
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
3 Ağustos 2017 Perşembe
Güneş Yanığı ve Cilt Lekelerini Doğal Yollarla Tedavi Edin

TELKODER: “Telekomünikasyon Sektörü zararda, gelirlerin %30’u devlete gidiyor” Telekomünikasyon Sektörünün 2016 Karnesi Çıktı TELKODER: “Telekomünikasyon Sektörü zararda, gelirlerin %30’u devlete gidiyor” TELKODER, 2016 Yılı Telekomünikasyon Sektörü Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler Raporu’nu yayımladı. Türkiye’de telekomünikasyon sektörü büyüklüğünün 15,06 milyar dolar olduğu açıklandı. Sabit ve mobil hizmetler üzerindeki KDV, ÖİV, Hazine Payı, Kurum Masraflarına Katkı Payı, Evrensel Hizmet Fonu ve Cezalar kapsamında 6,36 milyar dolar gibi oldukça yüksek bir rakamın sektör tarafından doğrudan devlete ödendiğine dikkat çekildi. Türkiye için kritik sektörlerin başında gelen Telekomünikasyon Sektörünün dolar bazında büyümediğini belirten TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak, “Aslında 21,4 milyar dolar olması gereken telekomünikasyon sektörü gelirlerinin, devlete doğrudan ödenen kalemler neticesinde, 15,06 milyar dolara düşmesi, gelirlerin yaklaşık %30’unun sektörden devlete aktarılması anlamına geliyor. Hem rekabetin tam olarak sağlanamaması hem de bu ağır şartlar nedeniyle alternatif işletmecilerle birlikte Turkcell, Vodafone, Türk Telekom gibi büyük işletmeciler de yatırım ve karlılık açısından önemli zorluklar yaşıyor” dedi. TELKODER, 2016 yılına dair sektörel değerlendirmeleri, sorunları ve çözüm önerilerini bir araya getirdiği “2016 Yılı Sektör Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler” raporunu yayımladı. Telekomünikasyon sektörünün dolar bazında büyümediğinin, sektörün 2016 yılında zarar etmeye başladığının vurgulandığı raporda, sektör üzerindeki mali yükün giderek arttığı belirtiliyor. 2016 yılı sonu itibariyle 21,4 milyar dolar olması gereken sektör gelirlerinin 6,36 milyar dolar gibi yüksek bir oranının vergiler ve cezalar kapsamında sektörden doğrudan çıktığına ve sektör büyüklüğünün 15,06 milyar dolar olarak belirlendiğine dikkat çekiliyor. Raporda, büyük operatörler ile alternatif işletmeciler arasında eşit rekabet koşullarının oluşmaması ile yüksek vergiler ve cezalar sebebiyle; alternatif işletmecilerle birlikte Turkcell, Vodafone, Türk Telekom gibi büyük işletmecilerin de yatırım ve karlılık açısından zorluklar yaşadığı ifade ediliyor. Sektördeki toplam karlılığının 2016 yılında eksiye düşmesinin ciddiye alınması gereken bir durum olduğu ve mevcut politikaların sorgulanması ve rekabet odaklı bakış açısının güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Alternatif işletmecilik tam olarak desteklenmiyor Alternatif işletmecilerin gelirlerinin 3,68 milyar TL civarında olduğu belirtilirken, 2002 yılında başlayan serbestleşme hareketinden 2016 sonuna gelindiğinde, geçen 14 senenin neticesinde alternatif işletmecilerin toplam sektör gelirleri içerisindeki payının sadece %12’lerde kaldığına vurgu yapılıyor. Alternatif işletmecilerin önünün açılarak rekabetin artırılmaması halinde telekomünikasyon sektörünün büyümesinin mümkün olmadığı dile getiriliyor. Sektörün büyümesi ve karlılıkların yeniden artabilmesi için tüm dünyada da kabul gördüğü şekilde “etkin rekabetin” stratejik bir amaç haline getirilmesi gerektiği belirtiliyor. Ülke güvenliği konusundaki yeni hassasiyetler sektörü daha da zorluyor Ülkemizde yaşanan yasadışı faaliyetlerin ve siber tehditlerin tüm dünyada olduğu gibi artış göstermesi, milli güvenlik ve kamu düzeni konusunda yeni tedbirlerin hayata geçirilmesi ihtiyacını ortaya çıkardı. Söz konusu tedbir ve düzenlemelerin odak noktasının elektronik haberleşme sektörünün oluşturduğu belirtilen raporda, özellikle 2016 yılında sektörde oldukça önemli ve kapsamlı düzenlemelerin hayata geçirildiği vurgulandı. Bu yükümlülükler ile gerek hukuki risklerin gerekse de maliyet yükünün işletmecilerin üzerine bırakıldığının altı çizilirken, özellikle küçük ölçekli işletmeciler için ciddi bir yük getiren bu yükümlülüklerin devlet tarafından desteklenmesi gerektiği belirtildi. Adil Kullanım Noktası işletmecilere ağır yükler getiriyor, tüketiciler de etkilenecek BTK tarafından sektörde tüketici haklarının korunmasına yönelik tedbirlerin arttırılması için alınan Adil Kullanım Noktası (AKN) hızlarının yeniden belirlenmesi ve 2018 yılında da kaldırılmasını öngören düzenlemeye de değinildi. Sektörde hizmet sunan işletmecilere altından kalkması çok güç mali ve operasyonel yükümlülükler getiren bu düzenlemenin tüketici haklarının korunması ve hizmet kalitesi açısından olumlu bir yaklaşım olduğu ifade edilirken, düzenlemelerin uzun vadede tüketiciye olumsuz fiyat, kampanya ve şartlar olarak yansıyacağı unutulmamalıdır denildi. Sabit telefon kan kaybetmeye devam ediyor Sabit ses trafiğindeki %18,58 oranındaki düşüşle birlikte sabit telefon abone sayısındaki düşüş eğiliminin 2016 yılında da devam ettiği görülüyor. Buna göre 2010’da 16 milyon olan sabit telefon abonesi sayısı 2015’te 11,49 milyon kişiyken, 2016 sonunda daha da azalarak 11,08 milyona düştü. Genişbant İnternet abone sayısı hızlı büyümüyor, mobil bilgisayardan internet düştü 2015 yılında 48,6 Milyon olan toplam genişbant abone sayısının 2016 yılında 62,2 milyona ulaştığı görülüyor. Veriler incelendiğinde, meydana gelen bu artışın temel kaynağının mobil cepten internet abone sayısındaki artış olduğu anlaşılıyor. TELKODER raporunda mobil genişbant, kablo İnternet,xDSL ve fiber abone sayısındaki artışların beklenenden düşük olduğunu ve son yıllarda büyüme gösteren mobil bilgisayardan internet abone sayısının %22,5 düşüş yaşadığını ortaya koydu. Yaşanan bu durumun nedeni olarak; sektörde eşit rekabet şartlarının gelişmemesi,kullanıcıların talebini artıracak, farklı kalite, hız ve kotalardan oluşan bir hizmet çeşitliğinin sunulamaması gösterildi. Fiber abone sayısının kayda değer oranda arttırılabilmesi için, fiber şebekenin hızla yaygınlaşması ve bu kapsamda, yerli ve yabancı yatırımcıların fiber altyapı kurma çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiği ifade edildi. Mevcut durumda, yerel yönetimler tarafından fiber şebeke tesisinin bir kazanç kapısı olarak görülmekte olduğu ve işletmecilerin kendi fiber şebekelerini tesis etmeleri önünde hukuki ve mali engeller çıkarıldığı, oysaki yaygın bir fiber şebeke tesisinde yerel yönetimlerin daha aktif destek vermesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı. 4,5G ve mobil internet yükselişini sürdürüyor Mobil internet kullanım oranlarına bakıldığında, 1 Nisan 2016’dan itibaren sunulmaya başlanan 4,5G hizmetine yönelik abone sayısının 2016 sonunda 51 Milyona ulaşması dikkat çekiyor. 3G abone sayısının çok büyük bir kısmının 4,5G aboneliğine geçtiği ve mobil internet kullanım miktarının son bir yıl içerisinde %103 arttığı görülüyor. 5G’ye geçiş için fiber altyapı yatırımı gerekiyor 4,5G ile trafiğin ciddi ölçüde artması yeni yatırımları daha da ivedi hale getiriyor. Orta vadede ve özellikle 5G’ye geçiş ile ortaya çıkacak olan büyük kapasitenin taşınabilmesi için yaygın fiber şebekelerin gerekliliğine işaret eden TELKODER, ülkemizdeki fiber uzunlukları ve yaygınlık oranları dikkate alındığında, henüz yeterli altyapı olmadığı için ülkemizdeki fiber altyapının dünya ortalamalarına getirilmesi için çalışmalara hız verilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu kapsamda mevcut fiber altyapı uzunluğunun en az 6 katına çıkarılması gerekiyor. Hazırlanan rapor hakkında değerlendirmede bulunan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, “Türkiye’de elektronik haberleşme sektörü dolar bazında son yıllarda maalesef büyümüyor ve sektör gelirleri de aynı şekilde artmıyor. Sektörün en büyükleri olan Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’un kârlılıklarına bakıldığında, gelirler hedeflendiği ölçüde artmıyor ve sektör toplamda zarar ediyor. Alternatif işletmecilere ise hak ettikleri destek tam olarak verilmiyor ve sürdürülebilir rekabette önleri tıkanıyor. Özetle, telekomünikasyon sektörü tüm bu olumsuzluklar kapsamında yakın gelecekte önemli sorunlar yaşayabilir.” dedi. Sektörümüzdeki tüm oyuncuları rekabetin geliştiği, tüketicinin korunduğu bir sektör için birlikte hareket etmeye çağıran Arıak, “Sektörün büyüme yakalayabilmesi ve sürdürülebilir bir iyileşme için serbestleşme adına çıkarılan kanunların uygulanması ve son yapılan düzenlemelerin tekrar gözden geçirilmesi büyük önem taşıyor. Zira son dönemde hem ülke güvenliğinin sağlanması hem de tüketici hakları kapsamında işletmecilere çok ağır yaptırımlar ve altından kalkılması zor mali yükler getirilmiş oldu ve bunlar sektörü çok sarstı. Bu durum şirketlerin sürdürülebilirliğini ve gelecek planlarını etkilemekle kalmayacak, uzun vadede vatandaşların cebinden çıkacak elektronik haberleşme faturalarının da artmasına yol açacak” dedi.
Telekomünikasyon Sektörünün 2016 Karnesi Çıktı
TELKODER: “Telekomünikasyon Sektörü zararda, gelirlerin %30’u devlete gidiyor”
TELKODER, 2016 Yılı Telekomünikasyon Sektörü Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler Raporu’nu yayımladı. Türkiye’de telekomünikasyon sektörü büyüklüğünün 15,06 milyar dolar olduğu açıklandı. Sabit ve mobil hizmetler üzerindeki KDV, ÖİV, Hazine Payı, Kurum Masraflarına Katkı Payı, Evrensel Hizmet Fonu ve Cezalar kapsamında 6,36 milyar dolar gibi oldukça yüksek bir rakamın sektör tarafından doğrudan devlete ödendiğine dikkat çekildi. Türkiye için kritik sektörlerin başında gelen Telekomünikasyon Sektörünün dolar bazında büyümediğini belirten TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak, “Aslında 21,4 milyar dolar olması gereken telekomünikasyon sektörü gelirlerinin, devlete doğrudan ödenen kalemler neticesinde, 15,06 milyar dolara düşmesi, gelirlerin yaklaşık %30’unun sektörden devlete aktarılması anlamına geliyor. Hem rekabetin tam olarak sağlanamaması hem de bu ağır şartlar nedeniyle alternatif işletmecilerle birlikte Turkcell, Vodafone, Türk Telekom gibi büyük işletmeciler de yatırım ve karlılık açısından önemli zorluklar yaşıyor” dedi.
TELKODER, 2016 yılına dair sektörel değerlendirmeleri, sorunları ve çözüm önerilerini bir araya getirdiği “2016 Yılı Sektör Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler” raporunu yayımladı. Telekomünikasyon sektörünün dolar bazında büyümediğinin, sektörün 2016 yılında zarar etmeye başladığının vurgulandığı raporda, sektör üzerindeki mali yükün giderek arttığı belirtiliyor. 2016 yılı sonu itibariyle 21,4 milyar dolar olması gereken sektör gelirlerinin 6,36 milyar dolar gibi yüksek bir oranının vergiler ve cezalar kapsamında sektörden doğrudan çıktığına ve sektör büyüklüğünün 15,06 milyar dolar olarak belirlendiğine dikkat çekiliyor.
Raporda, büyük operatörler ile alternatif işletmeciler arasında eşit rekabet koşullarının oluşmaması ile yüksek vergiler ve cezalar sebebiyle; alternatif işletmecilerle birlikte Turkcell, Vodafone, Türk Telekom gibi büyük işletmecilerin de yatırım ve karlılık açısından zorluklar yaşadığı ifade ediliyor. Sektördeki toplam karlılığının 2016 yılında eksiye düşmesinin ciddiye alınması gereken bir durum olduğu ve mevcut politikaların sorgulanması ve rekabet odaklı bakış açısının güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Alternatif işletmecilik tam olarak desteklenmiyor
Alternatif işletmecilerin gelirlerinin 3,68 milyar TL civarında olduğu belirtilirken, 2002 yılında başlayan serbestleşme hareketinden 2016 sonuna gelindiğinde, geçen 14 senenin neticesinde alternatif işletmecilerin toplam sektör gelirleri içerisindeki payının sadece %12’lerde kaldığına vurgu yapılıyor. Alternatif işletmecilerin önünün açılarak rekabetin artırılmaması halinde telekomünikasyon sektörünün büyümesinin mümkün olmadığı dile getiriliyor. Sektörün büyümesi ve karlılıkların yeniden artabilmesi için tüm dünyada da kabul gördüğü şekilde “etkin rekabetin” stratejik bir amaç haline getirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Ülke güvenliği konusundaki yeni hassasiyetler sektörü daha da zorluyor
Ülkemizde yaşanan yasadışı faaliyetlerin ve siber tehditlerin tüm dünyada olduğu gibi artış göstermesi, milli güvenlik ve kamu düzeni konusunda yeni tedbirlerin hayata geçirilmesi ihtiyacını ortaya çıkardı. Söz konusu tedbir ve düzenlemelerin odak noktasının elektronik haberleşme sektörünün oluşturduğu belirtilen raporda, özellikle 2016 yılında sektörde oldukça önemli ve kapsamlı düzenlemelerin hayata geçirildiği vurgulandı. Bu yükümlülükler ile gerek hukuki risklerin gerekse de maliyet yükünün işletmecilerin üzerine bırakıldığının altı çizilirken, özellikle küçük ölçekli işletmeciler için ciddi bir yük getiren bu yükümlülüklerin devlet tarafından desteklenmesi gerektiği belirtildi.
Adil Kullanım Noktası işletmecilere ağır yükler getiriyor, tüketiciler de etkilenecek
BTK tarafından sektörde tüketici haklarının korunmasına yönelik tedbirlerin arttırılması için alınan Adil Kullanım Noktası (AKN) hızlarının yeniden belirlenmesi ve 2018 yılında da kaldırılmasını öngören düzenlemeye de değinildi. Sektörde hizmet sunan işletmecilere altından kalkması çok güç mali ve operasyonel yükümlülükler getiren bu düzenlemenin tüketici haklarının korunması ve hizmet kalitesi açısından olumlu bir yaklaşım olduğu ifade edilirken, düzenlemelerin uzun vadede tüketiciye olumsuz fiyat, kampanya ve şartlar olarak yansıyacağı unutulmamalıdır denildi.
Sabit telefon kan kaybetmeye devam ediyor
Sabit ses trafiğindeki %18,58 oranındaki düşüşle birlikte sabit telefon abone sayısındaki düşüş eğiliminin 2016 yılında da devam ettiği görülüyor. Buna göre 2010’da 16 milyon olan sabit telefon abonesi sayısı 2015’te 11,49 milyon kişiyken, 2016 sonunda daha da azalarak 11,08 milyona düştü.
Genişbant İnternet abone sayısı hızlı büyümüyor, mobil bilgisayardan internet düştü
2015 yılında 48,6 Milyon olan toplam genişbant abone sayısının 2016 yılında 62,2 milyona ulaştığı görülüyor. Veriler incelendiğinde, meydana gelen bu artışın temel kaynağının mobil cepten internet abone sayısındaki artış olduğu anlaşılıyor.
TELKODER raporunda mobil genişbant, kablo İnternet,xDSL ve fiber abone sayısındaki artışların beklenenden düşük olduğunu ve son yıllarda büyüme gösteren mobil bilgisayardan internet abone sayısının %22,5 düşüş yaşadığını ortaya koydu. Yaşanan bu durumun nedeni olarak; sektörde eşit rekabet şartlarının gelişmemesi,kullanıcıların talebini artıracak, farklı kalite, hız ve kotalardan oluşan bir hizmet çeşitliğinin sunulamaması gösterildi.
Fiber abone sayısının kayda değer oranda arttırılabilmesi için, fiber şebekenin hızla yaygınlaşması ve bu kapsamda, yerli ve yabancı yatırımcıların fiber altyapı kurma çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiği ifade edildi. Mevcut durumda, yerel yönetimler tarafından fiber şebeke tesisinin bir kazanç kapısı olarak görülmekte olduğu ve
işletmecilerin kendi fiber şebekelerini tesis etmeleri önünde hukuki ve mali engeller çıkarıldığı, oysaki yaygın bir fiber şebeke tesisinde yerel yönetimlerin daha aktif destek vermesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.
4,5G ve mobil internet yükselişini sürdürüyor
Mobil internet kullanım oranlarına bakıldığında, 1 Nisan 2016’dan itibaren sunulmaya başlanan 4,5G hizmetine yönelik abone sayısının 2016 sonunda 51 Milyona ulaşması dikkat çekiyor. 3G abone sayısının çok büyük bir kısmının 4,5G aboneliğine geçtiği ve mobil internet kullanım miktarının son bir yıl içerisinde %103 arttığı görülüyor.
5G’ye geçiş için fiber altyapı yatırımı gerekiyor
4,5G ile trafiğin ciddi ölçüde artması yeni yatırımları daha da ivedi hale getiriyor. Orta vadede ve özellikle 5G’ye geçiş ile ortaya çıkacak olan büyük kapasitenin taşınabilmesi için yaygın fiber şebekelerin gerekliliğine işaret eden TELKODER, ülkemizdeki fiber uzunlukları ve yaygınlık oranları dikkate alındığında, henüz yeterli altyapı olmadığı için ülkemizdeki fiber altyapının dünya ortalamalarına getirilmesi için çalışmalara hız verilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu kapsamda mevcut fiber altyapı uzunluğunun en az 6 katına çıkarılması gerekiyor.
Hazırlanan rapor hakkında değerlendirmede bulunan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, “Türkiye’de elektronik haberleşme sektörü dolar bazında son yıllarda maalesef büyümüyor ve sektör gelirleri de aynı şekilde artmıyor. Sektörün en büyükleri olan Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’un kârlılıklarına bakıldığında, gelirler hedeflendiği ölçüde artmıyor ve sektör toplamda zarar ediyor. Alternatif işletmecilere ise hak ettikleri destek tam olarak verilmiyor ve sürdürülebilir rekabette önleri tıkanıyor. Özetle, telekomünikasyon sektörü tüm bu olumsuzluklar kapsamında yakın gelecekte önemli sorunlar yaşayabilir.” dedi.
Sektörümüzdeki tüm oyuncuları rekabetin geliştiği, tüketicinin korunduğu bir sektör için birlikte hareket etmeye çağıran Arıak, “Sektörün büyüme yakalayabilmesi ve sürdürülebilir bir iyileşme için serbestleşme adına çıkarılan kanunların uygulanması ve son yapılan düzenlemelerin tekrar gözden geçirilmesi büyük önem taşıyor. Zira son dönemde hem ülke güvenliğinin sağlanması hem de tüketici hakları kapsamında işletmecilere çok ağır yaptırımlar ve altından kalkılması zor mali yükler getirilmiş oldu ve bunlar sektörü çok sarstı. Bu durum şirketlerin sürdürülebilirliğini ve gelecek planlarını etkilemekle kalmayacak, uzun vadede vatandaşların cebinden çıkacak elektronik haberleşme faturalarının da artmasına yol açacak” dedi.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2vs3Aul
via IFTTT
TELKODER: “Telekomünikasyon Sektörü zararda, gelirlerin %30’u devlete gidiyor”

Türk Hava Yolları ile bebekli aileler artık daha rahat seyahat edecek Bayrak taşıyıcı havayolu, uzun hat uçuşlarında seyahat edecek bebekli yolcularını özel hazırladığı seyahat kiti ile daha konforlu bir uçuşa davet ediyor. Yolcularının uçuş konforunu ve memnuniyetini daima ön planda tutan ve uçuş boyunca kendilerini daha rahat hissetmeleri için çalışan Türk Hava Yolları, mükemmel bir seyahat deneyimi için yeni fikirler geliştirmeye devam ediyor. Bu doğrultuda, 0-2 yaş arası bebeklerin ve ailelerinin ihtiyaçları incelenerek hazırlanan Bebek Seyahat Kiti, Ağustos ayı itibariyle kıtalar arası uçuşlarda seyahat eden bebekli yolculara sunulmaya başlandı. Özel olarak tasarlanan bir çanta ile hazırlanan Bebek Seyahat Kitinin içerisinde; alt değiştirme örtüsü, tek kullanımlık mama önlüğü, pişik kremi, bebek losyonu, bebek şampuanı, yenidoğan ıslak pamuk mendili ve göğüs pedi yer alıyor. Paraben, alkol, boya, SLS ve SLES (zararlı kimyasallar) içermeyen ürünler, bebek cildinin hassasiyeti göz önünde bulundurularak üretildi. Türk Hava Yolları Hakkında: 1933 yılında 5 uçaktan oluşan mütevazı bir filo ile kurulan Star İttifakı üyesi Türk Hava Yolları, bugün 332 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu ile 251 uluslararası, 49 yurtiçi olmak üzere dünyada 300 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir. Geçtiğimiz altı yıl süresince “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” ilân edilmiş olan Türk Hava Yolları, 2017 yılı Skytrax değerlendirmesine göre, art arda olmak üzere 9. kez “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” seçildi. 2010 yılında dünyanın “En İyi Ekonomi Sınıfı İkram Servisi” ödülünü almaya hak kazanan Türk Hava Yolları; 2013, 2014 ve 2016 yıllarında olduğu gibi bu yıl da dünyanın “En İyi Business Sınıfı İkram Servisi” ödülünün sahibi oldu. Ve yine bu yılki Skytrax değerlendirme sonuçlarına göre, 2015 yılında da teslim aldığı dünyanın “En İyi Business Sınıfı Özel Yolcu Salonu” ödülü ile birlikte geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi bu yıl tekrar dünyanın “En İyi Business Sınıfı Özel Yolcu Salonu İkramı” ödülünü almaya lâyık görüldü. Türk Hava Yolları ile ilgili daha geniş bilgiye http://ift.tt/TpSd7u web adresinden veya Facebook, Twitter, Youtube, Linkedin ve Instagramhesapları üzerinden ulaşılabilir. Star İttifakı Hakkında: Türk Hava Yolları, 1997 yılında uluslararası ölçekte seyahat edenler için dünya genelinde ulaşım, tanınırlık ve hizmet sunan ve ilk küresel ölçekli havayolu ittifakı olarak kurulan Star İttifakı üyesidir. Air Transport World tarafından “Market Leadership Award” ve Business Traveller Magazine ile Skytrax tarafından “Best Airline Alliance“ ödülleri gibi sayısız ödüle lâyık görülen Star İttifakı’na üye havayolu şirketleri; Adria Airways, Aegean Airlines, Air Canada, Air China, Air India, Air New Zealand, ANA, Asiana Airlines, Austrian, Avianca, Avianca Brazil, Brussels Airlines, Copa Airlines, Croatia Airlines, EGYPTAIR, Ethiopian Airlines, EVA Air, LOT Polish Airlines, Lufthansa, Scandinavian Airlines, Shenzhen Airlines, Singapore Airlines, South African Airways, SWISS, TAP Portugal, Turkish Airlines, THAI ve United. Star İttifakı, hâli hazırda 190 ülkedeki 1.300 havalimanına 18.450’den fazla günlük uçuş sağlamaktadır. Bununla birlikte, Star Alliance Bağlantı Ortağı (Connecting Partner) Juneyao Airlines tarafından da yine bu kapsamda yeni bağlantılı uçuşlar sunulmaktadır.
Bayrak taşıyıcı havayolu, uzun hat uçuşlarında seyahat edecek bebekli yolcularını özel hazırladığı seyahat kiti ile daha konforlu bir uçuşa davet ediyor.
Yolcularının uçuş konforunu ve memnuniyetini daima ön planda tutan ve uçuş boyunca kendilerini daha rahat hissetmeleri için çalışan Türk Hava Yolları, mükemmel bir seyahat deneyimi için yeni fikirler geliştirmeye devam ediyor.
Bu doğrultuda, 0-2 yaş arası bebeklerin ve ailelerinin ihtiyaçları incelenerek hazırlanan Bebek Seyahat Kiti, Ağustos ayı itibariyle kıtalar arası uçuşlarda seyahat eden bebekli yolculara sunulmaya başlandı.
Özel olarak tasarlanan bir çanta ile hazırlanan Bebek Seyahat Kitinin içerisinde; alt değiştirme örtüsü, tek kullanımlık mama önlüğü, pişik kremi, bebek losyonu, bebek şampuanı, yenidoğan ıslak pamuk mendili ve göğüs pedi yer alıyor. Paraben, alkol, boya, SLS ve SLES (zararlı kimyasallar) içermeyen ürünler, bebek cildinin hassasiyeti göz önünde bulundurularak üretildi.
Türk Hava Yolları Hakkında:
1933 yılında 5 uçaktan oluşan mütevazı bir filo ile kurulan Star İttifakı üyesi Türk Hava Yolları, bugün 332 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu ile 251 uluslararası, 49 yurtiçi olmak üzere dünyada 300 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir. Geçtiğimiz altı yıl süresince “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” ilân edilmiş olan Türk Hava Yolları, 2017 yılı Skytrax değerlendirmesine göre, art arda olmak üzere 9. kez “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” seçildi. 2010 yılında dünyanın “En İyi Ekonomi Sınıfı İkram Servisi” ödülünü almaya hak kazanan Türk Hava Yolları; 2013, 2014 ve 2016 yıllarında olduğu gibi bu yıl da dünyanın “En İyi Business Sınıfı İkram Servisi” ödülünün sahibi oldu. Ve yine bu yılki Skytrax değerlendirme sonuçlarına göre, 2015 yılında da teslim aldığı dünyanın “En İyi Business Sınıfı Özel Yolcu Salonu” ödülü ile birlikte geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi bu yıl tekrar dünyanın “En İyi Business Sınıfı Özel Yolcu Salonu İkramı” ödülünü almaya lâyık görüldü. Türk Hava Yolları ile ilgili daha geniş bilgiye http://ift.tt/TpSd7u web adresinden veya Facebook, Twitter, Youtube, Linkedin ve Instagramhesapları üzerinden ulaşılabilir.
Star İttifakı Hakkında:
Türk Hava Yolları, 1997 yılında uluslararası ölçekte seyahat edenler için dünya genelinde ulaşım, tanınırlık ve hizmet sunan ve ilk küresel ölçekli havayolu ittifakı olarak kurulan Star İttifakı üyesidir. Air Transport World tarafından “Market Leadership Award” ve Business Traveller Magazine ile Skytrax tarafından “Best Airline Alliance“ ödülleri gibi sayısız ödüle lâyık görülen Star İttifakı’na üye havayolu şirketleri; Adria Airways, Aegean Airlines, Air Canada, Air China, Air India, Air New Zealand, ANA, Asiana Airlines, Austrian, Avianca, Avianca Brazil, Brussels Airlines, Copa Airlines, Croatia Airlines, EGYPTAIR, Ethiopian Airlines, EVA Air, LOT Polish Airlines, Lufthansa, Scandinavian Airlines, Shenzhen Airlines, Singapore Airlines, South African Airways, SWISS, TAP Portugal, Turkish Airlines, THAI ve United. Star İttifakı, hâli hazırda 190 ülkedeki 1.300 havalimanına 18.450’den fazla günlük uçuş sağlamaktadır. Bununla birlikte, Star Alliance Bağlantı Ortağı (Connecting Partner) Juneyao Airlines tarafından da yine bu kapsamda yeni bağlantılı uçuşlar sunulmaktadır.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2vsvS7E
via IFTTT
Türk Hava Yolları ile bebekli aileler artık daha rahat seyahat edecek

GELECEĞİN GEZGİN GRUPLARI SOSYAL MEDYACILAR

GELECEĞİN GEZGİN GRUPLARI SOSYAL MEDYACILAR Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı ve işlemcilerinden biri olan Amadeus, araştırma şirketi Frost&Sullivan ile seyahat endüstrisine yön verecek olan gezgin gruplarını belirledi. Geleceğin 6 gezgin grubundan biri “sosyal medyacılar” olacak. Türkiye’de 1994 yılından beri faaliyet gösteren, küresel seyahat endüstrisinin ileri teknoloji çözümleri sağlayıcısı Amadeus’un Türkiye Genel Müdürü Eric Willems, “Turizm endüstrisine teknolojik bakış açısı ve kullanıcı bakış açısı üzerinden iki farklı yorum getiren araştırmamız, 13 yıl sonrası için yollara düşecek olan gezgin gruplarına dair öngörülerde bulunmaya çalışıyor. Geleceğin gezgin grupları raporu ile gelecekte tüketicilerle daha iyi iletişim kurarak, onların ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sunmak isteyen seyahat sektörü oyuncularına yol gösteriyoruz” dedi. Raporda en dikkat çekici grubun “sosyal medya” gezginleri olduğuna vurgu yapan Willems, “Seyahat onlar için sosyal sermaye demek; her anlarını sosyal medyada paylaşıyorlar. Onlar için önemi olan takipçilerinin beğenisi. Çok kişinin takip ettiği, yapılması gerekenler listeleri gibi araçları kullanarak seyahatlerini planlıyorlar. Markalarla işbirliği yaparak, sosyal medyadaki kimliklerini kazanca çevirebiliyorlar. Uçuş sırasında, otel odalarında, eğlence ve deneyimler söz konusu olduğunda kişiselleştirilmiş seçenekler sunulmasından hoşlanıyorlar. Sosyal medyadaki etki puanlarını artıracak markalar ve seyahatler bu gruptakilerin ilgi alanına giriyor” diye konuştu. “Tatillerimizi gitmeden deneyimleyebileceğiz” Teknolojinin seyahat endüstürisine entegrasyonunun tamamlanmasıyla gezginlerin tatillerini rezervasyon sürecinde deneyimleyebileceğine dikkat çeken Eric Willems, “Sanal gerçekliğin hayatımızın her alanına giriş yaptığı dönemde turizm endüstrisi de bu teknolojiyi satın almadan önce deneyimlemek amacıyla kullanabilecek. Gezginler sanal gerçeklik ile ön izleme yaparak seçeneklerinin neler olduğunu deneyimleyerek öğrenecekler. Böylece oluşabilecek hayal kırıklığı riskine karşı da önlem alınmış olacak. Teknolojik değişim hızını artırmaya devam ederken insanların ihtiyaçlarına hitap etmek için teknolojinin bir araç olduğunun altını çizen rapor, gezginleri motive eden ana nedenler çerçevesinde altı seyahat gezgin grubu hakkında bizlere ışık tutuyor. Kimi zorunlu, kimi kişisel gelişim gibi nedenlerle seyahat eden gezginler birçok farklı amaç ve motivasyona sahipler” dedi. Amadeus ve Frost&Sullivan hazırladığı raporda yer alan diğer 5 gezgin grubu; Zoraki gezginler: Belirli bir toplantıya katılmak, bir müşteriyle buluşmak ya da bayram gibi özel günlerde ailelerini görmek için seyahat ediyorlar. Her şeyin sorunsuz ilerlemesini istiyorlar. Uçak biletlerini satın alırken tercihleri, seyahat sırasında ekstra ödemeden ilk paketin içinde olması. İş seyahatlerinin esnekliğini en iyi şekilde yönetmeyi ve kişisel seyahati tek bir seyahate dönüştürmeyi tercih ediyorlar. Seyahatlerinin çok öncesinden rezervasyon yapabilmek onlar için önemli.Sık seyahat edip hava alanlarında çok zaman geçirdiklerinden, kendilerini oyalayacak her türlü eğlenceye sıcak bakıyorlar. Genelde belirli bir amaçla seyahat ediyor olsalar da, planlarıyla uyumlu, boş vakitlerini değerlendirebilecekleri tekliflere açıklar. Rahatlık arayanlar: Zamanları kısıtlı olduğundan onlar için tatilin anlamı dinlenmek. Bütün seyahat planlamalarını onlar adına başkalarının üstlenmesini tercih ediyorlar. Sunulan seçeneklerin basit ve anlaşılır olmasını istiyorlar. Tercihleri, güvenlik, konfor ve kolaylık vaat eden şirketlerin sunduğu paket programlar. Ödül avcıları: Tatil, onlar için çok çalışıp yorulmaları karşılığında aldıkları ve fazlasıyla hak ettiklerini düşündükleri bir ödül. Merkezde kendilerinin olduğu aktiviteler için zaman ve alan yaratma eğilimindeler. Helikopterle uçmak veya bir dağın zirvesindeki egzotik bir spa’da yorgunluk atmak gibi kendilerini ”şımartacak” aktiviteler için zaman ayırıyorlar. Konfor ve verimlilik arasındaki dengeyi sağlamak için, bilgilerinden yola çıkılarak ”kişiselleştirilmiş” seyahatlere sıcak bakıyorlar. Havalimanı’nda kendileriyle özel olarak ilgilenen görevliler ya da hızlandırılmış check-in gibi VIP hizmetler satın aldıkları oluyor. Kendilerini iyi hissettirecek, sağlık kontrolü veya spa ziyareti hizmetlerin sunulmasından da hoşlanıyorlar. Kültür Meraklıları: Seyahat onlar için yeni kültürlerleri yakından tanımak için bir fırsat. Pek bilinmeyen yerleri keşfetmeyi tercih ediyorlar. Deneyimleri ne kadar gerçekçiyse, o kadar çok keyif alıyorlar. Daha ziyade online sosyal platformlardaki tavsiyelere göre hareket ediyorlar. Etikçiler: Seyahat ederken etik değerleri de gözetiyorlar. Örneğin gidecekleri yerin turizmine katkıda bulunmak gibi bir amaçları olabiliyor. Kendileriyle aynı değerleri gözeten seyahat markalarını tercih ediyorlar. Markaların açık şekilde ekolojik ve etik kaygılar taşımasına önem veriyorlar. ”Sanal gezi” fikrine, sanal gerçeklik gözlükleriyle siyasi veya etnik sebeplerden dolayı gidilemeyen yerleri ”ziyaret etme”ye sıcak bakıyorlar. Seyahat ederken etik değerleri gözettikleri için ”geri vermek” başlıca motivasyonlardan biri. Örneğin, gittikleri yerde bir okulun inşasına veya alt yapı çalışmalarına katkıda bulunuyorlar. Mümkün olduğunca küçük bir karbon ayak izi bırakacak seyahat araçlarını tercih ediyorlar. Bu nedenle de ”yeşil programlar” uygulayan şirketleri tercih ediyorlar. Çevreyi korumak adına uçarken geniş koltuk aralığı gibi lükslerden seve seve feragat edebiliyorlar.
Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı ve işlemcilerinden biri olan Amadeus, araştırma şirketi Frost&Sullivan ile seyahat endüstrisine yön verecek olan gezgin gruplarını belirledi. Geleceğin 6 gezgin grubundan biri “sosyal medyacılar” olacak.
Türkiye’de 1994 yılından beri faaliyet gösteren, küresel seyahat endüstrisinin ileri teknoloji çözümleri sağlayıcısı Amadeus’un Türkiye Genel Müdürü Eric Willems, “Turizm endüstrisine teknolojik bakış açısı ve kullanıcı bakış açısı üzerinden iki farklı yorum getiren araştırmamız, 13 yıl sonrası için yollara düşecek olan gezgin gruplarına dair öngörülerde bulunmaya çalışıyor. Geleceğin gezgin grupları raporu ile gelecekte tüketicilerle daha iyi iletişim kurarak, onların ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sunmak isteyen seyahat sektörü oyuncularına yol gösteriyoruz” dedi. Raporda en dikkat çekici grubun “sosyal medya” gezginleri olduğuna vurgu yapan Willems, “Seyahat onlar için sosyal sermaye demek; her anlarını sosyal medyada paylaşıyorlar. Onlar için önemi olan takipçilerinin beğenisi. Çok kişinin takip ettiği, yapılması gerekenler listeleri gibi araçları kullanarak seyahatlerini planlıyorlar. Markalarla işbirliği yaparak, sosyal medyadaki kimliklerini kazanca çevirebiliyorlar. Uçuş sırasında, otel odalarında, eğlence ve deneyimler söz konusu olduğunda kişiselleştirilmiş seçenekler sunulmasından hoşlanıyorlar. Sosyal medyadaki etki puanlarını artıracak markalar ve seyahatler bu gruptakilerin ilgi alanına giriyor” diye konuştu.
“Tatillerimizi gitmeden deneyimleyebileceğiz”
Teknolojinin seyahat endüstürisine entegrasyonunun tamamlanmasıyla gezginlerin tatillerini rezervasyon sürecinde deneyimleyebileceğine dikkat çeken Eric Willems, “Sanal gerçekliğin hayatımızın her alanına giriş yaptığı dönemde turizm endüstrisi de bu teknolojiyi satın almadan önce deneyimlemek amacıyla kullanabilecek. Gezginler sanal gerçeklik ile ön izleme yaparak seçeneklerinin neler olduğunu deneyimleyerek öğrenecekler. Böylece oluşabilecek hayal kırıklığı riskine karşı da önlem alınmış olacak. Teknolojik değişim hızını artırmaya devam ederken insanların ihtiyaçlarına hitap etmek için teknolojinin bir araç olduğunun altını çizen rapor, gezginleri motive eden ana nedenler çerçevesinde altı seyahat gezgin grubu hakkında bizlere ışık tutuyor. Kimi zorunlu, kimi kişisel gelişim gibi nedenlerle seyahat eden gezginler birçok farklı amaç ve motivasyona sahipler” dedi.
Amadeus ve Frost&Sullivan hazırladığı raporda yer alan diğer 5 gezgin grubu;
Zoraki gezginler:
Belirli bir toplantıya katılmak, bir müşteriyle buluşmak ya da bayram gibi özel günlerde ailelerini görmek için seyahat ediyorlar. Her şeyin sorunsuz ilerlemesini istiyorlar. Uçak biletlerini satın alırken tercihleri, seyahat sırasında ekstra ödemeden ilk paketin içinde olması. İş seyahatlerinin esnekliğini en iyi şekilde yönetmeyi ve kişisel seyahati tek bir seyahate dönüştürmeyi tercih ediyorlar.
Seyahatlerinin çok öncesinden rezervasyon yapabilmek onlar için önemli.Sık seyahat edip hava alanlarında çok zaman geçirdiklerinden, kendilerini oyalayacak her türlü eğlenceye sıcak bakıyorlar. Genelde belirli bir amaçla seyahat ediyor olsalar da, planlarıyla uyumlu, boş vakitlerini değerlendirebilecekleri tekliflere açıklar.
Rahatlık arayanlar:
Zamanları kısıtlı olduğundan onlar için tatilin anlamı dinlenmek. Bütün seyahat planlamalarını onlar adına başkalarının üstlenmesini tercih ediyorlar. Sunulan seçeneklerin basit ve anlaşılır olmasını istiyorlar. Tercihleri, güvenlik, konfor ve kolaylık vaat eden şirketlerin sunduğu paket programlar.
Ödül avcıları:
Tatil, onlar için çok çalışıp yorulmaları karşılığında aldıkları ve fazlasıyla hak ettiklerini düşündükleri bir ödül. Merkezde kendilerinin olduğu aktiviteler için zaman ve alan yaratma eğilimindeler. Helikopterle uçmak veya bir dağın zirvesindeki egzotik bir spa’da yorgunluk atmak gibi kendilerini ”şımartacak” aktiviteler için zaman ayırıyorlar. Konfor ve verimlilik arasındaki dengeyi sağlamak için, bilgilerinden yola çıkılarak ”kişiselleştirilmiş” seyahatlere sıcak bakıyorlar. Havalimanı’nda kendileriyle özel olarak ilgilenen görevliler ya da hızlandırılmış check-in gibi VIP hizmetler satın aldıkları oluyor. Kendilerini iyi hissettirecek, sağlık kontrolü veya spa ziyareti hizmetlerin sunulmasından da hoşlanıyorlar.
Kültür Meraklıları:
Seyahat onlar için yeni kültürlerleri yakından tanımak için bir fırsat. Pek bilinmeyen yerleri keşfetmeyi tercih ediyorlar. Deneyimleri ne kadar gerçekçiyse, o kadar çok keyif alıyorlar. Daha ziyade online sosyal platformlardaki tavsiyelere göre hareket ediyorlar.
Etikçiler:
Seyahat ederken etik değerleri de gözetiyorlar. Örneğin gidecekleri yerin turizmine katkıda bulunmak gibi bir amaçları olabiliyor. Kendileriyle aynı değerleri gözeten seyahat markalarını tercih ediyorlar. Markaların açık şekilde ekolojik ve etik kaygılar taşımasına önem veriyorlar. ”Sanal gezi” fikrine, sanal gerçeklik gözlükleriyle siyasi veya etnik sebeplerden dolayı gidilemeyen yerleri ”ziyaret etme”ye sıcak bakıyorlar.
Seyahat ederken etik değerleri gözettikleri için ”geri vermek” başlıca motivasyonlardan biri. Örneğin, gittikleri yerde bir okulun inşasına veya alt yapı çalışmalarına katkıda bulunuyorlar. Mümkün olduğunca küçük bir karbon ayak izi bırakacak seyahat araçlarını tercih ediyorlar. Bu nedenle de ”yeşil programlar” uygulayan şirketleri tercih ediyorlar. Çevreyi korumak adına uçarken geniş koltuk aralığı gibi lükslerden seve seve feragat edebiliyorlar.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2vs5bjx
via IFTTT