27 Eylül 2019 Cuma

“100Yüz100Ülke” sergisi Adnan Menderes Havalimanı’nda “100Yüz100Ülke” sergisi Adnan Menderes Havalimanı’nda TAV Havalimanları tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda bulunan TAV Galeri, Mustafa Çankaya’nın ilk kişisel projesi “100Yüz100Ülke” sergisine ev sahipliği yapıyor. Nurus ana sponsorluğunda TAV ve BTA’nın katkılarıyla oluşturulan sergi 14 Ekim’e kadar iç hatlar terminalinde yer alan sergi alanında yolcularla buluşuyor. Çankaya’nın Atatürk Havalimanı’ndan transit geçen binlerce yolcudan ilham alarak başlattığı proje 100 farklı ülkeden 100 farklı insanın portresini içeriyor. Sergi, havalimanından geçen yolcuların kültürel çeşitliliğini belgelemeyi amaçlıyor. “100Yüz100Ülke” projesi İzmir’den önce Antalya ve Ankara Esenboğa havalimanlarında fotoğraf severlerle buluştu. Bilginin ve birikimin nesillerden nesillere aktarımının kıymetini çok iyi bilen 92 yıllık bir marka olan Nurus, son on yılda milyarlarca yolcuyu terminal çözümleri ile buluşturdu. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndaki koltuklarda da Nurus imzası bulunuyor. DCIM101GOPRO

“100Yüz100Ülke” sergisi Adnan Menderes Havalimanı’nda

TAV Havalimanları tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda bulunan TAV Galeri, Mustafa Çankaya’nın ilk kişisel projesi “100Yüz100Ülke” sergisine ev sahipliği yapıyor.

Nurus ana sponsorluğunda TAV ve BTA’nın katkılarıyla oluşturulan sergi 14 Ekim’e kadar iç hatlar terminalinde yer alan sergi alanında yolcularla buluşuyor.

Çankaya’nın Atatürk Havalimanı’ndan transit geçen binlerce yolcudan ilham alarak başlattığı proje 100 farklı ülkeden 100 farklı insanın portresini içeriyor. Sergi, havalimanından geçen yolcuların kültürel çeşitliliğini belgelemeyi amaçlıyor.

“100Yüz100Ülke” projesi İzmir’den önce Antalya ve Ankara Esenboğa havalimanlarında fotoğraf severlerle buluştu.

Bilginin ve birikimin nesillerden nesillere aktarımının kıymetini çok iyi bilen 92 yıllık bir marka olan Nurus, son on yılda milyarlarca yolcuyu terminal çözümleri ile buluşturdu. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndaki koltuklarda da Nurus imzası bulunuyor.

DCIM101GOPRO


from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2njn6qy
via IFTTT

“100Yüz100Ülke” sergisi Adnan Menderes Havalimanı’nda


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2njn6qy

Emirates, Biyometrik Biniş Dönemine Geçti Emirates, Temmuz ve Ağustos aylarında, Dubai’den New York ve Los Angeles’a olan uçuşlarında, biniş kapılarında gerçekleştirilen ilk biyometrik biniş sisteminin pilot çalışmasını, başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan Emirates Havayolu, bir kez daha teknolojinin sınırlarını zorladı ve biyometrik biniş sistemi için ABD Gümrük Sınır Koruma (CBP)kuruluşundan onay alan, Amerika dışındaki ilk havayolu şirketi oldu. Kısa zamanda, Dubai’den, Emirates’in ABD’deki 12 destinasyonuna uçan yolcuları, biniş kapılarında, yüz tanıma teknolojisini seçme şansına sahip olacak ve kimlik kontrolleri için harcanan zamanı, iki saniye ya da daha da az olan bir süreye indirebilecekler. Önceden kayıt olmanın gerekmediği sistemde, yolcuların bu teknolojiden yararlanmamayı tercih etmesi de mümkün olacak. Emirates, yolcularına ait herhangi bir biyometrik kaydı saklamıyor. Verilerin hepsi, CBP tarafından, güvenli bir şekilde yönetiliyor. Teknolojinin pilot çalışması, yolcuların en yoğun seyahat ettiği dönem olan Temmuz ve Ağustos aylarında Dubai’den New York ve Los Angeles’a olan Emirates uçuşlarındaki biniş kapılarında gerçekleştirildi. Bazı uçuşlarda %100 biyometrik biniş ve sıfır manüel kontrol sağlanması ile birlikte, elde edilen sonuçlar cesaret verici oldu. Şirket, gerekli ekipman sağlandığında, biyometrik biniş sisteminin, yıl sonuna kadar, tüm ABD destinasyonlarında ulaşılabilir olmasını umuyor. Biyometrik biniş sistemi şu şekilde işliyor: biniş kapısında, yüz tanıma sistemi tarafından çekilen yolcunun fotoğrafı iki saniye ya da daha da az olan bir süre içerisinde, kişinin kimliğini doğrulamak üzere, gerçek zamanlı olarak, CBP’nin galerisi ile eşleştiriliyor. Sistem, uzun süredir ABD’ye seyahat etmemiş olan ya da görselleri CBP’nin galerisinde bulunmayan yolcuların bilgilerini içermeyebiliyor, bu durumda, bu kişilerin, sadece biniş kapılarındaki masalara gitmeleri gerekiyor. Emirates Group Security Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Abdulla Al Hashimi konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Güvenlik ve iş sağlığı her zaman ilk önceliğimiz olmayı sürdürecek çünkü Emirates, yolcularımıza daha iyi uçmalarında yardımcı olabilecek, sıkıntısız seyahat etmeye yönelik inovatif çözümleri araştırmaya ve onlara yatırım yapmaya devam ediyor. Nihai hedefimiz, pasaport ya da kimlik kartı olmaksızın, belgesiz seyahat edilebilmesine yardımcı olmak. Biyometrik biniş, merkezimizdeki dijital teknolojiden yararlanan yolcularımıza, zaman kazandıran ve onların yolculuk süreçlerinin kolaylaştırılması adına atılan bir başka adım. Çeşitli ülkelerdeki makamlarla, yüz tanıma teknolojisinin daha fazla kabul edilebilir ve erişilebilir hale getirilmesini sağlamak üzere görüşmeler gerçekleştiriyoruz” dedi. ABD Gümrük Sınır Koruma (CBP) kuruluşunda Saha Operasyonları Dairesi Yardımcı İdari Komisyon Yönetici Vekili John Wagner ise: “CBP, CBP’nin ve seyahat endüstrisinin modernizasyon çabaları ile aynı çizgide olan, basitleştirilmiş ama güvenli bir seyahat süreci oluşturmak üzere, Emirates gibi paydaşlarımızla çalışmalar yürütmektedir. Daha önce seyahat etme amaçlı olarak temin edilen pasaport ya da vize fotoğrafı ile yolcunun yüzünü karşılaştırarak, kimlik doğrulamasını daha da kolay hale getirdik, ki bu da müşteri deneyimini daha da güvenli hale getiriyor ve geliştiriyor” dedi. Haziran ayında, Emirates, Washington-Dubai uçuşlarındaki yolcuları için de biyometrik biniş uygulaması gerçekleştirmişti. Şirket, bu teknolojiyi, tüm ABD destinasyonlarındaki havaalanlarında hayata geçirmeyi umuyor. Emirates şu anda, New York, Newark, Boston, Chicago, Dallas, Houston, Los Angeles, San Francisco, Seattle, Washington, D.C., Orlando ve Fort Lauderdale olmak üzere 12 ABD şehrine uçuş gerçekleştiriyor.

Emirates, Temmuz ve Ağustos aylarında, Dubai’den New York ve Los Angeles’a olan uçuşlarında, biniş kapılarında gerçekleştirilen ilk biyometrik biniş sisteminin pilot çalışmasını, başarılı bir şekilde gerçekleştirdi.

İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan Emirates Havayolu, bir kez daha teknolojinin sınırlarını zorladı ve biyometrik biniş sistemi için ABD Gümrük Sınır Koruma (CBP)kuruluşundan onay alan, Amerika dışındaki ilk havayolu şirketi oldu.

Kısa zamanda, Dubai’den, Emirates’in ABD’deki 12 destinasyonuna uçan yolcuları, biniş kapılarında, yüz tanıma teknolojisini seçme şansına sahip olacak ve kimlik kontrolleri için harcanan zamanı, iki saniye ya da daha da az olan bir süreye indirebilecekler. Önceden kayıt olmanın gerekmediği sistemde, yolcuların bu teknolojiden yararlanmamayı tercih etmesi de mümkün olacak. Emirates, yolcularına ait herhangi bir biyometrik kaydı saklamıyor. Verilerin hepsi, CBP tarafından, güvenli bir şekilde yönetiliyor.

Teknolojinin pilot çalışması, yolcuların en yoğun seyahat ettiği dönem olan Temmuz ve Ağustos aylarında Dubai’den New York ve Los Angeles’a olan Emirates uçuşlarındaki biniş kapılarında gerçekleştirildi. Bazı uçuşlarda %100 biyometrik biniş ve sıfır manüel kontrol sağlanması ile birlikte, elde edilen sonuçlar cesaret verici oldu. Şirket, gerekli ekipman sağlandığında, biyometrik biniş sisteminin, yıl sonuna kadar, tüm ABD destinasyonlarında ulaşılabilir olmasını umuyor.

Biyometrik biniş sistemi şu şekilde işliyor: biniş kapısında, yüz tanıma sistemi tarafından çekilen yolcunun fotoğrafı iki saniye ya da daha da az olan bir süre içerisinde, kişinin kimliğini doğrulamak üzere, gerçek zamanlı olarak, CBP’nin galerisi ile eşleştiriliyor. Sistem, uzun süredir ABD’ye seyahat etmemiş olan ya da görselleri CBP’nin galerisinde bulunmayan yolcuların bilgilerini içermeyebiliyor, bu durumda, bu kişilerin, sadece biniş kapılarındaki masalara gitmeleri gerekiyor.

Emirates Group Security Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Abdulla Al Hashimi konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Güvenlik ve iş sağlığı her zaman ilk önceliğimiz olmayı sürdürecek çünkü Emirates, yolcularımıza daha iyi uçmalarında yardımcı olabilecek, sıkıntısız seyahat etmeye yönelik inovatif çözümleri araştırmaya ve onlara yatırım yapmaya devam ediyor. Nihai hedefimiz, pasaport ya da kimlik kartı olmaksızın, belgesiz seyahat edilebilmesine yardımcı olmak. Biyometrik biniş, merkezimizdeki dijital teknolojiden yararlanan yolcularımıza, zaman kazandıran ve onların yolculuk süreçlerinin kolaylaştırılması adına atılan bir başka adım. Çeşitli ülkelerdeki makamlarla, yüz tanıma teknolojisinin daha fazla kabul edilebilir ve erişilebilir hale getirilmesini sağlamak üzere görüşmeler gerçekleştiriyoruz” dedi.

ABD Gümrük Sınır Koruma (CBP) kuruluşunda Saha Operasyonları Dairesi Yardımcı İdari Komisyon Yönetici Vekili John Wagner ise: “CBP, CBP’nin ve seyahat endüstrisinin modernizasyon çabaları ile aynı çizgide olan, basitleştirilmiş ama güvenli bir seyahat süreci oluşturmak üzere, Emirates gibi paydaşlarımızla çalışmalar yürütmektedir. Daha önce seyahat etme amaçlı olarak temin edilen pasaport ya da vize fotoğrafı ile yolcunun yüzünü karşılaştırarak, kimlik doğrulamasını daha da kolay hale getirdik, ki bu da müşteri deneyimini daha da güvenli hale getiriyor ve geliştiriyor” dedi.

Haziran ayında, Emirates, Washington-Dubai uçuşlarındaki yolcuları için de biyometrik biniş uygulaması gerçekleştirmişti. Şirket, bu teknolojiyi, tüm ABD destinasyonlarındaki havaalanlarında hayata geçirmeyi umuyor. Emirates şu anda, New York, Newark, Boston, Chicago, Dallas, Houston, Los Angeles, San Francisco, Seattle, Washington, D.C., Orlando ve Fort Lauderdale olmak üzere 12 ABD şehrine uçuş gerçekleştiriyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2nj2nDg
via IFTTT

Emirates, Biyometrik Biniş Dönemine Geçti


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2nj2nDg

26 Eylül 2019 Perşembe

SunExpress Thomas Cook yolcularına yardım eli uzatıyor SunExpress Thomas Cook yolcularına yardım eli uzatıyor SunExpress, Türk turizmini ve Antalya bölgesini ek uçuşlar ve özel tarifelerle destekliyor   Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, İngiliz Thomas Cook şirketlerinin ticari faaliyetlerini durdurma kararından ardından, hem İngiltere’den Antalya’ya turizm akışının sürdürülmesini desteklemek hem de mağdur olan yolcular için Antalya ile Londra Luton Havalimanı arsında ek kapasite koyma kararı aldı.   SunExpress, Türkiye’de zor durumda kalan yolcular için Antalya’dan Londra Luton Havalimanı’na ek uçuşlar gerçekleştirerek Türkiye’de mahsur kalan yolcuların cazip şartlarda  evlerine dönme imkanı sunuyor. Mevcut durumdan etkilenen yolcular,sunexpress.com aracılığı ile Antalya – Londra arası uçuşlar için 148,99 Avro’dan başlayan fiyatlarla rezervasyonlarını yapabilirler.   SunExpress Ticari Direktörü Peter Glade, “Güvenilir bir uçuş ortağı olarak SunExpress, mevcut durumdan etkilenen yolculara yardım eli uzatmak için elinden geleni yapmaktadır. Türk turizmine ve merkezimiz Antalya’ya karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Kurulduğu günden bu yana Türk turizminin gelişiminde önemli rol oynayan SunExpress, bu olumsuz koşullarda oluşan açıkları gidermede her türlü desteği vermeye gayret göstermektedir” dedi. SunExpress SNS YL593 3250 Air-toAir

SunExpress Thomas Cook yolcularına yardım eli uzatıyor

SunExpress, Türk turizmini ve Antalya bölgesini ek uçuşlar ve özel tarifelerle destekliyor

 

Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, İngiliz Thomas Cook şirketlerinin ticari faaliyetlerini durdurma kararından ardından, hem İngiltere’den Antalya’ya turizm akışının sürdürülmesini desteklemek hem de mağdur olan yolcular için Antalya ile Londra Luton Havalimanı arsında ek kapasite koyma kararı aldı.

 

SunExpress, Türkiye’de zor durumda kalan yolcular için Antalya’dan Londra Luton Havalimanı’na ek uçuşlar gerçekleştirerek Türkiye’de mahsur kalan yolcuların cazip şartlarda  evlerine dönme imkanı sunuyor. Mevcut durumdan etkilenen yolcular,sunexpress.com aracılığı ile Antalya – Londra arası uçuşlar için 148,99 Avro’dan başlayan fiyatlarla rezervasyonlarını yapabilirler.

 

SunExpress Ticari Direktörü Peter Glade, “Güvenilir bir uçuş ortağı olarak SunExpress, mevcut durumdan etkilenen yolculara yardım eli uzatmak için elinden geleni yapmaktadır. Türk turizmine ve merkezimiz Antalya’ya karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Kurulduğu günden bu yana Türk turizminin gelişiminde önemli rol oynayan SunExpress, bu olumsuz koşullarda oluşan açıkları gidermede her türlü desteği vermeye gayret göstermektedir” dedi.

SunExpress SNS YL593 3250 Air-toAir


from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2nkLYhH
via IFTTT

SunExpress Thomas Cook yolcularına yardım eli uzatıyor


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2nkLYhH

NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ? Konu: NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ? Slm. Nbr. Bye. Tb. Afk. Omg. Fav… Ve daha nicesi… Yeni neslin “dil”ini anlama kılavuzu Her şey 2000’li yılların başında hayatımıza giren SMS’lerde ünlü harfleri yok saymamızla başladı. Ardından “Slm”, “Mrb” gibi kısaltmalar girdi yazışmalara… Sonunda günümüz Türkçesi, yüzlerce yeni sözcük, kısaltma ve “emoji figürleri”ne çoktan teslim olmuş durumda.   Anne ve babalarının kendi çocuklarını dahi anlamakta güçlük çektiği “internet kuşağı dili” anadilimiz Türkçeyi tehdit mi ediyor? Yeni neslin dilinin şifreleri ne? Anlamak için sözlük mü lazım? Değişimden kaçış yok, peki dili yönetmek mümkün mü? “26 Eylül Türk Dil Bayramı”nda Y kuşağının dil kullanımıyla ilgili tüm bu soruları Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz yanıtladı. Dünya çapında 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor. Ancak günümüzde dilin yaşaması gibi, zarar görmesine de neden olan çok önemli bir silah var: Sanal ortam… Türkiye’de 18-38 yaş aralığındaki Y kuşağının yüzde 75’i internet erişimine sahip, üstelik neredeyse “online yaşıyor” dedirtecek oranlarda akıllı cihazlarıyla fazla zaman geçiriyor. “Digital 2019 in Turkey” raporuna göre Türkler günde ortalama 7 saat internet ve sosyal medyada zaman geçiriyor. Bu yoğun kullanım, kısaltmalardan, yabancı dil temelli sözcüklerden ve emojilerden oluşan yeni bir dil yarattı. 2000’li yılların başında attıkları kısa mesajlarda ünlü harflere ihtiyaç duymamaya başlayan gençler, pek çok kısaltma ve yabancı sözcüğü internette yazışma diline eklemiş durumda. Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz’a göre, internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu bir katkısı yok. Sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını söyleyen Prof. Korkmaz, kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan bu yeni yazışma dilinin dezavantajlarına dikkat çekerek, “Bu dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir” dedi. Prof. Korkmaz, şöyle devam etti: “Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz” “KENDİNİ İFADE YETENEĞİ KAYBOLUYOR” Prof. Korkmaz, geliştirilen bu yeni dilin, yoksul ve sığ bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğini de tehdit yarattığını belirtti. İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına da işaret eden Korkmaz, “Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır” diye konuştu. “DİL İLE BİRLİKTE İLİŞKİLER YOKSULLAŞIYOR” İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Korkmaz, şöyle devam etti: “Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor” “KÜÇÜREK ÖYKÜLER OKUYUN” Prof. Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını; çocuklara ve gençlere “bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın” demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini söyledi. Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan “küçürek öykü” (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, “En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı” dedi. “YABANCI SÖZCÜKLER DİLE GİREBİLİR” Prof. Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını söyleyerek, bugüne kadar mantığı, dilbilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün dilimize girdiğine dikkat çekti. Korkmaz, şöyle devam etti: “Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur.” İŞTE “GENÇLERİ ANLAMA SÖZLÜĞÜ” Peki gençlerin çok sık kullandığı çoğu İngilizce kökenli, sosyal medya konuşmalarından çıkan ve kısa zamanda konuşma diline yansıyan sözcükler neler? Gençlerin en sık kullandığı bazı “sanal sözcükler” şöyle: Lol: Sesli gülüyorum (Laughing out loud) AFK: Klavye başında olmayan (Away from keyboard) JK: Şaka yapıyorum (Just kidding) IDK: Ben bilmiyorum (I dont know) FYI: Bilgine (For your Info) Bro: Yakın, samimi arkadaş (İngilizce erkek kardeş anlamına gelen ‘brother’ kelimesinin kısaltması) Sista: Kız arkadaş. (İngilizce kız kardeş anlamına gelen ‘sister’ kelimesinin kısaltması) Stalklamak: Sosyal medyada biri veya bir şeyi gizlice araştırmak Like etmek-likelamak: Beğenmek Troll-Trollemek: Ciddi bir ortamda alaycılık, huzur bozmak, başkalarını tuzağa düşürmek Spoiler vermek: Kitap, dizi, film hakkında ipucu vermek Etkileşim kasmak: Sosyal medyada sadece beğeni almak için paylaşım yapmak Ben şok: Çok şaşırmak Story atmak: Sosyal medya uygulamalarında fotoğraf paylaşmak Panpa: Yakın arkadaş Karşim: Yakın arkadaş Popi: Popüler R yapmak: Geri adım atmak Takipçi kasmak: Takipçi sayısını artırmak için her yolu denemek FOMO: En son haberleri ve dedikoduları kaçırmaktan korkmak (The fear of missing out) Cyberstalking: Siber zorbalık yapmak ya da maruz kalmak YOLO: Sadece günü yaşa. (You only live once) Wexting: Gözünü telefondan ayırmayan. (Walking ve texting kısaltması)  

Konu: NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ?

Slm. Nbr. Bye. Tb. Afk. Omg. Fav… Ve daha nicesi…

Yeni neslin “dil”ini anlama kılavuzu

  • Her şey 2000’li yılların başında hayatımıza giren SMS’lerde ünlü harfleri yok saymamızla başladı. Ardından “Slm”, “Mrb” gibi kısaltmalar girdi yazışmalara… Sonunda günümüz Türkçesi, yüzlerce yeni sözcük, kısaltma ve “emoji figürleri”ne çoktan teslim olmuş durumda.
  •  
  • Anne ve babalarının kendi çocuklarını dahi anlamakta güçlük çektiği “internet kuşağı dili” anadilimiz Türkçeyi tehdit mi ediyor? Yeni neslin dilinin şifreleri ne? Anlamak için sözlük mü lazım? Değişimden kaçış yok, peki dili yönetmek mümkün mü?
  • “26 Eylül Türk Dil Bayramı”nda Y kuşağının dil kullanımıyla ilgili tüm bu soruları Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz yanıtladı.

Dünya çapında 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor.

Ancak günümüzde dilin yaşaması gibi, zarar görmesine de neden olan çok önemli bir silah var: Sanal ortam… Türkiye’de 18-38 yaş aralığındaki Y kuşağının yüzde 75’i internet erişimine sahip, üstelik neredeyse “online yaşıyor” dedirtecek oranlarda akıllı cihazlarıyla fazla zaman geçiriyor. “Digital 2019 in Turkey” raporuna göre Türkler günde ortalama 7 saat internet ve sosyal medyada zaman geçiriyor.

Bu yoğun kullanım, kısaltmalardan, yabancı dil temelli sözcüklerden ve emojilerden oluşan yeni bir dil yarattı. 2000’li yılların başında attıkları kısa mesajlarda ünlü harflere ihtiyaç duymamaya başlayan gençler, pek çok kısaltma ve yabancı sözcüğü internette yazışma diline eklemiş durumda.

Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz’a göre, internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu bir katkısı yok. Sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını söyleyen Prof. Korkmaz, kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan bu yeni yazışma dilinin dezavantajlarına dikkat çekerek, “Bu dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir” dedi. Prof. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz”

“KENDİNİ İFADE YETENEĞİ KAYBOLUYOR”

Prof. Korkmaz, geliştirilen bu yeni dilin, yoksul ve sığ bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğini de tehdit yarattığını belirtti. İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına da işaret eden Korkmaz, “Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır” diye konuştu.

“DİL İLE BİRLİKTE İLİŞKİLER YOKSULLAŞIYOR”

İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor”

“KÜÇÜREK ÖYKÜLER OKUYUN”

Prof. Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını; çocuklara ve gençlere “bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın” demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini söyledi.

Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan “küçürek öykü” (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, “En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı” dedi.

“YABANCI SÖZCÜKLER DİLE GİREBİLİR”

Prof. Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını söyleyerek, bugüne kadar mantığı, dilbilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün dilimize girdiğine dikkat çekti. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur.”

İŞTE “GENÇLERİ ANLAMA SÖZLÜĞÜ”

Peki gençlerin çok sık kullandığı çoğu İngilizce kökenli, sosyal medya konuşmalarından çıkan ve kısa zamanda konuşma diline yansıyan sözcükler neler?

Gençlerin en sık kullandığı bazı “sanal sözcükler” şöyle:

Lol: Sesli gülüyorum (Laughing out loud)

AFK: Klavye başında olmayan (Away from keyboard)

JK: Şaka yapıyorum (Just kidding)

IDK: Ben bilmiyorum (I dont know)

FYI: Bilgine (For your Info)

Bro: Yakın, samimi arkadaş (İngilizce erkek kardeş anlamına gelen ‘brother’ kelimesinin kısaltması)

Sista: Kız arkadaş. (İngilizce kız kardeş anlamına gelen ‘sister’ kelimesinin kısaltması)

Stalklamak: Sosyal medyada biri veya bir şeyi gizlice araştırmak

Like etmek-likelamak: Beğenmek

Troll-Trollemek: Ciddi bir ortamda alaycılık, huzur bozmak, başkalarını tuzağa düşürmek

Spoiler vermek: Kitap, dizi, film hakkında ipucu vermek

Etkileşim kasmak: Sosyal medyada sadece beğeni almak için paylaşım yapmak

Ben şok: Çok şaşırmak

Story atmak: Sosyal medya uygulamalarında fotoğraf paylaşmak

Panpa: Yakın arkadaş

Karşim: Yakın arkadaş

Popi: Popüler

R yapmak: Geri adım atmak

Takipçi kasmak: Takipçi sayısını artırmak için her yolu denemek

FOMO: En son haberleri ve dedikoduları kaçırmaktan korkmak (The fear of missing out)

Cyberstalking: Siber zorbalık yapmak ya da maruz kalmak

YOLO: Sadece günü yaşa. (You only live once)

Wexting: Gözünü telefondan ayırmayan. (Walking ve texting kısaltması)

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mU8FsN
via IFTTT