
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
5 Eylül 2017 Salı
Obezite cerrahisi sonrası en çok yapılan 10 hata Kimisi vitamin almıyor, kimisi su içmiyor, kimisi karbonhidrattan uzak durmuyor, kimisi de hiç çaba göstermiyor. Henüz operasyonun üzerinden iki yıl geçmişken yoldan çıkıyor, düşündükleri kilonun daha azını kaybediyorlar. 2 binden fazla obezite ameliyatı gerçekleştiren BariatrikLab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr. Halil Coşkun, obezite cerrahisi sonrası en çok yapılan 10 hatayı sizler için kaleme aldı: YEMEK YERKEN SU İÇMEYİN Ağzı doluyken lıkır lıkır meşrubat içmek çoğunluk için normaldir. Ama kilo verme operasyonundan sonra, yemek yerken bir şeyler içmek, yemekleri midenizden alıp götürür. Siz de tekrar yemek yer, yine ameliyatlı torbacığınızı doldurursunuz. Ayrıca küçük mideniz yeterli proteini alamaz ve daha erken acıkmanıza neden olur. İnsanlar susadıkları için bir şeyler içtikleri bahanesini öne sürüyorlar. Yemekten 20 dakika önce bir bardak su için. İşte sorun çözüldü. Bir kez yemek başladıktan sonra, genzinize bir şey kaçmadıysa, içmek yok. Uzun vadeli başarıda bu son derece önemlidir. Yemeklerle içmek yasak. Nokta. Bitti. GAZLI İÇECEKLERDEN UZAK DURUN Bir tane gazlı içecek içmek insanın midesini zarar vermese de çoğu kişiyi günde 3-4 tane veya daha fazla kola içtiği günlere geri döndürecektir. O günlere geri dönmemek lazım. Ameliyat olduktan sonra kişilerin yemeklerde gazlı içecek içme ihtimali daha yüksektir ve işte bu gazlı içecek ile yemek bileşimi sizi sonunda geri kilo almanıza neden olacaktır. KOLAY VE HAZIR YEMEKLERDEN UZAK DURUN İyi seçimlerden çok, kötü seçimler yaptığımız ortada; yoksa kilo verme operasyonuna ihtiyacımız olmazdı. Zayıf kişileri genetik yönden Allah tarafından kutsandıklarını zannederek hep kıskanırız ve yiyeceklerini iyi seçtiklerinin, normal egzersiz yaptıklarının farkına varmayız. Kilo alma ve verme matematiktir. Tüketilen kalorilere karşı yakılan kaloriler. Yaktığımızdan daha fazla tükettiğimiz için 100 kilonun üzerine çıktık. Hatta daha fazla. Operasyondan sonra kilo vermediysek, bu hâlâ yaktığımızdan daha çok kalori alıyoruz demektir. Bir hacim kısıtlamamız var, bu da yanlış yiyecekleri seçtiğimiz anlamına geliyor. Fast food’dan, kolay ve hazır yemeklerden uzak durun, taze yemek pişirin ve çevrenize daha iyi seçenekler yerleştirin. Hayatınızın geri kalan bölümü için, yapacağınız plan “önce protein, ardından düşük karbonhidratlı sebzeler” olmalıdır. Bunu tekrarlayın. Asla bunlardan vazgeçmeyin. Zararlı yiyecek seçimlerinizi değiştirme gibi bir niyetiniz yoktuysa, neden mide ameliyatı oldunuz? YANINIZDA GÜVENİLİR BİRİ YOKSA ASLA ALKOL ALMAYIN Alkolün kalorisi en kalorili besinlerle dahi kıyaslandığında çok yüksektir. Özellikle ilk altı ayınızda alkolün asit ve kalori seviyesinden kaçınmak gerekir. Muazzam kilo kaybı detoksu ile karaciğer ve diğer organlar zaten normal sınırlarının ötesine zorlanmışlardır. Bu tartışmasız böyledir. Obezite ameliyatı ile işler değiştiği için alkolle daha önceki deneyimleriniz artık geçerli değildir. Sindirim için çanta büyüklüğünde bir mide olmadan, içtiğiniz kokteyl direkt olarak damla damla ince bağırsağa geçer ve neredeyse saf alkol olarak kan dolaşım sisteminize girer. Bir kaç saniye içinde çılgın bir sakar insana ve tehlikeli bir sarhoşa dönüşebilirsiniz. Üstelik mide bypass operasyonundan sonra, özel kokteyllerde örneğin 50 gramdan daha fazla şeker olduğu için fazla şekerden de dumping yaşayabilirsiniz. Yanınızda güvenilir bir yakınınız yoksa asla alkol almayın. Alkol alınca işler çok kötüye gidebilir, bir de yalnızsanız veya operasyonu anlamayan biriyle beraberseniz bu durum sizi büyük bir tehlikeye sokabilir. Alkol zehirlenmesi sizin hayatınızı tehlikeye sokabilir, asla yalnızken bir kaç tek atmayın veya kendinizi içki içmek zorunda hissetmeyin. Obezite ameliyatı geçirenlerde kompulsif davranışın iletilmesi sonucunda meydana gelen alkolizm oranında hafif bir artış olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Buna dikkat edin. “Arada bir”den daha fazla içtiğinizi veya duramadığınızı fark ederseniz, yardım alın. Ameliyatı yapan ekibinizi arayın, onlar sizi yargılamazlar ve ne yapılması gerektiğini bilirler. Obezitenin prangalarından kurtulduktan sonra dışarı çıkıp dans etmek ve partilere katılmak için muazzam bir istek duyacaksınız, sosyal içicilik de bu hayatın bir parçası haline gelebilir. Sadece o ilk yudumdan önce bir plan yapın. VİTAMİN TAKVİYESİ ALMAMAK ÖLÜMLE SONUÇLANABİLİR Lafı dolandırmadan konuya girelim. Midenizin büyük bir bölümü çıkartıldığı veya bağırsaklarınız yarıdan kesilerek bypass yapıldığı için ciddi kilo vermeniz kaçınılmazdır ve bu durumda vitamin almaya gerek olmadığını düşünmek gülünçtür. Vitamin alın! Vitamin alın! Vitamin alın! 35 yaşında obezite ameliyatı geçirirseniz 25 yıl vitamin eksikliğinden sonra size neler olacağını hiç düşündünüz mü? Operasyondan sonra küçük bir tökezlemede düşen ve el veya ayak bileklerini kıran kaç kişi olduğunu duysanız çok şaşırırdınız. Çıtır çıtır içi gözenekli bir kemik tıpkı bir kağıt helva gibi kırılır ve iş işten geçtikten sonra yapılacak çok az şey vardır. Operasyondan uzun süre sonra çoğu kişi çene kemiklerinde osteoporoz yüzünden dişlerinin sallandığını fark edince dehşete düşerler. Temel yapıları bir kanal tedavisi veya implantı desteklemeyince, bir çoğu kemik aşılama da dahil karmaşık diş prosedürlerine ihtiyaç duyar. Sizde vitamin, protein veya mineral eksikliği varsa, size zarar verebilecek çok ciddi hastalıklar da söz konusudur. Geri dönüşü olmayan ve hayati tehlikeyle sonuçlanabilecek, besin takviyelerini almamanın sebep olduğu nörolojik hastalıklar da vardır. YETERİNCE SU İÇMEZSENİZ HASTANELİK OLURSUNUZ Susuzluk hastaneye yatma sebeplerinin başında gelir ve çoğunlukla engellenebilir bir komplikasyondur. Cerrahi ekibiniz su içmeye devam etmenizi söylerken şaka yapmıyorlar. Çoğu kişi ameliyattan kendini iyi hissederek çıkmakta ve ilk 10 günden sonra başı dönmekte, midesi bulanmakta, başı ağrımakta, bir şeye odaklanamadan cümlenin ortasında uykuya dalmaktadır. Durum giderek kötüleşir ve ne yazık ki kendilerini kollarına serum takılmış bir halde bir hastane yatağında bulurlar. Bu sorunu yaşamamak için programlı olarak su için. ABUR CUBURA DİKKAT Gerçek yemekler planlayın ve yiyin. Üç öğün yemek artı iki küçük protein atıştırmalık. Buna aynı zamanda ‘beş küçük yemek’ de denir. Abur cubur, karın doyurmadan ara ara atıştırmaktır. Küçük mideniz en güçlü araçtır ve onu doldurmamak da karın doluluğunu kontrol etmenin güçlü bir yoludur. Tabağınızı alıp sofraya oturun, sonra yavaş yavaş yemeye başlayın; karın tokluğu size ne zaman duracağınızı söyleyecektir. Abur cubur yemek, mideniz dolmadığı için daha uzun sürede daha fazla miktarda yiyecek tüketmenize izin veren bir davranıştır. Abur cubur yemek dediğimiz olayın, çoğu aç olduğumuzu sandığımız veya sadece yapacak bir şeyler aradığımız zaman meydana gelen “beyindeki açlığın” sonucudur. Bilgisayarda oyun oynayın, okuyun, düşüncelerinizi yiyecekten uzak tutacak herhangi bir şey yapın. DAHA AZ YİYİN, DAHA ÇOK YAKIN! Obez kişiler spor salonuna giden kişilerin egzersiz yapmayı sevdiklerini düşünürler. Gerçek şu ki egzersiz yapan kişiler kendilerini iyi hissetmek ve iyi görünmeyi isterler. Egzersiz yapma duygusunu ve sonuçları gerçekten severler. Kilo vermek matematiksel bir formüldür. Her gün 10 dakikalığına bile olsa kalp atışlarınızı hızlandırmanın getirdiği enerji, daha hızlı kilo vermenizi sağlayacak, daha uzun süre verdiğiniz kiloyu muhafaza edebileceksiniz ve hem daha iyi görünecek hem de kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Şu anda “yapardım” ama dizlerim kötü, hastalıklarım var, spor salonu üyeliği için param yok gibi sessizce bahaneler üretiyorsanız, evde yapılabilen, hiç alet kullanılmayan, eklemlere hiç yük bindirmeyen ve günde sadece 10 dakikanızı alacak egzersiz planları da var. Kendinize gelin! ÇOK FAZLA KARBOHİDRATLI YEMEYİN Operasyon sonrası en büyük sorun açlıktır ve bir çok kişide bunun sebebi karbonhidrat almamaktır. Önce protein almak, açlığı kontrol eden karbonhidratları dışarı itekler ve kilo kaybını zorlar. Yenecek herhangi bir karbonhidrat sebze/meyve türünden olmalıdır. Küçük bir süslü pasta, bir kase yaban mersini ile aynı miktarda karbonhidrat içerse de, sıfır besin vardır. Küçük bir pasta hiçbir besleyici değeri olmayan işlenmiş veya ölü yiyecektir. Onun yerine daha az kalorisi olan, tonlarca besleyici maddesi bulunan, tadı nefis ve depolanmış yağı yakacak enerjiyi kullanan yaban mersinini tercih edin. Her yönüyle çok daha iyi. Kraker veya bisküvi gibi karbonhidratlar hızla yanarak sizi daha da aç bırakırlar. Balık kraker yedikçe canınız daha fazla kraker yemek ister. İnsanlar kilo alırken ve birkaç gün bir yiyecek günlüğü tutarken, karbonhidratlar da çaktırmadan mutfağa girivermişlerdir. Bunları mutfaktan atın, almaktan vazgeçin ve besin yönünden zengin taze, daha düşük karbonhidrat olan yiyecekler alın. BALAYI DÖNEMİNE ALDANMAYIN Kilo vermeye başladınız ve birden bire dünya daha iyi görünüyor, her şey daha iyi, morbid obezite sorunlarıyla tekrar karşı karşıya geleceğinizi düşünmek aklınızdan bile geçmiyor. Buna ‘balayı dönemi’ adı vermek doğru bir tariftir. O muazzam kilo verilen ilk on iki ay süresince, otobüsü kullanan sürücü siz değilsiniz. Ne yaparsanız yapın aynı miktarda kilo vereceksiniz. Bunu kavrayamayan bazıları, her nasılsa sistemi kandırdıklarını ve patates kızartması yerken yine de kilo verdiklerini düşünüyorlar. Uzun vadede bunun sonu hiç iyi olmayacaktır. Operasyon geçirmiş kişilerde, farklı yiyecekleri seçmez, sağlıklı beslenme sistemini oturtmaz ve bunları benimsemezlerse, hedefledikleri kiloya kadar bütün kiloları verememek veya birkaç yıl içinde tekrar kilo almak sıkça görülüyor. Çok dikkat edenler dahi, tıpkı hiç kilo verme operasyonu olmamış kişiler gibi, tekrar kilo alabilirler. Kilo verme operasyonu çaba gösterilmeden gerçekleşen bir iş değildir, yarattığınız yeni yaşam biçimine ciddi olarak sadık kalmazsanız sonsuza kadar sürmez.
Kimisi vitamin almıyor, kimisi su içmiyor, kimisi karbonhidrattan uzak durmuyor, kimisi de hiç çaba göstermiyor. Henüz operasyonun üzerinden iki yıl geçmişken yoldan çıkıyor, düşündükleri kilonun daha azını kaybediyorlar.
2 binden fazla obezite ameliyatı gerçekleştiren BariatrikLab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr. Halil Coşkun, obezite cerrahisi sonrası en çok yapılan 10 hatayı sizler için kaleme aldı:
YEMEK YERKEN SU İÇMEYİN
Ağzı doluyken lıkır lıkır meşrubat içmek çoğunluk için normaldir. Ama kilo verme operasyonundan sonra, yemek yerken bir şeyler içmek, yemekleri midenizden alıp götürür. Siz de tekrar yemek yer, yine ameliyatlı torbacığınızı doldurursunuz. Ayrıca küçük mideniz yeterli proteini alamaz ve daha erken acıkmanıza neden olur.
İnsanlar susadıkları için bir şeyler içtikleri bahanesini öne sürüyorlar. Yemekten 20 dakika önce bir bardak su için. İşte sorun çözüldü. Bir kez yemek başladıktan sonra, genzinize bir şey kaçmadıysa, içmek yok. Uzun vadeli başarıda bu son derece önemlidir. Yemeklerle içmek yasak. Nokta. Bitti.
GAZLI İÇECEKLERDEN UZAK DURUN
Bir tane gazlı içecek içmek insanın midesini zarar vermese de çoğu kişiyi günde 3-4 tane veya daha fazla kola içtiği günlere geri döndürecektir. O günlere geri dönmemek lazım. Ameliyat olduktan sonra kişilerin yemeklerde gazlı içecek içme ihtimali daha yüksektir ve işte bu gazlı içecek ile yemek bileşimi sizi sonunda geri kilo almanıza neden olacaktır.
KOLAY VE HAZIR YEMEKLERDEN UZAK DURUN
İyi seçimlerden çok, kötü seçimler yaptığımız ortada; yoksa kilo verme operasyonuna ihtiyacımız olmazdı. Zayıf kişileri genetik yönden Allah tarafından kutsandıklarını zannederek hep kıskanırız ve yiyeceklerini iyi seçtiklerinin, normal egzersiz yaptıklarının farkına varmayız.
Kilo alma ve verme matematiktir. Tüketilen kalorilere karşı yakılan kaloriler. Yaktığımızdan daha fazla tükettiğimiz için 100 kilonun üzerine çıktık. Hatta daha fazla. Operasyondan sonra kilo vermediysek, bu hâlâ yaktığımızdan daha çok kalori alıyoruz demektir. Bir hacim kısıtlamamız var, bu da yanlış yiyecekleri seçtiğimiz anlamına geliyor.
Fast food’dan, kolay ve hazır yemeklerden uzak durun, taze yemek pişirin ve çevrenize daha iyi seçenekler yerleştirin. Hayatınızın geri kalan bölümü için, yapacağınız plan “önce protein, ardından düşük karbonhidratlı sebzeler” olmalıdır. Bunu tekrarlayın. Asla bunlardan vazgeçmeyin. Zararlı yiyecek seçimlerinizi değiştirme gibi bir niyetiniz yoktuysa, neden mide ameliyatı oldunuz?
YANINIZDA GÜVENİLİR BİRİ YOKSA ASLA ALKOL ALMAYIN
Alkolün kalorisi en kalorili besinlerle dahi kıyaslandığında çok yüksektir. Özellikle ilk altı ayınızda alkolün asit ve kalori seviyesinden kaçınmak gerekir. Muazzam kilo kaybı detoksu ile karaciğer ve diğer organlar zaten normal sınırlarının ötesine zorlanmışlardır. Bu tartışmasız böyledir.
Obezite ameliyatı ile işler değiştiği için alkolle daha önceki deneyimleriniz artık geçerli değildir. Sindirim için çanta büyüklüğünde bir mide olmadan, içtiğiniz kokteyl direkt olarak damla damla ince bağırsağa geçer ve neredeyse saf alkol olarak kan dolaşım sisteminize girer. Bir kaç saniye içinde çılgın bir sakar insana ve tehlikeli bir sarhoşa dönüşebilirsiniz. Üstelik mide bypass operasyonundan sonra, özel kokteyllerde örneğin 50 gramdan daha fazla şeker olduğu için fazla şekerden de dumping yaşayabilirsiniz.
Yanınızda güvenilir bir yakınınız yoksa asla alkol almayın. Alkol alınca işler çok kötüye gidebilir, bir de yalnızsanız veya operasyonu anlamayan biriyle beraberseniz bu durum sizi büyük bir tehlikeye sokabilir. Alkol zehirlenmesi sizin hayatınızı tehlikeye sokabilir, asla yalnızken bir kaç tek atmayın veya kendinizi içki içmek zorunda hissetmeyin.
Obezite ameliyatı geçirenlerde kompulsif davranışın iletilmesi sonucunda meydana gelen alkolizm oranında hafif bir artış olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Buna dikkat edin. “Arada bir”den daha fazla içtiğinizi veya duramadığınızı fark ederseniz, yardım alın. Ameliyatı yapan ekibinizi arayın, onlar sizi yargılamazlar ve ne yapılması gerektiğini bilirler.
Obezitenin prangalarından kurtulduktan sonra dışarı çıkıp dans etmek ve partilere katılmak için muazzam bir istek duyacaksınız, sosyal içicilik de bu hayatın bir parçası haline gelebilir. Sadece o ilk yudumdan önce bir plan yapın.
VİTAMİN TAKVİYESİ ALMAMAK ÖLÜMLE SONUÇLANABİLİR
Lafı dolandırmadan konuya girelim. Midenizin büyük bir bölümü çıkartıldığı veya bağırsaklarınız yarıdan kesilerek bypass yapıldığı için ciddi kilo vermeniz kaçınılmazdır ve bu durumda vitamin almaya gerek olmadığını düşünmek gülünçtür.
Vitamin alın! Vitamin alın! Vitamin alın! 35 yaşında obezite ameliyatı geçirirseniz 25 yıl vitamin eksikliğinden sonra size neler olacağını hiç düşündünüz mü? Operasyondan sonra küçük bir tökezlemede düşen ve el veya ayak bileklerini kıran kaç kişi olduğunu duysanız çok şaşırırdınız. Çıtır çıtır içi gözenekli bir kemik tıpkı bir kağıt helva gibi kırılır ve iş işten geçtikten sonra yapılacak çok az şey vardır. Operasyondan uzun süre sonra çoğu kişi çene kemiklerinde osteoporoz yüzünden dişlerinin sallandığını fark edince dehşete düşerler. Temel yapıları bir kanal tedavisi veya implantı desteklemeyince, bir çoğu kemik aşılama da dahil karmaşık diş prosedürlerine ihtiyaç duyar.
Sizde vitamin, protein veya mineral eksikliği varsa, size zarar verebilecek çok ciddi hastalıklar da söz konusudur. Geri dönüşü olmayan ve hayati tehlikeyle sonuçlanabilecek, besin takviyelerini almamanın sebep olduğu nörolojik hastalıklar da vardır.
YETERİNCE SU İÇMEZSENİZ HASTANELİK OLURSUNUZ
Susuzluk hastaneye yatma sebeplerinin başında gelir ve çoğunlukla engellenebilir bir komplikasyondur. Cerrahi ekibiniz su içmeye devam etmenizi söylerken şaka yapmıyorlar. Çoğu kişi ameliyattan kendini iyi hissederek çıkmakta ve ilk 10 günden sonra başı dönmekte, midesi bulanmakta, başı ağrımakta, bir şeye odaklanamadan cümlenin ortasında uykuya dalmaktadır. Durum giderek kötüleşir ve ne yazık ki kendilerini kollarına serum takılmış bir halde bir hastane yatağında bulurlar. Bu sorunu yaşamamak için programlı olarak su için.
ABUR CUBURA DİKKAT
Gerçek yemekler planlayın ve yiyin. Üç öğün yemek artı iki küçük protein atıştırmalık. Buna aynı zamanda ‘beş küçük yemek’ de denir. Abur cubur, karın doyurmadan ara ara atıştırmaktır. Küçük mideniz en güçlü araçtır ve onu doldurmamak da karın doluluğunu kontrol etmenin güçlü bir yoludur.
Tabağınızı alıp sofraya oturun, sonra yavaş yavaş yemeye başlayın; karın tokluğu size ne zaman duracağınızı söyleyecektir. Abur cubur yemek, mideniz dolmadığı için daha uzun sürede daha fazla miktarda yiyecek tüketmenize izin veren bir davranıştır.
Abur cubur yemek dediğimiz olayın, çoğu aç olduğumuzu sandığımız veya sadece yapacak bir şeyler aradığımız zaman meydana gelen “beyindeki açlığın” sonucudur. Bilgisayarda oyun oynayın, okuyun, düşüncelerinizi yiyecekten uzak tutacak herhangi bir şey yapın.
DAHA AZ YİYİN, DAHA ÇOK YAKIN!
Obez kişiler spor salonuna giden kişilerin egzersiz yapmayı sevdiklerini düşünürler. Gerçek şu ki egzersiz yapan kişiler kendilerini iyi hissetmek ve iyi görünmeyi isterler. Egzersiz yapma duygusunu ve sonuçları gerçekten severler.
Kilo vermek matematiksel bir formüldür. Her gün 10 dakikalığına bile olsa kalp atışlarınızı hızlandırmanın getirdiği enerji, daha hızlı kilo vermenizi sağlayacak, daha uzun süre verdiğiniz kiloyu muhafaza edebileceksiniz ve hem daha iyi görünecek hem de kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Şu anda “yapardım” ama dizlerim kötü, hastalıklarım var, spor salonu üyeliği için param yok gibi sessizce bahaneler üretiyorsanız, evde yapılabilen, hiç alet kullanılmayan, eklemlere hiç yük bindirmeyen ve günde sadece 10 dakikanızı alacak egzersiz planları da var. Kendinize gelin!
ÇOK FAZLA KARBOHİDRATLI YEMEYİN
Operasyon sonrası en büyük sorun açlıktır ve bir çok kişide bunun sebebi karbonhidrat almamaktır.
Önce protein almak, açlığı kontrol eden karbonhidratları dışarı itekler ve kilo kaybını zorlar. Yenecek herhangi bir karbonhidrat sebze/meyve türünden olmalıdır. Küçük bir süslü pasta, bir kase yaban mersini ile aynı miktarda karbonhidrat içerse de, sıfır besin vardır. Küçük bir pasta hiçbir besleyici değeri olmayan işlenmiş veya ölü yiyecektir. Onun yerine daha az kalorisi olan, tonlarca besleyici maddesi bulunan, tadı nefis ve depolanmış yağı yakacak enerjiyi kullanan yaban mersinini tercih edin. Her yönüyle çok daha iyi.
Kraker veya bisküvi gibi karbonhidratlar hızla yanarak sizi daha da aç bırakırlar. Balık kraker yedikçe canınız daha fazla kraker yemek ister. İnsanlar kilo alırken ve birkaç gün bir yiyecek günlüğü tutarken, karbonhidratlar da çaktırmadan mutfağa girivermişlerdir. Bunları mutfaktan atın, almaktan vazgeçin ve besin yönünden zengin taze, daha düşük karbonhidrat olan yiyecekler alın.
BALAYI DÖNEMİNE ALDANMAYIN
Kilo vermeye başladınız ve birden bire dünya daha iyi görünüyor, her şey daha iyi, morbid obezite sorunlarıyla tekrar karşı karşıya geleceğinizi düşünmek aklınızdan bile geçmiyor. Buna ‘balayı dönemi’ adı vermek doğru bir tariftir.
O muazzam kilo verilen ilk on iki ay süresince, otobüsü kullanan sürücü siz değilsiniz. Ne yaparsanız yapın aynı miktarda kilo vereceksiniz. Bunu kavrayamayan bazıları, her nasılsa sistemi kandırdıklarını ve patates kızartması yerken yine de kilo verdiklerini düşünüyorlar. Uzun vadede bunun sonu hiç iyi olmayacaktır.
Operasyon geçirmiş kişilerde, farklı yiyecekleri seçmez, sağlıklı beslenme sistemini oturtmaz ve bunları benimsemezlerse, hedefledikleri kiloya kadar bütün kiloları verememek veya birkaç yıl içinde tekrar kilo almak sıkça görülüyor. Çok dikkat edenler dahi, tıpkı hiç kilo verme operasyonu olmamış kişiler gibi, tekrar kilo alabilirler. Kilo verme operasyonu çaba gösterilmeden gerçekleşen bir iş değildir, yarattığınız yeni yaşam biçimine ciddi olarak sadık kalmazsanız sonsuza kadar sürmez.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2xLEgOv
via IFTTT
Obezite cerrahisi sonrası en çok yapılan 10 hata

Sabiha Gökçen’de tüm zamanların günlük yolcu rekoru kırıldı Bayramda , hem Sabiha Gökçen havalimanı hem de yolcular bayram yaptı. Havalimanı yetkilileri yolculara tatlı ikram ederek bayramlarını kutladılar. 4 Eylül’de Sabiha Gökçen Havalimanı’nda elde edilen 110.273 yolcu sayısı ile tüm zamanların günlük yolcu rekoru kırılmış oldu. 4 Eylül'de elde ettiğimiz 110.273 yolcu sayısı ile tüm zamanların günlük yolcu rekorunu kırmış olduk. Misafirlerimize teşekkür ederiz. http://pic.twitter.com/myIGzXRcRF — SabihaGökçenAirport (@SabihaGokcen) September 5, 2017
Bayramda , hem Sabiha Gökçen havalimanı hem de yolcular bayram yaptı. Havalimanı yetkilileri yolculara tatlı ikram ederek bayramlarını kutladılar.
4 Eylül’de Sabiha Gökçen Havalimanı’nda elde edilen 110.273 yolcu sayısı ile tüm zamanların günlük yolcu rekoru kırılmış oldu.
4 Eylül'de elde ettiğimiz 110.273 yolcu sayısı ile tüm zamanların günlük yolcu rekorunu kırmış olduk. Misafirlerimize teşekkür ederiz.
http://pic.twitter.com/myIGzXRcRF
— SabihaGökçenAirport (@SabihaGokcen) September 5, 2017
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2gHYEMs
via IFTTT
Sabiha Gökçen’de tüm zamanların günlük yolcu rekoru kırıldı

Uzun bayram tatilinde havayolu tercih edildi DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, Bayramın son günü yoğunluğunu sayılarla paylaştı. Havayolu uzun bayram tatilinde de halkın yolu oldu.Havalimanlarımızda aldığımız önlemlerle misafirlerimize rahat bir yolculuk imkânı sunduk 24 saat aralıksız hizmet sunduğumuz AHL’de, 4 Eylül Pazartesi günü 1.442 uçak iniş kalkış yaptı, 159.935 yolcu havalimanını kullandı. 4 Eylül Pazartesi günü Antalya Havalimanı’nda gerçekleşen uçak trafiği 731 oldu, 123.393 misafirimize hizmet verildi. Bayramın son günü hareketlilik yaşanan havalimanlarımızdan Dalaman’da 200 uçak trafiği gerçekleşti, 28.191 yolcuya hizmet sunuldu. Bodrum Havalimanımızda da bayramda arkadaşlarımız iş başındaydı. Bu havalimanımızda dün 211 uçak trafiği oldu; 24.395 yolcu hizmet aldı. Havayolu uzun bayram tatilinde de halkın yolu oldu.Havalimanlarımızda aldığımız önlemlerle misafirlerimize rahat bir yolculuk imkânı sunduk — Funda Ocak (@fundaocakdhmi) September 5, 2017
DHMİ Genel Müdürü Funda Ocak, Bayramın son günü yoğunluğunu sayılarla paylaştı.
Havayolu uzun bayram tatilinde de halkın yolu oldu.Havalimanlarımızda aldığımız önlemlerle misafirlerimize rahat bir yolculuk imkânı sunduk
24 saat aralıksız hizmet sunduğumuz AHL’de, 4 Eylül Pazartesi günü 1.442 uçak iniş kalkış yaptı, 159.935 yolcu havalimanını kullandı.
4 Eylül Pazartesi günü Antalya Havalimanı’nda gerçekleşen uçak trafiği 731 oldu, 123.393 misafirimize hizmet verildi.
Bayramın son günü hareketlilik yaşanan havalimanlarımızdan Dalaman’da 200 uçak trafiği gerçekleşti, 28.191 yolcuya hizmet sunuldu.
Bodrum Havalimanımızda da bayramda arkadaşlarımız iş başındaydı. Bu havalimanımızda dün 211 uçak trafiği oldu; 24.395 yolcu hizmet aldı.
Havayolu uzun bayram tatilinde de halkın yolu oldu.Havalimanlarımızda aldığımız önlemlerle misafirlerimize rahat bir yolculuk imkânı sunduk
— Funda Ocak (@fundaocakdhmi) September 5, 2017
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2eY4k0T
via IFTTT
Böbrek Reflüsü Genetik Yolla Geçiyor ÇOCUKLUK ÇAĞI YÜKSEK TANSİYONUN SEBEBİ BÖBREK REFLÜSÜ İdrar kesesi içinde depolanan idrarın geriye doğru idrar kanalları ve böbreğe doğru kaçmasına vezikoüreteral reflü (VUR) ya da böbrek reflüsü deniyor. İstanbul Aydın Üniveristesi Florya Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, bu hastalığın daha çok genetik olarak oluştuğunu belirterek teşhisinin anne karnında da koyulabildiğini söyledi. Böbrek reflüsü, böbreğe bakteri ulaşmasını kolaylaştırarak böbrekte efeksiyonlar oluşmasına, böbrek dokusunda kalıcı hasara neden olurken, böbrek fonksiyonunda azalmaya ve idrar kanallarıyla böbreğin genişlemesine yol açıyor. İstanbul Aydın Üniveristesi Florya Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, böbrek reflüsünün en önemli nedeninin böbrekten idrar kesesine idrarı taşıyan kanalının idrar kesesi ile birleştiği kısımda doğumsal bir gelişim kusurunun bulunması olduğunu kayderek, hastalıkla ilgili önemli bilgiler verdi: KARDEŞİNDE GÖRÜLME RİSKİ YÜZDE 30 Böbrek reflüsünün, genetik olarak oluştuğu ve bu nedenle aynı aile içinde görülme sıklığının normalden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Böbrek reflüsü (VUR) olan bir çocuğun, kardeşinde de aynı durumun görülme olasılığı yüzde 30 civarındadır ve bu nedenle bu hastalık teşhis edilen çocukların kardeşleri de mutlaka kontrol edilmelidir. TEŞHİS ANNE KARNINDA KOYULABİLİYOR Günümüzde hemen hemen tüm gebeliklerde ciddi bir takip yapılıyor olması bebek henüz anne karnındayken böbreklerindeki sorunun tespitini de kolaylaşıyor. Kadın doğum uzmanı hekimlerimizden böbrek genişlemesi nedeni ile takip etmemiz için bize gönderilen fötüslerin bir kısmında doğum sonrası testlerle böbrek reflüsü teşhis edilmektedir. Doğum öncesi böyle bir şüphe duyulmayan bir bebeğin ateşli idrar yolu enfeksiyonu geçirmesi halinde ise mutlaka böbrek reflüsünden şüphelenmek gerekir. KIZ ÇOCUKLARINDA DAHA YAYGIN En sık karşılaştığımız hasta grubu, okul öncesi yaşta sık tekrarlayan enfeksiyonlar ile gelen kız çocuklarıdır. Bu çocuklarda gündüz-gece idrar kaçırmaları da görülebilir ve genellikle kabızlık da tabloya eşlik eder. Teşhis için yapılan çalışmalara çocuklar için hiçbir yan etki ve zararı olmayan ultrasonografi ile başlanır ve bu yöntemle böbrekte genişleme görülebilir. Ancak ileri derecede olmayan reflülerde bu bulgu ortaya çıkmayacağı için, ultrasonografi teşhis için yeterli değildir. Bebekler ve çocuklar için biraz zahmetli olmakla birlikte şu anda tüm dünyada böbrek reflüsü şüphesi olanlar için kullanılabilen en iyi teşhis yöntemi, idrar kanalından mesaneye ince bir kateter takılması ile ilaç verilip, doldurma ve işeme esnasında görüntülerin alınması şeklinde yapılan radyolojik uygulamadır. ÇOCUKLUK ÇAĞINDAKİ YÜKSEK TANSİYONUN SEBEBİ Tedavide öncelikli amacımız böbrek reflüsüne yol açabilecek mesane problemleri olup olmadığını anlamak ve bunları çözmek olmalıdır. Mesane çıkışında tıkanıklığa neden olan anormallik varsa ortadan kaldırılır, aşırı kasılmalar oluyorsa gevşetici ilaç tedavisi başlanabilir. Tedavi için cerrahi müdahale gereken durumlarsa şöyledir; birincisi teşhis edildiğinde yüksek dereceli olan VUR’ler, ikincisi 3. derecede olsa da iki taraflı olan ya da ağır böbrek dokusu kaybı olan ve böbrekte yeni enfeksiyon risklerinin göze alınamadığı durumlar ve üçüncüsü ise koruyucu antibiyotik tedavisine rağmen engellenemeyen enfeksiyon ataklarının olması. Ayrıca VUR’a bağlı olarak böbrekte doku kaybı olan çocukların kan basıncı ölçümleri de mutlaka düzenli olarak yapılmalıdır. Çocukluk çağında yüksek tansiyonun başta gelen nedenlerinden birisinin böbrek reflüsü ve geçirilmiş enfeksiyonlar sonrası skar (yara izi) gelişimi olduğu unutulmamalıdır.
ÇOCUKLUK ÇAĞI YÜKSEK TANSİYONUN SEBEBİ BÖBREK REFLÜSÜ
İdrar kesesi içinde depolanan idrarın geriye doğru idrar kanalları ve böbreğe doğru kaçmasına vezikoüreteral reflü (VUR) ya da böbrek reflüsü deniyor. İstanbul Aydın Üniveristesi Florya Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, bu hastalığın daha çok genetik olarak oluştuğunu belirterek teşhisinin anne karnında da koyulabildiğini söyledi.
Böbrek reflüsü, böbreğe bakteri ulaşmasını kolaylaştırarak böbrekte efeksiyonlar oluşmasına, böbrek dokusunda kalıcı hasara neden olurken, böbrek fonksiyonunda azalmaya ve idrar kanallarıyla böbreğin genişlemesine yol açıyor. İstanbul Aydın Üniveristesi Florya Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, böbrek reflüsünün en önemli nedeninin böbrekten idrar kesesine idrarı taşıyan kanalının idrar kesesi ile birleştiği kısımda doğumsal bir gelişim kusurunun bulunması olduğunu kayderek, hastalıkla ilgili önemli bilgiler verdi:
KARDEŞİNDE GÖRÜLME RİSKİ YÜZDE 30
Böbrek reflüsünün, genetik olarak oluştuğu ve bu nedenle aynı aile içinde görülme sıklığının normalden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Böbrek reflüsü (VUR) olan bir çocuğun, kardeşinde de aynı durumun görülme olasılığı yüzde 30 civarındadır ve bu nedenle bu hastalık teşhis edilen çocukların kardeşleri de mutlaka kontrol edilmelidir.
TEŞHİS ANNE KARNINDA KOYULABİLİYOR
Günümüzde hemen hemen tüm gebeliklerde ciddi bir takip yapılıyor olması bebek henüz anne karnındayken böbreklerindeki sorunun tespitini de kolaylaşıyor. Kadın doğum uzmanı hekimlerimizden böbrek genişlemesi nedeni ile takip etmemiz için bize gönderilen fötüslerin bir kısmında doğum sonrası testlerle böbrek reflüsü teşhis edilmektedir. Doğum öncesi böyle bir şüphe duyulmayan bir bebeğin ateşli idrar yolu enfeksiyonu geçirmesi halinde ise mutlaka böbrek reflüsünden şüphelenmek gerekir.
KIZ ÇOCUKLARINDA DAHA YAYGIN
En sık karşılaştığımız hasta grubu, okul öncesi yaşta sık tekrarlayan enfeksiyonlar ile gelen kız çocuklarıdır. Bu çocuklarda gündüz-gece idrar kaçırmaları da görülebilir ve genellikle kabızlık da tabloya eşlik eder. Teşhis için yapılan çalışmalara çocuklar için hiçbir yan etki ve zararı olmayan ultrasonografi ile başlanır ve bu yöntemle böbrekte genişleme görülebilir. Ancak ileri derecede olmayan reflülerde bu bulgu ortaya çıkmayacağı için, ultrasonografi teşhis için yeterli değildir. Bebekler ve çocuklar için biraz zahmetli olmakla birlikte şu anda tüm dünyada böbrek reflüsü şüphesi olanlar için kullanılabilen en iyi teşhis yöntemi, idrar kanalından mesaneye ince bir kateter takılması ile ilaç verilip, doldurma ve işeme esnasında görüntülerin alınması şeklinde yapılan radyolojik uygulamadır.
ÇOCUKLUK ÇAĞINDAKİ YÜKSEK TANSİYONUN SEBEBİ
Tedavide öncelikli amacımız böbrek reflüsüne yol açabilecek mesane problemleri olup olmadığını anlamak ve bunları çözmek olmalıdır. Mesane çıkışında tıkanıklığa neden olan anormallik varsa ortadan kaldırılır, aşırı kasılmalar oluyorsa gevşetici ilaç tedavisi başlanabilir. Tedavi için cerrahi müdahale gereken durumlarsa şöyledir; birincisi teşhis edildiğinde yüksek dereceli olan VUR’ler, ikincisi 3. derecede olsa da iki taraflı olan ya da ağır böbrek dokusu kaybı olan ve böbrekte yeni enfeksiyon risklerinin göze alınamadığı durumlar ve üçüncüsü ise koruyucu antibiyotik tedavisine rağmen engellenemeyen enfeksiyon ataklarının olması. Ayrıca VUR’a bağlı olarak böbrekte doku kaybı olan çocukların kan basıncı ölçümleri de mutlaka düzenli olarak yapılmalıdır. Çocukluk çağında yüksek tansiyonun başta gelen nedenlerinden birisinin böbrek reflüsü ve geçirilmiş enfeksiyonlar sonrası skar (yara izi) gelişimi olduğu unutulmamalıdır.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2wAUVFT
via IFTTT