3 Ocak 2018 Çarşamba

Türkiye’de havayolu ile yolculuk yapan yolcuların Wi-Fi’a olan talebi gittikçe yükseliyor


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2CAKuG2

Türkiye’de havayolu ile yolculuk yapan yolcuların Wi-Fi’a olan talebi gittikçe yükseliyor Uçuş Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması” sonuçları açıklandı. Türkiye’de havayolu ile yolculuk yapan yolcuların Wi-Fi’a olan talebi gittikçe yükseliyor   Dünya genelinde yolcuların %60’ı uçak içerisinde Wi-Fi kullanımının lüks bir araç olmaktan çıkıp zorunlu bir kullanım haline geldiğine inanıyor. Yolcuların %61’i uçuş sırasında yüksek kaliteli Wi-Fi kullanımını, uçuş anında sunulan eğlence paketlerine tercih ediyor. Uçuş sırasında iyi bir bağlantı deneyimi yaşayan yolcuların %45’i, ücretsiz uçuş anı eğlencelerini kullanmaktansa Wi-Fi için para ödemeyi tercih ediyor. Çocuklarıyla seyahat eden ebevynlerin %66’sı uçuş sırasında internet bağlantısının “hayat kurtarıcı ” olduğunu söylüyor. Dünyanın önde gelen mobil uydu iletişimi sağlayıcısı Inmarsat’ın(LSE: ISAT.L) pazar araştırması şirketi GfK iş birliğiyle üçüncüsünü gerçekleştirdiği “Uçuş Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması” sonuçlarına göre uçaklarda sunulan genişbant hizmeti havayolu endüstrisini değiştiriyor ve yolcuların uçuş deneyimine ilişkin beklentilerinde devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratıyor. Yolcuların büyük bir çoğunluğu artık 30.000 fit yükseklikte uçarken de aynı karada sahip oldukları gibi yüksek seviyede bağlanabilirlik ve çevrimiçi hizmetlere erişim hizmetinden yararlanmak istiyor. Hal böyleyken, yolcuların %60’ı Wi-Fi kullanımının bir lüks olmaktan çıkıp zorunluluk haline geldiğini savunuyor. Tüm dünyada uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi deneyimi yaşayan yolcuların çoğunluğu (%61), havayolu seçimi yaparken belirledikleri önceliklerde Wi-Fi’yı uçuş sırasında sunulan eğlencelere göre daha üst sıralara yerleştiriyor. Havayolu şirketlerinin tüm pazarlarda Wi-Fi hizmetleri sunmak ya da mevcut Wi-Fi hizmetlerini bir üst seviyeye taşımak için rekabet içinde bulunduğu günümüzde, yolcuların yüksek kaliteli genişbant sunan havayolunu tercih etme şansı bulunuyor ve yakın zamanda bu hizmeti sunmayan şirketlere sırtını dönmesi bekleniyor. Araştırmaya katılanların neredeyse yarısı (%44), internette kesintisiz gezinti yapmalarını sağlayacak bağlanabilirlik hizmetini sunmaması durumunda önümüzdeki bir yıl içerisinde tercih ettikleri havayolu ile uçmaktan vazgeçeceğini söylüyor. Akıllı telefon, dizüstü bilgisayar ve tablet gibi kişisel cihazlarla bağlanabilme özelliği, uçuş esnasında yüksek kaliteli bağlanabilirlik deneyimi yaşamış yolcular için %40 ile havayolu seçiminde ilk üç değerlendirme kriteri arasına girmiş durumda. Bunun öncesinde %53 ile bilet fiyatı ve %44 ile uçuş slotu (koltuk) bulabilmek yer alıyor. Ayrıca daha önce uçuş sırasında Wi-Fi kullanmış olup iş seyahati yapan kesim %56 oranıyla çevrimiçi kalmanın ve uçuş sırasında da çalışabilmenin müşteri deneyimini büyük ölçüde iyileştirdiğini düşünüyor. Bu alanda yapılmış en büyük küresel yolcu araştırması olan araştırma, Avrupa, Ortadoğu, Asya Pasifik ve Kuzey ve Latin Amerika’da 18 ülkeden 9.000 havayolu yolcusunun yanıtlarını yansıtıyor. Inmarsat Avrupa Satış, Gelir ve Uçuş Esnası Hizmetlerinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Mario Franci sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde, “Uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi hizmeti, insanların uçuş hakkındaki düşüncelerini ve havada geçirdikleri zamanın niteliğini değiştiriyor. Bu süreyi ister çalışmak ister aile ve arkadaşlarla bağlantı kurmak ya da alışveriş ve eğlenceli içeriklere göz atmakla geçiriyor olsunlar, uçuş esnasında genişbant hizmetinin bulunup bulunmaması bir havayolunun tercih edilmesinde önemli bir faktör haline geldi. Her yıl gerçekleştirdiğimiz Uçun Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması, yolcuların düşüncelerini öğrenmek için iyi bir barometre haline geldi. Bu yılki anket, yolcuların %60’ının uçak içerisinde Wi-Fi kullanımını artık lüks değil bir zorunluluk olarak gördüğünü gösteriyor. Daha fazla insan uçuş esnasında bağlanabilirlik deneyimi yaşadıkça bu oran daha da artacak. Bağlanabilirliğin havayollarına sunduğu fırsatların göz ardı edilemeyeceği çok açık“ diye konuştu. Türkiye anketinden öne çıkan notlar Türkiye’de yolcuların %55’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir. Türkiye’de uçuş sırasında Wi-Fi deneyimi yaşayan yolcuların %38’i Wi-Fi kalitesinin zayıf olması durumunda önümüzdeki yıl tercih ettikleri havayolu şirketinden vazgeçeceğini söylüyor. Türkiye’de yolcuların %84’ü uzun mesafe uçuşlarında, %77’si orta mesafe uçuklarında, %68’i ise kısa mesafe uçuşlarında uçuş içi bağlanabilirliği için para ödeyebileceklerini söylüyor. Avrupa anketinden öne çıkan notlar Avrupalı yolcuların %35’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir. Uçuş sırasında yüksek kaliteli bağlanabilirlik deneyimi yaşayan Avrupalı yolcuların %39’u, Wi-Fi kalitesinin zayıf olması durumunda önümüzdeki yıl tercih ettikleri havayolu şirketinden vazgeçeceğini söylüyor. Avrupalı iş insanları Wi-Fi’ı hem iş hem iş dışı amaçlarla kullanıyor: %34 e-postalarına bakıyor, %33 web‘de dolaşıyor, %28 sosyal paylaşım ağlarında geziniyor ve 12%’si iş amaçlı araçları kullanıyor. Avrupa’da eğlence amaçlı uçuş yapanlar cihazlarını diledikleri şekilde kullanma özgürlüğünü seviyor: %49 birden fazla cihazla bağlanırken, çocuklarla seyahat edenlerde bu oran %65’e çıkıyor. Uçuş esnasında Wi-Fi kullanımından tatmin olan Avrupalıların %40’ı Wi-Fi bulunmasının eğlence amaçlı uçuşlarını önemli ölçüde iyileştirdiğini düşünüyor. Bu oran iş amaçlı uçuşlarda %49’a çıkıyor. Uçuş sırasında iyi kalitede bağlanabilir deneyimi yaşayan Avrupalı uçak yolcularının neredeyse yarısı (%46), aynı deneyimi arkadaşlarına da tavsiye edeceğini söylüyor. Bağlantı sağlandığında Avrupalı yolcular uçuş sürelerinin üçte birinden fazlasını (%36) Wi-Fi kullanarak geçirirken, uykuda geçirdikleri süre yalnızca %11. Avrupalı yolcuların %46’sı uçaktan bazı satın almalar yaparak bunları havaalanına vardığında teslim alma avantajından yararlanabileceğini söylüyor. Avrupalı katılımcılarının %30’u uçuş sırasında gerçekleştirdiği satın alımların teslimatının evinde olmasını tercih ediyor. Küresel Araştırma anketinden çıkan önemli notlar şunlardır: Çocuklarıyla birlikte seyahat eden ailelerin üçte ikisi (%66), çocukların uçuş esnasında meşgul olmasına yardımcı olan Wi-Fi’un “hayat kurtarıcı” olduğunu söylüyor. Uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi’dan yararlanan yolcuların %61’i Wi-Fi’ın uçuş sırasında sunulan eğlence hizmetlerinden daha önemli olduğunu söylüyor; %45’i ise ücretsiz eğlence hizmetlerinden yararlanmak yerine Wi-Fi için para ödemeyi tercih edeceğini belirtiyor. Yolcuların %56’sı yetersiz Wi-Fi hizmetinin uçak yolcuları arasında önemli bir hayal kırıklığı sebebi olduğuna inanıyor. Yolcuların %61’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir. Eğlence amaçlı kısa mesafe uçuşlarda uçuş esnasında bağlanabilirlik için ödeme yapmaya hazır yolcuların oranı %77. Bu, 2016 yılındaki %64’lük orana göre ciddi bir artış anlamına geliyor. Ödeme yapmaya en yatkın kesimler arasında 25-34 yaş grubu, çocuklarıyla yolculuk eden aileler, Asya Pasifik ve ABD’de yolculuk yapanlar yer alıyor. Yolcuların %89’u eğlence amaçlı uzun mesafe uçuşlarda Wi-Fi kullanmak için ödeme yapma konusunda istekli. Yolcuların bağlanabilirlik konusundaki beklentileri en çok Asya Pasifik bölgesinde artıyor. Burada yolcuların %91’i uzun mesafe uçuşlarda Wi-Fi için ödeme yapmaya istekli görünüyor. Yolcuların %52’si uçaktan bazı satın almalar yaparak bunları havaalanına vardığında teslim alma avantajından yararlanabileceğini söylüyor. Bu da uçuş esnasında e-ticaret konusunda büyük fırsatlar olduğunu gösteriyor. Dünyada her uçağa ve uçuş rotasına eksiksiz bağlanabilirlik getiren Inmarsat, küresel havacılık sektöründe dönüşüm yaratıyor. Inmarsat, dünyada yeni nesil kapsamlı Yüksek Verimli Uydu (HTS) ağı genişletme hizmeti olan ilk ve tek tedarikçidir. Aynı zamanda kabinden kokpite kadar tüm uçak içerisinde bağlantı kurmayı sağlayan tek havayolu genişbant tedarikçisidir. Inmarsat’ın dünya lideri yolcu çözümleri, endüstri standart sertifikalı güvenlik ve operasyon hizmetleri ile tamamlanmaktadır. Yolcular karada sahip oldukları genişbant hizmetleriyle eşit derecede bir kabin içi bağlanabilirlik deneyimi yaşayarak internette gezinebilir, videolar izleyebilir, sosyal medya hesaplarını kontrol edebilir ve çok daha fazlasını yapabilir. Avrupa Havacılık Ağı (EAN), Inmarsat tarafından işletilen bir uydu aracılığıyla bağlanabilirliği ve Deutsche Telekom’un işlettiği tamamlayıcı bir LTE tabanlı karasal ağı entegre eden dünyadaki ilk çözümdür. Bu çözüm, Avrupalı yolculara, kişisel cihazlarını internet tarama, video izleme, oyun oynama ve diğer çevrimiçi servisleri eşsiz yüksek kapasite ve düşük gecikme performansıyla kullanma imkanı sunuyor.

Uçuş Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması” sonuçları açıklandı.

Türkiye’de havayolu ile yolculuk yapan yolcuların Wi-Fi’a olan talebi gittikçe yükseliyor

 

Dünya genelinde yolcuların %60’ı uçak içerisinde Wi-Fi kullanımının lüks bir araç olmaktan çıkıp zorunlu bir kullanım haline geldiğine inanıyor.

Yolcuların %61’i uçuş sırasında yüksek kaliteli Wi-Fi kullanımını, uçuş anında sunulan eğlence paketlerine tercih ediyor.

Uçuş sırasında iyi bir bağlantı deneyimi yaşayan yolcuların %45’i, ücretsiz uçuş anı eğlencelerini kullanmaktansa Wi-Fi için para ödemeyi tercih ediyor.

Çocuklarıyla seyahat eden ebevynlerin %66’sı uçuş sırasında internet bağlantısının “hayat kurtarıcı ” olduğunu söylüyor.

Dünyanın önde gelen mobil uydu iletişimi sağlayıcısı Inmarsat’ın(LSE: ISAT.L) pazar araştırması şirketi GfK iş birliğiyle üçüncüsünü gerçekleştirdiği “Uçuş Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması” sonuçlarına göre uçaklarda sunulan genişbant hizmeti havayolu endüstrisini değiştiriyor ve yolcuların uçuş deneyimine ilişkin beklentilerinde devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratıyor.

Yolcuların büyük bir çoğunluğu artık 30.000 fit yükseklikte uçarken de aynı karada sahip oldukları gibi yüksek seviyede bağlanabilirlik ve çevrimiçi hizmetlere erişim hizmetinden yararlanmak istiyor. Hal böyleyken, yolcuların %60’ı Wi-Fi kullanımının bir lüks olmaktan çıkıp zorunluluk haline geldiğini savunuyor. Tüm dünyada uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi deneyimi yaşayan yolcuların çoğunluğu (%61), havayolu seçimi yaparken belirledikleri önceliklerde Wi-Fi’yı uçuş sırasında sunulan eğlencelere göre daha üst sıralara yerleştiriyor.

Havayolu şirketlerinin tüm pazarlarda Wi-Fi hizmetleri sunmak ya da mevcut Wi-Fi hizmetlerini bir üst seviyeye taşımak için rekabet içinde bulunduğu günümüzde, yolcuların yüksek kaliteli genişbant sunan havayolunu tercih etme şansı bulunuyor ve yakın zamanda bu hizmeti sunmayan şirketlere sırtını dönmesi bekleniyor. Araştırmaya katılanların neredeyse yarısı (%44), internette kesintisiz gezinti yapmalarını sağlayacak bağlanabilirlik hizmetini sunmaması durumunda önümüzdeki bir yıl içerisinde tercih ettikleri havayolu ile uçmaktan vazgeçeceğini söylüyor.

Akıllı telefon, dizüstü bilgisayar ve tablet gibi kişisel cihazlarla bağlanabilme özelliği, uçuş esnasında yüksek kaliteli bağlanabilirlik deneyimi yaşamış yolcular için %40 ile havayolu seçiminde ilk üç değerlendirme kriteri arasına girmiş durumda. Bunun öncesinde %53 ile bilet fiyatı ve %44 ile uçuş slotu (koltuk) bulabilmek yer alıyor. Ayrıca daha önce uçuş sırasında Wi-Fi kullanmış olup iş seyahati yapan kesim %56 oranıyla çevrimiçi kalmanın ve uçuş sırasında da çalışabilmenin müşteri deneyimini büyük ölçüde iyileştirdiğini düşünüyor.

Bu alanda yapılmış en büyük küresel yolcu araştırması olan araştırma, Avrupa, Ortadoğu, Asya Pasifik ve Kuzey ve Latin Amerika’da 18 ülkeden 9.000 havayolu yolcusunun yanıtlarını yansıtıyor.

Inmarsat Avrupa Satış, Gelir ve Uçuş Esnası Hizmetlerinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Mario Franci sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde, “Uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi hizmeti, insanların uçuş hakkındaki düşüncelerini ve havada geçirdikleri zamanın niteliğini değiştiriyor. Bu süreyi ister çalışmak ister aile ve arkadaşlarla bağlantı kurmak ya da alışveriş ve eğlenceli içeriklere göz atmakla geçiriyor olsunlar, uçuş esnasında genişbant hizmetinin bulunup bulunmaması bir havayolunun tercih edilmesinde önemli bir faktör haline geldi. Her yıl gerçekleştirdiğimiz Uçun Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması, yolcuların düşüncelerini öğrenmek için iyi bir barometre haline geldi. Bu yılki anket, yolcuların %60’ının uçak içerisinde Wi-Fi kullanımını artık lüks değil bir zorunluluk olarak gördüğünü gösteriyor. Daha fazla insan uçuş esnasında bağlanabilirlik deneyimi yaşadıkça bu oran daha da artacak. Bağlanabilirliğin havayollarına sunduğu fırsatların göz ardı edilemeyeceği çok açık“ diye konuştu.

Türkiye anketinden öne çıkan notlar

  • Türkiye’de yolcuların %55’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir.
  • Türkiye’de uçuş sırasında Wi-Fi deneyimi yaşayan yolcuların %38’i Wi-Fi kalitesinin zayıf olması durumunda önümüzdeki yıl tercih ettikleri havayolu şirketinden vazgeçeceğini söylüyor.
  • Türkiye’de yolcuların %84’ü uzun mesafe uçuşlarında, %77’si orta mesafe uçuklarında, %68’i ise kısa mesafe uçuşlarında uçuş içi bağlanabilirliği için para ödeyebileceklerini söylüyor.

Avrupa anketinden öne çıkan notlar

  • Avrupalı yolcuların %35’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir.
  • Uçuş sırasında yüksek kaliteli bağlanabilirlik deneyimi yaşayan Avrupalı yolcuların %39’u, Wi-Fi kalitesinin zayıf olması durumunda önümüzdeki yıl tercih ettikleri havayolu şirketinden vazgeçeceğini söylüyor.
  • Avrupalı iş insanları Wi-Fi’ı hem iş hem iş dışı amaçlarla kullanıyor: %34 e-postalarına bakıyor, %33 web‘de dolaşıyor, %28 sosyal paylaşım ağlarında geziniyor ve 12%’si iş amaçlı araçları kullanıyor.
  • Avrupa’da eğlence amaçlı uçuş yapanlar cihazlarını diledikleri şekilde kullanma özgürlüğünü seviyor: %49 birden fazla cihazla bağlanırken, çocuklarla seyahat edenlerde bu oran %65’e çıkıyor.
  • Uçuş esnasında Wi-Fi kullanımından tatmin olan Avrupalıların %40’ı Wi-Fi bulunmasının eğlence amaçlı uçuşlarını önemli ölçüde iyileştirdiğini düşünüyor. Bu oran iş amaçlı uçuşlarda %49’a çıkıyor.
  • Uçuş sırasında iyi kalitede bağlanabilir deneyimi yaşayan Avrupalı uçak yolcularının neredeyse yarısı (%46), aynı deneyimi arkadaşlarına da tavsiye edeceğini söylüyor.

Bağlantı sağlandığında Avrupalı yolcular uçuş sürelerinin üçte birinden fazlasını (%36) Wi-Fi kullanarak geçirirken, uykuda geçirdikleri süre yalnızca %11.

  • Avrupalı yolcuların %46’sı uçaktan bazı satın almalar yaparak bunları havaalanına vardığında teslim alma avantajından yararlanabileceğini söylüyor.
  • Avrupalı katılımcılarının %30’u uçuş sırasında gerçekleştirdiği satın alımların teslimatının evinde olmasını tercih ediyor.

Küresel Araştırma anketinden çıkan önemli notlar şunlardır:

  • Çocuklarıyla birlikte seyahat eden ailelerin üçte ikisi (%66), çocukların uçuş esnasında meşgul olmasına yardımcı olan Wi-Fi’un “hayat kurtarıcı” olduğunu söylüyor.
  • Uçuş esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi’dan yararlanan yolcuların %61’i Wi-Fi’ın uçuş sırasında sunulan eğlence hizmetlerinden daha önemli olduğunu söylüyor; %45’i ise ücretsiz eğlence hizmetlerinden yararlanmak yerine Wi-Fi için para ödemeyi tercih edeceğini belirtiyor.
  • Yolcuların %56’sı yetersiz Wi-Fi hizmetinin uçak yolcuları arasında önemli bir hayal kırıklığı sebebi olduğuna inanıyor.
  • Yolcuların %61’i uçuş esnasında Wi-Fi kullanımının, karada bulunan tanıdıklarıyla bağlantı kurma imkanı sunduğu için uçak korkusunu azalttığı konusunda hemfikir.
  • Eğlence amaçlı kısa mesafe uçuşlarda uçuş esnasında bağlanabilirlik için ödeme yapmaya hazır yolcuların oranı %77. Bu, 2016 yılındaki %64’lük orana göre ciddi bir artış anlamına geliyor. Ödeme yapmaya en yatkın kesimler arasında 25-34 yaş grubu, çocuklarıyla yolculuk eden aileler, Asya Pasifik ve ABD’de yolculuk yapanlar yer alıyor.
  • Yolcuların %89’u eğlence amaçlı uzun mesafe uçuşlarda Wi-Fi kullanmak için ödeme yapma konusunda istekli.
  • Yolcuların bağlanabilirlik konusundaki beklentileri en çok Asya Pasifik bölgesinde artıyor. Burada yolcuların %91’i uzun mesafe uçuşlarda Wi-Fi için ödeme yapmaya istekli görünüyor.
  • Yolcuların %52’si uçaktan bazı satın almalar yaparak bunları havaalanına vardığında teslim alma avantajından yararlanabileceğini söylüyor. Bu da uçuş esnasında e-ticaret konusunda büyük fırsatlar olduğunu gösteriyor.
  • Dünyada her uçağa ve uçuş rotasına eksiksiz bağlanabilirlik getiren Inmarsat, küresel havacılık sektöründe dönüşüm yaratıyor. Inmarsat, dünyada yeni nesil kapsamlı Yüksek Verimli Uydu (HTS) ağı genişletme hizmeti olan ilk ve tek tedarikçidir. Aynı zamanda kabinden kokpite kadar tüm uçak içerisinde bağlantı kurmayı sağlayan tek havayolu genişbant tedarikçisidir. Inmarsat’ın dünya lideri yolcu çözümleri, endüstri standart sertifikalı güvenlik ve operasyon hizmetleri ile tamamlanmaktadır. Yolcular karada sahip oldukları genişbant hizmetleriyle eşit derecede bir kabin içi bağlanabilirlik deneyimi yaşayarak internette gezinebilir, videolar izleyebilir, sosyal medya hesaplarını kontrol edebilir ve çok daha fazlasını yapabilir. Avrupa Havacılık Ağı (EAN), Inmarsat tarafından işletilen bir uydu aracılığıyla bağlanabilirliği ve Deutsche Telekom’un işlettiği tamamlayıcı bir LTE tabanlı karasal ağı entegre eden dünyadaki ilk çözümdür. Bu çözüm, Avrupalı yolculara, kişisel cihazlarını internet tarama, video izleme, oyun oynama ve diğer çevrimiçi servisleri eşsiz yüksek kapasite ve düşük gecikme performansıyla kullanma imkanı sunuyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2CAKuG2
via IFTTT

Cep telefonuyla uyumak, kanser ve kısırlık nedeni! Son yıllarda, daha az radyasyona maruz kalmak ve beraberinde getirdiği sağlık sorunlarından uzak kalmak için cep telefonlarıyla ilgili uyarılar gitgide artıyor. Kaliforniya Üniversitesi Halk Sağlığı departmanında yapılan bir çalışma cep telefonlarıyla gereğinden fazla yakın olmanın kanser, hafıza bozuklukları ve üreme sorunları gibi çok ciddi problemlere neden olduğunu ortaya koydu. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, bu önemli araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi: CEP TELEFONUNUZU VÜCUDUNUZDAN UZAK TUTUN “Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, cep telefonlarını vücudumuzdan olabildiğince uzakta tutmak. Cep telefonları bilgiyi iletmek için radyofrekans dalgalarını kullanır ve cep telefonlarının kullandığı radyo dalgaları, belli açılardan radyasyon niteliği taşır ve sürekli bu dalgalara maruz kalmak çeşitli riskleri beraberinde getirir. Cep telefonu, yetişkinler için kol boyu mesafesinden daha yakında durmamalı. Gerçekten, Apple gibi büyük cep telefonu üreticileri bile bu konuda uyarıcı notlara yer vermişlerdir. Iphone için RF salınımı, vücuttan 5mm uzaklık için test edilmiş ve zararsız sınırlar içinde bulunmuştur. Yine de hoparlör kullanımı ya da kulağa yaklaştırmaksızın konuşmayı sağlayan aksesuarlar (kulaklık gibi) tercih edilmelidir. Fakat RF dalgaları çocukların beynine erişkinlerden çok daha kolay ulaşabilir ve gelişmekte olan beyin hücrelerini çok daha fazla etkileyebilir. GENÇLERDE UYKU VE DİKKAT BOZUKLUKLARININ NEDENİ Daha önceki çalışmalarda cep telefonlarının daha çok beyin ya da kulakta tümör oluşturduğuna dair uyarılar yapılırken son çalışmalar zararlı etkilerin daha çok gençlerde uyku ve dikkat bozukluklarıyla ilişkili olduğunun altını çizmektedir. Çalışmanın endişe verici diğer sonuçları ise erkeklerde düşük sperm sayısı ve kötü sperm kalitesiyle ilişkilidir.”

Son yıllarda, daha az radyasyona maruz kalmak ve beraberinde getirdiği sağlık sorunlarından uzak kalmak için cep telefonlarıyla ilgili uyarılar gitgide artıyor.

Kaliforniya Üniversitesi Halk Sağlığı departmanında yapılan bir çalışma cep telefonlarıyla gereğinden fazla yakın olmanın kanser, hafıza bozuklukları ve üreme sorunları gibi çok ciddi problemlere neden olduğunu ortaya koydu.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, bu önemli araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:

CEP TELEFONUNUZU VÜCUDUNUZDAN UZAK TUTUN

“Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, cep telefonlarını vücudumuzdan olabildiğince uzakta tutmak. Cep telefonları bilgiyi iletmek için radyofrekans dalgalarını kullanır ve cep telefonlarının kullandığı radyo dalgaları, belli açılardan radyasyon niteliği taşır ve sürekli bu dalgalara maruz kalmak çeşitli riskleri beraberinde getirir.

Cep telefonu, yetişkinler için kol boyu mesafesinden daha yakında durmamalı.

Gerçekten, Apple gibi büyük cep telefonu üreticileri bile bu konuda uyarıcı notlara yer vermişlerdir. Iphone için RF salınımı, vücuttan 5mm uzaklık için test edilmiş ve zararsız sınırlar içinde bulunmuştur. Yine de hoparlör kullanımı ya da kulağa yaklaştırmaksızın konuşmayı sağlayan aksesuarlar (kulaklık gibi) tercih edilmelidir.

Fakat RF dalgaları çocukların beynine erişkinlerden çok daha kolay ulaşabilir ve gelişmekte olan beyin hücrelerini çok daha fazla etkileyebilir.

GENÇLERDE UYKU VE DİKKAT BOZUKLUKLARININ NEDENİ

Daha önceki çalışmalarda cep telefonlarının daha çok beyin ya da kulakta tümör oluşturduğuna dair uyarılar yapılırken son çalışmalar zararlı etkilerin daha çok gençlerde uyku ve dikkat bozukluklarıyla ilişkili olduğunun altını çizmektedir.

Çalışmanın endişe verici diğer sonuçları ise erkeklerde düşük sperm sayısı ve kötü sperm kalitesiyle ilişkilidir.”



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2ERvrX5
via IFTTT

Cep telefonuyla uyumak, kanser ve kısırlık nedeni!


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2ERvrX5

DHL Express Türkiye, tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikalı ilk ve tek şirket oldu DHL Express’in Türkiye’deki tüm operasyonel hizmet merkezlerinin en yüksek güvenlik standartlarını temsil eden TAPA sertifikasyon süreci tamamlandı. Böylece Türkiye lojistik sektöründe tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikası alan ilk ve tek uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi olan DHL Express’in globaldeki TAPA sertifikalı hizmet merkezi sayısı da 295’e ulaştı. Dünyanın önde gelen uluslararası hızlı hava taşımacılığı şirketi DHL Express, gönderilerin güvenliğinde taviz vermeden sunduğu hızlı hizmeti teyit eden TAPA sertifikasyon sürecini tüm operasyonel hizmet noktalarında tamamlayarak yeni bir ilke imza attı. Bağımsız kurumlar tarafından yapılan denetimler sonucunda sağlanan TAPA sertifikalarının ilkini İstanbul’daki bir hizmet merkezi için 2006 yılında alan DHL Express, diğer merkezlerinde de yoğun bir çalışma süreci yürüterek tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikası sahibi olan ilk ve tek uluslararası hava taşımacılık şirketi oldu. Böylece globaldeki TAPA sertifikalı hizmet merkezi sayısı 295’e ulaşan DHL Express, dünyada da en çok TAPA sertifikası bulunduran lojistik şirketi olarak öne çıktı. DHL Express Türkiye Operasyon’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tonguç, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye’de 36 yıla varan deneyimimiz ve pazar lideri konumumuzla elde ettiğimiz başarılarda müşteri odaklı çalışma kültürüyle sunduğumuz hizmetler önemli yere sahip. Müşteri memnuniyetinde en önemli unsurlardan biri de gönderilerin güvenliği konusundaki başarılı çalışmalarımız. Türkiye’deki tüm operasyonel hizmet merkezlerimiz için tamamlanan TAPA sertifikasyon süreciyle birlikte bu konuda önemli bir eşiği geride bırakıyoruz. Elde ettiğimiz bu başarı, global ağımızda en üst düzeyde güvenlik uygulamalarının mevcut olduğunu ve güvenilir bir iş ortağı olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Müşterilerimizin hem hızlı hem de güvenli şekilde taşınmasını istedikleri gönderileri için DHL Express’e güvenmeye devam etmesi için elimizden geleni önümüzdeki dönemde de yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu. TAPA sertifikası hakkında 1997 yılında kurulan Taşınan Varlıkları Koruma Derneği (TAPA), küresel üreticileri, lojistik sağlayıcıları, navlun taşıyıcıları, emniyet yetkililerini ve diğer paydaşları, uluslararası tedarik zincirlerindeki kayıpların azalması hedefi etrafında bir araya getiren ve kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Derneğin küresel düzeyde sektörel bir standart olarak kabul gören Güvenlik Gereklilikleri, TAPA tarafından verilen ve bağımsız kurumlar tarafından yürütülen detaylı denetimler sonucunda sağlanan sertifikasyon sürecinin temelini oluşturmaktadır. DHL, lojistik sektörünün lider global markasıdır. Birçok bölümden oluşan DHL ailesi, yurtiçi ve uluslararası paket teslimatı, e-ticaret nakliyat ve yerine getirme çözümleri, uluslararası ekspres, yol, hava ve deniz taşımacılığından endüstriyel tedarik zinciri yönetimine kadar geniş ve rakipsiz bir lojistik hizmetleri portföyü sunmaktadır. DHL, dünya çapında 220’yi aşkın ülke ve bölgedeki yaklaşık 350.000 çalışanı ile insanları ve şirketleri güvenli ve güvenilir şekilde birbirine bağlayarak global ticaret akımlarını mümkün kılmaktadır. DHL, teknoloji, yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri, enerji, otomotiv ve perakendenin de aralarında bulunduğu büyüme pazar ve sektörlerine özel çözümleri, kurumsal sorumlulukta kanıtlanmış adanmışlığı ve gelişen pazarlardaki benzersiz varlığı ile, kararlı şekilde “Dünyanın lojistik şirketi” olarak konumlanmıştır. DHL, bir Deutsche Post DHL Group kuruluşudur. Grup, 2016’da 57 Milyar Euronun üzerinde gelir elde etmiştir.

DHL Express’in Türkiye’deki tüm operasyonel hizmet merkezlerinin en yüksek güvenlik standartlarını temsil eden TAPA sertifikasyon süreci tamamlandı. Böylece Türkiye lojistik sektöründe tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikası alan ilk ve tek uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi olan DHL Express’in globaldeki TAPA sertifikalı hizmet merkezi sayısı da 295’e ulaştı.

Dünyanın önde gelen uluslararası hızlı hava taşımacılığı şirketi DHL Express, gönderilerin güvenliğinde taviz vermeden sunduğu hızlı hizmeti teyit eden TAPA sertifikasyon sürecini tüm operasyonel hizmet noktalarında tamamlayarak yeni bir ilke imza attı.

Bağımsız kurumlar tarafından yapılan denetimler sonucunda sağlanan TAPA sertifikalarının ilkini İstanbul’daki bir hizmet merkezi için 2006 yılında alan DHL Express, diğer merkezlerinde de yoğun bir çalışma süreci yürüterek tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikası sahibi olan ilk ve tek uluslararası hava taşımacılık şirketi oldu. Böylece globaldeki TAPA sertifikalı hizmet merkezi sayısı 295’e ulaşan DHL Express, dünyada da en çok TAPA sertifikası bulunduran lojistik şirketi olarak öne çıktı.

DHL Express Türkiye Operasyon’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tonguç, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye’de 36 yıla varan deneyimimiz ve pazar lideri konumumuzla elde ettiğimiz başarılarda müşteri odaklı çalışma kültürüyle sunduğumuz hizmetler önemli yere sahip. Müşteri memnuniyetinde en önemli unsurlardan biri de gönderilerin güvenliği konusundaki başarılı çalışmalarımız. Türkiye’deki tüm operasyonel hizmet merkezlerimiz için tamamlanan TAPA sertifikasyon süreciyle birlikte bu konuda önemli bir eşiği geride bırakıyoruz. Elde ettiğimiz bu başarı, global ağımızda en üst düzeyde güvenlik uygulamalarının mevcut olduğunu ve güvenilir bir iş ortağı olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Müşterilerimizin hem hızlı hem de güvenli şekilde taşınmasını istedikleri gönderileri için DHL Express’e güvenmeye devam etmesi için elimizden geleni önümüzdeki dönemde de yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

TAPA sertifikası hakkında

1997 yılında kurulan Taşınan Varlıkları Koruma Derneği (TAPA), küresel üreticileri, lojistik sağlayıcıları, navlun taşıyıcıları, emniyet yetkililerini ve diğer paydaşları, uluslararası tedarik zincirlerindeki kayıpların azalması hedefi etrafında bir araya getiren ve kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Derneğin küresel düzeyde sektörel bir standart olarak kabul gören Güvenlik Gereklilikleri, TAPA tarafından verilen ve bağımsız kurumlar tarafından yürütülen detaylı denetimler sonucunda sağlanan sertifikasyon sürecinin temelini oluşturmaktadır.

DHL, lojistik sektörünün lider global markasıdır. Birçok bölümden oluşan DHL ailesi, yurtiçi ve uluslararası paket teslimatı, e-ticaret nakliyat ve yerine getirme çözümleri, uluslararası ekspres, yol, hava ve deniz taşımacılığından endüstriyel tedarik zinciri yönetimine kadar geniş ve rakipsiz bir lojistik hizmetleri portföyü sunmaktadır. DHL, dünya çapında 220’yi aşkın ülke ve bölgedeki yaklaşık 350.000 çalışanı ile insanları ve şirketleri güvenli ve güvenilir şekilde birbirine bağlayarak global ticaret akımlarını mümkün kılmaktadır. DHL, teknoloji, yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri, enerji, otomotiv ve perakendenin de aralarında bulunduğu büyüme pazar ve sektörlerine özel çözümleri, kurumsal sorumlulukta kanıtlanmış adanmışlığı ve gelişen pazarlardaki benzersiz varlığı ile, kararlı şekilde “Dünyanın lojistik şirketi” olarak konumlanmıştır.

DHL, bir Deutsche Post DHL Group kuruluşudur. Grup, 2016’da 57 Milyar Euronun üzerinde gelir elde etmiştir.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lPpOzR
via IFTTT

DHL Express Türkiye, tüm hizmet noktalarında TAPA sertifikalı ilk ve tek şirket oldu


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lPpOzR

Turizmde markalaşma konusu Antalya’da masaya yatırıldı Nestlé Professional tarafından düzenlenen “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli Akdeniz Bölgesi’nden çok sayıda otel sahibi, şef ve yiyecek içecek sektörü profesyonelini bir araya getirdi. Gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, sektörün mevcut durumu ve gelecek hedefleri markalaşma perspektifiyle değerlendirildi. Nestlé’nin ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteren uzman iş birimi Nestlé Professional’ın Akdeniz Bölgesi’ndeki otel yöneticileri, şef ve yiyecek içecek profesyonellerine yönelik olarak düzenlediği “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli yaklaşık 250 kişinin katılımıyla Antalya Regnum Carya Otel’de gerçekleştirildi. Gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir moderatörlüğünde, ekonomist Cem Seymen, SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene, stratejik pazarlama ve inovasyon konusunda Türkiye’nin öncü isimlerden Mustafa İçil ve Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen panelde dünden bugüne Türkiye turizmi stratejik pazarlama, ekonomi ve sektörel bakış açılarıyla ele alındı. Üstün kalitede sürdürülebilir hizmet anlayışı Türkiye turizminin gerçek bir marka haline geldiğinde daha sürdürülebilir, bölgesel ve uluslararası gelişmelerden daha az etkilenen, istikrarlı bir büyüme trendi yakalayabileceğinin altının çizildiği panelde, markalaşma ve üstün kalitede hizmet anlayışıyla üst segmentlerdeki müşterilere ulaşmanın ve turist sayısı ile turizm gelirlerini ciddi şekilde artırmanın önemine değinildi. Alibaz: “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, panelde yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: “Türkiye’de 109 yıldır varlık gösteren Nestlé’nin ev dışı tüketim alanında uzman iş birimi olan Nestlé Professional, Türkiye’deki faaliyetlerine 21 yıl önce başladı. İlk günümüzden bu yana “Daha Fazlası Mümkün” sloganıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızı, bugün Türkiye turizminin kalbinin attığı yer olan Antalya’da, turizme emek veren tüm iş ortaklarımızla “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” diyerek bir adım ileriye taşımaktan çok mutluyuz. Türkiye deniz, kum, güneş üçlüsünden çok daha fazlasına sahip bir ülke. Gastronomiden spora, sağlıktan alışverişe farklı turizm akımları için çok cazip destinasyonlara ve fırsatlara sahibiz. Geçmişte tatil denildiğinde akla yalnızca deniz turizmi gelirken bugün bu alanlara büyük ilgi gösteren çok geniş bir kitle var. Artık tatil tercihlerinde online dünyanın ve sosyal medyanın çok daha etkili olduğunu da unutmamak gerek. Üstün hizmet kalitemiz, kültürel çeşitliliğimiz büyük avantajlarımız. Markaların burada sunacağı en önemli desteklerden birinin ürün ve hizmet kalitesini artıran ürünler sunmak ve insan kaynağına yatırım yapmak olduğuna inanıyoruz. Nestlé Professional olarak Türkiye hizmet sektörüne ve dolayısıyla turizmine destek vermek amacıyla yürüttüğümüz önemli çalışmalarımız var. Ev dışı tüketim sektörü profesyonellerine yönelik sağlıklı, lezzetli yiyecek ve içecek çözümlerimizle sektörün kaliteli hizmet vaadini desteklemeyi hedefliyoruz. Hem gıda hem içecek kategorilerinde farklı kanallardaki müşterilerimizin yaratıcı ve karlı çözüm ortağı olmayı çok önemsiyoruz.” Seymen: “Zenginliklerimizi deneyimletmeden, hikaye anlatmadan marka olamayız” Ekonomist Cem Seymen de turizm alanında Türkiye’de inanılmaz bir fırsat bulunduğuna işaret ederek, “70 bin Turizm Meslek Yüksek Okulu mezunu gencimiz var. Dünyanın tam bir kırılma yaşadığı, küreselleşmenin bittiği noktada, bizim için ‘yerelleşme’ trendinin sunduğu büyük fırsatlar var. Müthiş yerel ürünlerimiz var. Sadece deniz, kum, güneş değil, inovatif düşünerek, yeni bir dizayn, yeni bir toplu kalkınma anlayışı yaratmalıyız. Ekoloji turizmi olmadan olmaz. Binlerce yıllık zeytin bahçelerimizi anlatmalıyız. Mitoloji turizmi demeliyiz. Tek başına Truva bile bu bağlamda büyük zenginlik. Bu zenginliklerimizi deneyimletmeliyiz. Bir şeyi deneyimletmeden marka olamazsınız. Hikaye anlatmadan marka olamazsınız. Türkiye’nin şu anda kendine inanması lazım” diye konuştu. Çene: “Turizm uluslararası barışa hizmet vizyonuyla bir sosyal sorumluluk projesidir” SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene ise turizmin 2015 ve 2016’daki krizlerin ardından çabuk toparlandığını, burada sektörün şartlara uyabilme yeteneğinin yüksekliğinin rol oynadığını belirterek, “Öte yandan kriz sonrası turizmin öneminin tekrar kavrandığını düşünüyorum. 15 yıl aradan sonra 3. Turizm Şurası’nın düzenlenmiş olması bunun bir göstergesi. Şura’dan çıkan önemli stratejik kararlardan biri de turizm sayesinde kültür ve turizm alanında uluslar ve kültürler arası ilişkileri geliştirerek, uluslararası barışa hizmet etme vizyonudur. Turizm, bölgeler arasında insan ilişkilerini inanılmaz derecede geliştiriyor. Bu yönüyle turizmin aslında bir sosyal sorumluluk projesi olduğu da kabul görmüş oluyor” dedi. İçil: “Turizm tanıtımlarında bizi uzmanlar anlatmalı” İçil Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu Mustafa İçil de müşteri beklentilerindeki değişimle birlikte kişiselleştirme ve hedefli pazarlamanın kazandığı önemi vurgulayarak, bu durumun turizm tanıtımlarında da geçerli olduğunu söyledi. İçil, “Artık fotoğraf noktaları değil Instagram noktaları var ve içeriğin bir hikaye aracılığı ile sunulması lazım. Bizi uzmanlar anlatmalı. Örneğin doğa turundan bahsedeceksek, doğa uzmanlarından, dalış yapacaksak dalış hocalarından hikayeleri dinlemeliyiz. Kanalın ve mecranın ruhuna uygun paylaşım ve doğallık, etkileşimi yaratıyor. Bu doğallığı yaşıyor olmamız lazım ki konuşulsun ve paylaşılsın” şeklinde konuştu. Nestlé Professional Yaratıcı Yiyecek ve İçecek Çözümleri Panel sonrası fuayede ikram edilen Nestlé Professional yenilikçi yiyecek ve içecek çözümleri konuklar tarafından büyük beğeni topladı. Kısa süre önce lansmanı yapılan, kahve tutkunlarının tüm beklentilerini yalnızca makinenin düğmesine basarak her zaman en üst düzeyde kalite ve tutarlılıkla karşılama imkanı sunan Aromaların Maestrosu NESCAFÉ Milano ve NESCAFÉ Superiore Çekirdek Kahve ile işletmelere operasyonel kolaylık sağlayan Nestlé Coolpro Soğuk İçecek Çözümleri en dikkat çeken ürünlerden oldu. Yiyecek tarafında ise, şeflerin yorumlarıyla geliştirilen Nestlé Krema ve Nestlé Docello Profesyonel Kuvertür Serisiziyaretçilerin ilgi odağı oldu.

Nestlé Professional tarafından düzenlenen “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli Akdeniz Bölgesi’nden çok sayıda otel sahibi, şef ve yiyecek içecek sektörü profesyonelini bir araya getirdi. Gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, sektörün mevcut durumu ve gelecek hedefleri markalaşma perspektifiyle değerlendirildi.

Nestlé’nin ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteren uzman iş birimi Nestlé Professional’ın Akdeniz Bölgesi’ndeki otel yöneticileri, şef ve yiyecek içecek profesyonellerine yönelik olarak düzenlediği “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli yaklaşık 250 kişinin katılımıyla Antalya Regnum Carya Otel’de gerçekleştirildi. Gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir moderatörlüğünde, ekonomist Cem Seymen, SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene, stratejik pazarlama ve inovasyon konusunda Türkiye’nin öncü isimlerden Mustafa İçil ve Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen panelde dünden bugüne Türkiye turizmi stratejik pazarlama, ekonomi ve sektörel bakış açılarıyla ele alındı.

Üstün kalitede sürdürülebilir hizmet anlayışı

Türkiye turizminin gerçek bir marka haline geldiğinde daha sürdürülebilir, bölgesel ve uluslararası gelişmelerden daha az etkilenen, istikrarlı bir büyüme trendi yakalayabileceğinin altının çizildiği panelde, markalaşma ve üstün kalitede hizmet anlayışıyla üst segmentlerdeki müşterilere ulaşmanın ve turist sayısı ile turizm gelirlerini ciddi şekilde artırmanın önemine değinildi.

Alibaz: “Birlikte Daha Fazlası Mümkün”

Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, panelde yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:

“Türkiye’de 109 yıldır varlık gösteren Nestlé’nin ev dışı tüketim alanında uzman iş birimi olan Nestlé Professional, Türkiye’deki faaliyetlerine 21 yıl önce başladı. İlk günümüzden bu yana “Daha Fazlası Mümkün” sloganıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızı, bugün Türkiye turizminin kalbinin attığı yer olan Antalya’da, turizme emek veren tüm iş ortaklarımızla “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” diyerek bir adım ileriye taşımaktan çok mutluyuz. Türkiye deniz, kum, güneş üçlüsünden çok daha fazlasına sahip bir ülke. Gastronomiden spora, sağlıktan alışverişe farklı turizm akımları için çok cazip destinasyonlara ve fırsatlara sahibiz. Geçmişte tatil denildiğinde akla yalnızca deniz turizmi gelirken bugün bu alanlara büyük ilgi gösteren çok geniş bir kitle var. Artık tatil tercihlerinde online dünyanın ve sosyal medyanın çok daha etkili olduğunu da unutmamak gerek. Üstün hizmet kalitemiz, kültürel çeşitliliğimiz büyük avantajlarımız. Markaların burada sunacağı en önemli desteklerden birinin ürün ve hizmet kalitesini artıran ürünler sunmak ve insan kaynağına yatırım yapmak olduğuna inanıyoruz. Nestlé Professional olarak Türkiye hizmet sektörüne ve dolayısıyla turizmine destek vermek amacıyla yürüttüğümüz önemli çalışmalarımız var. Ev dışı tüketim sektörü profesyonellerine yönelik sağlıklı, lezzetli yiyecek ve içecek çözümlerimizle sektörün kaliteli hizmet vaadini desteklemeyi hedefliyoruz. Hem gıda hem içecek kategorilerinde farklı kanallardaki müşterilerimizin yaratıcı ve karlı çözüm ortağı olmayı çok önemsiyoruz.”

Seymen: “Zenginliklerimizi deneyimletmeden, hikaye anlatmadan marka olamayız”

Ekonomist Cem Seymen de turizm alanında Türkiye’de inanılmaz bir fırsat bulunduğuna işaret ederek, “70 bin Turizm Meslek Yüksek Okulu mezunu gencimiz var. Dünyanın tam bir kırılma yaşadığı, küreselleşmenin bittiği noktada, bizim için ‘yerelleşme’ trendinin sunduğu büyük fırsatlar var. Müthiş yerel ürünlerimiz var. Sadece deniz, kum, güneş değil, inovatif düşünerek, yeni bir dizayn, yeni bir toplu kalkınma anlayışı yaratmalıyız. Ekoloji turizmi olmadan olmaz. Binlerce yıllık zeytin bahçelerimizi anlatmalıyız. Mitoloji turizmi demeliyiz. Tek başına Truva bile bu bağlamda büyük zenginlik. Bu zenginliklerimizi deneyimletmeliyiz. Bir şeyi deneyimletmeden marka olamazsınız. Hikaye anlatmadan marka olamazsınız. Türkiye’nin şu anda kendine inanması lazım” diye konuştu.

Çene: “Turizm uluslararası barışa hizmet vizyonuyla bir sosyal sorumluluk projesidir”

SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene ise turizmin 2015 ve 2016’daki krizlerin ardından çabuk toparlandığını, burada sektörün şartlara uyabilme yeteneğinin yüksekliğinin rol oynadığını belirterek, “Öte yandan kriz sonrası turizmin öneminin tekrar kavrandığını düşünüyorum. 15 yıl aradan sonra 3. Turizm Şurası’nın düzenlenmiş olması bunun bir göstergesi. Şura’dan çıkan önemli stratejik kararlardan biri de turizm sayesinde kültür ve turizm alanında uluslar ve kültürler arası ilişkileri geliştirerek, uluslararası barışa hizmet etme vizyonudur. Turizm, bölgeler arasında insan ilişkilerini inanılmaz derecede geliştiriyor. Bu yönüyle turizmin aslında bir sosyal sorumluluk projesi olduğu da kabul görmüş oluyor” dedi.

İçil: “Turizm tanıtımlarında bizi uzmanlar anlatmalı”

İçil Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu Mustafa İçil de müşteri beklentilerindeki değişimle birlikte kişiselleştirme ve hedefli pazarlamanın kazandığı önemi vurgulayarak, bu durumun turizm tanıtımlarında da geçerli olduğunu söyledi. İçil, “Artık fotoğraf noktaları değil Instagram noktaları var ve içeriğin bir hikaye aracılığı ile sunulması lazım. Bizi uzmanlar anlatmalı. Örneğin doğa turundan bahsedeceksek, doğa uzmanlarından, dalış yapacaksak dalış hocalarından hikayeleri dinlemeliyiz. Kanalın ve mecranın ruhuna uygun paylaşım ve doğallık, etkileşimi yaratıyor. Bu doğallığı yaşıyor olmamız lazım ki konuşulsun ve paylaşılsın” şeklinde konuştu.

Nestlé Professional Yaratıcı Yiyecek ve İçecek Çözümleri

Panel sonrası fuayede ikram edilen Nestlé Professional yenilikçi yiyecek ve içecek çözümleri konuklar tarafından büyük beğeni topladı.

Kısa süre önce lansmanı yapılan, kahve tutkunlarının tüm beklentilerini yalnızca makinenin düğmesine basarak her zaman en üst düzeyde kalite ve tutarlılıkla karşılama imkanı sunan Aromaların Maestrosu NESCAFÉ Milano ve NESCAFÉ Superiore Çekirdek Kahve ile işletmelere operasyonel kolaylık sağlayan Nestlé Coolpro Soğuk İçecek Çözümleri en dikkat çeken ürünlerden oldu. Yiyecek tarafında ise, şeflerin yorumlarıyla geliştirilen Nestlé Krema ve Nestlé Docello Profesyonel Kuvertür Serisiziyaretçilerin ilgi odağı oldu.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2CLTZ31
via IFTTT