
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
8 Eylül 2017 Cuma
Türkiye’de ilk kez Nasa ile Geleceğin Astronotları Tepe Nautilus’ta

Türkiye’de ilk kez Nasa ile Geleceğin Astronotları Tepe Nautilus’ta Tepe Nautilus AVM, 8-17 Eylül tarihleri arasında NASA işbirliği ile Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen ‘Geleceğin Uzay Kâşifleri’ etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçileriyle güçlü bir bağ oluşturduğu dolu dolu 15 yılı geride bırakan, İstanbul’un köklü alışveriş merkezi Tepe Nautilus, 8-17 Eylül tarihleri arasında çocuklara eşsiz bir uzay deneyimi sunuyor. Mad Science – NASA işbirliği ile Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen ‘Geleceğin Uzay Kaşifleri’ etkinliğinde çocuklar; güneşi, gezegenleri, yıldızları teleskopla daha yakından tanırken, kendi model uzay roketlerini yapacak ve kinetik kum havuzuna göktaşlarını bırakarak kraterlerini gözlemleyecekler. Meraklı minikler NASA Uzay Atölyesi’nde, onlar için hazırlanan özel kıyafetleri giyip minik birer astronota dönüşürken, NASA astronotunu inceleyip kıyafetleri hakkında bilgi sahibi olacaklar. Nasa Uzay İstasyonu videosunu izleyen minikler kendi uzay istasyonlarını yapacaklar. Tepe Nautilus tüm çocukları minik astronotlar olmaya davet ediyor. Etkinlik Tarihi: 8 – 17 Eylül Etkinlik Saatleri: 12.00 – 20.00 Etkinlik Yeri: Tepe Nautilus AVM 1. KAT TEPE NAUTİLUS HAKKINDA Bilkent Holding şirketlerinden, Tepe Emlak Yatırım İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından Eylül 2002’de kurulan Tepe Nautilus; 2017’de 15. yılını kutluyor. İstanbul’un gözde yerleşim alanları arasında yer alan Kadıköy Acıbadem’de toplam 116 mağazasıyla ziyaretçilerini ağırlayan Tepe Nautilus, ulusal ve uluslararası birçok markayı çatısı altında buluşturuyor. Öncelikle Anadolu Yakası’nın ve tüm İstanbul’un çekim merkezi olan Tepe Nautilus, bünyesinde bulunan sinema salonları, spor merkezi ve eğlence alanları ile ziyaretçilerine keyifli anlar yaşatarak farklı konseptlerle tasarlanan cafe, fast-food ve restoranlarda lezzetli yemek seçenekleri sunuyor. 155.000 metrekarelik alanda, yüksek teknoloji ile donatılmış akıllı bir binada işlevsel ve ferah bir tasarıma sahip olan Tepe Nautilus’ta 2294 kapalı, 381 açık olmak üzere toplam 2.675 araç kapasiteli akıllı otopark bulunmaktadır. Marmaray Ayrılıkçeşme durağının çıkışında bulunan ve büyük bir ulaşım avantajına sahip olan Tepe Nautilus, altın oranlı Nautilus heykelinin de sergilendiği bir meydan düzenlemesi ile İstanbullulara keyifli bir buluşma noktası sunmaktadır.
Tepe Nautilus AVM, 8-17 Eylül tarihleri arasında NASA işbirliği ile Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen ‘Geleceğin Uzay Kâşifleri’ etkinliğine ev sahipliği yapıyor.
Ziyaretçileriyle güçlü bir bağ oluşturduğu dolu dolu 15 yılı geride bırakan, İstanbul’un köklü alışveriş merkezi Tepe Nautilus, 8-17 Eylül tarihleri arasında çocuklara eşsiz bir uzay deneyimi sunuyor. Mad Science – NASA işbirliği ile Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen ‘Geleceğin Uzay Kaşifleri’ etkinliğinde çocuklar; güneşi, gezegenleri, yıldızları teleskopla daha yakından tanırken, kendi model uzay roketlerini yapacak ve kinetik kum havuzuna göktaşlarını bırakarak kraterlerini gözlemleyecekler.
Meraklı minikler NASA Uzay Atölyesi’nde, onlar için hazırlanan özel kıyafetleri giyip minik birer astronota dönüşürken, NASA astronotunu inceleyip kıyafetleri hakkında bilgi sahibi olacaklar. Nasa Uzay İstasyonu videosunu izleyen minikler kendi uzay istasyonlarını yapacaklar.
Tepe Nautilus tüm çocukları minik astronotlar olmaya davet ediyor.
Etkinlik Tarihi: 8 – 17 Eylül
Etkinlik Saatleri: 12.00 – 20.00
Etkinlik Yeri: Tepe Nautilus AVM 1. KAT
TEPE NAUTİLUS HAKKINDA
Bilkent Holding şirketlerinden, Tepe Emlak Yatırım İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından Eylül 2002’de kurulan Tepe Nautilus; 2017’de 15. yılını kutluyor. İstanbul’un gözde yerleşim alanları arasında yer alan Kadıköy Acıbadem’de toplam 116 mağazasıyla ziyaretçilerini ağırlayan Tepe Nautilus, ulusal ve uluslararası birçok markayı çatısı altında buluşturuyor. Öncelikle Anadolu Yakası’nın ve tüm İstanbul’un çekim merkezi olan Tepe Nautilus, bünyesinde bulunan sinema salonları, spor merkezi ve eğlence alanları ile ziyaretçilerine keyifli anlar yaşatarak farklı konseptlerle tasarlanan cafe, fast-food ve restoranlarda lezzetli yemek seçenekleri sunuyor. 155.000 metrekarelik alanda, yüksek teknoloji ile donatılmış akıllı bir binada işlevsel ve ferah bir tasarıma sahip olan Tepe Nautilus’ta 2294 kapalı, 381 açık olmak üzere toplam 2.675 araç kapasiteli akıllı otopark bulunmaktadır. Marmaray Ayrılıkçeşme durağının çıkışında bulunan ve büyük bir ulaşım avantajına sahip olan Tepe Nautilus, altın oranlı Nautilus heykelinin de sergilendiği bir meydan düzenlemesi ile İstanbullulara keyifli bir buluşma noktası sunmaktadır.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2xgRuWA
via IFTTT
Pegasus’tan Kıbrıs Çıkarması Ercan Havalimanı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’yla birleşen ve 8 gün süren Kurban Bayramı tatilinde yoğun günler geçirdi. Ülkemizin tek hava giriş ve çıkış kapısı konumundaki Ercan’da sekiz günlük bayram süresince 623 uçağa ve 93 bin 641 yolcuya hizmet verildi. Özelleştirilip 25 yıllığına Taş Yapı-Terminal (T&T) ve yerli ortak Kaner Grubu’na devredilen Ercan, bayram süresince oldukça yoğun saatlere sahne oldu. Havaalanında en fazla yoğunluk 28 Ağustos ile 3 Eylül’de yaşandı. Bayram boyunca karşılıklı geliş gidişlerde büyük artış gözlemlendi. Ercan, 94 bin yolcuya hizmet verdi Ercan Havalimanı 2017 Kurban Bayramı haftasında gerçekleşen 8 günlük yolcu ve uçak trafiği verileri açıklandı. Buna göre 28 Ağustos – 4 Eylül tarihleri arasında 623 uçak iniş kalkış yaparken toplam 93 bin 641 yolcuya hizmet verildi. T&T Havalimanı İşletmeciliği yetkilileri bu olumlu havanın sezon sonuna kadar sürmesini beklediklerini ifade etti. Ercan’da 28 Ağustos Pazartesi günü başlayan yoğunluk bir hafta boyunca devam etti. 28 Ağustos’tan 4 Eylül’e kadar Ercan Havalimanı 312 gelen ve 311 giden olmak üzere toplam 623 uçağa hizmet verdi. Ercan Havalimanı’ndan 8 günde 45 bin 978 yolcu giriş yaparken, 47 bin 663 yolcu ise çıkış yaptı. 28 Ağustos’ta 40 gelen ve 38 giden uçak olmak üzere 11 bin 946 yolcuya hizmet veren Ercan Havalimanı, 4 Eylül’de ise 87 uçak ve 13 bin 617 yolcu ağırladı. Ercan Havalimanı’nda bayram haftası boyunca en çok seferi, son yıllarda filosunu genişleten Pegasus Hava Yolları gerçekleştirdi. Pegasus’u son altı yıldır “Avrupa’nın en iyi hava yolu” ödülünü alan Türk Hava Yolları (THY) izledi. THY’yi, Atlas Global Hava Yolları takip etti. En fazla yolcu giriş ve çıkışı 4 Eylül’de oldu Ercan Havalimanı 28 Ağustos’ta 40 geliş ve 38 gidiş olarak 78 uçak ve 11 bin 946 yolcuya, 29 Ağustos’ta 33 geliş ve 35 gidiş olarak 68 uçak ve 10 bin 617 yolcuya hizmet verdi. 30 Ağustos günü 38 geliş ve 37 gidiş toplamda 75 uçak Ercan’a 12 bin 118 yolcu getirip götürdü. 1 Eylül’de 41 gelen 39 giden uçağa hizmet veren Ercan’da 11 bin 401 yolcu gelip gitti. 2 Eylül’de ise 37 gelen ve 37 giden 74 uçak, 10 bin 812 yolcuya hizmet veren Ercan Havalimanı, 3 Eylül’de 46 gelen ve 49 giden olmak üzere 95 uçak 13bin 41 yolcuyu ağırladı. 4 Eylül’de ise 44 gelen ve 43 giden olmak üzere 87 uçağa hizmet veren Ercan Havalimanı’nda 13 bin 617 yolcu geçişi yapıldı. En fazla uçak 3 Eylül’de gelip gitti Ercan Havalimanı’na gelen uçak sayısına bakıldığı zaman 3 Eylül, 95 uçakla ilk sırada yer aldı. 3 Eylül’ü 87 uçak ile 4 Eylül izlerken, 1 Eylül 80 uçak ile üçüncü sırada yer aldı. 1 Eylül’ün ardından 28 Ağustos 78 uçak ile dördüncü, 30 Ağustos 74 uçak ile beşinci, 29 Ağustos ise 68 uçak ile altıncı sırada yerini aldı. 31 Ağustos 66 uçak ile yedinci sırada yer aldı. “Sıkışıklık yaşanmadı” T&T Havalimanı İşletmeciliği İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi Ltd Genel Müdürü M. Serhat Özçelik, Ercan Havalimanı’nı kullanan yolcuların rahat giriş ve çıkış yapabilmesi için gerekli tüm önlemlerin alındığını ve havaalanının bayramı sorunsuz geçirdiğini söyledi. Özçelik, Ercan’da, Sivil Havcılık Dairesi, Türk Hava Yolları (THY), Pegasus Hava Yolları, Atlasjet Hava Yolları, handling kuruluşları, polis, muhaceret, sağlık ve Gümrük Dairesi ile birlikte yolcuların güvenli ve rahatlığı için koordineli bir şekilde çalıştıklarını belirtti. Bayramın çok yoğun geçtiğini kaydeden Özçelik, yolculara diğer günlerde de en iyi hizmeti vermeye devam edeceklerini ifade etti.
Özelleştirilip 25 yıllığına Taş Yapı-Terminal (T&T) ve yerli ortak Kaner Grubu’na devredilen Ercan, bayram süresince oldukça yoğun saatlere sahne oldu.
Havaalanında en fazla yoğunluk 28 Ağustos ile 3 Eylül’de yaşandı. Bayram boyunca karşılıklı geliş gidişlerde büyük artış gözlemlendi.
Ercan, 94 bin yolcuya hizmet verdi
Ercan Havalimanı 2017 Kurban Bayramı haftasında gerçekleşen 8 günlük yolcu ve uçak trafiği verileri açıklandı. Buna göre 28 Ağustos – 4 Eylül tarihleri arasında 623 uçak iniş kalkış yaparken toplam 93 bin 641 yolcuya hizmet verildi.
T&T Havalimanı İşletmeciliği yetkilileri bu olumlu havanın sezon sonuna kadar sürmesini beklediklerini ifade etti.
Ercan’da 28 Ağustos Pazartesi günü başlayan yoğunluk bir hafta boyunca devam etti. 28 Ağustos’tan 4 Eylül’e kadar Ercan Havalimanı 312 gelen ve 311 giden olmak üzere toplam 623 uçağa hizmet verdi. Ercan Havalimanı’ndan 8 günde 45 bin 978 yolcu giriş yaparken, 47 bin 663 yolcu ise çıkış yaptı.
28 Ağustos’ta 40 gelen ve 38 giden uçak olmak üzere 11 bin 946 yolcuya hizmet veren Ercan Havalimanı, 4 Eylül’de ise 87 uçak ve 13 bin 617 yolcu ağırladı.
Ercan Havalimanı’nda bayram haftası boyunca en çok seferi, son yıllarda filosunu genişleten Pegasus Hava Yolları gerçekleştirdi. Pegasus’u son altı yıldır “Avrupa’nın en iyi hava yolu” ödülünü alan Türk Hava Yolları (THY) izledi. THY’yi, Atlas Global Hava Yolları takip etti.
En fazla yolcu giriş ve çıkışı 4 Eylül’de oldu
Ercan Havalimanı 28 Ağustos’ta 40 geliş ve 38 gidiş olarak 78 uçak ve 11 bin 946 yolcuya, 29 Ağustos’ta 33 geliş ve 35 gidiş olarak 68 uçak ve 10 bin 617 yolcuya hizmet verdi.
30 Ağustos günü 38 geliş ve 37 gidiş toplamda 75 uçak Ercan’a 12 bin 118 yolcu getirip götürdü.
1 Eylül’de 41 gelen 39 giden uçağa hizmet veren Ercan’da 11 bin 401 yolcu gelip gitti. 2 Eylül’de ise 37 gelen ve 37 giden 74 uçak, 10 bin 812 yolcuya hizmet veren Ercan Havalimanı, 3 Eylül’de 46 gelen ve 49 giden olmak üzere 95 uçak 13bin 41 yolcuyu ağırladı.
4 Eylül’de ise 44 gelen ve 43 giden olmak üzere 87 uçağa hizmet veren Ercan Havalimanı’nda 13 bin 617 yolcu geçişi yapıldı.
En fazla uçak 3 Eylül’de gelip gitti
Ercan Havalimanı’na gelen uçak sayısına bakıldığı zaman 3 Eylül, 95 uçakla ilk sırada yer aldı.
3 Eylül’ü 87 uçak ile 4 Eylül izlerken, 1 Eylül 80 uçak ile üçüncü sırada yer aldı. 1 Eylül’ün ardından 28 Ağustos 78 uçak ile dördüncü, 30 Ağustos 74 uçak ile beşinci, 29 Ağustos ise 68 uçak ile altıncı sırada yerini aldı. 31 Ağustos 66 uçak ile yedinci sırada yer aldı.
“Sıkışıklık yaşanmadı”
T&T Havalimanı İşletmeciliği İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi Ltd Genel Müdürü M. Serhat Özçelik, Ercan Havalimanı’nı kullanan yolcuların rahat giriş ve çıkış yapabilmesi için gerekli tüm önlemlerin alındığını ve havaalanının bayramı sorunsuz geçirdiğini söyledi.
Özçelik, Ercan’da, Sivil Havcılık Dairesi, Türk Hava Yolları (THY), Pegasus Hava Yolları, Atlasjet Hava Yolları, handling kuruluşları, polis, muhaceret, sağlık ve Gümrük Dairesi ile birlikte yolcuların güvenli ve rahatlığı için koordineli bir şekilde çalıştıklarını belirtti. Bayramın çok yoğun geçtiğini kaydeden Özçelik, yolculara diğer günlerde de en iyi hizmeti vermeye devam edeceklerini ifade etti.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2gPK99i
via IFTTT
Havacılık Endüstrisinin Geleceğini Yolcu Deneyimleri Şekillendirecek

Havacılık Endüstrisinin Geleceğini Yolcu Deneyimleri Şekillendirecek Elektrikli motorlar, bağımsız uçan uçaklar, bireysel müşteri gereksinimlerine göre özel olarak tasarlanmış hava yolculuğu. Bütün bunlar, otomotiv sektöründeki kadar hızlı olmasa da havacılık endüstrisini hareketlendiren ve heyecanlandıran trendler. Bir uçağı üretme ve teslim etme maliyetinin önümüzdeki on yıl içinde ise %25 düşmesi beklenirken, esas belirleyici konu ise yolcuların deneyimi olacak. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Dassault Systèmes bünyesinde Havacılık ve Savunma Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Michel Tellier havacılık endüstrisinin bugününü ve yarınını teknoloji perspektifinden yorumladı. Tellier’e göre; Önümüzdeki 20 yıl boyunca, endüstrideki büyüme kesinlikle Asya ve Afrika’da yer alan pazarlar tarafından yönlendirilecek. Bu bölgelerde büyük bir talep varken, günümüzde büyük uçak üreticilerinin üretimi daha sorunsuz hale getirmeleri, tedarik zincirini optimize etmeleri, otomasyonu ve diğer yeni gelişmeleri üretim sürecine entegre etmeleri gerekiyor. Burada önemli olan nokta ise yatırım yaparak daha fazla kapasite oluştururken esnek kalmayı başarabilmek olacak. Uçak üreticileri sadece bu şekilde ürünlerini daha hızlı sunabilecek. Bir uçağı üretme ve teslim etme maliyeti, son on yılda %25 oranında azalırken, önümüzdeki on yıl içinde ise %20-25’lik bir düşüş daha bekleniyor. Yolcu deneyimini iyi analiz eden kazanacak Havayolları şiddetli bir rekabetle yüz yüze. Bu mücadeleyi kazanmak isteyenlerin uçakları yolcular için nelerin konforlu hale getirdiğini anlaması, yani yolcuların deneyimlerini iyi analiz etmesi gerekiyor. Havadaki koşullar yerde bulunan koşullara giderek daha fazla yaklaşıyor. Konfor; koltuklarda, kabinin şeklinde ve eğlence amaçlı sunulan elektronik cihazlarda gözle görünür bir biçimde yer alıyor. ‘Sizin için yolculara üstün bir yolculuk deneyimi sunmanızı sağlayacak bir uçak üreteceğiz’ diyebilen üreticiler artık daha avantajlı olacak. Üretim esnekleşecek Üretim tarafında ise; endüstride, şu anda daha hafif ve daha esnek olacak yeni malzemelere bir sürü para yatırılıyor. Bunların üretimleri daha esnek olacak çünkü parçaları çok daha hassas şekilde üretebiliyoruz ve 3D baskı kullanabiliyoruz. Dijital bir ikiz, yani bir uçağın dijital yansıma görüntüsünü yaratmak pek çok şeyi değiştirecek. Üreticiler, yalnızca üretim sırasında değil, aynı zamanda uçak devreye alındığında da bunu kullanabilecekler. Bu da gerçek çalıştırma sırasında tüm verileri toplayabilmelerine olanak sağlayacak ve onlara geliştirmeler yapmak için hemen kullanılabilecek önemli bilgiler verecek. Başka bir alan ise elektrikli uçakların bataryalarının geliştirilmesi olacak. Uçağın hizmete girdiği aşama, artık bütün endüstrinin kattığı değer açısından çok daha önemli bir rol oynuyor. Yeni bir odak noktası ortaya çıkıyor; satış sonrası ürünlere ve hizmetlere odaklanmak, yani yedek parçalar, bakım ve ek hizmetlerle ilgili işler. Türbin üreticileri gibi OEM’ler de bu işle ilgili olarak kendileri için giderek daha fazla şey keşfediyor. Her şey, uçağın ürettiği verilerin değeri ve bu verilerin yenilikçi hizmetlere nasıl yönlendirilebileceği konuları etrafında dönüyor ve dönmeye devam edecek. Tamamen yeni iş modelleri ortaya çıkıyor. Örneğin General Electric, Rolls-Royce ve Pratt gibi türbin üreticileri, kısa süre önce havayollarına türbin performansı satmaya başladılar, gerekli olduğu zaman bakım, yedek parçalar ve değiştirme konularında tam sorumluluk üstleniyorlar. Bu üreticiler, uçağın genel performansı bağlamında türbin performansına ilişkin olarak pek çok veri elde ediyorlar. Bu da inanılmaz derecede önemli ve verilerin büyüklüğüne göre doğrudan türbinlerin geliştirilmesine katkı sağlayabilecek bir geri bildirim. 60 ile 200 km arasında isteğe bağlı havacılık pazarı gelişebilir Elektrikli motorlar, bağımsız uçan uçaklar, bireysel müşteri gereksinimlerine göre özel olarak tasarlanmış hava yolculuğu… bütün bunlar, otomotiv sektöründeki kadar hızlı olmasa da havacılık endüstrisini hareketlendiren trendler. Önümüzdeki 20 yıla baktığımız zaman, bizi en çok ilgilendiren şeyler 60 ile 200 km arasındaki mesafeler olacak. Otomobiller bu durumda her zaman en iyi seçenek değil. 2040 yılına kadar 3DEXPERIENCE platformumuzun yardımıyla, ABD’de kurulan Joby Aviation şirketi tarafından sağlanan hizmetlerde olduğu gibi, elektrikle çalışan uçaklarla hizmet sunulan isteğe bağlı havacılık için bir pazara sahip olabiliriz. Yeni kurulan diğer şirketler ise insanları bir yerden alıp başka bir yere bırakabilen uçaklar ve özerk insansız uçaklar tasarlıyor. 200 ile 1.000 km arasındaki kategoride de bazı şeyler değişiyor. ABD ve Avrupa’da yeni kurulan çeşitli şirketler, yeni nesil elektrikli ve hibrit bölgesel uçakların tasarımı üzerinde çalışıyor. Bu uçaklar çok daha sessiz ve günümüzün uçaklarından daha az emisyon yaratıyor. Ayrıca kalkış ve iniş için daha az alana ihtiyaç duyuyorlar, bu sayede şehirlere ve dolayısıyla bunları kullanan insanlara daha yakın olabiliyorlar. Havacılık alanındaki bu değişiklikler stratejik açıdan Dassault Systèmes için ne anlama geldiğini yorumlayan Tellier, şunları söyledi: “Bizim kökenimizde havacılık var, geçmişte ilk müşterilerimiz bu endüstriden geldi. Uçak mühendisliği konusundaki derin uzmanlığımızı kullanarak, bugün tasarım ve mühendislik, simülasyon ve üretim planlama alanlarında diğer endüstrilerde de kullanılan pek çok yenilik geliştirdik. Benzer şekilde 3DEXPERIENCE platformu, uçak endüstrisindeki dijital entegrasyonun sonucu olarak büyüdü. Otomotiv endüstrisi artık Dassault Systèmes için de önemli bir faktör, çünkü daha yüksek hacimler ve daha fazla verimlilik buradaki en önemli noktaları oluşturuyor. Ve buradan havacılık endüstrisinin geleceği için dersler çıkarabiliriz. Daha büyük bir mobilite tablosu söz konusu olduğunda, gelecekte iki alan arasında daha fazla yakınlaşma göreceğiz. Bu da uzun yıllar boyunca edindiğimiz yetkinliği kullanabileceğimiz nokta olacak. Ben buna sistem üzerinde sistem mühendisliği diyorum: sadece bir otomobil ya da uçak tasarlama becerisi değil, aynı zamanda tek ve aynı mobilite altyapısına sorunsuz sığabilecek bir otomobil ya da uçak tasarlama becerisi.”
Elektrikli motorlar, bağımsız uçan uçaklar, bireysel müşteri gereksinimlerine göre özel olarak tasarlanmış hava yolculuğu. Bütün bunlar, otomotiv sektöründeki kadar hızlı olmasa da havacılık endüstrisini hareketlendiren ve heyecanlandıran trendler. Bir uçağı üretme ve teslim etme maliyetinin önümüzdeki on yıl içinde ise %25 düşmesi beklenirken, esas belirleyici konu ise yolcuların deneyimi olacak.
Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Dassault Systèmes bünyesinde Havacılık ve Savunma Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Michel Tellier havacılık endüstrisinin bugününü ve yarınını teknoloji perspektifinden yorumladı.
Tellier’e göre; Önümüzdeki 20 yıl boyunca, endüstrideki büyüme kesinlikle Asya ve Afrika’da yer alan pazarlar tarafından yönlendirilecek. Bu bölgelerde büyük bir talep varken, günümüzde büyük uçak üreticilerinin üretimi daha sorunsuz hale getirmeleri, tedarik zincirini optimize etmeleri, otomasyonu ve diğer yeni gelişmeleri üretim sürecine entegre etmeleri gerekiyor. Burada önemli olan nokta ise yatırım yaparak daha fazla kapasite oluştururken esnek kalmayı başarabilmek olacak. Uçak üreticileri sadece bu şekilde ürünlerini daha hızlı sunabilecek. Bir uçağı üretme ve teslim etme maliyeti, son on yılda %25 oranında azalırken, önümüzdeki on yıl içinde ise %20-25’lik bir düşüş daha bekleniyor.
Yolcu deneyimini iyi analiz eden kazanacak
Havayolları şiddetli bir rekabetle yüz yüze. Bu mücadeleyi kazanmak isteyenlerin uçakları yolcular için nelerin konforlu hale getirdiğini anlaması, yani yolcuların deneyimlerini iyi analiz etmesi gerekiyor. Havadaki koşullar yerde bulunan koşullara giderek daha fazla yaklaşıyor. Konfor; koltuklarda, kabinin şeklinde ve eğlence amaçlı sunulan elektronik cihazlarda gözle görünür bir biçimde yer alıyor. ‘Sizin için yolculara üstün bir yolculuk deneyimi sunmanızı sağlayacak bir uçak üreteceğiz’ diyebilen üreticiler artık daha avantajlı olacak.
Üretim esnekleşecek
Üretim tarafında ise; endüstride, şu anda daha hafif ve daha esnek olacak yeni malzemelere bir sürü para yatırılıyor. Bunların üretimleri daha esnek olacak çünkü parçaları çok daha hassas şekilde üretebiliyoruz ve 3D baskı kullanabiliyoruz. Dijital bir ikiz, yani bir uçağın dijital yansıma görüntüsünü yaratmak pek çok şeyi değiştirecek. Üreticiler, yalnızca üretim sırasında değil, aynı zamanda uçak devreye alındığında da bunu kullanabilecekler. Bu da gerçek çalıştırma sırasında tüm verileri toplayabilmelerine olanak sağlayacak ve onlara geliştirmeler yapmak için hemen kullanılabilecek önemli bilgiler verecek. Başka bir alan ise elektrikli uçakların bataryalarının geliştirilmesi olacak.
Uçağın hizmete girdiği aşama, artık bütün endüstrinin kattığı değer açısından çok daha önemli bir rol oynuyor. Yeni bir odak noktası ortaya çıkıyor; satış sonrası ürünlere ve hizmetlere odaklanmak, yani yedek parçalar, bakım ve ek hizmetlerle ilgili işler. Türbin üreticileri gibi OEM’ler de bu işle ilgili olarak kendileri için giderek daha fazla şey keşfediyor. Her şey, uçağın ürettiği verilerin değeri ve bu verilerin yenilikçi hizmetlere nasıl yönlendirilebileceği konuları etrafında dönüyor ve dönmeye devam edecek. Tamamen yeni iş modelleri ortaya çıkıyor. Örneğin General Electric, Rolls-Royce ve Pratt gibi türbin üreticileri, kısa süre önce havayollarına türbin performansı satmaya başladılar, gerekli olduğu zaman bakım, yedek parçalar ve değiştirme konularında tam sorumluluk üstleniyorlar. Bu üreticiler, uçağın genel performansı bağlamında türbin performansına ilişkin olarak pek çok veri elde ediyorlar. Bu da inanılmaz derecede önemli ve verilerin büyüklüğüne göre doğrudan türbinlerin geliştirilmesine katkı sağlayabilecek bir geri bildirim.
60 ile 200 km arasında isteğe bağlı havacılık pazarı gelişebilir
Elektrikli motorlar, bağımsız uçan uçaklar, bireysel müşteri gereksinimlerine göre özel olarak tasarlanmış hava yolculuğu… bütün bunlar, otomotiv sektöründeki kadar hızlı olmasa da havacılık endüstrisini hareketlendiren trendler. Önümüzdeki 20 yıla baktığımız zaman, bizi en çok ilgilendiren şeyler 60 ile 200 km arasındaki mesafeler olacak. Otomobiller bu durumda her zaman en iyi seçenek değil. 2040 yılına kadar 3DEXPERIENCE platformumuzun yardımıyla, ABD’de kurulan Joby Aviation şirketi tarafından sağlanan hizmetlerde olduğu gibi, elektrikle çalışan uçaklarla hizmet sunulan isteğe bağlı havacılık için bir pazara sahip olabiliriz.
Yeni kurulan diğer şirketler ise insanları bir yerden alıp başka bir yere bırakabilen uçaklar ve özerk insansız uçaklar tasarlıyor. 200 ile 1.000 km arasındaki kategoride de bazı şeyler değişiyor. ABD ve Avrupa’da yeni kurulan çeşitli şirketler, yeni nesil elektrikli ve hibrit bölgesel uçakların tasarımı üzerinde çalışıyor. Bu uçaklar çok daha sessiz ve günümüzün uçaklarından daha az emisyon yaratıyor. Ayrıca kalkış ve iniş için daha az alana ihtiyaç duyuyorlar, bu sayede şehirlere ve dolayısıyla bunları kullanan insanlara daha yakın olabiliyorlar.
Havacılık alanındaki bu değişiklikler stratejik açıdan Dassault Systèmes için ne anlama geldiğini yorumlayan Tellier, şunları söyledi: “Bizim kökenimizde havacılık var, geçmişte ilk müşterilerimiz bu endüstriden geldi. Uçak mühendisliği konusundaki derin uzmanlığımızı kullanarak, bugün tasarım ve mühendislik, simülasyon ve üretim planlama alanlarında diğer endüstrilerde de kullanılan pek çok yenilik geliştirdik. Benzer şekilde 3DEXPERIENCE platformu, uçak endüstrisindeki dijital entegrasyonun sonucu olarak büyüdü. Otomotiv endüstrisi artık Dassault Systèmes için de önemli bir faktör, çünkü daha yüksek hacimler ve daha fazla verimlilik buradaki en önemli noktaları oluşturuyor. Ve buradan havacılık endüstrisinin geleceği için dersler çıkarabiliriz. Daha büyük bir mobilite tablosu söz konusu olduğunda, gelecekte iki alan arasında daha fazla yakınlaşma göreceğiz. Bu da uzun yıllar boyunca edindiğimiz yetkinliği kullanabileceğimiz nokta olacak. Ben buna sistem üzerinde sistem mühendisliği diyorum: sadece bir otomobil ya da uçak tasarlama becerisi değil, aynı zamanda tek ve aynı mobilite altyapısına sorunsuz sığabilecek bir otomobil ya da uçak tasarlama becerisi.”
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2eQuo1t
via IFTTT
Hüseyin Kadri Samsunlu İGA’nın Yeni Patronu

