginin gün geçtikçe daha da artacağını öngörebiliyoruz. Marmaray Tüp Geçiti’ne yapılan yatırımlar da bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Yapılan açıklamalara göre yılda 25 bin konteynerin Anadolu’nun sanayi merkezlerinden yüklenerek Marmaray üzerinden Avrupa yakasına geçirilmesi planlanmaktadır. Ülkemizde mamul hale gelen ihraç ürünlerinin Avrupa ülkelerine ihracatının da trenle gerçekleşmesi demiryolu ile sağlanan fiyat avantajı ile ihracatçımızın rekabet gücünü artıracaktır. Yapmış olduğumuz toplantılarda üyelerimizin Marmaray yük geçiş operasyonlarını yakından takip ettiğini ve taşıma operasyonlarını Marmaray üzerinden kesintisiz yapabilmek adına girişimleri, planları ve yatırımları olduğunu biliyoruz. Bunların yanı sıra Marmaray hattının yük trafiğine açılması sektörümüze yeni bir soluk kazandıracağı gibi ülkelerin yatırımlarını da bu taşıma moduna yapacağını bekleyebiliriz. Demiryolu hattının kesintisiz taşımaya uygun ve aktif halde olması, limanların demiryolu bağlantılarının da tamamlanması ile birlikte yine yabancı yatırımcılar için cazip hale gelecektir. Nitekim TCDD Orta Asya ülkeleri
demiryolu işletmecileri ve kurumları ile iş birlikleri imzalamış, BTK Hattı’nın daha verimli hale getirilmesi ve kapasitesinin arttırılması için çeşitli yatırımlar hayata geçirilmeye başlanmıştır.”
Ülkemizde demiryolu faaliyetlerine yönelik henüz netleşmemiş birkaç konudan da bahsedilmesi gerektiğini düşünen Emre Eldener, “Örneğin; Marmaray hattı üzerinde tehlikeli madde taşıması yapılabilecek mi, gabari dışı olarak adlandırdığımız özel ölçülü malzemeler bu yöntemle taşınabilecek mi, bu hat hafta içi ve hafta sonu aktif olacak mı? Sinyalizasyon konusundaki iyileştirmelerin de yapılması gerektiğini Kasım ayında yapılan seferin sonrasında değerlendirmiştik. Diğer yandan insan faktörünün de düşünülmesi gerekmektedir. Marmaray ve Yüksek Hızlı Trenleri yoğun olarak kullanmaya başlayan başta İstanbullular ve diğer kullanıcılar için yük trenlerinin bir engel teşkil edip etmeyeceği de değerlendirilmelidir.” diye ekledi.
Daha çok devletlerin tekelinde olan demiryolu taşımacılığında, tüm süreçlerin açıkça tanımlandığı ve şeffaf bir şekilde uygulandığı; demiryolu hattı ve tren işletmecisi, operatör ve taşıma işi organizatörlerinin rollerinin adil bir şekilde belirlendiği ve tüm paydaşların faaliyetlerini serbest rekabet ortamında sürdürebileceği bir yapı oluşturulmasını gerektiğinin altını çizen Eldener, aksi takdirde yabancı yatırımcının gelmesi bir yana ülke içindeki demiryolu taşımacılığı çalışma ortamı da bozulacaktır ifadelerini kullandı.

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/3h2kPYh
via IFTTT
Airbus, Mayıs ayında 24 adet uçak teslim etti

TAV kurumsal yönetimde zirvede TAV Havalimanları, TKYD’nin düzenlediği Kurumsal Yönetim Ödülleri’nde ödüllendirildi. TAV, ödüllerin verilmeye başlandığı günden bu yana her yıl en yüksek nota sahip ilk üç şirket arasında yer alıyor. Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları, kurumsal yönetim notu en yüksek üçüncü şirket olarak ödüllendirildi. TAV, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından 2010’dan bu yana düzenlenen ödüllerde her yıl ilk üçte yer almayı başardı. TAV Havalimanları Finans Grup Başkanı ve CFO’su Burcu Geriş “Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi’nde son 10 yıldır ilk üç sırada yer alıyoruz ve başarılarımızın TKYD tarafından verilen bu ödüllerle tescil edilmesinden mutluluk duyuyoruz. Şirketimizin kurumsal yönetim ilkelerini uygulama alanında yaptığı sürekli iyileştirme çabalarının bir sonucu olarak 2010’da 90,4 olan notumuz, yıllar içerisinde gelişim göstererek 96,67 seviyesine yükseldi. Kurumsal yönetim ilkeleri tüm paydaşlarımız için en yüksek faydayı yaratmamıza, risklere karşı hazırlıklı olmamıza ve fırsatları değerlendirebilmemize önemli bir katkı sağlıyor. Bugüne kadar olduğu gibi adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerine bağlı kalarak çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
TAV Havalimanları, TKYD’nin düzenlediği Kurumsal Yönetim Ödülleri’nde ödüllendirildi.
TAV, ödüllerin verilmeye başlandığı günden bu yana her yıl en yüksek nota sahip ilk üç şirket arasında yer alıyor.
Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları, kurumsal yönetim notu en yüksek üçüncü şirket olarak ödüllendirildi. TAV, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından 2010’dan bu yana düzenlenen ödüllerde her yıl ilk üçte yer almayı başardı.
TAV Havalimanları Finans Grup Başkanı ve CFO’su Burcu Geriş “Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi’nde son 10 yıldır ilk üç sırada yer alıyoruz ve başarılarımızın TKYD tarafından verilen bu ödüllerle tescil edilmesinden mutluluk duyuyoruz. Şirketimizin kurumsal yönetim ilkelerini uygulama alanında yaptığı sürekli iyileştirme çabalarının bir sonucu olarak 2010’da 90,4 olan notumuz, yıllar içerisinde gelişim göstererek 96,67 seviyesine yükseldi. Kurumsal yönetim ilkeleri tüm paydaşlarımız için en yüksek faydayı yaratmamıza, risklere karşı hazırlıklı olmamıza ve fırsatları değerlendirebilmemize önemli bir katkı sağlıyor. Bugüne kadar olduğu gibi adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerine bağlı kalarak çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2zhCNVQ
via IFTTT
Airbus, Mayıs ayında 24 adet uçak teslim etti 31 Mayıs tarihine kadar Airbus’ın 2020 yılı brüt siparişleri 365 ve net siparişleri ise 299 adet olarak gerçekleşti. Şirket, Mayıs ayında sipariş iptali ve yeni sipariş kaydetmedi. Airbus, Mayıs ayında, A220, A320 ve A350 XWB uçak ailelerinden 24 tadet teslimat gerçekleştirdi. Mayıs ayında Airbus’ın kuruluşundan bu yana kaydedilen toplam sipariş rakamı 20,407 oldu. Bunun 15,572 adedi A320 Ailesi, 1,819’u A330, 930’u A350 XWB, 642’si A220 ve 251’i A380 uçaklarından oluşuyor. Mayıs ayında Airbus, Air Canada’ya 2 adet A220-300 ve Wizz Air’a havayolunun ilk A320neo siparişi de dahil olmak üzere 18 adet A320 Aile uçağı teslim etti. Airbus, geniş gövde segmentinden hem A350-900 hem de A350-1000 konfigürasyonlarında 4 adet A350 XWB teslim etti. Airbus’ın 31 Mayıs itibariyle teslim edilecek sipariş adedi 7,621 oldu. Bunun 6,199 adedi A320 Ailesi (6,139 adet A320neo Ailesi dahil), 564’ü A350 XWB, 527’si A220, 322’si A330 (287 adet A330neo Ailesi dahil) ve 9’u A380 uçaklarından oluşuyor. Daha fazla bilgi için: https://www.airbus.com/aircraft/market/orders-deliveries.html
31 Mayıs tarihine kadar Airbus’ın 2020 yılı brüt siparişleri 365 ve net siparişleri ise 299 adet olarak gerçekleşti. Şirket, Mayıs ayında sipariş iptali ve yeni sipariş kaydetmedi.
Airbus, Mayıs ayında, A220, A320 ve A350 XWB uçak ailelerinden 24 tadet teslimat gerçekleştirdi.
Mayıs ayında Airbus’ın kuruluşundan bu yana kaydedilen toplam sipariş rakamı 20,407 oldu. Bunun 15,572 adedi A320 Ailesi, 1,819’u A330, 930’u A350 XWB, 642’si A220 ve 251’i A380 uçaklarından oluşuyor.
Mayıs ayında Airbus, Air Canada’ya 2 adet A220-300 ve Wizz Air’a havayolunun ilk A320neo siparişi de dahil olmak üzere 18 adet A320 Aile uçağı teslim etti. Airbus, geniş gövde segmentinden hem A350-900 hem de A350-1000 konfigürasyonlarında 4 adet A350 XWB teslim etti.
Airbus’ın 31 Mayıs itibariyle teslim edilecek sipariş adedi 7,621 oldu. Bunun 6,199 adedi A320 Ailesi (6,139 adet A320neo Ailesi dahil), 564’ü A350 XWB, 527’si A220, 322’si A330 (287 adet A330neo Ailesi dahil) ve 9’u A380 uçaklarından oluşuyor.
Daha fazla bilgi için: https://www.airbus.com/aircraft/market/orders-deliveries.html

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2zdXZfp
via IFTTT
