15 Ekim 2019 Salı

Havaş, IATA’nın DG AutoCheck sisteminin Türkiye’de sektördeki ilk kullanıcısı oldu Havaş, IATA’nın DG AutoCheck sisteminin Türkiye’de sektördeki ilk kullanıcısı oldu İnovasyon yatırımlarıyla sektöre yön veren markalardan Havaş, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) tehlikeli madde kargo kabullerinde verimliliği ve emniyeti artırmaya yönelik geliştirdiği Tehlikeli Madde Otomatik Kontrol (DG AutoCheck) sistemini faaliyetlerine taşıyan Türkiye’deki ilk yer hizmetleri şirketi oldu. Türkiye, Letonya ve Suudi Arabistan’da toplam 31 havalimanında 200’den fazla havayolu şirketine yer hizmetleri sağlayan Havaş, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) hava kargo sektöründe tehlikeli madde olarak tanımlanan gönderilerin uluslararası standartlara uygun olarak kabulü için geliştirdiği dijital çözümü Tehlikeli Madde Otomatik Kontrol (DG AutoCheck) sistemini antrepo hizmetlerine taşıdı. Türkiye’de yer hizmetleri sektöründe ilk kez Havaş’ın İstanbul Havalimanı’ndaki antreposunda kullanmaya başladığı uygulama, IATA Tehlikeli Madde Yönetmeliği’nde yer alan tüm ilgili kural ve düzenlemelere uygunluk kontrollerinin daha etkin yönetilmesine imkan tanırken, ambalajların işaret ve etiketlerinin doğrulanması işlemlerini de kolaylaştırıyor. Havaş Genel Müdürü Kürşad Koçak, ‘’IATA ile iş birliğimizden, ve DG AutoCheck’in Türkiye’de yer hizmetleri alanındaki ilk kullanıcısı olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Hava kargo sektörü hızlı büyümesini sürdürüyor. Sektör hacminin ise önümüzdeki 20 yıl içinde iki katına çıkacağı öngörülüyor. Bu paralelde ek yatırımlarla 40 bin metrekare alanda iki katına kadar büyüttüğümüz İstanbul Havalimanı’ndaki antrepo tesislerimiz ile birlikte, dijital dönüşüm odağında çağı yakalayan yeni teknolojilerle hizmetlerimizi de geliştiriyoruz. Tehlikeli madde kargo kabullerinde devreye aldığımız IATA’nın DG AutoCheck sisteminin, emniyet ve operasyonel verimliliği artırarak ülkemizde hava kargo sektörüne yeni bir boyut kazandıracağına inanıyorum. İş ortaklarımıza sunduğumuz hizmetin verimliliğini daha da artırmak üzere inovasyona yönelik yatırımlarımıza devam edeceğiz.’’ dedi. IATA Havalimanı, Yolcu Kargo ve Güvenlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Nick Careen, “Emniyet sektörümüz için her zaman ilk sırada yer alıyor. Havaş, DG AutoCheck’i tehlikeli madde kargo kabul süreçlerinde uygulayarak, verimlilik, uygunluk ve emniyet konularına olan bağlılığını da göstermiş oldu. Kargo tedarik zincirindeki diğer firmaları da Havaş’ın liderliğini takip etmeleri için teşvik ediyoruz.” dedi. Geniş veri tabanı ve sürekli güncelleme desteği bulunan DG AutoCheck, optik karakter tanıma teknolojisi ile manuel işlemlerle tutulan kayıtları elektronik verilere dönüştürerek yasal yönetmeliklerdeki verilere göre belge kontrollerinin otomatik olarak gerçekleştirilmesini sağlıyor. Uyumsuzluğa ilişkin yasal para cezaları riskini en aza indirerek işlem süreçlerinin emniyetli ve verimli olarak en kısa sürede gerçekleştirilmesine imkan sunuyor.

Havaş, IATA’nın DG AutoCheck sisteminin Türkiye’de sektördeki ilk kullanıcısı oldu

İnovasyon yatırımlarıyla sektöre yön veren markalardan Havaş, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) tehlikeli madde kargo kabullerinde verimliliği ve emniyeti artırmaya yönelik geliştirdiği Tehlikeli Madde Otomatik Kontrol (DG AutoCheck) sistemini faaliyetlerine taşıyan Türkiye’deki ilk yer hizmetleri şirketi oldu.

Türkiye, Letonya ve Suudi Arabistan’da toplam 31 havalimanında 200’den fazla havayolu şirketine yer hizmetleri sağlayan Havaş, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) hava kargo sektöründe tehlikeli madde olarak tanımlanan gönderilerin uluslararası standartlara uygun olarak kabulü için geliştirdiği dijital çözümü Tehlikeli Madde Otomatik Kontrol (DG AutoCheck) sistemini antrepo hizmetlerine taşıdı. Türkiye’de yer hizmetleri sektöründe ilk kez Havaş’ın İstanbul Havalimanı’ndaki antreposunda kullanmaya başladığı uygulama, IATA Tehlikeli Madde Yönetmeliği’nde yer alan tüm ilgili kural ve düzenlemelere uygunluk kontrollerinin daha etkin yönetilmesine imkan tanırken, ambalajların işaret ve etiketlerinin doğrulanması işlemlerini de kolaylaştırıyor.

Havaş Genel Müdürü Kürşad Koçak, ‘’IATA ile iş birliğimizden, ve DG AutoCheck’in Türkiye’de yer hizmetleri alanındaki ilk kullanıcısı olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Hava kargo sektörü hızlı büyümesini sürdürüyor. Sektör hacminin ise önümüzdeki 20 yıl içinde iki katına çıkacağı öngörülüyor. Bu paralelde ek yatırımlarla 40 bin metrekare alanda iki katına kadar büyüttüğümüz İstanbul Havalimanı’ndaki antrepo tesislerimiz ile birlikte, dijital dönüşüm odağında çağı yakalayan yeni teknolojilerle hizmetlerimizi de geliştiriyoruz. Tehlikeli madde kargo kabullerinde devreye aldığımız IATA’nın DG AutoCheck sisteminin, emniyet ve operasyonel verimliliği artırarak ülkemizde hava kargo sektörüne yeni bir boyut kazandıracağına inanıyorum. İş ortaklarımıza sunduğumuz hizmetin verimliliğini daha da artırmak üzere inovasyona yönelik yatırımlarımıza devam edeceğiz.’’ dedi.

IATA Havalimanı, Yolcu Kargo ve Güvenlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Nick Careen, “Emniyet sektörümüz için her zaman ilk sırada yer alıyor. Havaş, DG AutoCheck’i tehlikeli madde kargo kabul süreçlerinde uygulayarak, verimlilik, uygunluk ve emniyet konularına olan bağlılığını da göstermiş oldu. Kargo tedarik zincirindeki diğer firmaları da Havaş’ın liderliğini takip etmeleri için teşvik ediyoruz.” dedi.

Geniş veri tabanı ve sürekli güncelleme desteği bulunan DG AutoCheck, optik karakter tanıma teknolojisi ile manuel işlemlerle tutulan kayıtları elektronik verilere dönüştürerek yasal yönetmeliklerdeki verilere göre belge kontrollerinin otomatik olarak gerçekleştirilmesini sağlıyor. Uyumsuzluğa ilişkin yasal para cezaları riskini en aza indirerek işlem süreçlerinin emniyetli ve verimli olarak en kısa sürede gerçekleştirilmesine imkan sunuyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2VIvaOK
via IFTTT

Havaş, IATA’nın DG AutoCheck sisteminin Türkiye’de sektördeki ilk kullanıcısı oldu


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2VIvaOK

14 Ekim 2019 Pazartesi

Fidye yazılımı, ABD ve Avustralya’daki hastaneleri çalışamaz hale getirdi


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/31gM20c

Fidye yazılımı, ABD ve Avustralya’daki hastaneleri çalışamaz hale getirdi Fidye yazılımı, ABD ve Avustralya’daki hastaneleri çalışamaz hale getirdi Fidye yazılımı saldırıları Ekim ayının başında Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’da çok sayıda hastaneyi felç etti. Siber güvenlik kuruluşu ESET’in edindiği bilgiye göre randevu ve ameliyatlar iptal edildi. Saldırılar, ABD’de sağlık hizmetleri sunan Alabama merkezli üç kuruluşu (DCH Regional Medical Center, Northport Medical Center ve Fayette Medical Center) etkiledi. Bu üç tesisi işleten ‘DCH Health System‘ kuruluşu, ‘Ryuk‘ olarak bilinen fidye yazılımının erken saatlerde üç kuruma birden saldırdığı açıklamasını yaptı. Daha önce de yıkıcı saldırılarda bulunmuştu Siber güvenlik kuruluşu ESET tarafından ‘Win64/ Filecoder.T‘ nin bir çeşidi olarak algılanan Ryuk, daha önce de fazlasıyla yıkıcı saldırılarda kullanılmıştı. Bu saldırılar arasında, geçtiğimiz yılın son dönemlerinde yaşanan ve ABD’deki bazı gazetelerin basımında ve dağıtımında gecikmeler yaşanmasına yol açan saldırı da yer alıyor. Bu durumdan etkilenen üç hastane, hastalarının güvenliğini sağlamak için acil durum prosedürlerini hayata geçirdi. DCH, hastanelerin “ihtiyacı olanlara hâlâ kritik tıbbi hizmetleri sunabildiği” konusunda güvence verdi. Hastalar başka tesislere yönlendirildi Öte yandan, sağlık ihtiyaçları acil olmayan hastalar, yakınlardaki tıbbi tesislerden yardım almaya teşvik edildi. Siber zorbaların talepleri ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı ancak DCH’nin sistemlerini geri yükleme konusunda federal yetkililer ve IT güvenlik uzmanlarıyla yakın bir çalışma içinde olduğu belirtildi. Avustralya’daki hastaneler de etkilendi Aynı tarihlerde Avustralya’da Victoria Eyalet Hükümeti, ülkedeki bazı hastane ve sağlık kurumlarının fidye yazılımı saldırılarına uğradığını duyurdu. Etkilenen sağlık kuruluşları arasında Gippsland Health Alliance ve South West Alliance of Rural Health’e bağlı kuruluşlar yer alıyor. Bildirilenlere göre, bölgedeki en az yedi büyük hastane bu durumdan etkilendi. Bilgisayar sistemleri izole edildi Hükümet, saldırı ile ilgilenmesi için Victoria Siber Olaylara Müdahale birimini görevlendirdi. Raporda, yayılmasını önlemek için etkilenen hastanelerdeki bilgisayar sistemlerinin izole edildiği belirtiliyor. Etkilenen sistemler arasında hasta kayıtları, rezervasyon ve yönetim sistemleri yer alıyor. Fidye yazılımları geçmişte de büyük zarara yol açtı Fidya yazılımı WannaCry, 2017 yılında İngiltere’nin Ulusal Sağlık Sistemi’ni felç etmiş ve bu durum 92 milyon sterline mal olmuştu. Ancak sözkonusu saldırı, sistemin bu gibi saldırılara karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak bir altyapı üzerinde çalışılması için yetkilileri harekete geçirmişti. Belediyeler de hedef Geçtiğimiz aylarda ABD’deki bazı belediyeler ve kamu kuruluşları da fidye yazılımı saldırılarından sert darbeler aldı. Örneğin Baltimore şehri, sistemlerine erişimi tekrar sağlayabilmek için 18.2 milyon dolar gibi büyük bir para harcadı. Texas’ta 23 ve Florida’da iki kasabanın sistemleri de, kısa bir süre önce fidye yazılımı saldırıları nedeniyle kilitlendi.

Fidye yazılımı, ABD ve Avustralya’daki hastaneleri çalışamaz hale getirdi

Fidye yazılımı saldırıları Ekim ayının başında Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’da çok sayıda hastaneyi felç etti. Siber güvenlik kuruluşu ESET’in edindiği bilgiye göre randevu ve ameliyatlar iptal edildi.

Saldırılar, ABD’de sağlık hizmetleri sunan Alabama merkezli üç kuruluşu (DCH Regional Medical Center, Northport Medical Center ve Fayette Medical Center) etkiledi. Bu üç tesisi işleten ‘DCH Health System‘ kuruluşu, ‘Ryuk‘ olarak bilinen fidye yazılımının erken saatlerde üç kuruma birden saldırdığı açıklamasını yaptı.

Daha önce de yıkıcı saldırılarda bulunmuştu

Siber güvenlik kuruluşu ESET tarafından ‘Win64/ Filecoder.T‘ nin bir çeşidi olarak algılanan Ryuk, daha önce de fazlasıyla yıkıcı saldırılarda kullanılmıştı. Bu saldırılar arasında, geçtiğimiz yılın son dönemlerinde yaşanan ve ABD’deki bazı gazetelerin basımında ve dağıtımında gecikmeler yaşanmasına yol açan saldırı da yer alıyor.

Bu durumdan etkilenen üç hastane, hastalarının güvenliğini sağlamak için acil durum prosedürlerini hayata geçirdi. DCH, hastanelerin “ihtiyacı olanlara hâlâ kritik tıbbi hizmetleri sunabildiği” konusunda güvence verdi.

Hastalar başka tesislere yönlendirildi

Öte yandan, sağlık ihtiyaçları acil olmayan hastalar, yakınlardaki tıbbi tesislerden yardım almaya teşvik edildi. Siber zorbaların talepleri ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı ancak DCH’nin sistemlerini geri yükleme konusunda federal yetkililer ve IT güvenlik uzmanlarıyla yakın bir çalışma içinde olduğu belirtildi.

Avustralya’daki hastaneler de etkilendi

Aynı tarihlerde Avustralya’da Victoria Eyalet Hükümeti, ülkedeki bazı hastane ve sağlık kurumlarının fidye yazılımı saldırılarına uğradığını duyurdu. Etkilenen sağlık kuruluşları arasında Gippsland Health Alliance ve South West Alliance of Rural Health’e bağlı kuruluşlar yer alıyor. Bildirilenlere göre, bölgedeki en az yedi büyük hastane bu durumdan etkilendi.

Bilgisayar sistemleri izole edildi

Hükümet, saldırı ile ilgilenmesi için Victoria Siber Olaylara Müdahale birimini görevlendirdi. Raporda, yayılmasını önlemek için etkilenen hastanelerdeki bilgisayar sistemlerinin izole edildiği belirtiliyor. Etkilenen sistemler arasında hasta kayıtları, rezervasyon ve yönetim sistemleri yer alıyor.

Fidye yazılımları geçmişte de büyük zarara yol açtı

Fidya yazılımı WannaCry, 2017 yılında İngiltere’nin Ulusal Sağlık Sistemi’ni felç etmiş ve bu durum 92 milyon sterline mal olmuştu. Ancak sözkonusu saldırı, sistemin bu gibi saldırılara karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak bir altyapı üzerinde çalışılması için yetkilileri harekete geçirmişti.

Belediyeler de hedef

Geçtiğimiz aylarda ABD’deki bazı belediyeler ve kamu kuruluşları da fidye yazılımı saldırılarından sert darbeler aldı. Örneğin Baltimore şehri, sistemlerine erişimi tekrar sağlayabilmek için 18.2 milyon dolar gibi büyük bir para harcadı. Texas’ta 23 ve Florida’da iki kasabanın sistemleri de, kısa bir süre önce fidye yazılımı saldırıları nedeniyle kilitlendi.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/31gM20c
via IFTTT

Türkiye’de Doğasıyla Az Bilinen Yerler Türkiye’de Doğasıyla Az Bilinen Yerler 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizin doğal güzellikleri oldukça dikkat çekiyor.Türkiye’de doğa harikası deyince aklınıza popüler yerler geliyorsa çok şey kaçırıyorsunuz. Biletall.com blog yazısında Türkiye’nin saklı kalmış doğa harikalarına yer verdi. Haydi başlayalım. Ihlara Vadisi, Aksaray Belirli bölümlerinde 120 metreye kadar derinlikler olan kanyon görünümündeki vadinin oluşumu, Hasan Dağı’nın volkan püskürtmesi ile volkanik bir katman oluşması ile başlıyor. Zamanla, seller, rüzgar ve aşınmalar ile şimdiki şeklini alıyor. Bölgeden geçen Melendez çayı ise araziyi derin bir şekilde yararak vadi boyunca çarpıcı güzelliğini oluşturur. Uzun bir yürüyüş rotası olan bölgeyi tam anlamıyla gezmek için en az bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. Kaçkar Dağları, Rize Kaçkar Dağları Milli Parkı, Doğu Karadeniz’in sahili boyunca uzanan sıradağlardan oluşur. Bir kısmı Rize’de bir kısmı Artvin’de olan sıradağ, dünyada az rastlanan bitkileriyle, muhteşem görüntüsüyle ve huzur veren gölleriyle 1994 yılında milli park ilan edilmiştir. Görüp görebileceğiniz en güzel manzaralardan biri olan Tatos gölleri, 2400 metre yükseklikteki Kito Yaylası, tarihi Şenyuva köprüsü bölgede görebileceğiniz yerlerden sadece birkaçı. Şehriban Kanyonu, Kastamonu Karadeniz’in bir başka doğa harikası olan kanyon Kastamonu’nun Şenpazar ilçesinde bulunmaktadır. Dik yamaçları ile kanyonun bazı duvarları birbirine değecek kadar yakındır. Bölge, Şenpazar çayı, Değirmen, Fabrika, Göcet, Küpçüler (Tatlıca) derelerine de içerisinde barındırmaktadır. Kanyon ilk defa 1997 yılında Atlas ekibi tarafından uzman bir ekip ve teknik araçlar ile 8 saatte geçilmiştir ve hala küçük şelaleler ve göletler yaparak akışına devam etmektedir. Uzungöl, Trabzon Pek çok kişinin ismini duyduğu ama gitme fırsatı bulamadığı bu harika Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlıdır ve Trabzon’a 99, Rize’ye 77 km uzaklıktadır. Uzungöl’ün saydığımız diğer seçeneklerden daha biliniyor ve tercih ediliyor olması, yapılacak etkinlik bolluğu ile ödüllendirilmiştir. Bölgede ATV turu, doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü ve safari gibi etkinlikler yapılabilmektedir. O kadar yol gitmişken Uzungöl’ün çevresine yerleşmiş restoranlarda kuymak yemeden dönmemek lazım. Cilo Dağı, Hakkari 4170 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı Buzul Dağı diye de bilinmektedir. Bunun sebebi, dağın daimi kar sınırının 3500 metrenin üzerinde olması ve kış aylarında uzunluğu 10 km’yi bulan buzul vadileri bulunmaktadır. Dağın önceden buzul dolu olan bazı bölgelerinde buzulların çekilmesi veya yer değiştirmesi ile bu boşluklar su ile kaplanmış ve küçük göletler oluşmuştur. Muradiye Şelalesi / Van Birçok tarihi ve doğa güzelliğini barındıran Van’daki bir başka hoş ve huzurlu bölge Muradiye Şelalesi’dir. Şelalede suyun üzerine kurulan köprüden geçerken sallantının heyecanını yaşarken manzaranın tadını çıkaracaksınız. Bahar ve yaz aylarında etrafındaki çiçekli, yeşil çevresi ile, kış olduğunda da suyu donduğu için çıkan muhteşem manzara ile görenleri hayran bırakıyor. Van otobüs bileti ile şehre gelirseniz mutlaka Van kahvaltısını deneyimleyin.

Türkiye’de Doğasıyla Az Bilinen Yerler

3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizin doğal güzellikleri oldukça dikkat çekiyor.Türkiye’de doğa harikası deyince aklınıza popüler yerler geliyorsa çok şey kaçırıyorsunuz. Biletall.com blog yazısında Türkiye’nin saklı kalmış doğa harikalarına yer verdi.

Haydi başlayalım.

Ihlara Vadisi, Aksaray

Belirli bölümlerinde 120 metreye kadar derinlikler olan kanyon görünümündeki vadinin oluşumu, Hasan Dağı’nın volkan püskürtmesi ile volkanik bir katman oluşması ile başlıyor. Zamanla, seller, rüzgar ve aşınmalar ile şimdiki şeklini alıyor. Bölgeden geçen Melendez çayı ise araziyi derin bir şekilde yararak vadi boyunca çarpıcı güzelliğini oluşturur. Uzun bir yürüyüş rotası olan bölgeyi tam anlamıyla gezmek için en az bir gününüzü ayırmanız gerekiyor.

Kaçkar Dağları, Rize

Kaçkar Dağları Milli Parkı, Doğu Karadeniz’in sahili boyunca uzanan sıradağlardan oluşur. Bir kısmı Rize’de bir kısmı Artvin’de olan sıradağ, dünyada az rastlanan bitkileriyle, muhteşem görüntüsüyle ve huzur veren gölleriyle 1994 yılında milli park ilan edilmiştir. Görüp görebileceğiniz en güzel manzaralardan biri olan Tatos gölleri, 2400 metre yükseklikteki Kito Yaylası, tarihi Şenyuva köprüsü bölgede görebileceğiniz yerlerden sadece birkaçı.

Şehriban Kanyonu, Kastamonu

Karadeniz’in bir başka doğa harikası olan kanyon Kastamonu’nun Şenpazar ilçesinde bulunmaktadır. Dik yamaçları ile kanyonun bazı duvarları birbirine değecek kadar yakındır. Bölge, Şenpazar çayı, Değirmen, Fabrika, Göcet, Küpçüler (Tatlıca) derelerine de içerisinde barındırmaktadır. Kanyon ilk defa 1997 yılında Atlas ekibi tarafından uzman bir ekip ve teknik araçlar ile 8 saatte geçilmiştir ve hala küçük şelaleler ve göletler yaparak akışına devam etmektedir.

Uzungöl, Trabzon

Pek çok kişinin ismini duyduğu ama gitme fırsatı bulamadığı bu harika Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlıdır ve Trabzon’a 99, Rize’ye 77 km uzaklıktadır. Uzungöl’ün saydığımız diğer seçeneklerden daha biliniyor ve tercih ediliyor olması, yapılacak etkinlik bolluğu ile ödüllendirilmiştir. Bölgede ATV turu, doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü ve safari gibi etkinlikler yapılabilmektedir. O kadar yol gitmişken Uzungöl’ün çevresine yerleşmiş restoranlarda kuymak yemeden dönmemek lazım.

Cilo Dağı, Hakkari

4170 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı Buzul Dağı diye de bilinmektedir. Bunun sebebi, dağın daimi kar sınırının 3500 metrenin üzerinde olması ve kış aylarında uzunluğu 10 km’yi bulan buzul vadileri bulunmaktadır. Dağın önceden buzul dolu olan bazı bölgelerinde buzulların çekilmesi veya yer değiştirmesi ile bu boşluklar su ile kaplanmış ve küçük göletler oluşmuştur.

Muradiye Şelalesi / Van

Birçok tarihi ve doğa güzelliğini barındıran Van’daki bir başka hoş ve huzurlu bölge Muradiye Şelalesi’dir. Şelalede suyun üzerine kurulan köprüden geçerken sallantının heyecanını yaşarken manzaranın tadını çıkaracaksınız. Bahar ve yaz aylarında etrafındaki çiçekli, yeşil çevresi ile, kış olduğunda da suyu donduğu için çıkan muhteşem manzara ile görenleri hayran bırakıyor. Van otobüs bileti ile şehre gelirseniz mutlaka Van kahvaltısını deneyimleyin.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/35yosj4
via IFTTT

Türkiye’de Doğasıyla Az Bilinen Yerler


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/35yosj4

THY Airbus A350 tipi uçaklarının ilk rotalarında biri belli oldu Türk Hava Yolları’nın 2020 yılının başından itibaren filosuna katacağı Airbus A350 tipi uçaklarının ilk rotalarında biri belli oldu. Airlineroute’da yer alan bilgilere göre, THY’nin A350-900XWB tipi uçağıyla ilk duraklarından biri Güney Kore’de başkent Seul olacak. THY’nin 11 Ağustos 2020 tarihinden itibaren İstanbul-Seul hattında A350 tipi uçaklarla hizmet vermesinin planlandığı belirtildi. THY bu hatta A330 tipi uçaklarıyla haftada 11 sefer düzenliyor.   TK090 IST0140 – 1740ICN 77W D TK088 IST2045 – 1255+1ICN 359 x135 TK089 ICN2235 – 0440+1IST 359 x246 TK091 ICN2345 – 0515+1IST 77W D  

Türk Hava Yolları’nın 2020 yılının başından itibaren filosuna katacağı Airbus A350 tipi uçaklarının ilk rotalarında biri belli oldu.

Airlineroute’da yer alan bilgilere göre, THY’nin A350-900XWB tipi uçağıyla ilk duraklarından biri Güney Kore’de başkent Seul olacak.

THY’nin 11 Ağustos 2020 tarihinden itibaren İstanbul-Seul hattında A350 tipi uçaklarla hizmet vermesinin planlandığı belirtildi.

THY bu hatta A330 tipi uçaklarıyla haftada 11 sefer düzenliyor.

 

TK090 IST0140 – 1740ICN 77W D
TK088 IST2045 – 1255+1ICN 359 x135

TK089 ICN2235 – 0440+1IST 359 x246
TK091 ICN2345 – 0515+1IST 77W D

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2pi9RaO
via IFTTT