23 Eylül 2019 Pazartesi

Teknopark İstanbul Fransa’da Türkiye’yi Temsil Edecek Teknopark İstanbul Fransa’da Türkiye’yi Temsil Edecek Teknoparklar 4. Endüstri Devrimini ele alacaklar Hızla küreselleşen dünya ekonomisinden önemli bir pay almak isteyen ülkeler geleneksel üretimler yerine bilim ve teknoloji üretimlerine ciddi yatırımlar yapıyorlar. Teknolojik ürünlerin Ar-Ge süreçleri devletler tarafından yakından desteklenirken son dönemde bu Ar-Ge faaliyetlerinin gerçekleştiği bilim parkları, teknoparklar ve inovasyon merkezleri de büyük bir önem kazanıyor. Türkiye’de de teknoloji ihtisas programları tüm hızıyla devam ediyor ve milli teknolojilerin geliştirilmesi kamu, sanayi ve üniversite işbirliğiyle teşvik ediliyor.T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve T.C. Yatırım ofisi tarafından açıklanan bilgilere göre; ülke genelinde sayıları 84’e varan teknoparklar, 2018’de 3,8 milyar dolarlık bir teknoloji ihracatı gerçekleştirdi. Türkiye’de teknoloji geliştirme programları çerçevesinde temelleri Turgut Özal döneminde atılan ve 2013 yılında Savunma Sanayi Başkanlığı ve İstanbul Ticaret Odası işbirliği ile resmi olarak kurulan Teknopark İstanbul, Türk savunma sanayinin inovasyon merkezi konumunda yer alıyor. Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine büyük katkılar sunun Aselsan, Roketsan, Havelsan, TAİ, TUSAŞ, Turksat, BMC gibi önemli şirketlerin yüksek teknolojili Ar-Ge çalışmalarına ve bu şirketlere alt sistem geliştirmeleri yapan girişimcilere ev sahipliği yapan Teknopark İstanbul tüm dünyada ve Türkiye’de teknoparkların çalışmalarının iyileştirmesi için pek çok faaliyette bulunuyor. Bu faaliyetler çerçevesinde iki yıl önce Türkiye’de Dünya Bilim Parkları ve İnovasyon Merkezleri Zirvesi’ni (IASP) düzenlemişti. Bu etkinlik çerçevesinde tüm dünyadan 50’yi aşkın bilim parkı, teknopark ve inovasyon merkezinin yöneticilerini İstanbul’da ağırlayan Teknopark İstanbul, bu yıl 24 -27 Eylül tarihleri arasında Fransa’nın Nantes şehrinde gerçekleştirilecek 36. IASP Zirvesi’ne üst düzey yöneticileri ile katılıyor. Bu yıl “4. Endüstri Devrimi: Başarılı Bir Geçiş İçin Kilit Güçlendiriciler Olarak İnovasyon ve Bilim Parkları” temasıyla toplanacak olan IASP’ye tüm dünyada faaliyet gösteren teknoparkların büyük bir kısmı katılarak teknoloji geliştirme bölgelerinin kalkınması, istihdam alanlarının artması ve özel sektörün Ar- Ge yatırımlarına öncelik vermesi noktasında neler yapılabileceğini tartışacaklar. Bu yıl Fransa’da gerçekleştirilecek zirveye üst düzey bir katılım sağlayacak olan Teknopark İstanbul da uluslararası işbirlikleri, milli teknolojilerimizi dünyaya tanıtma ve partner ilişkisi kurma noktasında önemli görüşmeler yapacak ve Türkiye özelinde teknoparkların gelişimi noktasında fikir alıverişinde bulunacak. IASP zirvesinin oldukça önemli olduğu dile getiren Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu: “Kökenleri rahmetli Turgut Özal dönemlerine dayanan Savunma Sanayi Başkanlığı ve İstanbul Ticaret Odası tarafından desteklenen bir teknopark olarak ülkemizde ve dünyada teknoparklar alanındaki gelişmeleri yakından izliyor ve ülkemiz için fırsat sunan konuları takip ediyoruz. Teknoloji geliştirme bölgeleri tüm dünyada son zamanlarda büyük bir atılım içerisinde bilim ve teknolojiye tüm dünyada yapılan bu yatırımlardan ve oluşturduğu küresel ekonomiden ülke olarak payımızı almalıyız. Bu noktada neler yapılabileceğini üst düzey yöneticilerimizle katılım sağlayacağımız bu zirvede ayrıntılarıyla tartışacağız.

Teknopark İstanbul Fransa’da Türkiye’yi Temsil Edecek

Teknoparklar 4. Endüstri Devrimini ele alacaklar

Hızla küreselleşen dünya ekonomisinden önemli bir pay almak isteyen ülkeler geleneksel üretimler yerine bilim ve teknoloji üretimlerine ciddi yatırımlar yapıyorlar. Teknolojik ürünlerin Ar-Ge süreçleri devletler tarafından yakından desteklenirken son dönemde bu Ar-Ge faaliyetlerinin gerçekleştiği bilim parkları, teknoparklar ve inovasyon merkezleri de büyük bir önem kazanıyor. Türkiye’de de teknoloji ihtisas programları tüm hızıyla devam ediyor ve milli teknolojilerin geliştirilmesi kamu, sanayi ve üniversite işbirliğiyle teşvik ediliyor.T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve T.C. Yatırım ofisi tarafından açıklanan bilgilere göre; ülke genelinde sayıları 84’e varan teknoparklar, 2018’de 3,8 milyar dolarlık bir teknoloji ihracatı gerçekleştirdi.

Türkiye’de teknoloji geliştirme programları çerçevesinde temelleri Turgut Özal döneminde atılan ve 2013 yılında Savunma Sanayi Başkanlığı ve İstanbul Ticaret Odası işbirliği ile resmi olarak kurulan Teknopark İstanbul, Türk savunma sanayinin inovasyon merkezi konumunda yer alıyor. Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine büyük katkılar sunun Aselsan, Roketsan, Havelsan, TAİ, TUSAŞ, Turksat, BMC gibi önemli şirketlerin yüksek teknolojili Ar-Ge çalışmalarına ve bu şirketlere alt sistem geliştirmeleri yapan girişimcilere ev sahipliği yapan Teknopark İstanbul tüm dünyada ve Türkiye’de teknoparkların çalışmalarının iyileştirmesi için pek çok faaliyette bulunuyor. Bu faaliyetler çerçevesinde iki yıl önce Türkiye’de Dünya Bilim Parkları ve İnovasyon Merkezleri Zirvesi’ni (IASP) düzenlemişti. Bu etkinlik çerçevesinde tüm dünyadan 50’yi aşkın bilim parkı, teknopark ve inovasyon merkezinin yöneticilerini İstanbul’da ağırlayan Teknopark İstanbul, bu yıl 24 -27 Eylül tarihleri arasında Fransa’nın Nantes şehrinde gerçekleştirilecek 36. IASP Zirvesi’ne üst düzey yöneticileri ile katılıyor.

Bu yıl “4. Endüstri Devrimi: Başarılı Bir Geçiş İçin Kilit Güçlendiriciler Olarak İnovasyon ve Bilim Parkları” temasıyla toplanacak olan IASP’ye tüm dünyada faaliyet gösteren teknoparkların büyük bir kısmı katılarak teknoloji geliştirme bölgelerinin kalkınması, istihdam alanlarının artması ve özel sektörün Ar- Ge yatırımlarına öncelik vermesi noktasında neler yapılabileceğini tartışacaklar. Bu yıl Fransa’da gerçekleştirilecek zirveye üst düzey bir katılım sağlayacak olan Teknopark İstanbul da uluslararası işbirlikleri, milli teknolojilerimizi dünyaya tanıtma ve partner ilişkisi kurma noktasında önemli görüşmeler yapacak ve Türkiye özelinde teknoparkların gelişimi noktasında fikir alıverişinde bulunacak.

IASP zirvesinin oldukça önemli olduğu dile getiren Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu: “Kökenleri rahmetli Turgut Özal dönemlerine dayanan Savunma Sanayi Başkanlığı ve İstanbul Ticaret Odası tarafından desteklenen bir teknopark olarak ülkemizde ve dünyada teknoparklar alanındaki gelişmeleri yakından izliyor ve ülkemiz için fırsat sunan konuları takip ediyoruz. Teknoloji geliştirme bölgeleri tüm dünyada son zamanlarda büyük bir atılım içerisinde bilim ve teknolojiye tüm dünyada yapılan bu yatırımlardan ve oluşturduğu küresel ekonomiden ülke olarak payımızı almalıyız. Bu noktada neler yapılabileceğini üst düzey yöneticilerimizle katılım sağlayacağımız bu zirvede ayrıntılarıyla tartışacağız.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mxaEDj
via IFTTT

CORENDON AIRLINES, “İKİNCİ PİLOT ADAYLARI” PROJESİNİ BEŞİNCİ KEZ DÜZENLİYOR CORENDON AIRLINES, “İKİNCİ PİLOT ADAYLARI” PROJESİNİ BEŞİNCİ KEZ DÜZENLİYOR   Havacılık sektöründe birçok örnek uygulamayı hayata geçiren Corendon Airlines, tip eğitimi olmayan pilotlar tarafından büyük ilgi gören “İkinci Pilot Adayları” projesini beşinci kez gerçekleştiriyor. Ön değerlendirme sonrası programa kabul edilecek adayların eğitimleri Aralık ayı içerisinde başlayacak. 46 ülkeye toplam 160 noktaya sefer düzenleyen Türkiye’ye en çok yolcu taşıyan havayolu şirketlerden biri olan Corendon Airlines, artan filosu doğrultusunda kokpit ekibini de genişletiyor. Corendon Airlines, ilkini 2015 yılında düzenlediği, tip eğitimi olmayan pilotlara yönelik “İkinci Pilot Adayları” (Trainee First Officer) projesini beşinci kez hayata geçirmeye hazırlanıyor. Proje kapsamında, uçuş okulu mezunu olan ve gerekli niteliklere sahip tüm adaylar, sürece dahil edilecek ve projenin detaylı bir şekilde anlatıldığı oturumlar düzenlenecek. Başvuru yoğunluğuna göre belirlenecek illerde gerçekleşecek oturumlarda şirket yöneticileriyle bir araya gelecek. Bu adımın ardından tüm süreci öğrenen adayların takip eden değerlendirme süreci 2 ay sürecek. İki ay süren değerlendirme sürecinin ardından gerekli dokümanları sağlayan adaylar, Ekim-Kasım aylarında mülakat ve simülatör değerlendirmesine tabii tutulacak. Bu değerlendirmeyi başarıyla tamamlayan adaylar, Aralık ayının ikinci haftası itibarıyla tip eğitimlerine, bu eğitim döneminin devamında ise hat uçuşlarına başlayacak. Sürecin sonunda başarılı olan adaylar, ücretlerini eğitim sonunda F/O olarak atanmalarının ardından maaşlarından kesilme yoluyla ödeyebilecek. Bu yıl beşinci kez düzenlenen projeyi son üç yıldır kendi bünyelerinde gerçekleştirdiklerine değinen Corendon Airlines İK Direktörü Berna Oskay, “Corendon Airlines olarak, uçuş okullarından mezun pilotların tip eğitimlerinin tamamını kendi bünyemizde gerçekleştirmek için uluslararası standartlarda tüm imkanlara sahibiz. Bu projeyle ailemizde ve sektörümüzde uzun yıllar görev alacak ikinci pilotlar yetiştirmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu projenin sonunda istihdam edilecek “İkinci Pilot Adayları” sayısını geçtiğimiz dönemlere nazaran arttırıyoruz. ” dedi. Projeye dahil olmak isteyen adaylar, detaylı bilgilere https://www.corendonairlines.com/tr/tfo2019 adresinden ulaşabiliyor.

CORENDON AIRLINES, “İKİNCİ PİLOT ADAYLARI” PROJESİNİ BEŞİNCİ KEZ DÜZENLİYOR

 

Havacılık sektöründe birçok örnek uygulamayı hayata geçiren Corendon Airlines, tip eğitimi olmayan pilotlar tarafından büyük ilgi gören “İkinci Pilot Adayları” projesini beşinci kez gerçekleştiriyor. Ön değerlendirme sonrası programa kabul edilecek adayların eğitimleri Aralık ayı içerisinde başlayacak.

46 ülkeye toplam 160 noktaya sefer düzenleyen Türkiye’ye en çok yolcu taşıyan havayolu şirketlerden biri olan Corendon Airlines, artan filosu doğrultusunda kokpit ekibini de genişletiyor. Corendon Airlines, ilkini 2015 yılında düzenlediği, tip eğitimi olmayan pilotlara yönelik “İkinci Pilot Adayları” (Trainee First Officer) projesini beşinci kez hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Proje kapsamında, uçuş okulu mezunu olan ve gerekli niteliklere sahip tüm adaylar, sürece dahil edilecek ve projenin detaylı bir şekilde anlatıldığı oturumlar düzenlenecek. Başvuru yoğunluğuna göre belirlenecek illerde gerçekleşecek oturumlarda şirket yöneticileriyle bir araya gelecek. Bu adımın ardından tüm süreci öğrenen adayların takip eden değerlendirme süreci 2 ay sürecek.

İki ay süren değerlendirme sürecinin ardından gerekli dokümanları sağlayan adaylar, Ekim-Kasım aylarında mülakat ve simülatör değerlendirmesine tabii tutulacak. Bu değerlendirmeyi başarıyla tamamlayan adaylar, Aralık ayının ikinci haftası itibarıyla tip eğitimlerine, bu eğitim döneminin devamında ise hat uçuşlarına başlayacak. Sürecin sonunda başarılı olan adaylar, ücretlerini eğitim sonunda F/O olarak atanmalarının ardından maaşlarından kesilme yoluyla ödeyebilecek.

Bu yıl beşinci kez düzenlenen projeyi son üç yıldır kendi bünyelerinde gerçekleştirdiklerine değinen Corendon Airlines İK Direktörü Berna Oskay, “Corendon Airlines olarak, uçuş okullarından mezun pilotların tip eğitimlerinin tamamını kendi bünyemizde gerçekleştirmek için uluslararası standartlarda tüm imkanlara sahibiz. Bu projeyle ailemizde ve sektörümüzde uzun yıllar görev alacak ikinci pilotlar yetiştirmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu projenin sonunda istihdam edilecek “İkinci Pilot Adayları” sayısını geçtiğimiz dönemlere nazaran arttırıyoruz. ” dedi.

Projeye dahil olmak isteyen adaylar, detaylı bilgilere https://www.corendonairlines.com/tr/tfo2019 adresinden ulaşabiliyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2l5BJ07
via IFTTT

Teknopark İstanbul Fransa’da Türkiye’yi Temsil Edecek


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mxaEDj

CORENDON AIRLINES, “İKİNCİ PİLOT ADAYLARI” PROJESİNİ BEŞİNCİ KEZ DÜZENLİYOR


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2l5BJ07

22 Eylül 2019 Pazar

Turkish Cargo, 19 ayda 169 lüks araç taşıdı Dünyanın 124 ülkesine hizmet sağlayan Turkish Cargo, Türk Hava Yolları’nın kargo taşıma kapasitesine ek olarak, kargo uçağı filosu ile 88 destinasyona direkt kargo uçuşu gerçekleştiriyor. Turkish Cargo, geçtiğimiz yıl 1,4 milyon ton kargo taşıması yaparak, WACD (World Air Cargo Data) verilerine göre uluslararası hava kargo taşımacılığında ilk 10da yer aldı.Bu yıl ise Turkish Cargo, global hava kargo pazarındaki daralmanın yüzde 4 olduğu sektörde, pazar payını yüzde 3.9’dan yüzde 4’e yükselterek, hava kargo pazarında 7. sıradaki yerini korudu. BU YIL 7 AYDA 70 ARAÇ TAŞIDI Turkish Cargo, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 vizyonu doğrultusunda, dünyanın en iyi beş hava kargo markasından biri olmayı hedefliyor. Turkish Cargo özel taşıma operasyonları da yapıyor.O operasyonlardan biri de lüks araç taşımacılığı… Turkish Cargo, 2018 yılında 99 lüks aracı dünyanın dört bir yanına taşıdı.Turkish Cargo, 2019 yılının 7 aylık döneminde, 70 adet araç taşıyarak, 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 21 artış sağladı. Araç taşımalarda hasara, yağ-yakıt sızıntısına ve kısa devreye karşı önlem alan Turkish Cargo, su ve yakıt depo kapaklarını kontrol ediyor.   Bu gönderiyi Instagram’da gör   Ailenizin LoadMasterı (@ailenizinloadmasteri)’in paylaştığı bir gönderi (14 Eyl, 2019, 10:57öö PDT)

Turkish Cargo, 19 ayda 169 lüks araç taşıdı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2M7Hl3x

Depresyon Alzheimer Hastalığı riskini arttırıyor Hayatın içinde ol, Alzheimer olma! Beynin normal organizasyonu ve fonksiyonunu bozarak günlük yaşamın sürdürülmesini imkânsız hale getiren Alzheimer Hastalığının tedavisi halen kesin olarak bilinmiyor. Aşı çalışmaları da başarısızlıkla sonuçlanınca malum soruya geri dönüldü: “Alzheimer’a yakalanmamak ya da geciktirmek mümkün mü?” İşte altın kural: Hayatınızı yaşayın, üzüntüye kapıyı açmayın! Alzheimer hastalığı; beyinde bazı maddelerin birikmesiyle birden fazla bilişsel alanı bozarak kişinin günlük yaşam aktivitelerini engelleyen, ilerleyici bir hastalık. Dünyada 47 milyon, Türkiye’de 400 bin civarında Alzheimer hastası var. Erken tanı bu hastalıkta hayati değerde… ERKEN TEŞHİS İLERLEYİŞİ YAVAŞLATIYOR Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Nöroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şevki Şahin, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla hasta ve yakınları için önemli bilgiler verdi. Şahin, Alzheimer’in tedavisine yönelik aşı çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlandığını, bu nedenle hem hasta hem de hasta yakınının yaşam kalitesini arttırmanın en önemli tedavi stratejisi haline geldiğini söyledi. Her unutkanlığı olanın “Bende Alzheimer başlayacak mı” korkusu yaşamasının yersiz olduğunu da vurgulayan Şahin, hastalık ile kişinin kendi unutkanlığını algılayabilme yeteneğinin de kaybolduğuna dikkat çekti. Hastaların yeni şeyleri öğrenme güçlüklerinin genellikle çevresi tarafından fark edildiğini ve kişiyi nöroloji doktoruna götürmek için razı etme sürecinde büyük bir zaman kaybı yaşandığını vurgulayan Şahin, “Şu an elimizde bulunan ilaçlara ne kadar erken başlanabilirse hastalığın ilerleyişi de o kadar yavaşlatılabilinir, böylece kişinin yaşam içinde kalacağı süre ve fonksiyonelliği artabilir.” dedi. DEPRESYON ALZHEIMER HASTALIĞINI TETİKLİYOR Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasında genetik, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, kontrolsüz diyabet gibi kardiyovasküler faktörlerin etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Şahin, “Depresyonun, Alzheimer hastalığına zemin hazırladığı konusunda bilimsel kanıtlar var. Depresyon tedavi edilmezse beyin fonksiyonlarını zayıflatıyor, unutkanlık, dikkat eksikliği başlıyor, ardından Alzheimer Hastalığı tetiklenebiliyor. Bu yüzden özellikle de orta yaş civarı ortaya çıkan depresyonların tedavisi çok önemli” dedi. Prof. Dr. Şahin, uykusuzluk, sabahları yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğü gibi sıkıntıların depresyon ya da kronik yorgunluk sendromundan olabileceği gibi Alzheimer’in başlangıç bulguları olabileceğini söyledi. Alzheimer Hastalığına yönelik daha keskin belirtileri ise şöyle sıraladı: Yeni şeyler öğrenmede güçlük Yakın geçmişte öğrendiklerini unutma Kısmi kişilik değişiklikleri (Örneğin sakin biriyken sinirli birine dönüşmesi) Sosyal geri çekilme (Kişinin önceden gittiği kahvehane, kulüp, maç veya camiye gitmemeye başlaması, daha çok yalnız kalmayı, evinde olmayı tercih etmeye başlaması) GÜLE OYNAYA YAŞ ALIN “Başarılı yaş alma” tanımına ve “bağımlı olmadan yaşama katılma, fizik ve zihin aktivitelerini sürdürebilme” nin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, hastalık riskini en aza indirecek şekilde önlem almanın, bağımlı olma durumunu azaltacağını dile getirdi. Şahin, sağlıklı yaş almak için şu önerilerde bulundu: “Sigara içmeyi bırakın. Tansiyon ve şeker hastalığınız varsa ya da depresyondaysanız mutlaka tedavi olun. Ruh ve beden sağlığı için en az haftada iki gün egzersiz yapın. Yarısının izometrik kasları güçlendirecek pilates gibi aktivitelerden, diğer yarısının ise koşu, yürüyüş, doğa sporları gibi kardiyovasküler egzersizlerden olması önemli. Yüzmenin de çok faydası var. Sosyal hayata olabildiğince tutunmaya çalışın. Hobileriniz doğrultusunda aktivitelere katılın. Aldığınız eğitime paralel olarak insanlara yardım edecek ortamlarda bulunmak beyin sağlığı için yararlıdır. Özel hayatta da olabildiğince duygusal açıdan tatmin olabileceğiniz bir yaşam sürün.” BULMACANIN FAYDASI YOK Hastalanmadan önce ya da çok erken evrelerde, hafıza fonksiyonlarını arttıran bilgisayar destekli beyin egzersizlerinin mental kapasiteyi güçlendirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, “Hastalığın ileri dönemlerinde ise bulmaca çözmek, kitap okumak gibi aktivitelerin ne yazık ki çok faydası yok” dedi. Şahin, son yıllarda internette bilimsel kanıtları olmayan tedaviler içeren bilgiler ve vitamin adı altında ilaç satışı yapıldığına da dikkat çekerek, “Doktor tavsiye veya reçete etmedikçe vitamin alınmamalı” dedi. HASTAYA YAKLAŞIM NASIL OLMALI? Prof. Dr. Şevki Şahin; hastaya çocuk gibi davranmadan, algı bozukluğunu hastanın yüzüne vurmadan, ilgisini başka yöne çekerek baş etmeye çalışılmasını önerdi. Şahin şöyle konuştu: “Örneğin, genelde hastalar banyo yapmak istememektir. Bu durumda, hastanın çok sevdiği bir yiyeceği banyo yaparsa birlikte yiyebilecekleri söylenebilir. Parasının çalınabileceğini söyleyen hastaların yanında maddi konuların konuşulmaması, ekonomi haberlerinin dinletilmemesi gibi basit çözümler denenmelidir. Hastalara aksiyon, şiddet, korku unsuru olan içerikler izletilmemeli, dinletilmemelidir. Mümkünse daha önceden huzur buldukları müzik, eğlence programları gibi televizyon aktivitelerine yönlendirmek evde hasta bakımını kolaylaştırır” Alzheimer hastasına bakımın her evrede değiştiğini de anlatan Prof Dr. Şahin, şöyle devam etti: “İlk evrede sosyal olabilmesi için olabildiğince gezmesi sağlanmalı, onunla birlikte hareket edilmeli. İkinci evreden itibaren akılları karışabildiği için evdeki ortamı muhafaza etmeyi öneriyoruz. Üçüncü evrede hastanın gözetim altında olmasında yarar var, günlük hayatını devam ettirmekte zorlanan hasta kazalara açık hale gelebilir ( örn; ocağın altını açık unutma gibi). Dördüncü evrede ise beslenme sorunu öne çıkar. Hasta yatalak olduğu için yatak yarası oluşabilir. Ayrı bir tıbbi bakım gerekir. Hasta yakının bilinçlendirilmesi çok önemli. Çünkü her evre değişiminde şok yaşayan bir hasta yakınının ruh sağlığının bozulma ihtimali giderek artar.”

Hayatın içinde ol, Alzheimer olma!

  • Beynin normal organizasyonu ve fonksiyonunu bozarak günlük yaşamın sürdürülmesini imkânsız hale getiren Alzheimer Hastalığının tedavisi halen kesin olarak bilinmiyor. Aşı çalışmaları da başarısızlıkla sonuçlanınca malum soruya geri dönüldü: “Alzheimer’a yakalanmamak ya da geciktirmek mümkün mü?”
  • İşte altın kural: Hayatınızı yaşayın, üzüntüye kapıyı açmayın!

Alzheimer hastalığı; beyinde bazı maddelerin birikmesiyle birden fazla bilişsel alanı bozarak kişinin günlük yaşam aktivitelerini engelleyen, ilerleyici bir hastalık. Dünyada 47 milyon, Türkiye’de 400 bin civarında Alzheimer hastası var. Erken tanı bu hastalıkta hayati değerde…

ERKEN TEŞHİS İLERLEYİŞİ YAVAŞLATIYOR

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Nöroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şevki Şahin, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla hasta ve yakınları için önemli bilgiler verdi. Şahin, Alzheimer’in tedavisine yönelik aşı çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlandığını, bu nedenle hem hasta hem de hasta yakınının yaşam kalitesini arttırmanın en önemli tedavi stratejisi haline geldiğini söyledi. Her unutkanlığı olanın “Bende Alzheimer başlayacak mı” korkusu yaşamasının yersiz olduğunu da vurgulayan Şahin, hastalık ile kişinin kendi unutkanlığını algılayabilme yeteneğinin de kaybolduğuna dikkat çekti. Hastaların yeni şeyleri öğrenme güçlüklerinin genellikle çevresi tarafından fark edildiğini ve kişiyi nöroloji doktoruna götürmek için razı etme sürecinde büyük bir zaman kaybı yaşandığını vurgulayan Şahin, “Şu an elimizde bulunan ilaçlara ne kadar erken başlanabilirse hastalığın ilerleyişi de o kadar yavaşlatılabilinir, böylece kişinin yaşam içinde kalacağı süre ve fonksiyonelliği artabilir.” dedi.

DEPRESYON ALZHEIMER HASTALIĞINI TETİKLİYOR

Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasında genetik, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, kontrolsüz diyabet gibi kardiyovasküler faktörlerin etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Şahin,

“Depresyonun, Alzheimer hastalığına zemin hazırladığı konusunda bilimsel kanıtlar var. Depresyon tedavi edilmezse beyin fonksiyonlarını zayıflatıyor, unutkanlık, dikkat eksikliği başlıyor, ardından Alzheimer Hastalığı tetiklenebiliyor. Bu yüzden özellikle de orta yaş civarı ortaya çıkan depresyonların tedavisi çok önemli” dedi.

Prof. Dr. Şahin, uykusuzluk, sabahları yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğü gibi sıkıntıların depresyon ya da kronik yorgunluk sendromundan olabileceği gibi Alzheimer’in başlangıç bulguları olabileceğini söyledi. Alzheimer Hastalığına yönelik daha keskin belirtileri ise şöyle sıraladı:

  • Yeni şeyler öğrenmede güçlük
  • Yakın geçmişte öğrendiklerini unutma
  • Kısmi kişilik değişiklikleri (Örneğin sakin biriyken sinirli birine dönüşmesi)
  • Sosyal geri çekilme (Kişinin önceden gittiği kahvehane, kulüp, maç veya camiye gitmemeye başlaması, daha çok yalnız kalmayı, evinde olmayı tercih etmeye başlaması)

GÜLE OYNAYA YAŞ ALIN

“Başarılı yaş alma” tanımına ve “bağımlı olmadan yaşama katılma, fizik ve zihin aktivitelerini sürdürebilme” nin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, hastalık riskini en aza indirecek şekilde önlem almanın, bağımlı olma durumunu azaltacağını dile getirdi. Şahin, sağlıklı yaş almak için şu önerilerde bulundu:

“Sigara içmeyi bırakın. Tansiyon ve şeker hastalığınız varsa ya da depresyondaysanız mutlaka tedavi olun. Ruh ve beden sağlığı için en az haftada iki gün egzersiz yapın. Yarısının izometrik kasları güçlendirecek pilates gibi aktivitelerden, diğer yarısının ise koşu, yürüyüş, doğa sporları gibi kardiyovasküler egzersizlerden olması önemli. Yüzmenin de çok faydası var. Sosyal hayata olabildiğince tutunmaya çalışın. Hobileriniz doğrultusunda aktivitelere katılın. Aldığınız eğitime paralel olarak insanlara yardım edecek ortamlarda bulunmak beyin sağlığı için yararlıdır. Özel hayatta da olabildiğince duygusal açıdan tatmin olabileceğiniz bir yaşam sürün.”

BULMACANIN FAYDASI YOK

Hastalanmadan önce ya da çok erken evrelerde, hafıza fonksiyonlarını arttıran bilgisayar destekli beyin egzersizlerinin mental kapasiteyi güçlendirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, “Hastalığın ileri dönemlerinde ise bulmaca çözmek, kitap okumak gibi aktivitelerin ne yazık ki çok faydası yok” dedi.

Şahin, son yıllarda internette bilimsel kanıtları olmayan tedaviler içeren bilgiler ve vitamin adı altında ilaç satışı yapıldığına da dikkat çekerek, “Doktor tavsiye veya reçete etmedikçe vitamin alınmamalı” dedi.

HASTAYA YAKLAŞIM NASIL OLMALI?

Prof. Dr. Şevki Şahin; hastaya çocuk gibi davranmadan, algı bozukluğunu hastanın yüzüne vurmadan, ilgisini başka yöne çekerek baş etmeye çalışılmasını önerdi. Şahin şöyle konuştu:

“Örneğin, genelde hastalar banyo yapmak istememektir. Bu durumda, hastanın çok sevdiği bir yiyeceği banyo yaparsa birlikte yiyebilecekleri söylenebilir. Parasının çalınabileceğini söyleyen hastaların yanında maddi konuların konuşulmaması, ekonomi haberlerinin dinletilmemesi gibi basit çözümler denenmelidir. Hastalara aksiyon, şiddet, korku unsuru olan içerikler izletilmemeli, dinletilmemelidir. Mümkünse daha önceden huzur buldukları müzik, eğlence programları gibi televizyon aktivitelerine yönlendirmek evde hasta bakımını kolaylaştırır”

Alzheimer hastasına bakımın her evrede değiştiğini de anlatan Prof Dr. Şahin, şöyle devam etti:

“İlk evrede sosyal olabilmesi için olabildiğince gezmesi sağlanmalı, onunla birlikte hareket edilmeli. İkinci evreden itibaren akılları karışabildiği için evdeki ortamı muhafaza etmeyi öneriyoruz. Üçüncü evrede hastanın gözetim altında olmasında yarar var, günlük hayatını devam ettirmekte zorlanan hasta kazalara açık hale gelebilir ( örn; ocağın altını açık unutma gibi). Dördüncü evrede ise beslenme sorunu öne çıkar. Hasta yatalak olduğu için yatak yarası oluşabilir. Ayrı bir tıbbi bakım gerekir. Hasta yakının bilinçlendirilmesi çok önemli. Çünkü her evre değişiminde şok yaşayan bir hasta yakınının ruh sağlığının bozulma ihtimali giderek artar.”



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/30bPZHh
via IFTTT