8 Eylül 2017 Cuma

NASA açıkladı! Güneş’te 2 büyük patlama Güneş’te 2008’den bu yana kaydedilen en güçlü fırtınanın yaşandığı belirlendi. Güneş’te 2008’den bu yana kaydedilen en güçlü fırtınanın yaşandığı belirlendi. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinden (NASA) yapılan açıklamada, dün Güneş’te 2 büyük patlama meydana geldiği bildirildi. İlk patlamanın X2,2, ikinci patlamanın da X9,3 olarak sınıflandırıldığı açıklamada, her iki patlamanın da Güneş’in AR 2673 olarak adlandırılan aktif bölgesinde yaşandığı kaydedildi. Buna göre X9,3 şiddetindeki patlama, Aralık 2008’de başlayan 11 yıllık güneş döngüsünde kaydedilen en güçlü patlama oldu. NASA, Güneş Dinamikleri Gözlemevi‘nin patlama sırasında kaydettiği görüntüleri de paylaştı. Güneş’te X sınıfı patlamalar, en yoğun patlamalar olarak sınıflandırılıyor. X’in yanındaki rakamlar büyüdükçe patlamanın şiddeti de artıyor. Güçlü radyasyon patlamaları olarak tanımlanan “güneş patlamalarının” zararlı kısımları, Dünya’nın atmosferini geçip insanları fiziksel olarak etkilemiyor ancak yeterince güçlüyse GPS ve iletişim sinyallerinin yer aldığı atmosfer katmanında düzensizliklere neden olabiliyor. Kaynak:trthaber.com

Güneş’te 2008’den bu yana kaydedilen en güçlü fırtınanın yaşandığı belirlendi.

Güneş’te 2008’den bu yana kaydedilen en güçlü fırtınanın yaşandığı belirlendi.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinden (NASA) yapılan açıklamada, dün Güneş’te 2 büyük patlama meydana geldiği bildirildi.

İlk patlamanın X2,2, ikinci patlamanın da X9,3 olarak sınıflandırıldığı açıklamada, her iki patlamanın da Güneş’in AR 2673 olarak adlandırılan aktif bölgesinde yaşandığı kaydedildi.

Buna göre X9,3 şiddetindeki patlama, Aralık 2008’de başlayan 11 yıllık güneş döngüsünde kaydedilen en güçlü patlama oldu.

NASA, Güneş Dinamikleri Gözlemevi‘nin patlama sırasında kaydettiği görüntüleri de paylaştı.

Güneş’te X sınıfı patlamalar, en yoğun patlamalar olarak sınıflandırılıyor. X’in yanındaki rakamlar büyüdükçe patlamanın şiddeti de artıyor.

Güçlü radyasyon patlamaları olarak tanımlanan “güneş patlamalarının” zararlı kısımları, Dünya’nın atmosferini geçip insanları fiziksel olarak etkilemiyor ancak yeterince güçlüyse GPS ve iletişim sinyallerinin yer aldığı atmosfer katmanında düzensizliklere neden olabiliyor.

Kaynak:trthaber.com



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2vRnkch
via IFTTT

TRAFİK KAZALARI EĞİTİM İLE AZALIR Her bayram tatilinin sonunda, meydana gelen trafik kazalarında kaybedilen canlar konuşuluyor. Alınan tedbirlerin, yapılan uyarıların ve uygulanan trafik cezalarının kazaları azaltma konusunda yeterli olamadığını ifade eden Avukat Cevat Kazma, ileri sürüş eğitim programlarının devreye alınması gerektiğini belirtti. Yurtdışında uygulanan bu yöntem sayesinde, kazaların da sigorta şirketlerinin maliyetlerinin de azalabileceğini söyledi. 10 günlük bayram tatilinde yine binlerce trafik kazası oldu. Meydana gelen kazalarda 122 kişi hayatını kaybederken, 497 kişi de yaralandı. Geçtiğimiz yıl 9 gün tatil olan Kurban Bayramı’nda da 103 kişi hayatını kaybetmişti. Alınan tedbirler, yapılan uyarılar ve uygulanan trafik cezaları her yıl artsa da trafik kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısı azalmıyor. Dikkatsizlik Değil, Eğitimsizlik! Ehliyet alıp trafiğe çıkmanın oldukça kolaylaştığının altını çizen Avukat Cevat Kazma, trafik kazalarının birçok nedeni olduğunu ancak hepsinin tek bir noktada buluştuğunu söyledi; “Dikkatsizlik değil, eğitimsizlik!” Sürücü belgesinin ardından ileri sürüş eğitimlerinin de alınması gerektiğini vurgulayan Cevat Kazma, bu eğitim programlarından sertifika alan sürücülere sigorta şirketlerinin indirimli kasko imkânı sunabileceğini belirtti. “Böylelikle hem trafik kazaları hem de sigorta şirketlerinin maliyetleri azalır” dedi. Bu tür uygulamaların yurtdışında olduğunu belirten Cevat Kazma, Türkiye’de de benzer bir sistemin kurulması gerektiğine değindi. Cezalar Engel Oluşturamıyor! “Araç kullanırken cep telefonu kullanmamamız gerektiğini, seyir halinde emniyet kemerlerinin takılı olması gerektiğini, alkollü ve uykusuz halde yola çıkılmaması gerektiğini bilmek yetmiyor. Önemli olan bunları uygulayabilmek” diyen Cevat Kazma, her geçen yıl belirli oranlarda artan trafik ceza bedellerinin de sürücüleri caydırmadığını ve kazaların önüne geçemediğini belirtti. Cevat Kazma, “Cezalar artsa bile insanlar hız yapmaya, kurallara uymamaya devam ediyor. Hâlâ birçok kişi, hızlı otomobil kullandığında iyi bir sürücü olduğunu düşünüyor. Halbuki iyi otomobil kullanmak diğer araç sürücülerinin hızlarını ve yönlerini değiştirmelerine sebebiyet vermeden güvenli bir şekilde seyir halinde olmaktır”açıklamasında bulundu.

Her bayram tatilinin sonunda, meydana gelen trafik kazalarında kaybedilen canlar konuşuluyor. Alınan tedbirlerin, yapılan uyarıların ve uygulanan trafik cezalarının kazaları azaltma konusunda yeterli olamadığını ifade eden Avukat Cevat Kazma, ileri sürüş eğitim programlarının devreye alınması gerektiğini belirtti. Yurtdışında uygulanan bu yöntem sayesinde, kazaların da sigorta şirketlerinin maliyetlerinin de azalabileceğini söyledi.

10 günlük bayram tatilinde yine binlerce trafik kazası oldu. Meydana gelen kazalarda 122 kişi hayatını kaybederken, 497 kişi de yaralandı. Geçtiğimiz yıl 9 gün tatil olan Kurban Bayramı’nda da 103 kişi hayatını kaybetmişti.

Alınan tedbirler, yapılan uyarılar ve uygulanan trafik cezaları her yıl artsa da trafik kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısı azalmıyor.

Dikkatsizlik Değil, Eğitimsizlik!

Ehliyet alıp trafiğe çıkmanın oldukça kolaylaştığının altını çizen Avukat Cevat Kazma, trafik kazalarının birçok nedeni olduğunu ancak hepsinin tek bir noktada buluştuğunu söyledi; “Dikkatsizlik değil, eğitimsizlik!”

Sürücü belgesinin ardından ileri sürüş eğitimlerinin de alınması gerektiğini vurgulayan Cevat Kazma, bu eğitim programlarından sertifika alan sürücülere sigorta şirketlerinin indirimli kasko imkânı sunabileceğini belirtti. “Böylelikle hem trafik kazaları hem de sigorta şirketlerinin maliyetleri azalır” dedi.

Bu tür uygulamaların yurtdışında olduğunu belirten Cevat Kazma, Türkiye’de de benzer bir sistemin kurulması gerektiğine değindi.

Cezalar Engel Oluşturamıyor!

“Araç kullanırken cep telefonu kullanmamamız gerektiğini, seyir halinde emniyet kemerlerinin takılı olması gerektiğini, alkollü ve uykusuz halde yola çıkılmaması gerektiğini bilmek yetmiyor. Önemli olan bunları uygulayabilmek” diyen Cevat Kazma, her geçen yıl belirli oranlarda artan trafik ceza bedellerinin de sürücüleri caydırmadığını ve kazaların önüne geçemediğini belirtti.

Cevat Kazma, “Cezalar artsa bile insanlar hız yapmaya, kurallara uymamaya devam ediyor. Hâlâ birçok kişi, hızlı otomobil kullandığında iyi bir sürücü olduğunu düşünüyor. Halbuki iyi otomobil kullanmak diğer araç sürücülerinin hızlarını ve yönlerini değiştirmelerine sebebiyet vermeden güvenli bir şekilde seyir halinde olmaktır”açıklamasında bulundu.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2j9W9n3
via IFTTT

TRAFİK KAZALARI EĞİTİM İLE AZALIR


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2j9W9n3

Airbus Ağustos ayı sonuçlarını açıkladı


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2eLr57S

Airbus Ağustos ayı sonuçlarını açıkladı Airbus Ağustos ayında en çok satan tek koridorlu jetliner A320 ailesi için 12 sipariş aldı ve Suudi Arabistan’ın Flyadeal’ı da dahil olmak üzere üretim sırasında tek koridor ve geniş gövde ürün serilerinden ay boyunca 46 uçak sattı. Siparişler, Macar merkezli taşıyıcının tüm Airbus filosuna katılmak üzere Wizz Air için 10 A321ceo sürümü tarafından verildi. Diğer rezervasyonlar, Birleşik Devletler’in Frontier Havayolları için A320neo (özel olarak Airbus uçaklarını da uçuruyor) ve özel bir müşteri için ACJ319neo. Bu son işlemleri dikkate alarak, yıl boyunca yapılan dönüşümler ve iptallerle birlikte, Airbus’un 2017 yılının ilk sekiz ayına ilişkin toplam net sipariş miktarı 215 jetliner oldu. Ağustos’taki teslimatlar ise 33 müşteriye ; 35 adet A320 ailesi jetliner, üç A330-300, yedi A350-900’den oluşuyordu (Airbus’un 2018’in sonuna kadar aylık 10 A350 XWB sevkıyat hızını teyit ettiğini doğruluyor) ve bir adet A380. Bu şirketin kuruluşundan bu yana toplam Airbus teslimatını 10.600’ün üstünde bir seviyeye getirdi: Toplam 10.607’ye ulaştı. Ağustos ayında, filolarında A320 uçakları bulunduran havayolu şirketlerine iki operatör daha katıldı: flyadeal, Suudi Arabistan Krallığı’nda yeni kurulmuş düşük bütçeli havayolu ve China Express Airlines. En yeni sipariş ve teslimat faaliyetiyle, Airbus’un teslimat için kalan toplam jet planlaması 31 Ağustos itibariyle 6.690’a çıktı ve şu anki oranlarda yaklaşık dokuz yıllık üretimini temsil ediyor. The logo of Airbus Group is seen on the company’s headquarters building in Toulouse, Southwestern France, April 18, 2017. REUTERS/Regis Duvignau

Seyahat sektörünün gelecekte hazırlanması gereken 4 senaryo


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2gNaYYc

Seyahat sektörünün gelecekte hazırlanması gereken 4 senaryo Amadeus ve A.T. Kearney’nin “Peki ya..? Seyahat sektörünün geleceğini hayal edin” başlıklı yeni raporu,seyahat sektörünün gelecekteki büyümeyi ve başarıyı maksimuma çıkarmaları için bugünden hazırlanması gereken dört senaryoyu açıklıyor.   Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı ve işlemcilerinden biri olan Amadeus ve A.T. Kearney’nin yeni raporu, gelecekteki dünyayla ilgili dört farklı senaryo sunarak, korumacılığın ve popülizmin yükselişiyle birlikte, gelecekteki ticari fırsatların tüm sektörde sekteye uğrayabileceğine karşı uyarıyor. Raporda, seyahat sektörünün, gelecekteki ekonomik büyümeden en iyi şekilde faydalanmak istiyorsa ekonomik ve politik bozulmaya karşı daha iyi hazırlanması gerektiği belirtiliyor. Paylaşım ekonomisi, sanal gerçeklik ve eşyaların interneti, seyahat edenlerin deneyimini geliştirse de uluslararası jeopolitik, sosyal ve ekonomik gelişmelerin alışık olduğumuz dünyada bozulmaya ve kutuplaşmaya neden olduğunun ifade edildiği raporda, şirketler hemen harekete geçmezse sektörün gelecekteki başarı potansiyelinin kısıtlanacağı belirtiliyor. Bu bağlamda A.T. Kearney, seyahat sektörünün ortamını değiştiren ve gelecekteki başarıyı yönlendiren iki temel trendi vurguluyor: Kişiselleştirilmiş seyahat deneyimlerine karşı kitlesel pazarlama. Teknoloji, seyahat eden kişilerin davranışları hakkında bilgi sahibi olunması için tüketici verilerinin toplanmasına ve yapay zekanın kullanılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca, herkes için tek tip olan, daha geleneksel bir yaklaşım yerine, bireysel ihtiyaçları karşılamaya da yardımcı olabiliyor. Kesintisiz seyahate karşı parçalanmış seyahat. Gerçekten kesintisiz bir seyahat için devletlerin işbirliği yapması ve havalimanlarından ve hava yollarından, oteller, restoranlar ve kara ulaşımı gibi varış yerindeki hizmetlere kadar, farklı iş alanları arasında veri paylaşımı sağlanması gerekiyor. “Teknoloji, seyahat sektörü için daha önce hiç bu kadar umut vaat etmemişti” diyen Amadeus IT Group Kurumsal Strateji Başkan Yardımcısı Alex Luzarraga şöyle devam ediyor: “Ancak mevcut durum tamamen değişiyor. Yaygın bir güvensizlik ve popülizm hakim. Örneğin, Avrupa’da pasaportsuz seyahat etmek gibi kanıksadığımız şeyler, gelecekte o kadar muhtemel olmayabilir. A.T. Kearney ile işbirliği yaparak, önümüzdeki beş ila yedi yıl içinde sektörün karşısına çıkmaya ve onu sekteye uğratmaya devam edecek bu konuları değerlendirmek ve anlamak çok önemli. Böylece sektör olarak bu konularla baş etmek için daha iyi hazırlanabiliriz ve bunun sonucunda da ekonomik büyüme ve başarı elde edebiliriz.” Londra A.T. Kearney Başkanı Yelena Ageyeva-Furman ise şunları söyledi: “Rapor, seyahat ve teknoloji dünyalarından çok çeşitli paydaşın perspektifine dayanıyor. Gelecekle ilgili geniş bir tablo çizerek şirketlerin kendi kurumsal kör noktalarını ortaya çıkarmasına olanak sağlıyor. Ayrıca bu çalışma mevcut planları sektördeki olasılıklara karşı test ederek, şirket stratejisindeki “pişman olunmayacak” hamleleri ve zorunlulukları anlamamıza da yardımcı oluyor. Bu çalışma, seyahat sektöründe gelecek yıllarda başarılı olmak isteyen şirketler için ilginç bir perspektif sunuyor.”   İşte Amadeus ve A.T. Kearney’nin bu iki temel trende dayanarak seyahat şirketlerinin hazırlanması gereken dört senaryo: Picasso senaryosu, popülizmin yükselişi ve öne çıkan güvenlik kaygılarıyla dikkat çeken parçalanmış bir dünya üzerine kuruluyor. Bu ortam, daha fazla seyahat noktasını kapsam dışında bırakan bir etki yaratıyor. Yine de dünyanın pek çok bölgesi ekonomik büyüme yaşıyor. Şirketler, mobil kanallar yoluyla daha fazla müşteriye ulaşmak için inovasyona yatırım yapıyor ve bu etkileşim, şirketlerin daha gelişkin kişiselleştirilmiş teklifler sunmasına olanak sağlıyor. Dali senaryosu, sosyal tutumların ve ekonomik refahın her ikisinin de veri paylaşımına yönelik daha olumlu bir ortam yaratacağını var sayıyor. Bu da daha esnek gizlilik yasaları ve daha hafif düzenlemeler getirerek, seyahatin daha da kişiselleştirilmesine olanak sağlıyor. Dali senaryosunda, seyahat daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli hale geliyor. İnsanlar, sınırlarda daha az güvenlik kontrolü olmasının avantajlarından faydalanıyor ve uçak rötarları gibi beklenmedik durumlarla ilgili gerçek zamanlı bilgiler alıyor. Bosch senaryosunda, şirketler farklı yasal düzenlemelerden ve farklı vergi, çalışma ve veri koruma kanunlarından meydana gelen bir mozaiğe uymak için çabalarken, iş maliyetleri tüm sektörde artıyor. Bu senaryoda korumacılığa ve güvenmemeye dayanan parçalanmış bir dünyayla karşı karşıyayız. Bosch’un politik ortamında, seyahat eden kişiler güvenilir markalara yöneliyor ve doğrudan, tanınmış seyahat sağlayıcılarla rezervasyon yaptırıyor. Warhol senaryosu, Asya’daki güçlü ekonomik büyümenin etkilerinin göz önüne alındığı ve seyahat ve tatil için daha fazla para harcayabilen geniş bir orta sınıfın yükseldiği, kesintisiz ve kişiselleştirilmemiş seyahatle karakterize ediliyor. Seyahat eden kişiler, engellerin olmadığı bir dünyada bile, kişiselleştirilmiş seçenekler yerine ucuz maliyetli, kitlesel pazarlama ürünü seyahati tercih ediyor.

Amadeus ve A.T. Kearney’nin “Peki ya..? Seyahat sektörünün geleceğini hayal edin” başlıklı yeni raporu,seyahat sektörünün gelecekteki büyümeyi ve başarıyı maksimuma çıkarmaları için bugünden hazırlanması gereken dört senaryoyu açıklıyor.

 

Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı ve işlemcilerinden biri olan Amadeus ve A.T. Kearney’nin yeni raporu, gelecekteki dünyayla ilgili dört farklı senaryo sunarak, korumacılığın ve popülizmin yükselişiyle birlikte, gelecekteki ticari fırsatların tüm sektörde sekteye uğrayabileceğine karşı uyarıyor.

Raporda, seyahat sektörünün, gelecekteki ekonomik büyümeden en iyi şekilde faydalanmak istiyorsa ekonomik ve politik bozulmaya karşı daha iyi hazırlanması gerektiği belirtiliyor. Paylaşım ekonomisi, sanal gerçeklik ve eşyaların interneti, seyahat edenlerin deneyimini geliştirse de uluslararası jeopolitik, sosyal ve ekonomik gelişmelerin alışık olduğumuz dünyada bozulmaya ve kutuplaşmaya neden olduğunun ifade edildiği raporda, şirketler hemen harekete geçmezse sektörün gelecekteki başarı potansiyelinin kısıtlanacağı belirtiliyor.

Bu bağlamda A.T. Kearney, seyahat sektörünün ortamını değiştiren ve gelecekteki başarıyı yönlendiren iki temel trendi vurguluyor: Kişiselleştirilmiş seyahat deneyimlerine karşı kitlesel pazarlama. Teknoloji, seyahat eden kişilerin davranışları hakkında bilgi sahibi olunması için tüketici verilerinin toplanmasına ve yapay zekanın kullanılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca, herkes için tek tip olan, daha geleneksel bir yaklaşım yerine, bireysel ihtiyaçları karşılamaya da yardımcı olabiliyor. Kesintisiz seyahate karşı parçalanmış seyahat. Gerçekten kesintisiz bir seyahat için devletlerin işbirliği yapması ve havalimanlarından ve hava yollarından, oteller, restoranlar ve kara ulaşımı gibi varış yerindeki hizmetlere kadar, farklı iş alanları arasında veri paylaşımı sağlanması gerekiyor.

“Teknoloji, seyahat sektörü için daha önce hiç bu kadar umut vaat etmemişti” diyen Amadeus IT Group Kurumsal Strateji Başkan Yardımcısı Alex Luzarraga şöyle devam ediyor: “Ancak mevcut durum tamamen değişiyor. Yaygın bir güvensizlik ve popülizm hakim. Örneğin, Avrupa’da pasaportsuz seyahat etmek gibi kanıksadığımız şeyler, gelecekte o kadar muhtemel olmayabilir. A.T. Kearney ile işbirliği yaparak, önümüzdeki beş ila yedi yıl içinde sektörün karşısına çıkmaya ve onu sekteye uğratmaya devam edecek bu konuları değerlendirmek ve anlamak çok önemli. Böylece sektör olarak bu konularla baş etmek için daha iyi hazırlanabiliriz ve bunun sonucunda da ekonomik büyüme ve başarı elde edebiliriz.”

Londra A.T. Kearney Başkanı Yelena Ageyeva-Furman ise şunları söyledi: “Rapor, seyahat ve teknoloji dünyalarından çok çeşitli paydaşın perspektifine dayanıyor. Gelecekle ilgili geniş bir tablo çizerek şirketlerin kendi kurumsal kör noktalarını ortaya çıkarmasına olanak sağlıyor. Ayrıca bu çalışma mevcut planları sektördeki olasılıklara karşı test ederek, şirket stratejisindeki “pişman olunmayacak” hamleleri ve zorunlulukları anlamamıza da yardımcı oluyor. Bu çalışma, seyahat sektöründe gelecek yıllarda başarılı olmak isteyen şirketler için ilginç bir perspektif sunuyor.”

 

İşte Amadeus ve A.T. Kearney’nin bu iki temel trende dayanarak seyahat şirketlerinin hazırlanması gereken dört senaryo:

Picasso senaryosu, popülizmin yükselişi ve öne çıkan güvenlik kaygılarıyla dikkat çeken parçalanmış bir dünya üzerine kuruluyor. Bu ortam, daha fazla seyahat noktasını kapsam dışında bırakan bir etki yaratıyor. Yine de dünyanın pek çok bölgesi ekonomik büyüme yaşıyor. Şirketler, mobil kanallar yoluyla daha fazla müşteriye ulaşmak için inovasyona yatırım yapıyor ve bu etkileşim, şirketlerin daha gelişkin kişiselleştirilmiş teklifler sunmasına olanak sağlıyor.

Dali senaryosu, sosyal tutumların ve ekonomik refahın her ikisinin de veri paylaşımına yönelik daha olumlu bir ortam yaratacağını var sayıyor. Bu da daha esnek gizlilik yasaları ve daha hafif düzenlemeler getirerek, seyahatin daha da kişiselleştirilmesine olanak sağlıyor. Dali senaryosunda, seyahat daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli hale geliyor. İnsanlar, sınırlarda daha az güvenlik kontrolü olmasının avantajlarından faydalanıyor ve uçak rötarları gibi beklenmedik durumlarla ilgili gerçek zamanlı bilgiler alıyor.

Bosch senaryosunda, şirketler farklı yasal düzenlemelerden ve farklı vergi, çalışma ve veri koruma kanunlarından meydana gelen bir mozaiğe uymak için çabalarken, iş maliyetleri tüm sektörde artıyor. Bu senaryoda korumacılığa ve güvenmemeye dayanan parçalanmış bir dünyayla karşı karşıyayız. Bosch’un politik ortamında, seyahat eden kişiler güvenilir markalara yöneliyor ve doğrudan, tanınmış seyahat sağlayıcılarla rezervasyon yaptırıyor.

Warhol senaryosu, Asya’daki güçlü ekonomik büyümenin etkilerinin göz önüne alındığı ve seyahat ve tatil için daha fazla para harcayabilen geniş bir orta sınıfın yükseldiği, kesintisiz ve kişiselleştirilmemiş seyahatle karakterize ediliyor. Seyahat eden kişiler, engellerin olmadığı bir dünyada bile, kişiselleştirilmiş seçenekler yerine ucuz maliyetli, kitlesel pazarlama ürünü seyahati tercih ediyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2gNaYYc
via IFTTT