
havacılık haberleri, havayolu şirketleri ve sivil havacılık ile ilgili meraklarınızı gidermeye, bilgilerinizi güncellemeye davet ediyoruz.
3 Temmuz 2017 Pazartesi
TAV İşletme Hizmetleri Cidde’de özel Karşılama ve Uğurlama Hizmeti sunacak.

“Nerede çalışsak daha verimli oluruz? Ev mi? Ofis mi?”

“Nerede çalışsak daha verimli oluruz? Ev mi? Ofis mi?” 2017 yılının Great Place to Work, “Türkiye’nin En İyi İşverenleri” listesinde birinci sırada yer alan Indus Eğitim&Yönetim Danışmanlık’ın kurucusu Efsun Yüksel Tunç, yeni yazısında son zamanlarda sıkça yanıtı aranan “Evde mi çalışsak daha verimli oluruz, yoksa ofiste mi? sorusunu yorumluyor. Zamanın daha hızlı aktığı bilim insanlarınca kanıtlanmış ve bizler kendimiz için yaşamanın daha fazla bilincindeyken, iş – yaşam dengesini talep eden insanların sayılarının artması, firmaların verimliliği artırmak için esnek politikaları çoğaltması, evden çalışmayı iki taraf için de cazip hale getirmektedir. Evden çalışma fikri dünya genelinde yaygınlaştı ve fikri daha çok tartışılır hale getirdi. Araştırmalar gösteriyor ki evden çalışma çalışanın stresini azaltırken aynı zamanda motivasyonunu artırıyor. İngiltere işgücünün neredeyse %15’i evden çalışıyor. Teknolojik iletişimin çeşitliliğinin artması, kanalların çoğalması evden çalışmayı daha kolay hale getiriyor. “Uzaktan Çalışan” kelimesinin yerine “Dijital Göçebe”de kullanılıyorsa, birileri için rüya sayılabilecek evden çalışmanın hem şirketler hem de çalışanlar için avantaj ve dezavantajlarına göz atmakta fayda var. Biz olumlu tarafından bakarak evden çalışmanın avantajları ile başlamak istiyoruz: Esneklik Çalışana saat esnekliği yanında, ortam, ısı, ışık, kıyafet ve bunun gibi pek çok alanda esneklik sağlar. Çalışanın kendine en uygun ortamda ve saatlerde çalışması da çalışanın verimliliğini artırır. Trafik Stresi Olmayan Bir Gün İstanbul’da ortalama bir çalışan 2-2.5 saatini yolda geçiriyor. Bu zamanı kendine ayırabilen çalışanın verimliliği de artacaktır. Dikkat Dağıtıcısız Ortam Ofis ortamlarındaki önemsiz toplantılar ve gereksiz konuşmalardan uzak, etkili zaman yönetimi yapılması yine verimliliği artıracaktır. Ev ve Aileye Yakınlık Özellikle çocuk ve yaşlı bakımı söz konusu ise her an müdahale edebilir olma hissiyatı çalışanın daha rahat bir kafaya sahip olmasını ve böylelikle veriminin artmasını sağlayacaktır. Kendine Zaman Ayırmak İş – Yaşam dengesini kurabilen çalışan, evden çalışarak zaman kayıplarını minimize ettiğinden dolayı, spor yapabilir, daha sağlıklı olabilir; kişisel gelişimine ve hobilerine vakit ayırabilir ve daha donanımlı olabilir; daha sosyal olup, aktivitelere katılıp networkünü geliştirebilir. Kendi için bir şey yapmak insanı her zaman motive eder, verimli hale getirir. Parasal Tasarruf Çalışanlar ofis ortamlarında daha şık ve bakımlı olmak için özen gösterirler; evden çalışma kıyafet alışverişini, kuaför masraflarını azaltır. İşe gecikme stresi ile taksiye binmeleri, kişisel aracıyla işe gitme maliyetlerini ortadan kaldırır. Parasal tasarruf sağlayan çalışan, mutlu çalışana dönüşür, verimliliği artar. Kişisel Gelişim Kendine zaman ayırabilen çalışanın çeşitli kurs ve gelişim aktivitelerine katılmasının yanı sıra, evden çalışmanın getirdiği kendi kendinin patronu olma yaklaşımı kişide özgüvenin artmasını ve kendini güçlü hissetmesini sağlar. Çok cezbedici gözüken evden çalışmanın birkaç dezavantajını da paylaşalım: Kendini Göstermede Zorluk Gözden uzak olandan gönülden de uzak olur misali, evden çalışanların işini ve yaptıklarını sunma, pazarlama fırsatı ofiste çalışanlara göre daha sınırlıdır. Terfi imkanındaki riskler çalışanı mutsuz hale getirirken verimliliğini düşürür. Değişime Uzaklık Şirketlerde her gün bir şeyler değişmektedir. Personel değişiklikleri olmakta, yeni iş fırsatları doğmakta, rekabette eli güçlendirecek bilgiler ortaya çıkmaktadır. Evden çalışan bu tarz değişikliklere geç ulaşabilir ya da hiç ulaşamayabilir. Kurumuna uzaklaşan çalışanın verimliliği düşer. Bitmeyen İş Evden çalışan gerçekten çalıştığını ve yüksek performans ortaya koyduğunu kanıtlamak için çok daha fazla saat çalışıp kendine baskı yapabilir ve bu baskılar strese ve akabinde verimsizliğe neden olabilir. Yalnızlık Mutsuzluğu Evlerinde izole çalışanlar hem yöneticilerinden hem de çalışma arkadaşlarından uzaktadırlar. Bu onların iş yeri sosyalleşmesine engel oluşturmakta hem de rekabetçi ortamdan beslenmelerine engel olmaktadır. Yalnızlık, mutsuzluk ve beraberinde verimsizliği de beraberinde getirmektedir. Dikkat Dağıtıcılar İş yerindeki dikkat dağıtıcılardan farklı olarak evden çalışan için de dikkat dağıtıcılar mevcuttur. Çocuklar, evcil hayvanlar, ev işleri, evden çalışma felsefesini anlamayan eş-dost ve bunun gibi pek çok konu dikkat dağıtıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat dağınıklığı ve bunların yönetimi için ekstra çaba iş verimliliği için ciddi bir tehdittir. İletişim Zorluğu Uzaktan iletişim kurmak için gerekli donanımın maliyetinin yanı sıra birbirine uzak şirket çalışanlarının birbirini anlaması, geribildirimlerin düzenli verilmesi, anlayışla beraber çözüm için harekete geçilmesi, kısacası empatik yaklaşımı daha azdır. İletişimdeki empati eksikliği verimsizliğin artmasına neden olmaktadır. Takımdan ve Takım Çalışmasından Uzak Kalış Şirket çalışanları hep birlikte iş anında ve iş sonrasında takımlar halinde farklı aktiviteler gerçekleştirirken uzaktan çalışan uzaktan sadece bunların haberlerini alabiliyor ve takımın bir parçası olma keyfinden mahrum olabiliyor. Evden bireysel çalışanlar takım çalışmalarına uzak kaldıkça takım ruhunu yakalamakta zorlanıyor ve desteğe ihtiyaç duyduğunda yanında kimsenin olmaması, takım çalışmasını hemen devriye sokamaması da verimsizliğe neden oluyor. Eve Özlem ve Ev Motivasyonundan Yoksunluk Evden çalışanlarda görülen en ciddi mutsuzluklardan biri, işten dolayı da evde olmasından kaynaklı ev ile işin birbirine karışması, her gün hafta sonları bile kendini işte hissetmesi, her gün işyerinde olma hissi, evi özlememe hatta evden mutsuz olma halinin kişiyi negatif etkilemesidir. Ofiste çalışan evini özlerken, evine geldiğinde rahatlama hissi yaşarken evden çalışan bunlardan mahrum evini işi gibi görmektedir. Bu da mutsuzluğa ve verimsizliğe neden olmaktadır. Kendini Bırakma Hali Evden çalışanlar belli bir zaman sonra iş saatinden az önce kalmaya, pijamalarıyla çalışmaya, kişisel bakımını ertelemeye başlayabiliyor. Kendini bırakan kişi, kendini sevmeme ve buna neden olan işini sevmemeye kadar ileriye gidebiliyor. Kendini ve işini sevmemek de verimsizlik nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Kendini Motive Etme Zorunluluğu Evden çalışanın yanında “Harika iş çıkardın.” “Müthişsin.” “Ben bunda çok zorlanıyordum, sen hallettin, bana destek olsana.” diyecek ya da sırtını sıvazlayacak ya da masasına bir jest bırakacak kimsesi yoktur. Kendini motive etmelidir, kendini motive etmeyi bilmiyor ya da beceremiyorsa motivasyonu düşük ve haliyle de verimliği de düşük olacaktır. Evden çalışmanın kişiye katkısı yüksek ve performansı, verimliliği artırdığı aşikar. Evden çalışmanın dezavantajları ortadan kaldırılabilirse şirketler ona göre politikalar oluşturup çalışma süreçlerini yeniden düzenleyebilirse evden çalışma verimliliği artırır.
2017 yılının Great Place to Work, “Türkiye’nin En İyi İşverenleri” listesinde birinci sırada yer alan Indus Eğitim&Yönetim Danışmanlık’ın kurucusu Efsun Yüksel Tunç, yeni yazısında son zamanlarda sıkça yanıtı aranan “Evde mi çalışsak daha verimli oluruz, yoksa ofiste mi? sorusunu yorumluyor.
Zamanın daha hızlı aktığı bilim insanlarınca kanıtlanmış ve bizler kendimiz için yaşamanın daha fazla bilincindeyken, iş – yaşam dengesini talep eden insanların sayılarının artması, firmaların verimliliği artırmak için esnek politikaları çoğaltması, evden çalışmayı iki taraf için de cazip hale getirmektedir.
Evden çalışma fikri dünya genelinde yaygınlaştı ve fikri daha çok tartışılır hale getirdi. Araştırmalar gösteriyor ki evden çalışma çalışanın stresini azaltırken aynı zamanda motivasyonunu artırıyor. İngiltere işgücünün neredeyse %15’i evden çalışıyor. Teknolojik iletişimin çeşitliliğinin artması, kanalların çoğalması evden çalışmayı daha kolay hale getiriyor.
“Uzaktan Çalışan” kelimesinin yerine “Dijital Göçebe”de kullanılıyorsa, birileri için rüya sayılabilecek evden çalışmanın hem şirketler hem de çalışanlar için avantaj ve dezavantajlarına göz atmakta fayda var.
Biz olumlu tarafından bakarak evden çalışmanın avantajları ile başlamak istiyoruz:
Esneklik
Çalışana saat esnekliği yanında, ortam, ısı, ışık, kıyafet ve bunun gibi pek çok alanda esneklik sağlar. Çalışanın kendine en uygun ortamda ve saatlerde çalışması da çalışanın verimliliğini artırır.
Trafik Stresi Olmayan Bir Gün
İstanbul’da ortalama bir çalışan 2-2.5 saatini yolda geçiriyor. Bu zamanı kendine ayırabilen çalışanın verimliliği de artacaktır.
Dikkat Dağıtıcısız Ortam
Ofis ortamlarındaki önemsiz toplantılar ve gereksiz konuşmalardan uzak, etkili zaman yönetimi yapılması yine verimliliği artıracaktır.
Ev ve Aileye Yakınlık
Özellikle çocuk ve yaşlı bakımı söz konusu ise her an müdahale edebilir olma hissiyatı çalışanın daha rahat bir kafaya sahip olmasını ve böylelikle veriminin artmasını sağlayacaktır.
Kendine Zaman Ayırmak
İş – Yaşam dengesini kurabilen çalışan, evden çalışarak zaman kayıplarını minimize ettiğinden dolayı, spor yapabilir, daha sağlıklı olabilir; kişisel gelişimine ve hobilerine vakit ayırabilir ve daha donanımlı olabilir; daha sosyal olup, aktivitelere katılıp networkünü geliştirebilir. Kendi için bir şey yapmak insanı her zaman motive eder, verimli hale getirir.
Parasal Tasarruf
Çalışanlar ofis ortamlarında daha şık ve bakımlı olmak için özen gösterirler; evden çalışma kıyafet alışverişini, kuaför masraflarını azaltır. İşe gecikme stresi ile taksiye binmeleri, kişisel aracıyla işe gitme maliyetlerini ortadan kaldırır. Parasal tasarruf sağlayan çalışan, mutlu çalışana dönüşür, verimliliği artar.
Kişisel Gelişim
Kendine zaman ayırabilen çalışanın çeşitli kurs ve gelişim aktivitelerine katılmasının yanı sıra, evden çalışmanın getirdiği kendi kendinin patronu olma yaklaşımı kişide özgüvenin artmasını ve kendini güçlü hissetmesini sağlar.
Çok cezbedici gözüken evden çalışmanın birkaç dezavantajını da paylaşalım:
Kendini Göstermede Zorluk
Gözden uzak olandan gönülden de uzak olur misali, evden çalışanların işini ve yaptıklarını sunma, pazarlama fırsatı ofiste çalışanlara göre daha sınırlıdır. Terfi imkanındaki riskler çalışanı mutsuz hale getirirken verimliliğini düşürür.
Değişime Uzaklık
Şirketlerde her gün bir şeyler değişmektedir. Personel değişiklikleri olmakta, yeni iş fırsatları doğmakta, rekabette eli güçlendirecek bilgiler ortaya çıkmaktadır. Evden çalışan bu tarz değişikliklere geç ulaşabilir ya da hiç ulaşamayabilir. Kurumuna uzaklaşan çalışanın verimliliği düşer.
Bitmeyen İş
Evden çalışan gerçekten çalıştığını ve yüksek performans ortaya koyduğunu kanıtlamak için çok daha fazla saat çalışıp kendine baskı yapabilir ve bu baskılar strese ve akabinde verimsizliğe neden olabilir.
Yalnızlık Mutsuzluğu
Evlerinde izole çalışanlar hem yöneticilerinden hem de çalışma arkadaşlarından uzaktadırlar. Bu onların iş yeri sosyalleşmesine engel oluşturmakta hem de rekabetçi ortamdan beslenmelerine engel olmaktadır. Yalnızlık, mutsuzluk ve beraberinde verimsizliği de beraberinde getirmektedir.
Dikkat Dağıtıcılar
İş yerindeki dikkat dağıtıcılardan farklı olarak evden çalışan için de dikkat dağıtıcılar mevcuttur. Çocuklar, evcil hayvanlar, ev işleri, evden çalışma felsefesini anlamayan eş-dost ve bunun gibi pek çok konu dikkat dağıtıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat dağınıklığı ve bunların yönetimi için ekstra çaba iş verimliliği için ciddi bir tehdittir.
İletişim Zorluğu
Uzaktan iletişim kurmak için gerekli donanımın maliyetinin yanı sıra birbirine uzak şirket çalışanlarının birbirini anlaması, geribildirimlerin düzenli verilmesi, anlayışla beraber çözüm için harekete geçilmesi, kısacası empatik yaklaşımı daha azdır. İletişimdeki empati eksikliği verimsizliğin artmasına neden olmaktadır.
Takımdan ve Takım Çalışmasından Uzak Kalış
Şirket çalışanları hep birlikte iş anında ve iş sonrasında takımlar halinde farklı aktiviteler gerçekleştirirken uzaktan çalışan uzaktan sadece bunların haberlerini alabiliyor ve takımın bir parçası olma keyfinden mahrum olabiliyor. Evden bireysel çalışanlar takım çalışmalarına uzak kaldıkça takım ruhunu yakalamakta zorlanıyor ve desteğe ihtiyaç duyduğunda yanında kimsenin olmaması, takım çalışmasını hemen devriye sokamaması da verimsizliğe neden oluyor.
Eve Özlem ve Ev Motivasyonundan Yoksunluk
Evden çalışanlarda görülen en ciddi mutsuzluklardan biri, işten dolayı da evde olmasından kaynaklı ev ile işin birbirine karışması, her gün hafta sonları bile kendini işte hissetmesi, her gün işyerinde olma hissi, evi özlememe hatta evden mutsuz olma halinin kişiyi negatif etkilemesidir. Ofiste çalışan evini özlerken, evine geldiğinde rahatlama hissi yaşarken evden çalışan bunlardan mahrum evini işi gibi görmektedir. Bu da mutsuzluğa ve verimsizliğe neden olmaktadır.
Kendini Bırakma Hali
Evden çalışanlar belli bir zaman sonra iş saatinden az önce kalmaya, pijamalarıyla çalışmaya, kişisel bakımını ertelemeye başlayabiliyor. Kendini bırakan kişi, kendini sevmeme ve buna neden olan işini sevmemeye kadar ileriye gidebiliyor. Kendini ve işini sevmemek de verimsizlik nedeni olarak karşımıza çıkıyor.
Kendini Motive Etme Zorunluluğu
Evden çalışanın yanında “Harika iş çıkardın.” “Müthişsin.” “Ben bunda çok zorlanıyordum, sen hallettin, bana destek olsana.” diyecek ya da sırtını sıvazlayacak ya da masasına bir jest bırakacak kimsesi yoktur. Kendini motive etmelidir, kendini motive etmeyi bilmiyor ya da beceremiyorsa motivasyonu düşük ve haliyle de verimliği de düşük olacaktır.
Evden çalışmanın kişiye katkısı yüksek ve performansı, verimliliği artırdığı aşikar. Evden çalışmanın dezavantajları ortadan kaldırılabilirse şirketler ona göre politikalar oluşturup çalışma süreçlerini yeniden düzenleyebilirse evden çalışma verimliliği artırır.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2syk03Z
via IFTTT
Sıcak Havalarda Çocuklarınızı Hastalıklardan Koruyun Yaz aylarında çocukları pek çok hastalıktan korumak şart. Özellikle de sıcak hava, havuz, böcek sokmaları ve gıdalar hastalıklara yol açabiliyor. Güneş yanıkları, güneş çarpması, burun kanamaları, ishaller, böcek sokmaları, isilik, havuz-deniz kirliliğine bağlı enfeksiyonlar; yaz aylarında çocuklarda en sık görülen hastalıklar arasında sayılabilir. Ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bu hastalıklar aslında ailelerin alabilecekleri basit önlemlerle önlenebiliyor diyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yrd. Doç. Dr. Canan Abdullah Göl, çocuklarda sık görülen yaz hastalıkları ile ilgili önemli bilgiler verdi. Güneş Yanıkları Yaz aylarında sıcakların artmasıyla birlikte çocuklarda en sık güneş yanıkları görüyoruz. Ultraviyole ışınları, bebek cildini olumsuz etkiliyor. Güneşten koruyucu kremlerin sadece güneşin en dik geldiği 10.00-15.00 saatleri arası deniz kenarında değil, bebekler açık havada gezdirilirken bile sürülmesini öneriyoruz. Çünkü güneş ışınları 15’ten sonra da, gölgede bile çocuklara, hassas ciltli bebeklere yansıyarak onları olumsuz etkileyebiliyor. Güneşten koruyucu kremlerin içinde katkı maddesi bulunmamalı, fiziksel bariyer oluşturacak özellikte olmalı. Bunun dışında kaliteli gözlük, şapka, şemsiye gibi önerilerimiz var. Güneş Çarpması Güneş çarpmalarıyla da sık karşılaşıyoruz. Güneşte 2-3 saat boyunca oyun oynayan çocuklar acil servise bulantı, kusma ve yüksek ateşle başvuruyor. Çocukların ilk olarak ateşini düşürüyoruz. Eğer ağır bir güneş çarpması varsa, yani çocuğun genel durumu ve bilinci yerinde değilse hastaneye yatırıp, terlemeyle kaybettiği eksikleri yerine koymaya çalışıyoruz. Hafif güneş çarpmalarında aile evinde de müdahale edebilir. Çocuğun üzerindeki giysiler çıkarılıp serin bir yerde hemen ılık suya sokulabilir mesela. Burun Kanaması Bu da sıcağın ve güneşin etkisiyle ortaya çıkabilen bir sorun. Ayrıca burnuyla oynamaya bağlı olarak da burun kanayabilir. Gribal üst solunum yolu hastalıklarında burun kanaması olabilir. Eğer güneşe ve sıcağa bağlı bir burun kanaması varsa, acil müdahale olarak soğuk su kompresiyle burun yıkanmalı. Genellikle burnu kanayan çocuklara kafasını geri atması söylenir ancak bu hatalı bir uygulamadır. Burnu kanayan çocuk kafasını dik tutmalı. Burun kanatlarına mekanik baskı uygulamak gerekiyor. Eğer durmayan bir kanamaysa, hastanede burun tamponu konarak kanama durduruluyor. İshaller Isı artışları mikropların üremesini, gıdaların bozulmasını kolaylaştırıyor. Eğer hafif ishal, kusma varsa, çocuk günde iki-üç kere tuvalete gidiyorsa önce takip öneriyoruz. Virüslerin yol açtığı basit yaz ishalleri 1-2 günde geçebilir ve tedavi uygulamadan sadece çocuğun beslenmesine dikkat ederek, bol sıvı vererek, ORS olarak bilinen tuzlu, şekerli su takviyesi yaparak geçebilir. Geçmeyen, uzayan, günde üçten fazla tuvalete gitmeyi gerektiren ishallerde hastaneye başvurmalı. Bu tür hastalara tıbbi müdahale yapılarak kayıpların yerine konması sağlanır. Kanlı ishal söz konusuysa, ilaç tedavisine başvuruyoruz. Böcek sokmaları Alerjik reaksiyon yapmamış, hafif sinek, böcek sokmalarında kaşıntıya karşı ilaçlar, solüsyonlar veya merhemler öneriyoruz. Isırılmış yerlerin kaşınmaması gerekiyor. Bazen çocuklar ağır alerjik reaksiyonlarla da gelebiliyorlar. Böyle durumlarda hastane şartlarında tıbbi müdahale uygulanıyor. Tatile çıkarken ya da çok sıcak yerlerde sineksavarları öneriyoruz. Özellikle bebeklerde gece yatak çevresini koruyacak cibinlik kullanımı öneriliyor. Bebeklerin kollarını ve bacaklarını koruyan giysileri tercih edilmeli. İsilik Sıcağın etkisiyle aşırı terlemeye bağlı olarak isilik daha çok bebeklerde görülüyor. Ciltte nokta şeklinde döküntüler oluyor. Çoğu zaman sıcak havada fazla giydirmeye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Çocuğa her gün banyo yaptırarak ve çok ince giydirerek, ilaç bile sürmeden isilikler kendiliğinden geçebiliyor. Havuz ve denizlerden hastalık bulaşıyor mu? Evet, havuz-deniz kirliliğine bağlı hastalıklar görülüyor. Özellikle yaz aylarında daha yoğun olarak kullanılan havuzlar idrar yolu enfeksiyonları için risk teşkil ediyor. Uygun sağlık koşulları taşımayan havuzlardaki mikroplara çocuklar daha duyarlıdır. İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri idrar yaparken yanma şeklinde basit olabileceği gibi yüksek ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı, idrarda kan görülmesi gibi daha ciddi şikayetlerle de karşımıza gelebilmektedir. Yakın zamanda havuz kullanımı sonrası bu gibi şikayetleri olan çocukların hekim tarafından değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Ailelere havuz yerine daha çok denizi öneriyoruz. Tabii ki denizin de temiz olması gerekiyor. Deniz ve havuzdan sonra duş almak ve mayo gibi ıslak kıyafetlerin hızlıca değişimi de önemli.
Yaz aylarında çocukları pek çok hastalıktan korumak şart. Özellikle de sıcak hava, havuz, böcek sokmaları ve gıdalar hastalıklara yol açabiliyor. Güneş yanıkları, güneş çarpması, burun kanamaları, ishaller, böcek sokmaları, isilik, havuz-deniz kirliliğine bağlı enfeksiyonlar; yaz aylarında çocuklarda en sık görülen hastalıklar arasında sayılabilir. Ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bu hastalıklar aslında ailelerin alabilecekleri basit önlemlerle önlenebiliyor diyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yrd. Doç. Dr. Canan Abdullah Göl, çocuklarda sık görülen yaz hastalıkları ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Güneş Yanıkları
Yaz aylarında sıcakların artmasıyla birlikte çocuklarda en sık güneş yanıkları görüyoruz. Ultraviyole ışınları, bebek cildini olumsuz etkiliyor. Güneşten koruyucu kremlerin sadece güneşin en dik geldiği 10.00-15.00 saatleri arası deniz kenarında değil, bebekler açık havada gezdirilirken bile sürülmesini öneriyoruz. Çünkü güneş ışınları 15’ten sonra da, gölgede bile çocuklara, hassas ciltli bebeklere yansıyarak onları olumsuz etkileyebiliyor. Güneşten koruyucu kremlerin içinde katkı maddesi bulunmamalı, fiziksel bariyer oluşturacak özellikte olmalı. Bunun dışında kaliteli gözlük, şapka, şemsiye gibi önerilerimiz var.
Güneş Çarpması
Güneş çarpmalarıyla da sık karşılaşıyoruz. Güneşte 2-3 saat boyunca oyun oynayan çocuklar acil servise bulantı, kusma ve yüksek ateşle başvuruyor. Çocukların ilk olarak ateşini düşürüyoruz. Eğer ağır bir güneş çarpması varsa, yani çocuğun genel durumu ve bilinci yerinde değilse hastaneye yatırıp, terlemeyle kaybettiği eksikleri yerine koymaya çalışıyoruz. Hafif güneş çarpmalarında aile evinde de müdahale edebilir. Çocuğun üzerindeki giysiler çıkarılıp serin bir yerde hemen ılık suya sokulabilir mesela.
Burun Kanaması
Bu da sıcağın ve güneşin etkisiyle ortaya çıkabilen bir sorun. Ayrıca burnuyla oynamaya bağlı olarak da burun kanayabilir. Gribal üst solunum yolu hastalıklarında burun kanaması olabilir. Eğer güneşe ve sıcağa bağlı bir burun kanaması varsa, acil müdahale olarak soğuk su kompresiyle burun yıkanmalı. Genellikle burnu kanayan çocuklara kafasını geri atması söylenir ancak bu hatalı bir uygulamadır. Burnu kanayan çocuk kafasını dik tutmalı. Burun kanatlarına mekanik baskı uygulamak gerekiyor. Eğer durmayan bir kanamaysa, hastanede burun tamponu konarak kanama durduruluyor.
İshaller
Isı artışları mikropların üremesini, gıdaların bozulmasını kolaylaştırıyor. Eğer hafif ishal, kusma varsa, çocuk günde iki-üç kere tuvalete gidiyorsa önce takip öneriyoruz. Virüslerin yol açtığı basit yaz ishalleri 1-2 günde geçebilir ve tedavi uygulamadan sadece çocuğun beslenmesine dikkat ederek, bol sıvı vererek, ORS olarak bilinen tuzlu, şekerli su takviyesi yaparak geçebilir. Geçmeyen, uzayan, günde üçten fazla tuvalete gitmeyi gerektiren ishallerde hastaneye başvurmalı. Bu tür hastalara tıbbi müdahale yapılarak kayıpların yerine konması sağlanır. Kanlı ishal söz konusuysa, ilaç tedavisine başvuruyoruz.
Böcek sokmaları
Alerjik reaksiyon yapmamış, hafif sinek, böcek sokmalarında kaşıntıya karşı ilaçlar, solüsyonlar veya merhemler öneriyoruz. Isırılmış yerlerin kaşınmaması gerekiyor. Bazen çocuklar ağır alerjik reaksiyonlarla da gelebiliyorlar. Böyle durumlarda hastane şartlarında tıbbi müdahale uygulanıyor. Tatile çıkarken ya da çok sıcak yerlerde sineksavarları öneriyoruz. Özellikle bebeklerde gece yatak çevresini koruyacak cibinlik kullanımı öneriliyor. Bebeklerin kollarını ve bacaklarını koruyan giysileri tercih edilmeli.
İsilik
Sıcağın etkisiyle aşırı terlemeye bağlı olarak isilik daha çok bebeklerde görülüyor. Ciltte nokta şeklinde döküntüler oluyor. Çoğu zaman sıcak havada fazla giydirmeye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Çocuğa her gün banyo yaptırarak ve çok ince giydirerek, ilaç bile sürmeden isilikler kendiliğinden geçebiliyor.
Havuz ve denizlerden hastalık bulaşıyor mu?
Evet, havuz-deniz kirliliğine bağlı hastalıklar görülüyor. Özellikle yaz aylarında daha yoğun olarak kullanılan havuzlar idrar yolu enfeksiyonları için risk teşkil ediyor. Uygun sağlık koşulları taşımayan havuzlardaki mikroplara çocuklar daha duyarlıdır. İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri idrar yaparken yanma şeklinde basit olabileceği gibi yüksek ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı, idrarda kan görülmesi gibi daha ciddi şikayetlerle de karşımıza gelebilmektedir. Yakın zamanda havuz kullanımı sonrası bu gibi şikayetleri olan çocukların hekim tarafından değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Ailelere havuz yerine daha çok denizi öneriyoruz. Tabii ki denizin de temiz olması gerekiyor. Deniz ve havuzdan sonra duş almak ve mayo gibi ıslak kıyafetlerin hızlıca değişimi de önemli.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2t8XVry
via IFTTT
Yaz aylarında gıda güvenliği için sıcaklık takibi şart! SOĞUK ZİNCİRİN BOZULMASI GIDA ZEHİRLENMESİNE DAVETİYE ÇIKARIYOR Yaz aylarında gıda güvenliği için sıcaklık takibi şart! Araç takip sistemleri sektör lideri olan Arvento, uyguladığı sıcaklık takip sistemi ile soğuk zincirle taşınan besinlerin ısı dalgalanmalarını takip ediyor, olası risk durumlarında alarm veriyor. Sistem, yaz aylarında artan sıcaklığa bağlı gıda bozulmalarının önüne geçmeyi sağlıyor Çöl sıcaklarının yaşanmaya başladığı bu günlerde gıda zehirlenmesi ve besin bozulması haberleri artmaya başladı. Bu olaylar gıda güvenliği konusunu tekrar gündeme getirdi. Soğuk zincir takibi ile insan sağlığı için ciddi tehdit oluşturan ve gıda israfına neden olan gıda bozulmalarının önüne geçmek mümkün. Gıda güvenliğinin sağlanması dondurma, tavuk, et, süt ve benzeri ürünlerin soğuk zincir dışına çıkmadan taşınması ile gerçekleştiriliyor. Tamamen yerli sermaye ile kurulup Avrupa’dan Afrika’ya, Kafkaslar’dan Arap dünyasına kadar pek çok ülkeye ihracat gerçekleştiren Arvento’nun sıcaklık takip sistemi ile gıda firmaları ürünlerin sevkiyat sırasındaki sıcaklıklarını takip edebiliyor. Üstelik, firmalar sadece araçların nerede olduğunu değil aynı zamanda sensörler vasıtasıyla araç içindeki sıcaklık durumlarını da denetleyebiliyor. Kullanılan bu sistem ile gıdaların sıcaklık seviyesi dengede tutuluyor, sapma halinde devreye giren alarm sistemi ile ürünlerin transferi sırasındaki olası gıda güvenliği riski ortadan kalkmış oluyor. ERİYİP TEKRAR DONAN GIDALARDAKİ BOZULMALAR YERKEN ANLAŞILMIYOR Gıda sektörünün sisteme ilgisinin yüksek olduğunu ve ürünlerin kalitesinin bozulmaması için sıcaklık takip sistemini tercih ettiklerini belirten Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal, “Firmalar ürünlerini tesislerinde güvenli şekilde üretiyor, marketler de çeşitli uygulamalar ile güvenli bir şekilde bu ürünleri satışa sunuyor. Fakat firmalar, ürünlerin taşıması sırasında başına ne geldiğini de bilmek istiyor. Ürün kalitesinde bozulma olmadığından emin olmak için sıcaklık takip sistemi olan araçlarla nakliye yapmak istiyor. Bu noktada da Arvento’yu tercih ediyor” dedi. Yaz aylarında soğutma dolaplarının ihmalden, unutkanlıktan ya da tasarruf nedeniyle kapatılabildiğini söyleyen Hıncal özellikle eriyen dondurmaların tekrar dondurulduğunda şekilsel bir bozulma olmadığına vurgu yaptı. Hıncal, “Tüketiciler bu ürünleri yerken anlamıyor ama ürünler çoktan bakteri üretmiş oluyor. Bu durum sadece dondurma için geçerli değil et, süt ve tavuk için de bunu söyleyebiliriz. Eğer ürünler soğuk zincire uygun transfer edilmezse gıda zehirlenmelerine davetiye çıkıyor. Firmaların ürünlerini kontrol altında tutma ve soğuk zinciri yönetme ihtiyacı gıda sektörüyle bizi bir araya getiriyor” ifadelerini kullandı. FİRMALAR BAKKAL DOLAPLARINI DA KONTROL ETMEK İSTİYOR Gıda güvenliğine ilişkin yeni bir cihaz geliştirdiklerini belirten Hıncal şöyle konuştu: “Yeni ürünümüz olan bu cihaz, soğutma dolaplarının içine yerleştiriliyor. Bu dolapların kapaklarının kaç defa açıldığı, kapağın ne kadar süre açık kaldığı, dolap içi sıcaklığı, satış noktasındaki bölgenin sıcaklık bilgisi gibi veriler sistemden takip edilebiliyor. Bu sistem ile firmalar kontrol mekanizmalarını bakkalların dolaplarına kadar taşımış oluyor. Bu uygulama yaygınlaştıkça gıda güvenliği de genele yayılacak”
SOĞUK ZİNCİRİN BOZULMASI GIDA ZEHİRLENMESİNE DAVETİYE ÇIKARIYOR
Yaz aylarında gıda güvenliği için sıcaklık takibi şart!
Araç takip sistemleri sektör lideri olan Arvento, uyguladığı sıcaklık takip sistemi ile soğuk zincirle taşınan besinlerin ısı dalgalanmalarını takip ediyor, olası risk durumlarında alarm veriyor. Sistem, yaz aylarında artan sıcaklığa bağlı gıda bozulmalarının önüne geçmeyi sağlıyor
Çöl sıcaklarının yaşanmaya başladığı bu günlerde gıda zehirlenmesi ve besin bozulması haberleri artmaya başladı. Bu olaylar gıda güvenliği konusunu tekrar gündeme getirdi. Soğuk zincir takibi ile insan sağlığı için ciddi tehdit oluşturan ve gıda israfına neden olan gıda bozulmalarının önüne geçmek mümkün. Gıda güvenliğinin sağlanması dondurma, tavuk, et, süt ve benzeri ürünlerin soğuk zincir dışına çıkmadan taşınması ile gerçekleştiriliyor.
Tamamen yerli sermaye ile kurulup Avrupa’dan Afrika’ya, Kafkaslar’dan Arap dünyasına kadar pek çok ülkeye ihracat gerçekleştiren Arvento’nun sıcaklık takip sistemi ile gıda firmaları ürünlerin sevkiyat sırasındaki sıcaklıklarını takip edebiliyor. Üstelik, firmalar sadece araçların nerede olduğunu değil aynı zamanda sensörler vasıtasıyla araç içindeki sıcaklık durumlarını da denetleyebiliyor. Kullanılan bu sistem ile gıdaların sıcaklık seviyesi dengede tutuluyor, sapma halinde devreye giren alarm sistemi ile ürünlerin transferi sırasındaki olası gıda güvenliği riski ortadan kalkmış oluyor.
ERİYİP TEKRAR DONAN GIDALARDAKİ BOZULMALAR YERKEN ANLAŞILMIYOR
Gıda sektörünün sisteme ilgisinin yüksek olduğunu ve ürünlerin kalitesinin bozulmaması için sıcaklık takip sistemini tercih ettiklerini belirten Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal, “Firmalar ürünlerini tesislerinde güvenli şekilde üretiyor, marketler de çeşitli uygulamalar ile güvenli bir şekilde bu ürünleri satışa sunuyor. Fakat firmalar, ürünlerin taşıması sırasında başına ne geldiğini de bilmek istiyor. Ürün kalitesinde bozulma olmadığından emin olmak için sıcaklık takip sistemi olan araçlarla nakliye yapmak istiyor. Bu noktada da Arvento’yu tercih ediyor” dedi.
Yaz aylarında soğutma dolaplarının ihmalden, unutkanlıktan ya da tasarruf nedeniyle kapatılabildiğini söyleyen Hıncal özellikle eriyen dondurmaların tekrar dondurulduğunda şekilsel bir bozulma olmadığına vurgu yaptı. Hıncal, “Tüketiciler bu ürünleri yerken anlamıyor ama ürünler çoktan bakteri üretmiş oluyor. Bu durum sadece dondurma için geçerli değil et, süt ve tavuk için de bunu söyleyebiliriz. Eğer ürünler soğuk zincire uygun transfer edilmezse gıda zehirlenmelerine davetiye çıkıyor. Firmaların ürünlerini kontrol altında tutma ve soğuk zinciri yönetme ihtiyacı gıda sektörüyle bizi bir araya getiriyor” ifadelerini kullandı.
FİRMALAR BAKKAL DOLAPLARINI DA KONTROL ETMEK İSTİYOR
Gıda güvenliğine ilişkin yeni bir cihaz geliştirdiklerini belirten Hıncal şöyle konuştu: “Yeni ürünümüz olan bu cihaz, soğutma dolaplarının içine yerleştiriliyor. Bu dolapların kapaklarının kaç defa açıldığı, kapağın ne kadar süre açık kaldığı, dolap içi sıcaklığı, satış noktasındaki bölgenin sıcaklık bilgisi gibi veriler sistemden takip edilebiliyor. Bu sistem ile firmalar kontrol mekanizmalarını bakkalların dolaplarına kadar taşımış oluyor. Bu uygulama yaygınlaştıkça gıda güvenliği de genele yayılacak”
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2sE1xyd
via IFTTT
Sıcak Havalarda Çocuklarınızı Hastalıklardan Koruyun

Yaz aylarında gıda güvenliği için sıcaklık takibi şart!
