7 Şubat 2018 Çarşamba

İSTANBUL YENİ HAVALİMANI LOJİSTİK MERKEZİ HALİNE GETİRİLECEK


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2E8Ca1Z

Bina Teknolojilerinin Geleceği, Honeywell Users Group & IOT Zirvesinde ele alındı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2GXnG2z

Bina Teknolojilerinin Geleceği, Honeywell Users Group & IOT Zirvesinde ele alındı BİNA TEKNOLOJİLERİNİN GELECEĞİ, HONEYWELL USERS GROUP & IOT ZİRVESİNDE ELE ALINDI   Zirve’de bir araya gelen sektör liderleri, Nesnelerin İnterneti’ni ve bu teknolojinin Türkiye’de verimli, güvenli ve akıllı binalar tesis etmedeki rolünü ele aldı.   Bağlantılı bina yazılım ve teknolojilerinin lideri Honeywell tarafından 6 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirilen Zirve, Türkiye’deki binaları daha “akıllı” hale getirmek için Nesnelerin İnterneti’nden (IoT) yararlanma konusuna odaklandı.   Türkiye’de ikinci kez düzenlenen Honeywell Users Group (HUG) & IoT Zirvesi’nde bir araya gelen 300’ü aşkın sektör profesyoneli ve fikir önderi, akıllı binaların evrimini, bağlantılı binaların Türkiye’nin tüm şehirlerini nasıl yeniden şekillendirdiğini ve bu değişimde teknolojinin rolünü tartıştı. Etkinliğe Honeywell’in yanı sıra Philips Aydınlatma, Dell, Microsoft, Turkcell ve diğer sektör liderlerinin global ve yerel organizasyonlarının temsilcileri de katıldı.   “Modern dünyanın ve Honeywell olarak yaptığımız her işin merkezinde bağlanabilirlik (connectivity) yer alıyor. IoT günlük hayatımızın her yönünü yeniden şekillendiriyor, basit işlemleri karmaşık dijital-fiziksel arayüzlere dönüştürüyor. Akıllı binaların yaşadığı süreci bir evrim olarak tanımlıyoruz çünkü elimizdeki varlıkları ve altyapıları kullanarak bunları akıllı bir binaya nasıl dönüştürebileceğimizi anlamamız gerekiyor. Entegrasyon akıllı binaların temelinde yer alıyor. Honeywell, işte bu noktada fiziksel ürünleri yazılım çözümleriyle birleştirerek insanları ve varlıkları birbirine bağlama konusunda standartları belirliyor” diyen Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Orhan Geniş sözlerini şöyle tamamladı: “Etkinliğimizde, benzer düşünce yapısına sahip sektör profesyonelleri bir araya gelerek binalarda IoT konusundaki zorlukları tartışma ve çözüm yolları geliştirme fırsatını yakaladılar.”   Zirvenin, Akıllı Binalarda / Tesislerde IoT oturumunda, Aydınlatmanın Ötesinde Çözümleri katılımcılarla paylaşan Philips Aydınlatma Proje Kanalı Pazarlama Müdürü Dilara Gürkan, “Teknolojide gerçekleşen “Nesnelerin İnterneti” devrimini göğüsleyen sektörler arasında aydınlatma öncü sıralarda yer almakta. Biz de bu devrimin potansiyelini maksimum seviyede değerlendirebilmek adına hem öncü, inovatif çözümler sağlayarak hem de Honeywell gibi önemli oyuncularla işbirliği yaparak akıllı bina teknolojilerinin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyoruz.” diyerek etkinliğin sektör için önemini vurguladı.   Honeywell Bina Çözümleri, Gelişmekte Olan Bölgeler Başkanı Paolo Cervini de şunları ekledi: “Avrupa, Türkiye ve Orta Doğu’daki bina işletmecileri, tesisleri daha yeşil, daha güvenli ve daha verimli hale getirirken işletme maliyetlerini de düşürme konusunda büyük bir baskı altında. Bunu yapabilmek için bölgedeki bina ve tesis yöneticileri IoT’den yararlanabilir. IoT, daha fazla bilgi kullanarak daha doğru kararlar için çok değerli veri analizleri yapmayı sağlarken, bina işletmecilerine önemli fırsatlar sunuyor. Karar mercilerini IoT’nin sunduğu fırsatlar ve bulut teknolojisiyle daha akıllı binaların geliştirilmesi konusunda bilgilendirmeye devam etmemiz büyük önem taşıyor.”   Zirve’deki oturumlar ve panellerde katılımcılar sürekli değişen dijital ortamın sunduğu fırsatları birlikte değerlendirdiler ve bu evrimin hızla maddi kazanca dönüştürülmesinin önemini tartıştılar. Yeni teknolojileri benimseyen ve hem modernizasyon hem de yaşam döngüsü uygulamaları üzerinde çalışan şirketler, paralel oturumlarda kendi başarı hikayelerini de paylaşma imkanı buldular.   Honeywell ve Honeywell Users Group hakkında detaylı bilgi için: honeywell.com vewww.buildingsolutions.honeywell.com/HUG

BİNA TEKNOLOJİLERİNİN GELECEĞİ, HONEYWELL USERS GROUP & IOT ZİRVESİNDE ELE ALINDI

 

Zirve’de bir araya gelen sektör liderleri, Nesnelerin İnterneti’ni ve bu teknolojinin Türkiye’de verimli, güvenli ve akıllı binalar tesis etmedeki rolünü ele aldı.

 

Bağlantılı bina yazılım ve teknolojilerinin lideri Honeywell tarafından 6 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirilen Zirve, Türkiye’deki binaları daha “akıllı” hale getirmek için Nesnelerin İnterneti’nden (IoT) yararlanma konusuna odaklandı.

 

Türkiye’de ikinci kez düzenlenen Honeywell Users Group (HUG) & IoT Zirvesi’nde bir araya gelen 300’ü aşkın sektör profesyoneli ve fikir önderi, akıllı binaların evrimini, bağlantılı binaların Türkiye’nin tüm şehirlerini nasıl yeniden şekillendirdiğini ve bu değişimde teknolojinin rolünü tartıştı. Etkinliğe Honeywell’in yanı sıra Philips Aydınlatma, Dell, Microsoft, Turkcell ve diğer sektör liderlerinin global ve yerel organizasyonlarının temsilcileri de katıldı.

 

“Modern dünyanın ve Honeywell olarak yaptığımız her işin merkezinde bağlanabilirlik (connectivity) yer alıyor. IoT günlük hayatımızın her yönünü yeniden şekillendiriyor, basit işlemleri karmaşık dijital-fiziksel arayüzlere dönüştürüyor. Akıllı binaların yaşadığı süreci bir evrim olarak tanımlıyoruz çünkü elimizdeki varlıkları ve altyapıları kullanarak bunları akıllı bir binaya nasıl dönüştürebileceğimizi anlamamız gerekiyor. Entegrasyon akıllı binaların temelinde yer alıyor. Honeywell, işte bu noktada fiziksel ürünleri yazılım çözümleriyle birleştirerek insanları ve varlıkları birbirine bağlama konusunda standartları belirliyor” diyen Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Orhan Geniş sözlerini şöyle tamamladı: “Etkinliğimizde, benzer düşünce yapısına sahip sektör profesyonelleri bir araya gelerek binalarda IoT konusundaki zorlukları tartışma ve çözüm yolları geliştirme fırsatını yakaladılar.”

 

Zirvenin, Akıllı Binalarda / Tesislerde IoT oturumunda, Aydınlatmanın Ötesinde Çözümleri katılımcılarla paylaşan Philips Aydınlatma Proje Kanalı Pazarlama Müdürü Dilara Gürkan, “Teknolojide gerçekleşen “Nesnelerin İnterneti” devrimini göğüsleyen sektörler arasında aydınlatma öncü sıralarda yer almakta. Biz de bu devrimin potansiyelini maksimum seviyede değerlendirebilmek adına hem öncü, inovatif çözümler sağlayarak hem de Honeywell gibi önemli oyuncularla işbirliği yaparak akıllı bina teknolojilerinin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyoruz.” diyerek etkinliğin sektör için önemini vurguladı.

 

Honeywell Bina Çözümleri, Gelişmekte Olan Bölgeler Başkanı Paolo Cervini de şunları ekledi: “Avrupa, Türkiye ve Orta Doğu’daki bina işletmecileri, tesisleri daha yeşil, daha güvenli ve daha verimli hale getirirken işletme maliyetlerini de düşürme konusunda büyük bir baskı altında. Bunu yapabilmek için bölgedeki bina ve tesis yöneticileri IoT’den yararlanabilir. IoT, daha fazla bilgi kullanarak daha doğru kararlar için çok değerli veri analizleri yapmayı sağlarken, bina işletmecilerine önemli fırsatlar sunuyor. Karar mercilerini IoT’nin sunduğu fırsatlar ve bulut teknolojisiyle daha akıllı binaların geliştirilmesi konusunda bilgilendirmeye devam etmemiz büyük önem taşıyor.”

 

Zirve’deki oturumlar ve panellerde katılımcılar sürekli değişen dijital ortamın sunduğu fırsatları birlikte değerlendirdiler ve bu evrimin hızla maddi kazanca dönüştürülmesinin önemini tartıştılar. Yeni teknolojileri benimseyen ve hem modernizasyon hem de yaşam döngüsü uygulamaları üzerinde çalışan şirketler, paralel oturumlarda kendi başarı hikayelerini de paylaşma imkanı buldular.

 

Honeywell ve Honeywell Users Group hakkında detaylı bilgi için: honeywell.com vewww.buildingsolutions.honeywell.com/HUG



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2GXnG2z
via IFTTT

SMS – SMS’de RİSK DEĞERLENDİRME HAKKINDA BİLGİ – 26 SMS’de RİSK DEĞERLENDİRME HAKKINDA BİLGİ – 26   Günümüzde Emniyet Yönetim Sistemini uygulayan şirketler bir çok risk değerlendirme yöntemleri kullanılıyor. Öncelikle şirketler İş sağlığı ve Güvenliği ile Emniyet Yönetim Sistemi(SMS)ni karıştırmamalı. Konuyu biraz daha açalım; 5×5 risk değerlendirme matris, kinney risk değerlendirmesi matrisi, T3 gibi birçok risk değerlendirme uygulamaları mevcuttur. ICAO onaylı eğitimlerde 5×5 risk değerlendirme yöntemi öngörür. Ama her nedense şirketler SMS sistemini kurarken Risk değerlendirme ve analizinde neden BALIK KILÇIĞI ile başlamazlar. Nitekim başlamadılar, başlamıyorlar da! Uygulaması son derece basit ve herkesin katılımını sağlamakta. Kanada’da bir çok SMS danışman-eğitimleri şöyle söylerler ‘SMS’i kurarken risk değerlendirmesi yaparken istediğiniz risk değerlendirme yöntemini kulllanabilirsiniz ancak herkesin katılımını sağlamak için Balık Kılçığı Diyagramını kullanın’.   Ancak her nedense şirketler bununla başlamazlar ve bunun dışında farklı metolojileri seçmeleri kafa yormak mı yoksa bilmemekdilerinden mi? yoksa can sıkıntısından mı? çok merak ediyorum gerçekten…. Kanadalıları örnek verme nedeni; Dünyada ilk SMS sistemini başarıyla uygulayan Havayolu şirketi KANADA bayraklıdır. Dolasıyla bizler 2010 larda bu sistemi şirkete uygulayalım mı? Yok bu sistem bizim kültürümüze uymuyor diye tartışırken. Onlar 2005 lerde bir çok şirketlerde demo olarak başlatmışlardı. Başarılı olmalarının nedenlerinden biride herkesin katılımı. Bir çok uluslararası danışmanların tavsiyesi risk değerlendirme matrisinin üzerinde durulmaması- risk değerlendirilmesine çoğunluğun katılması. Emniyet sisteminde birincil amacı kazanın önlenmesi olmuştur. Emniyetle ilgili tehlikelerin proaktif olarak tanımlanması, değerlendirilmesi, ortadan kaldırılması veya kontrol edilmesi, kabul edilebilir seviyelere getirelerek kazanın önlenmesi sağlanabilir. Bir tehlike, planlanmış ya da istenmeyen bir olaya neden olabilecek ya da katkıda bulunabilecek bir durumdur. Risk, şiddeti ve olay olasılığı açısından istenmeyen bir olayın etkisinin bir ifadesidir. Bu süreç boyunca tehlikeler tespit edilir ve analiz edilir. Değerlendirilir. Sonrasında derecendirilir. Belgelerle sonuçlandırılır.     TEHLİKELER; Tehlikeleri ve Sonuçları Belirleyin Potansiyel tehlikeleri birçok iç ve dış kaynakları tespit edilebilir. Genel olarak, tehlikeler başlangıçta bir ön tehlike listesinde belirlenir. Daha sonra analiz için işlevsel eşdeğerlik ile gruplandırılır. Risk analizinden önce tehlike senaryoları aşağıdakilere değinebilir.Kim? Nerede? Ne zaman? Neden? Nasıl? Bu risk analizi sırasında kullanılacak durumu ve sonuçları açıklayan bir ara ürün sağlamaktadır.   RİSK ANALİZİ; Tehlikeleri Analize Etme ve Riskleri Belirleme Risk analizi, tehlikelerin olasılığı ve şiddeti ile karakterize edildiği bir süreçtir. Aslında risk analizi, ne olup bittiğini belirlemek için tehlikelere bakar. Bu niteliksel veya niceliksel analiz olabilir. Belirli bir tehlikele ilgili tarihsel verilerin sayısallaştırılmaması, bulunmaması, analiz ihtiyacından kaynaklanan tehlikeyi dışlamaz. Bir risk değerlendirme matrisi normalde, risk seviyesini belirlemek için kullanılır.   RİSK DEĞERLENDİRMESİ; Genel olarak risk analizinde bulunan risk unsurlarının etkilerini birleştirip bazı kabul edilebilirlik kriterleriyle sürec olarak tanımlanır. Risk değerlendirmesi, risklerin toplu olarak azaltılabilir, birleştirilebilir ve daha sonra karar alınmasında kullanılabilecek risk setlerine dahil edilmesini içerilebilir.   KARAR VERME; Her bir riskin en öncelikli olanı belirleyerek, riskden başlayarak nasıl ele alınacağını belirlemek için risklerin tamamını gözden geçirin. Bir risk için seçilebilecek dört seçenek vardır; Aktarmak-Ortadan kaldırmak-Kabul etmek ve Hafifletmektir.   ONAY ve KONTROL; Eylem planının sonuçlarını değerlendirin. Alınan önlemlerin etkinliği; her öncelikli riskin mevcut durumun analizlerin sonuçlarıyla başlar. Eğer risk kabul edilebilirse, sistemdeki değişikliği gösterecek doküman gerekli. Eğer kabul edilmezse, alternatif bir eylem planına ihtiyaç duyulur veya süreci değiştirmek gerekebilir.   SİSTEM veya SÜRECİ DEĞİŞTİR( Gerekiyorsa) Süreciniz içinde mevcut tehlike sistemin emniyeti katastrofik durumdaysa değiştir. Tekrar prosedürünü hazırla………                                                                                Ya başlamamalı ya da bitirmeli….                                                                                                        Ovidious   Mehmet Ali Ataman 1.Şubat.2018

SMS’de RİSK DEĞERLENDİRME HAKKINDA BİLGİ – 26

 

Günümüzde Emniyet Yönetim Sistemini uygulayan şirketler bir çok risk değerlendirme yöntemleri kullanılıyor. Öncelikle şirketler İş sağlığı ve Güvenliği ile Emniyet Yönetim Sistemi(SMS)ni karıştırmamalı. Konuyu biraz daha açalım; 5×5 risk değerlendirme matris, kinney risk değerlendirmesi matrisi, T3 gibi birçok risk değerlendirme uygulamaları mevcuttur. ICAO onaylı eğitimlerde 5×5 risk değerlendirme yöntemi öngörür. Ama her nedense şirketler SMS sistemini kurarken Risk değerlendirme ve analizinde neden BALIK KILÇIĞI ile başlamazlar. Nitekim başlamadılar, başlamıyorlar da! Uygulaması son derece basit ve herkesin katılımını sağlamakta. Kanada’da bir çok SMS danışman-eğitimleri şöyle söylerler ‘SMS’i kurarken risk değerlendirmesi yaparken istediğiniz risk değerlendirme yöntemini kulllanabilirsiniz ancak herkesin katılımını sağlamak için Balık Kılçığı Diyagramını kullanın’.   Ancak her nedense şirketler bununla başlamazlar ve bunun dışında farklı metolojileri seçmeleri kafa yormak mı yoksa bilmemekdilerinden mi? yoksa can sıkıntısından mı? çok merak ediyorum gerçekten….

Kanadalıları örnek verme nedeni; Dünyada ilk SMS sistemini başarıyla uygulayan Havayolu şirketi KANADA bayraklıdır. Dolasıyla bizler 2010 larda bu sistemi şirkete uygulayalım mı? Yok bu sistem bizim kültürümüze uymuyor diye tartışırken. Onlar 2005 lerde bir çok şirketlerde demo olarak başlatmışlardı. Başarılı olmalarının nedenlerinden biride herkesin katılımı. Bir çok uluslararası danışmanların tavsiyesi risk değerlendirme matrisinin üzerinde durulmaması- risk değerlendirilmesine çoğunluğun katılması.

Emniyet sisteminde birincil amacı kazanın önlenmesi olmuştur. Emniyetle ilgili tehlikelerin proaktif olarak tanımlanması, değerlendirilmesi, ortadan kaldırılması veya kontrol edilmesi, kabul edilebilir seviyelere getirelerek kazanın önlenmesi sağlanabilir. Bir tehlike, planlanmış ya da istenmeyen bir olaya neden olabilecek ya da katkıda bulunabilecek bir durumdur. Risk, şiddeti ve olay olasılığı açısından istenmeyen bir olayın etkisinin bir ifadesidir. Bu süreç boyunca tehlikeler tespit edilir ve analiz edilir. Değerlendirilir. Sonrasında derecendirilir. Belgelerle sonuçlandırılır.

 

 

TEHLİKELER; Tehlikeleri ve Sonuçları Belirleyin

Potansiyel tehlikeleri birçok iç ve dış kaynakları tespit edilebilir. Genel olarak, tehlikeler başlangıçta bir ön tehlike listesinde belirlenir. Daha sonra analiz için işlevsel eşdeğerlik ile gruplandırılır. Risk analizinden önce tehlike senaryoları aşağıdakilere değinebilir.Kim? Nerede? Ne zaman? Neden? Nasıl? Bu risk analizi sırasında kullanılacak durumu ve sonuçları açıklayan bir ara ürün sağlamaktadır.

 

RİSK ANALİZİ; Tehlikeleri Analize Etme ve Riskleri Belirleme

Risk analizi, tehlikelerin olasılığı ve şiddeti ile karakterize edildiği bir süreçtir. Aslında risk analizi, ne olup bittiğini belirlemek için tehlikelere bakar. Bu niteliksel veya niceliksel analiz olabilir. Belirli bir tehlikele ilgili tarihsel verilerin sayısallaştırılmaması, bulunmaması, analiz ihtiyacından kaynaklanan tehlikeyi dışlamaz. Bir risk değerlendirme matrisi normalde, risk seviyesini belirlemek için kullanılır.

 

RİSK DEĞERLENDİRMESİ;

Genel olarak risk analizinde bulunan risk unsurlarının etkilerini birleştirip bazı kabul edilebilirlik kriterleriyle sürec olarak tanımlanır. Risk değerlendirmesi, risklerin toplu olarak azaltılabilir, birleştirilebilir ve daha sonra karar alınmasında kullanılabilecek risk setlerine dahil edilmesini içerilebilir.

 

KARAR VERME;

Her bir riskin en öncelikli olanı belirleyerek, riskden başlayarak nasıl ele alınacağını belirlemek için risklerin tamamını gözden geçirin. Bir risk için seçilebilecek dört seçenek vardır; Aktarmak-Ortadan kaldırmak-Kabul etmek ve Hafifletmektir.

 

ONAY ve KONTROL;

Eylem planının sonuçlarını değerlendirin. Alınan önlemlerin etkinliği; her öncelikli riskin mevcut durumun analizlerin sonuçlarıyla başlar. Eğer risk kabul edilebilirse, sistemdeki değişikliği gösterecek doküman gerekli. Eğer kabul edilmezse, alternatif bir eylem planına ihtiyaç duyulur veya süreci değiştirmek gerekebilir.

 

SİSTEM veya SÜRECİ DEĞİŞTİR( Gerekiyorsa)

Süreciniz içinde mevcut tehlike sistemin emniyeti katastrofik durumdaysa değiştir. Tekrar prosedürünü hazırla………

 

                                    

                                        Ya başlamamalı ya da bitirmeli….

                                                                                                       Ovidious

 

Mehmet Ali Ataman

1.Şubat.2018



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2sfWJUB
via IFTTT

SMS – SMS’de RİSK DEĞERLENDİRME HAKKINDA BİLGİ – 26


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2sfWJUB

Neden Gümrük 4.0’a ihtiyaç var? 2017 yılı verileri resmi olarak açıklandı. İhracat bir önceki yıla göre %10,2 oranında artarak 157 milyar dolar, ithalat ise %17,9 oranındaki artarak 234 milyar dolar olarak gerçekleşti ve dış ticaret hacmimiz 391 milyar dolara ulaştı. Son yazımızda bu rakamların alt detayını konuşmuş ve geleceğe yönelik olumlu bir tablo göremeyeceğimize, yani ithalata olan bağımlılığımızdan dolayı ithalat artışının ihracat artışından daha fazla olmasının muhtemel olacağına işaret etmeye çalışmıştık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 2018 yılı Ocak ayına ilişkin dış ticaret rakamları açıklandı ve ilk ayın sonuçları beklediğimiz gibi gerçekleşti. İhracat geçen yılın aynı ayına göre % 10,79 artarak 12 milyar 464 milyon dolar, ithalat ise % 38,01 artarak 21 milyar 518 milyon dolar oldu. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre % 26,60 artarak 33 milyar 982 milyon dolar oldu ama bu artışın ana nedeni maalesef ithalattaki artış oldu. Dolayısıyla dış ticaret açısından yeni yılın çok da iç açıcı başladığını söyleyemeyiz. Bugünkü yazımızda 2017 yılını dış ticaret rakamlarına gümrük idaresindeki kullanılan beyanname ve işlem sayıları açısından bakmaya çalışacağız. Çünkü ihracat, ithalat ve dış ticaret verilerini konuşurken bu verilerin oluşmasında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nezdinde gerçekleşen işlemleri de dikkate almak gerekiyor. Gümrük beyanname sayısında da artış var Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 5 Ocak 2018 tarihinde 2017 yılına ilişkin ithalat ve ihracat (antrepo ve transit beyannameleri hariç) beyanname sayılarını açıkladı. 2017 yılında 2.535.873 adet ithalat ve 3.653.391 adet ihracat olmak üzere toplam 6.189.264 adet beyanname gümrükte işlem gördü. Bir önceki yıl toplam gümrükte işlem gören beyanname sayısı 5.763.977 adet iken, bu yıla göre toplam beyanname sayısındaki artış yaklaşık %7 olarak görünüyor. Dış ticaretteki değerlerdeki artışa paralel olarak gümrükte işlem gören beyanname sayısında da bir artışın olduğunu görüyoruz. Tabloya bakarak 2017 yılı için aşağıdaki sonuçlara ulaşabiliyoruz: – 157 milyar dolarlık ihracatın karşılığında 3.653.391 adet ihracat beyannamesi düzenlenmiş, – 234 milyar dolarlık ithalat karşılığında ise 2.535.873 adet ithalat beyannamesi tanzim edilmiş, – Son 12 yılda gümrük idaresinde işlem gören gümrük beyanname sayısı yaklaşık 2 kat artmış, – İthalattaki beyanname başına düşen eşya kıymeti ihracattakine göre daha fazla gerçekleşmiş Yaklaşık 13.000 personel ile bu işlemler yerine getirilmiş 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatında (Ticaret tarafı hariç) toplam personel sayısı 13.832’dir. 2017 yılında 391 milyar dolar tutarındaki diş ticarete tekabül eden toplam 6.189.264 adet gümrük beyannamesi bu personel ile yerine getirilmiş. Özellikle gümrük idaresi tarafından yapılan beyanın kontrolünü gerçekleştiren ve gümrük işleminde tahakkuk rolünü üstelenen muayene memuru sayısının ise yaklaşık olarak 1.750 ile 1.800 arasında olduğu tahmin ediliyor. Gümrük işlemlerinin sonlandırılma yani işlem hızı veri olarak Bakanlık tarafından yayınlanıyor. Bu süreler aynı zamanda Dünya Bankasınca hazırlanan “İş Yapma Kolaylığı Endeksi” (Doing Business) raporunda da önemli bir kriter olarak yer alıyor. Süreler kısa ise yatırım ortamı için öne çıkan ülkeler arasında yer alınılıyor. Bu nedenle de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı açısından bu süreler önemli oluyor ve düzenli olarak takip ediliyor. Geçen yıl ihracat işlemleri açısından gümrük işlem sürecinin başladığı andan itibaren işlem gören ihracat beyannamelerinin, %54’ünün işlemleri ilk yarım saatte, %85’inin işlemleri ise ilk dört saatte sonuçlandırılarak ülkeyi terk edebilir duruma getirildiği görülüyor. İthalat açısından ise gümrük beyannamelerinin; %48’inin işlemleri ilk sekiz saatte, %70’inin işlemleri ise ilk 24 saat içinde tamamlanarak eşyanın teslim edilebilir hale getirilmiş olduğu görülüyor. Sürdürülebilir durmuyor Dış ticaret işlemlerine ilişkin büyüme rakamlarının gümrük idaresine olan yansımalarına da bakmak gerekiyor. Aşağıda 2017 yılı verileri dikkate alarak hem Orta Vadeli Program hem de 2023 yılı hedeflerine göre bir tahmin yapmaya çalıştık. 2018-2020 yıllarını içeren Orta Vadeli Programa baktığımızda ihracat 195 milyar dolar; ithalat ise 272 milyar dolar olarak öngörülüyor. Genel olarak dış ticaretteki büyüme oranları yüzde 21. Son dönemde fazla konuşulmayan ama bir dönem çok fazla dile getirilen 2023 yılında ihracatta 500 milyar dolara ulaşma hedefi var. İhracatta bu hedefe ulaşınca ithalattaki öngörü de 625 milyar dolar öngörülüyor. Bu hedefler çerçevesinde 2017 yılını veri aldığımızda oluşacak gümrük beyanname sayısı aşağıdaki tabloda yer alıyor. Orta vadeli programı esas aldığımızda dış ticarete ilişkin büyüme planına paralel oluşan gümrük beyanname sayısı toplam yaklaşık 7,5 milyon oluyor. 2023 hedefi tutması durumunda ise dış ticarete konu olacak gümrük beyanname sayısı yaklaşık 18 milyon oluyor. Bu işlemleri 2017 yılındaki sürelerde tamamlamak için gümrük idaresindeki personel sayısının en az 2020 için % 20; 2023 için ise hedeflerin tutması halinde gümrük idaresinin hem personel hem de fiziki alt yapısını iki kat artırması gerektiği anlaşılıyor. Ne yapılmalı? Dış ticaretteki artış ile belge sayısındaki artışın bire bir karşılıklı olmasını beklemek doğru bir yaklaşım olmayabilir. Ancak aralarında bir doğru orantı olduğu tartışmasızdır. Bu artışı gümrük işlemlerinin tamamlanması ve eşyaların taşınması gibi gümrükleme alt yapısı ile eş anlı olarak değerlendirmek gerekiyor. Bunun için de aynı lojistikte olduğu gibi gümrük işlemlerine ilişkin de gümrük 4.0 projelerine yönelik bir master plan hazırlanması gerekiyor. Gümrük işlemlerini yerine getirirken sadece gümrük beyannamesinden söz etmek doğru bir yaklaşım olmaz. Her gümrük beyannamesinin ekinde en az bir fatura ve eşyanın özelliklerine göre başka bir kurumca sağlanan bir belge yer alıyor. Bu açıdan bakıldığında beyanname sayısını en az 3 ile çarpmak gerekiyor. Çok yoğun bir belge trafiği oluyor. Sadece Tek Pencere Sistemi’ne (TPS) tanımlanan kurum sayısı 21, belge sayısı ise 118. 2017 yılındaki toplam beyanname sayısı ile bu belge çeşitliliği dikkate alındığında TPS uygulamasının ne kadar önemli bir uygulama olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu uygulama yeterli görülmeyip evraksız gümrük işlemi yani kayıt yolu ile gümrük işlemlerini tamamlayacak uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Ayrıca, dış ticaretteki büyüme tahminleri ve gerçekleşmeleri dikkate alındığında gümrük işlemlerinin tamamını gümrük idaresi ile yerine getirmek çok sürdürülebilir veya yapılabilir gözükmüyor. Güvenilir olarak tanımlanan Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) sahibi şirket sayısının da artırılması ve gümrük idaresinin iş yükünün güvenilir şirketlere aktarılması gerekiyor. İşlem sayısı arttıkça bu sertifika sayesinde gümrük idaresi daha çok kontrol eden, izleyen ve denetleyen pozisyonuna geçiyor olacaktır. Kaynak:www.dunya.com / Sercan BAHADIR s

Neden Gümrük 4.0’a ihtiyaç var?


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2nIfzyT