13 Mart 2017 Pazartesi

SALT 2017’de sekiz araştırma projesini destekleyecek SALT Araştırma Fonları bu yıl, Dr. Mehmet Bozdoğan’ın (1922-2015) anısına ikinci kez verilecek iki ek fonla sekiz araştırmacının projesine katkı sağlayacak. Türkiye’nin ilk radyoloji uzmanlarından olan ve çok sayıda öğrencinin eğitimini üstlenen Dr. Bozdoğan’ın kızları Sibel ve Hande Bozdoğan’ın desteğiyle sayısı altıdan sekize çıkarılan projelere toplam 80.000 TL’lik fon verilecek.   SALT Araştırma Fonları’na ön başvurular sonucu, bu yıl toplam 205 projeden 155’i kabul aldı. Daha kapsamlı olan ikinci aşama başvurular, 20 Mart Pazartesi saat 18.00’e kadar sürecek. Prof. Dr. Elvan Altan (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), Doç. Dr. Ahu Antmen (Marmara Üniversitesi), Vasıf Kortun (SALT Araştırma ve Programlar), Prof. Dr. Nadir Özbek (Boğaziçi Üniversitesi) ve Lorans Tanatar Baruh’dan (SALT Araştırma ve Programlar) oluşan seçici kurulun belirlediği projeler 22 Nisan Cuma günü duyurulacak.   SALT Araştırma Fonları, Türkiye’de görsel pratikler, yapılı çevre, sosyal yaşam ve ekonomik tarih alanlarında özgün belge edinimi ve araştırma projelerini destekler. Ayrıca, SALT Araştırma bünyesindeki birikimlerin değerlendirilmesine katkıda bulunur.

SALT Araştırma Fonları bu yıl, Dr. Mehmet Bozdoğan’ın (1922-2015) anısına ikinci kez verilecek iki ek fonla sekiz araştırmacının projesine katkı sağlayacak. Türkiye’nin ilk radyoloji uzmanlarından olan ve çok sayıda öğrencinin eğitimini üstlenen Dr. Bozdoğan’ın kızları Sibel ve Hande Bozdoğan’ın desteğiyle sayısı altıdan sekize çıkarılan projelere toplam 80.000 TL’lik fon verilecek.

 

SALT Araştırma Fonları’na ön başvurular sonucu, bu yıl toplam 205 projeden 155’i kabul aldı. Daha kapsamlı olan ikinci aşama başvurular, 20 Mart Pazartesi saat 18.00’e kadar sürecek. Prof. Dr. Elvan Altan (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), Doç. Dr. Ahu Antmen (Marmara Üniversitesi), Vasıf Kortun (SALT Araştırma ve Programlar), Prof. Dr. Nadir Özbek (Boğaziçi Üniversitesi) ve Lorans Tanatar Baruh’dan (SALT Araştırma ve Programlar) oluşan seçici kurulun belirlediği projeler 22 Nisan Cuma günü duyurulacak.

 

SALT Araştırma Fonları, Türkiye’de görsel pratikler, yapılı çevre, sosyal yaşam ve ekonomik tarih alanlarında özgün belge edinimi ve araştırma projelerini destekler. Ayrıca, SALT Araştırma bünyesindeki birikimlerin değerlendirilmesine katkıda bulunur.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2mBI4N7
via IFTTT

SALT 2017’de sekiz araştırma projesini destekleyecek


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2mBI4N7

“Avrupalı Turisti Diplomatik Krizler değil, Güvenlik Kaçırır” Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat “Avrupalı Turisti Diplomatik Krizler değil, Güvenlik Kaçırır” Almanya ile Türkiye arasında esen soğuk rüzgarların ardından Hollanda’yla da yaşanan diplomatik krizin dönemsel bir yaklaşım olduğunu ve turizme etkisinin fazla olmayacağını söyleyen Ferzan Çelikkanat; “Avrupalı turist, diplomatik krizden dolayı Türkiye’den vazgeçmez. Onlar için güvenlik çok daha önemlidir. Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor” dedi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Almanya’da yapacağı toplantıya izin verilmemesiyle başlayan ve ardından da Hollanda ile yaşanan siyasi gerilimin dönemsel yaklaşımlar olduğunu ve turizmi etkilemeyeceğini söyleyen Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat, “Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor” diye konuştu. Çelikkanat konuşmasına şöyle devam etti: “Konuyu sadece turizmle de sınırlandırmamak gerekir. Söz konusu ülkeler ile ticaretimize baktığımızda; Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 37 milyar Euro. Türkiye’de yaklaşık 6 bin faal üretim yapan Alman şirketi var. Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkiler yaklaşık yüzyıllardır pozitif bir şekilde ilerliyor. İki ülke arasındaki ilişkiler hem siyasi hem ticari olarak ileri düzeyde sayılabilecek seviyedeydi. İki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi, 6-6,5 milyar dolar civarında. Söz konusu ülkeler, Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır. Uzun yıllara dayanan bir ilişkimiz var. Bu tür söylemlerin turizme etkisi fazla olmayacaktır” diye konuştu. Dünyada en önemli kavramın seyahat edebilme özgürlüğü olduğunu ve özgürlüklere bu kadar saygılı bir Alman ve Hollanda devletinin vatandaşlarına bir kısıtlama getirmeyeceğini söyleyen Çelikkanat şunları söyledi: “Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor. Dünyada seyahat alışkanlığı artıyor ve kolaylaşıyor. Alman turist alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmez. Mısır sıkıntılı, İspanya pahalı, Yunanistan alışılmadık bir Pazar. Almanlar yaşlı ve bir seyahat alışkanlıkları var. Bizden vazgeçmezler. Yılın 6 ayını Türkiye’de otellerde geçiren Alman emekliler var. Diğer taraftan, Alman tur operatörlerinin ciddi otel, resort sahiplikleri bulunuyor. Sadece TUİ’nin 27 oteli var. Geçen sene sadece bir büyük Alman tur operatörü 1 milyon kişiyi Türkiye’ye getirdi. Bu yaklaşımlar, onların cirolarında da ciddi yaralar açar. Alman ve Hollandalı yetkililerin bu tarz politik çağrıyla hareket edeceklerini düşünmüyorum.” Düşüşe Global Bakmak Lazım Turizmdeki düşüşlere global bakmak gerektiğinin, değil tüm dünyada turizmde bir düşüş yaşandığının altını çizen Çelikkanat, Türkiye’deki etkilerinin ‘Komşunu da al gel’ kampanyasının doğru yönetilmesiyle aşılabileceğini söyledi. Çelikkanat konuşmasına şöyle devam etti: “Bu kampanya yapılmışken gerekli özeni gösterirsek, bu negatif ortam kendiliğinden değişecektir. Almanya’da yaşayan Türkler bizim için önemli bir tutuyor. Bu kitleyi doğru yönlendirerek hem onları kazanmak hem ülke temsilcisi gibi yararlanmak lazım. 2015’te yabancı turistten elde edilen ortalama kişi başı gelir 715 dolar iken, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından elde edilen ortalama kişi başı gelir 970 dolardı. Popülizmden uzak ve daha sağduyulu hareket ederek, turizmdeki gelirlerimizi artırmanın arayışında olmalıyız.” Pazar Çeşitlendirmesi Yapmalıyız Ferzan Çelikkanat, turizmde pazar çeşitlendirmesi yapılması gerektiğine de dikkat çekerek, şunları söyledi: “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; dünyanın ekseni Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Ülke stratejilerimizi, geliştireceğimiz ürünlerimizi hatta okullarda vereceğimiz dersleri bile planlarken, bu değişime göre hazırlanmalıyız. Politikalarımızı bu realiteye göre oluşturmalı, pazarlamada, destinasyon yönteminde ve planlarımızda bu geleceği okuyarak hareket etmeliyiz. Uzak Doğu, özellikle Çin pazarı dünyayı ciddi şekilde etkilemeye ve etkisi altına almaya başladı. 2015 yılında Çinli turistler 295 milyar dolar harcadılar.” Digital Pazarlayıp Online Satmalıyız Özellikle satış stratejisinde ve satış kanallarındaki alışkanlıkların değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ferzan Çelikkanat; “IT altyapısına, online satış kanallarına ve dijital pazarlamaya yatırım yapılarak, ülkeyi büyük tur operatörlerinin güdümünden kurtarmalıyız. Her şey dahil sistemi kesinlikle ortak bir konsensüs ile yapısal olarak değiştirmeli ve ucuz ülke kavramından uzaklaşmalıyız. Tanıtım ve pazarlamada; toptancı pazarlama anlayışından çıkıp perakende pazarlama anlayışına geçmeliyiz. Alternatif turizm enstrümanları yaratmalıyız. Özel temalar, bölgesel ve destinasyon bazlı alt markalar yaratmalıyız. 5 yıldız değerinde bir ülke olan Türkiye’yi 3 yıldız fiyatına satmaktan vazgeçmeliyiz. Rusya krizinde gördük ki, charterlar Rusya’da yasaklandığında, en büyük pazarımıza Antalya’dan direkt uçuşumuz yok. Gelmek isteyen Rus istese dahi gelemedi. IT altyapısına, online satış kanallarına ve dijital pazarlamaya yatırım yapılarak ülke olarak bu mecraya taşınmamız gerekiyor” dedi

Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat “Avrupalı Turisti Diplomatik Krizler değil, Güvenlik Kaçırır”

Almanya ile Türkiye arasında esen soğuk rüzgarların ardından Hollanda’yla da yaşanan diplomatik krizin dönemsel bir yaklaşım olduğunu ve turizme etkisinin fazla olmayacağını söyleyen Ferzan Çelikkanat; “Avrupalı turist, diplomatik krizden dolayı Türkiye’den vazgeçmez. Onlar için güvenlik çok daha önemlidir. Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Almanya’da yapacağı toplantıya izin verilmemesiyle başlayan ve ardından da Hollanda ile yaşanan siyasi gerilimin dönemsel yaklaşımlar olduğunu ve turizmi etkilemeyeceğini söyleyen Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat,

“Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor” diye konuştu. Çelikkanat konuşmasına şöyle devam etti:

“Konuyu sadece turizmle de sınırlandırmamak gerekir. Söz konusu ülkeler ile ticaretimize baktığımızda; Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 37 milyar Euro. Türkiye’de yaklaşık 6 bin faal üretim yapan Alman şirketi var. Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkiler yaklaşık yüzyıllardır pozitif bir şekilde ilerliyor. İki ülke arasındaki ilişkiler hem siyasi hem ticari olarak ileri düzeyde sayılabilecek seviyedeydi. İki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi, 6-6,5 milyar dolar civarında. Söz konusu ülkeler, Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır. Uzun yıllara dayanan bir ilişkimiz var. Bu tür söylemlerin turizme etkisi fazla olmayacaktır” diye konuştu.

Dünyada en önemli kavramın seyahat edebilme özgürlüğü olduğunu ve özgürlüklere bu kadar saygılı bir Alman ve Hollanda devletinin vatandaşlarına bir kısıtlama getirmeyeceğini söyleyen Çelikkanat şunları söyledi:

“Bu dönemsel atışmalardan ziyade, güvenlik algısı turist kaybetmemizde maalesef daha etkili oluyor. Dünyada seyahat alışkanlığı artıyor ve kolaylaşıyor. Alman turist alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmez. Mısır sıkıntılı, İspanya pahalı, Yunanistan alışılmadık bir Pazar. Almanlar yaşlı ve bir seyahat alışkanlıkları var. Bizden vazgeçmezler. Yılın 6 ayını Türkiye’de otellerde geçiren Alman emekliler var. Diğer taraftan, Alman tur operatörlerinin ciddi otel, resort sahiplikleri bulunuyor. Sadece TUİ’nin 27 oteli var. Geçen sene sadece bir büyük Alman tur operatörü 1 milyon kişiyi Türkiye’ye getirdi. Bu yaklaşımlar, onların cirolarında da ciddi yaralar açar. Alman ve Hollandalı yetkililerin bu tarz politik çağrıyla hareket edeceklerini düşünmüyorum.”

Düşüşe Global Bakmak Lazım

Turizmdeki düşüşlere global bakmak gerektiğinin, değil tüm dünyada turizmde bir düşüş yaşandığının altını çizen Çelikkanat, Türkiye’deki etkilerinin ‘Komşunu da al gel’ kampanyasının doğru yönetilmesiyle aşılabileceğini söyledi. Çelikkanat konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu kampanya yapılmışken gerekli özeni gösterirsek, bu negatif ortam kendiliğinden değişecektir. Almanya’da yaşayan Türkler bizim için önemli bir tutuyor. Bu kitleyi doğru yönlendirerek hem onları kazanmak hem ülke temsilcisi gibi yararlanmak lazım. 2015’te yabancı turistten elde edilen ortalama kişi başı gelir 715 dolar iken, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından elde edilen ortalama kişi başı gelir 970 dolardı. Popülizmden uzak ve daha sağduyulu hareket ederek, turizmdeki gelirlerimizi artırmanın arayışında olmalıyız.”

Pazar Çeşitlendirmesi Yapmalıyız

Ferzan Çelikkanat, turizmde pazar çeşitlendirmesi yapılması gerektiğine de dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; dünyanın ekseni Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Ülke stratejilerimizi, geliştireceğimiz ürünlerimizi hatta okullarda vereceğimiz dersleri bile planlarken, bu değişime göre hazırlanmalıyız. Politikalarımızı bu realiteye göre oluşturmalı, pazarlamada, destinasyon yönteminde ve planlarımızda bu geleceği okuyarak hareket etmeliyiz. Uzak Doğu, özellikle Çin pazarı dünyayı ciddi şekilde etkilemeye ve etkisi altına almaya başladı. 2015 yılında Çinli turistler 295 milyar dolar harcadılar.”

Digital Pazarlayıp Online Satmalıyız

Özellikle satış stratejisinde ve satış kanallarındaki alışkanlıkların değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ferzan Çelikkanat; “IT altyapısına, online satış kanallarına ve dijital pazarlamaya yatırım yapılarak, ülkeyi büyük tur operatörlerinin güdümünden kurtarmalıyız. Her şey dahil sistemi kesinlikle ortak bir konsensüs ile yapısal olarak değiştirmeli ve ucuz ülke kavramından uzaklaşmalıyız. Tanıtım ve pazarlamada; toptancı pazarlama anlayışından çıkıp perakende pazarlama anlayışına geçmeliyiz. Alternatif turizm enstrümanları yaratmalıyız. Özel temalar, bölgesel ve destinasyon bazlı alt markalar yaratmalıyız. 5 yıldız değerinde bir ülke olan Türkiye’yi 3 yıldız fiyatına satmaktan vazgeçmeliyiz. Rusya krizinde gördük ki, charterlar Rusya’da yasaklandığında, en büyük pazarımıza Antalya’dan direkt uçuşumuz yok. Gelmek isteyen Rus istese dahi gelemedi. IT altyapısına, online satış kanallarına ve dijital pazarlamaya yatırım yapılarak ülke olarak bu mecraya taşınmamız gerekiyor” dedi



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2nvSY6h
via IFTTT

“Avrupalı Turisti Diplomatik Krizler değil, Güvenlik Kaçırır”


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2nvSY6h

KAHVENİN 8 BİLİNMEYENİ Birçok kişi, her gün kahve tüketiyor. Kimisi güne kahve ile başlarken kimisi ise gün içerisinde bir fincandan fazla kahve içiyor. 3. Nesil kahve çeşitlerinin arttığı ve tüketiminin hızla yükseldiği son dönemlerde, kahve hakkında birçok bilgi paylaşılıyor. “Kendini Şımart” mottosuna sahip David People Coffee & Food, Kolombiya, Brezilya, Kosta Rika, Etiyopya, Kenya ve benzeri yörelerden özenle seçilen kahve çekirdeklerini kendi öğütüyor. Ayrıca David People Coffee & Food şubelerinde 3. Nesil kahve çeşitlerini kahve severler ile buluşturuyor. David People Coffee & Food Genel Müdürü Kerim Mamak kahve ile ilgili bilinmeyenleri aktardı. 1- Kahve aslında çekirdek değildir. Hepimizin kahve çekirdeği olarak bildiğimiz kahvenin teknik olarak çekirdek olmadığını biliyor muydunuz? Peki, neden kahve çekirdeği olarak adlandırılmaktadır? Bunun nedeni görünüş olarak çekirdeğe benzemeleridir. Gerçek şu ki kahve çekirdeği olarak adlandırdığımız şeyler aslında Rubiaceae ailesine ait olan kahve bitkisinin tohumlarıdır. 2- Espresso farklı bir kahve çekirdeği türü değildir. Pek çok kişi yanlış bir şekilde espressonun, espresso kahvesi yapmak için kullanılan farklı bir tür kahve çekirdeği olduğunu düşünüyor. Oysa, espresso sadece kahve yapmak için kullanılan bir yöntemdir ve herhangi bir kahve çekirdeğini kullanarak espresso kahve yapabilirsiniz. 3- Kafeinsiz kahvelerde de az miktarda kafein bulunuyor. Pek çok insan dekafeine (kafeinsiz) kahve içtiğinde kafein tüketmediklerine inanıyor. Oysa, kafeinsiz kahvenin kafein içeriğinin büyük bir kısmı kaldırılmıştır ancak tamamı değil. Bir kahvenin kafeinsiz sayılabilmesi için kafein içeriğinin %3’ünü bulundurması yeterli. Bu nedenle bir bardak kafeinsiz kahve bile çok az bir miktarda kafein içerir. 4- En iyi kahve dokusunu tam yağlı süt oluşturur. Düşük yağlı veya kaymağı alınmış sütün, kahveyi mükemmel bir doku ile demlemek için kullanılması gerektiği düşünülüyor. Kremsi ve lezzetli görünen bir fincan kahve yapmak için daima tam yağlı süt kullanmalısınız. Birçok kişi yağsız sütten yapılan kahve tüketiyor çünkü tam yağlı süt ile karşılaştırıldığında köpük oluşturmak daha kolaydır. Eğer aradığınız yoğun ve lezzetli görünen kaliteli bir kahve ise tam yağlı süt tercih etmelisiniz. 5- Kahve ile alınan az miktardaki kafein su kaybına yol açmıyor. Kahve vücudun susuz kalmasına sebep oluyor efsanesi, kahvedeki kafeinin hafif bir diüretik (idrar söktürücü) olmasından kaynaklanıyor. İdrar söktürücü özellikteki maddeler, alınan sıvı miktarını aşan idrar üretimini veya sıvı kaybını teşvik ediyor. Bununla birlikte, araştırmalar kafeinin az miktarda tüketildiğinde vücutta su kaybına yol açmadığını kanıtladı. 6- Günde bir fincan kahve, birçok hastalığa yakalanma riskinizi azaltırken konsantrasyonunu geliştirmenize yardımcı oluyor. Kahvenin içerisindeki nispeten yüksek kafein içeriği sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilirken, bir fincan kahvenin içinde sağlığınıza pek çok fayda sağlayabilecek başka bileşikler de bulunuyor. Günlük kahvenizi içtiğiniz zaman Parkinson Hastalığı, karaciğer sirozu, şeker hastalığı ve hatta kolon kanserine yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. Dahası, kahvenin içerisindeki antioksidanlar hücre hasarıyla savaşmakta ve kalp rahatsızlığı riskini azaltıyor. Kahve konsantrasyonunuzu da geliştirmeye ve günlük işlerinizi hatırlamanıza yardımcı oluyor. 7- Hamile kadınlar, günde 1 fincan kahve içebilir. Daha önceden kahvedeki kafeinin gebe kadınların sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği, düşüklere ve düşük doğum ağırlığına neden olabileceği belirtiliyordu. Son dönem araştırmalar, günde sadece bir fincan kahve içmenin, hamile ve emziren kadınlar için güvenli olduğunu söylüyor. Ancak bir fincandan fazlasının zararlı olabileceğini unutmayın! 8- Kahve uykusuzluğa neden olmuyor. Kahvenin uykusuzluğa yol açabileceğine inanılıyor. Ancak, kafeinin vücudunuzdan atılması çok kısa sürmektedir. Araştırmalar sonucunda kafein içeriğinin yarısından fazlasının kahve tüketiminden 5 saat sonra vücuttan atıldığı gösterilmiştir. Bu nedenle günde 2-3 fincan kahve içmek, uyku alışkanlıklarınızda herhangi bir sorun yaratmaz tabii ki uyumaya gitmeden önce içmediğiniz sürece! David People Coffee & Food Hakkında: 2011 yılının başında “Kendini Şımart” mottosuyla yola çıkan DPC Grup, David People Coffee & Food markasıyla Türkiye yeme-içme sektöründeki yerini aldı. DPC Grup, Türkiye’deki tüketici yapısı ve tüketim alanlarına uygun şekilde David People Coffee & Food’u üç değişik konseptle Coffee, Coffee & Food ve Bigboss olarak yatırımcılar ve tüketicilerle buluşturdu. David People Coffee & Food ilk şubesi, 2011 yılında Bigboss konseptiyle Ankara Tunalı Hilmi Caddesi’nde açıldı. 2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 40 farklı ilde toplam 58 şubeye ulaştı.

Birçok kişi, her gün kahve tüketiyor. Kimisi güne kahve ile başlarken kimisi ise gün içerisinde bir fincandan fazla kahve içiyor. 3. Nesil kahve çeşitlerinin arttığı ve tüketiminin hızla yükseldiği son dönemlerde, kahve hakkında birçok bilgi paylaşılıyor.

“Kendini Şımart” mottosuna sahip David People Coffee & Food, Kolombiya, Brezilya, Kosta Rika, Etiyopya, Kenya ve benzeri yörelerden özenle seçilen kahve çekirdeklerini kendi öğütüyor. Ayrıca David People Coffee & Food şubelerinde 3. Nesil kahve çeşitlerini kahve severler ile buluşturuyor.

David People Coffee & Food Genel Müdürü Kerim Mamak kahve ile ilgili bilinmeyenleri aktardı.

1- Kahve aslında çekirdek değildir.

Hepimizin kahve çekirdeği olarak bildiğimiz kahvenin teknik olarak çekirdek olmadığını biliyor muydunuz? Peki, neden kahve çekirdeği olarak adlandırılmaktadır? Bunun nedeni görünüş olarak çekirdeğe benzemeleridir. Gerçek şu ki kahve çekirdeği olarak adlandırdığımız şeyler aslında Rubiaceae ailesine ait olan kahve bitkisinin tohumlarıdır.

2- Espresso farklı bir kahve çekirdeği türü değildir.

Pek çok kişi yanlış bir şekilde espressonun, espresso kahvesi yapmak için kullanılan farklı bir tür kahve çekirdeği olduğunu düşünüyor. Oysa, espresso sadece kahve yapmak için kullanılan bir yöntemdir ve herhangi bir kahve çekirdeğini kullanarak espresso kahve yapabilirsiniz.

3- Kafeinsiz kahvelerde de az miktarda kafein bulunuyor.

Pek çok insan dekafeine (kafeinsiz) kahve içtiğinde kafein tüketmediklerine inanıyor. Oysa, kafeinsiz kahvenin kafein içeriğinin büyük bir kısmı kaldırılmıştır ancak tamamı değil. Bir kahvenin kafeinsiz sayılabilmesi için kafein içeriğinin %3’ünü bulundurması yeterli. Bu nedenle bir bardak kafeinsiz kahve bile çok az bir miktarda kafein içerir.

4- En iyi kahve dokusunu tam yağlı süt oluşturur.

Düşük yağlı veya kaymağı alınmış sütün, kahveyi mükemmel bir doku ile demlemek için kullanılması gerektiği düşünülüyor. Kremsi ve lezzetli görünen bir fincan kahve yapmak için daima tam yağlı süt kullanmalısınız. Birçok kişi yağsız sütten yapılan kahve tüketiyor çünkü tam yağlı süt ile karşılaştırıldığında köpük oluşturmak daha kolaydır. Eğer aradığınız yoğun ve lezzetli görünen kaliteli bir kahve ise tam yağlı süt tercih etmelisiniz.

5- Kahve ile alınan az miktardaki kafein su kaybına yol açmıyor.

Kahve vücudun susuz kalmasına sebep oluyor efsanesi, kahvedeki kafeinin hafif bir diüretik (idrar söktürücü) olmasından kaynaklanıyor. İdrar söktürücü özellikteki maddeler, alınan sıvı miktarını aşan idrar üretimini veya sıvı kaybını teşvik ediyor. Bununla birlikte, araştırmalar kafeinin az miktarda tüketildiğinde vücutta su kaybına yol açmadığını kanıtladı.

6- Günde bir fincan kahve, birçok hastalığa yakalanma riskinizi azaltırken konsantrasyonunu geliştirmenize yardımcı oluyor.

Kahvenin içerisindeki nispeten yüksek kafein içeriği sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilirken, bir fincan kahvenin içinde sağlığınıza pek çok fayda sağlayabilecek başka bileşikler de bulunuyor. Günlük kahvenizi içtiğiniz zaman Parkinson Hastalığı, karaciğer sirozu, şeker hastalığı ve hatta kolon kanserine yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. Dahası, kahvenin içerisindeki antioksidanlar hücre hasarıyla savaşmakta ve kalp rahatsızlığı riskini azaltıyor. Kahve konsantrasyonunuzu da geliştirmeye ve günlük işlerinizi hatırlamanıza yardımcı oluyor.

7- Hamile kadınlar, günde 1 fincan kahve içebilir.

Daha önceden kahvedeki kafeinin gebe kadınların sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği, düşüklere ve düşük doğum ağırlığına neden olabileceği belirtiliyordu. Son dönem araştırmalar, günde sadece bir fincan kahve içmenin, hamile ve emziren kadınlar için güvenli olduğunu söylüyor. Ancak bir fincandan fazlasının zararlı olabileceğini unutmayın!

8- Kahve uykusuzluğa neden olmuyor.

Kahvenin uykusuzluğa yol açabileceğine inanılıyor. Ancak, kafeinin vücudunuzdan atılması çok kısa sürmektedir. Araştırmalar sonucunda kafein içeriğinin yarısından fazlasının kahve tüketiminden 5 saat sonra vücuttan atıldığı gösterilmiştir. Bu nedenle günde 2-3 fincan kahve içmek, uyku alışkanlıklarınızda herhangi bir sorun yaratmaz tabii ki uyumaya gitmeden önce içmediğiniz sürece!

David People Coffee & Food Hakkında:

2011 yılının başında “Kendini Şımart” mottosuyla yola çıkan DPC Grup, David People Coffee & Food markasıyla Türkiye yeme-içme sektöründeki yerini aldı. DPC Grup, Türkiye’deki tüketici yapısı ve tüketim alanlarına uygun şekilde David People Coffee & Food’u üç değişik konseptle Coffee, Coffee & Food ve Bigboss olarak yatırımcılar ve tüketicilerle buluşturdu.

David People Coffee & Food ilk şubesi, 2011 yılında Bigboss konseptiyle Ankara Tunalı Hilmi Caddesi’nde açıldı. 2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 40 farklı ilde toplam 58 şubeye ulaştı.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2n06aDZ
via IFTTT

KAHVENİN 8 BİLİNMEYENİ


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2n06aDZ

OGU’DA SORUN BİTİYOR Ordu-Giresun Uluslararası (OGU) Havalimanı’nda cihaz eksikliği nedeniyle sisli ve yağmurlu havalarda sefer iptallerine neden olan D-VOR, yaklaşık 1 ay içerisinde devreye girecek. D-VOR CİHAZI ALINDI Alet uçuşunda yaygın olarak kullanılan bir radyo seyrüsefer yardımcısı olan VHF Omni-directional Radio Range (D-VOR) cihazının Ordu-Giresun Uluslararası Havalimanı’na alındığı bildirildi. Hava aracının yer istasyonuna göre hangi manyetik radyal üzerinde olduğunu gösteren cihazın olmaması nedeniyle yaşanılan sefer iptallerinin önüne, takılacak olan cihaz sayesinde geçilecek. PLATFORMU KURULUYOR Konum belirleme, istasyona doğru ve istasyondan radyal takip etme (tracking), bekleme paterni muhafaza etme ve alet inişi gibi amaçlarla alet uçuşunda yaygın olarak kullanılan bir seyrüsefer yardımcısı olan VOr cihazının platformunun kurulmaya başladığı öğrenildi. Cihazın platformun kurulmasının ardından takılacağı belirtilirken, cihazın bir ay içerisinde devreye gireceği açıklandı. Kaynak:orduolay.com  

Ordu-Giresun Uluslararası (OGU) Havalimanı’nda cihaz eksikliği nedeniyle sisli ve yağmurlu havalarda sefer iptallerine neden olan D-VOR, yaklaşık 1 ay içerisinde devreye girecek.

D-VOR CİHAZI ALINDI

Alet uçuşunda yaygın olarak kullanılan bir radyo seyrüsefer yardımcısı olan VHF Omni-directional Radio Range (D-VOR) cihazının Ordu-Giresun Uluslararası Havalimanı’na alındığı bildirildi. Hava aracının yer istasyonuna göre hangi manyetik radyal üzerinde olduğunu gösteren cihazın olmaması nedeniyle yaşanılan sefer iptallerinin önüne, takılacak olan cihaz sayesinde geçilecek.

PLATFORMU KURULUYOR

Konum belirleme, istasyona doğru ve istasyondan radyal takip etme (tracking), bekleme paterni muhafaza etme ve alet inişi gibi amaçlarla alet uçuşunda yaygın olarak kullanılan bir seyrüsefer yardımcısı olan VOr cihazının platformunun kurulmaya başladığı öğrenildi. Cihazın platformun kurulmasının ardından takılacağı belirtilirken, cihazın bir ay içerisinde devreye gireceği açıklandı.

Kaynak:orduolay.com

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lT5wrZ
via IFTTT