2 Ocak 2018 Salı

Grip Olan Anne Adaylarına İpuçları Havaların soğumasıyla birlikte en yaygın görülen hastalıklardan biri olan grip gebeleri de tehdit ediyor. Oldukça kolay hastalanan gebeler ilaç kullanamasalar da çaresiz değiller. İşte gebeleri gripten kurtaracak ipuçları… Kış aylarının kaçınılmaz hastalığı grip… Bir anda insanın tüm enerjisini alan, günlerce süründüren gribe bir de hamileler yakalandığında atlatılması çok daha güç, anne adaylarının hayatı çok daha zor bir hale geliyor. Gebelikte bağışıklık sisteminin baskılanması gebeleri grip ve diğer enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakıyor. Grip olan anne adaylarının kendilerini gerçekten kötü hissettiklerine dikkat çeken, Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ şöyle devam ediyor: “Ayrıca gebelerin gribin belirtilerini hafifletmek için öksürük şurubu, antihistaminik ve diğer semptomatik ilaçları kullanamadığını düşünürsek durumun gebeler için ne kadar zorlaştığını tahmin edebiliriz. Ama şunu da unutmamak lazım; grip tedavisinde kullanılan bu ilaçların çoğu semptomatiktir, yani gribi tedavi etmez, belirtilerini yok eder. Dolayısıyla, bize rahatsızlığı veren bu virüsü zaten yok etmedikleri için, bu ilaçları kullanmayarak çok da bir şey kaybetmediğimizi söyleyebiliriz. Unutmayınız ki; Grip viral (virüsler yoluyla bulaşabilen) bir hastalıktır ve viral hastalıklarda antibiyotikler kullanılmaz. Gereksiz antibiyotik alımından da kaçınılmalıdır.” Peki bu hastalığa gebe iken yakalanıldığında ne yapılmalı? Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ gebelere yardımcı olacak ipuçlarını sıralıyor: *Bol sıvı tüketin: Su, limonlu çay, meyve suyu ve sıcak çorba ideal seçimlerdir. Bol sıvı tüketmek burun akıntısı, mukus salgılarını ve halsizliği azaltacak, iyileşme sürecini hızlandıracak ve öksürüğün azalmasını sağlayacaktır. *Bol bol dinlenin: Hastalık bedeninizi zorlayacaktır. İdeal bir ortamda zaten yorgun olan bedeninizi dinlendirin ve efor gerektiren tüm işleri bir kenara bırakın. *Oda sıcaklığını ve nem derecesini ayarlayın: Dinlendiğiniz oda normal sıcaklıkta olmalı ve havası çok kuru olmamalı. Hafif nemli bir oda havası öksürüğe, burun ve boğaz akıntılarına daha iyi gelecektir. Bunun için oda nemini ayarlayabilen ve buhar vererek nemi belli seviyede tutabilen cihazlar kullanılabilir. *Boğazınızı rahatlatın: Ilık tuzlu suyla günde birkaç kez gargara yapmak ya da ballı ılık limon suyu içmek boğazınızı rahatlatacaktır. Öksürüğe de iyi gelecektir. *Tuzlu burun damlası kullanın: Burun akıntısına çare olsun diye tuzlu su içeren burun damlalarını kullanın. Bu burun damlalarını reçetesiz satın alabilirsiniz. Etkili ve güvenlidir, tahriş etmez. *Ateş ve yaygın vücut ağrıları için ağrı kesici ateş düşürücü: Parasetamol içeren ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları hekiminize danışarak, gebelikte güvenle kullanabilirsiniz. Gebelikte Grip Aşısı Mı Burun Spreyi Mi Güvenli Mi? Gebelikte grip aşısı olmanın da güvenli bir yöntem olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ “Eğer yumurta alerjiniz yoksa daha önce bir grip aşısına şiddetli reaksiyon vermediyseniz ve gebeliğiniz grip sezonuna (kasım-nisan) denk geliyorsa grip aşısı olmanızı tavsiye ediyoruz” diyor. Gebelik, kalp ve akciğerlere fazladan yük getirdiği gibi bağışıklık sistemini de etkiliyor. Bu durum gebelerin gribe yakalanma riskini artırmakla kalmıyor aynı zamanda solunum yetmezliği ve zatürre gibi gribe bağlı komplikasyonlara da neden olabiliyor. Mevsimsel bir grip aşısının bu sorunların ortaya çıkmasını engelleyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Karadağ, grip aşısı olmaya karar veren gebelerin burun yoluyla alınan sprey aşı yerine iğne şeklindeki aşıyı talep etmelerini tavsiye ediyor. Yrd. Doç. Dr. Karadağ “Grip aşısı etkisiz hale getirilmiş bir virüsten yapıldığı için gebeliğin hangi döneminde olursanız olun bebeğiniz ve sizin için bir risk teşkil etmez. Oysa burun spreyi canlı virüsten elde edildiği için gebelikte pek uygun değildir” diyor.

Havaların soğumasıyla birlikte en yaygın görülen hastalıklardan biri olan grip gebeleri de tehdit ediyor. Oldukça kolay hastalanan gebeler ilaç kullanamasalar da çaresiz değiller. İşte gebeleri gripten kurtaracak ipuçları…

Kış aylarının kaçınılmaz hastalığı grip… Bir anda insanın tüm enerjisini alan, günlerce süründüren gribe bir de hamileler yakalandığında atlatılması çok daha güç, anne adaylarının hayatı çok daha zor bir hale geliyor. Gebelikte bağışıklık sisteminin baskılanması gebeleri grip ve diğer enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakıyor. Grip olan anne adaylarının kendilerini gerçekten kötü hissettiklerine dikkat çeken, Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ şöyle devam ediyor:

“Ayrıca gebelerin gribin belirtilerini hafifletmek için öksürük şurubu, antihistaminik ve diğer semptomatik ilaçları kullanamadığını düşünürsek durumun gebeler için ne kadar zorlaştığını tahmin edebiliriz. Ama şunu da unutmamak lazım; grip tedavisinde kullanılan bu ilaçların çoğu semptomatiktir, yani gribi tedavi etmez, belirtilerini yok eder. Dolayısıyla, bize rahatsızlığı veren bu virüsü zaten yok etmedikleri için, bu ilaçları kullanmayarak çok da bir şey kaybetmediğimizi söyleyebiliriz. Unutmayınız ki; Grip viral (virüsler yoluyla bulaşabilenbir hastalıktır ve viral hastalıklarda antibiyotikler kullanılmaz. Gereksiz antibiyotik alımından da kaçınılmalıdır.”

Peki bu hastalığa gebe iken yakalanıldığında ne yapılmalı? Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ gebelere yardımcı olacak ipuçlarını sıralıyor:

*Bol sıvı tüketin: Su, limonlu çay, meyve suyu ve sıcak çorba ideal seçimlerdir. Bol sıvı tüketmek burun akıntısı, mukus salgılarını ve halsizliği azaltacak, iyileşme sürecini hızlandıracak ve öksürüğün azalmasını sağlayacaktır.

*Bol bol dinlenin: Hastalık bedeninizi zorlayacaktır. İdeal bir ortamda zaten yorgun olan bedeninizi dinlendirin ve efor gerektiren tüm işleri bir kenara bırakın.

*Oda sıcaklığını ve nem derecesini ayarlayın: Dinlendiğiniz oda normal sıcaklıkta olmalı ve havası çok kuru olmamalı. Hafif nemli bir oda havası öksürüğe, burun ve boğaz akıntılarına daha iyi gelecektir. Bunun için oda nemini ayarlayabilen ve buhar vererek nemi belli seviyede tutabilen cihazlar kullanılabilir.

*Boğazınızı rahatlatın: Ilık tuzlu suyla günde birkaç kez gargara yapmak ya da ballı ılık limon suyu içmek boğazınızı rahatlatacaktır. Öksürüğe de iyi gelecektir.

*Tuzlu burun damlası kullanın: Burun akıntısına çare olsun diye tuzlu su içeren burun damlalarını kullanın. Bu burun damlalarını reçetesiz satın alabilirsiniz. Etkili ve güvenlidir, tahriş etmez.

*Ateş ve yaygın vücut ağrıları için ağrı kesici ateş düşürücü: Parasetamol içeren ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları hekiminize danışarak, gebelikte güvenle kullanabilirsiniz.

Gebelikte Grip Aşısı Mı Burun Spreyi Mi Güvenli Mi?

Gebelikte grip aşısı olmanın da güvenli bir yöntem olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Cihan Karadağ “Eğer yumurta alerjiniz yoksa daha önce bir grip aşısına şiddetli reaksiyon vermediyseniz ve gebeliğiniz grip sezonuna (kasım-nisan) denk geliyorsa grip aşısı olmanızı tavsiye ediyoruz” diyor. Gebelik, kalp ve akciğerlere fazladan yük getirdiği gibi bağışıklık sistemini de etkiliyor. Bu durum gebelerin gribe yakalanma riskini artırmakla kalmıyor aynı zamanda solunum yetmezliği ve zatürre gibi gribe bağlı komplikasyonlara da neden olabiliyor. Mevsimsel bir grip aşısının bu sorunların ortaya çıkmasını engelleyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Karadağ, grip aşısı olmaya karar veren gebelerin burun yoluyla alınan sprey aşı yerine iğne şeklindeki aşıyı talep etmelerini tavsiye ediyor. Yrd. Doç. Dr. Karadağ “Grip aşısı etkisiz hale getirilmiş bir virüsten yapıldığı için gebeliğin hangi döneminde olursanız olun bebeğiniz ve sizin için bir risk teşkil etmez. Oysa burun spreyi canlı virüsten elde edildiği için gebelikte pek uygun değildir” diyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2DRmr2J
via IFTTT

Grip Olan Anne Adaylarına İpuçları


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2DRmr2J

Sayılarla Çin ile Batı Avrupa arasındaki havacılık gelişimi


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lGVSG8

Sayılarla Çin ile Batı Avrupa arasındaki havacılık gelişimi Çin’in havacılık piyasası inanılmaz bir hızla büyüyor; ama bunun ne kadarı Batı Avrupa’dan geliyor? Routesonline, İngiltere ve Çin arasındaki uçuş kısıtlamalarının rahatlatmasının ardından Batı Avrupa ile Asya süpergücü arasındaki trafik artışını inceliyor. Hangi ülkeler en yüksek oranda kapasite arttırıyor ve dünyanın geri kalanı ile karşılaştırıldığında durum nasıl ? Hangi havayolu şirketleri en fazla kapasite artışında bulunuyor? Ekonomik bir süper güç olarak büyümesiyle birlikte Çin’in turizmde yaşadığı patlama, son beş yıl içinde havayolu kapasitesinde büyük artışlara neden oldu. Çin ve dünyanın geri kalanı arasında toplam koltuk sayısı, son beş yılda şaşırtıcı bir şekilde 29,8 milyona ulaştı ve bunun 4,4 milyonu 2016 ile 2017 yılları arasında oldu. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu büyümenin büyük bir kısmı Çin ve yakın komşuları arasında , özellikle Tayland’a doğru gerçekleşti. Tayland ile Çin arasındaki koltuk sayısı 2013 yılından bu yana 6,8 milyon arttı ve ülkenin bu  genişlemenin ağırlığı altında ezilip, mücadele edemeyebileceği endişelerine yol açtı. Çin’in en büyük uluslararası pazarları (Hong Kong ve Çin Taipei hariç)   Batı Avrupa Batı Avrupa ve Çin arasındaki kapasitenin artması havayolu şirketleri tarafından yapılan kapasite kısıtlamaları ve uçuş kısıtlamaları ile  daha ihtiyatlı bir ortam sağlanmasına neden oldu. Buna rağmen, Çin ve Batı Avrupa arasında son beş yılda 1.6 milyon yeni koltuk eklendi. Rakam nispeten küçük görünse de, Çin ile tüm dünya arasındaki toplam büyümenin sadece yüzde 5.4’ünü oluşturuyor olsa da, kritik bir bağlamda. 2013’te Çin ile Batı Avrupa arasında 4.7 milyon koltuk vardı, bu dönemde  yüzde 34 artış oldu. 2017 yılında iki destinasyon arasında toplamda 6,3 milyon koltuk var. Almanya 1.5 milyon ile trafiğin en büyük payına sahipken onun hemen ardından Fransa 1.2 milyon koltukla izledi. Bu makalenin ilham kaynağı olan İngiltere ise 2017’de 833,602 koltuk ile üçüncü. Çin’den Batı Avrupa’ya En hızlı kapasite artışı (son beş yıldaki koltuk) Fransa  2013 yılından beri 303.704 koltuk ilavesiyle en hızlı büyüyen market oldu. Batı Avrupa ve Çin arasındaki büyüme (koltuklar)   Çin’den Batı Avrupa’ya taşıyıcı büyümesi (koltuklar) İçerik:www.routesonline.com

Çin’in havacılık piyasası inanılmaz bir hızla büyüyor; ama bunun ne kadarı Batı Avrupa’dan geliyor?

Routesonline, İngiltere ve Çin arasındaki uçuş kısıtlamalarının rahatlatmasının ardından Batı Avrupa ile Asya süpergücü arasındaki trafik artışını inceliyor. Hangi ülkeler en yüksek oranda kapasite arttırıyor ve dünyanın geri kalanı ile karşılaştırıldığında durum nasıl ? Hangi havayolu şirketleri en fazla kapasite artışında bulunuyor?
Ekonomik bir süper güç olarak büyümesiyle birlikte Çin’in turizmde yaşadığı patlama, son beş yıl içinde havayolu kapasitesinde büyük artışlara neden oldu. Çin ve dünyanın geri kalanı arasında toplam koltuk sayısı, son beş yılda şaşırtıcı bir şekilde 29,8 milyona ulaştı ve bunun 4,4 milyonu 2016 ile 2017 yılları arasında oldu.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu büyümenin büyük bir kısmı Çin ve yakın komşuları arasında , özellikle Tayland’a doğru gerçekleşti. Tayland ile Çin arasındaki koltuk sayısı 2013 yılından bu yana 6,8 milyon arttı ve ülkenin bu  genişlemenin ağırlığı altında ezilip, mücadele edemeyebileceği endişelerine yol açtı.
Çin’in en büyük uluslararası pazarları (Hong Kong ve Çin Taipei hariç)


from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2lGVSG8
via IFTTT

Metropolis, Akdeniz’in ticaret merkeziydi Sabancı Vakfı’nın desteklediği Metropolis Antik Kenti 2017 kazı çalışmaları tamamlandı. Kazılarda, Ana Tanrıça Kenti Metropolis’te ilk kez aile mezarına rastlandı. Yine kazılara göre Metropolis, Helenistik dönemde Akdeniz’in ticaret merkeziydi Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve finansal katkıları yanında, Sabancı Vakfı’nın işbirliğiyle sürdürülen Metropolis Antik Kenti 2017 yılı kazı çalışmaları tamamlandı. Bu yıl kazı çalışmalarında kentteki sosyal yaşama ve ölü gömme adetlerine ışık tutan buluntular tespit edilirken, yüzey araştırmalarıyla da Metropolis’in ticari hayatına dair önemli yapılar kayıt altına alındı. Bu zamana kadar hep tek kişilik mezarların bulunduğu Metropolis’te ilk kez Antik dönemin önemli mezar yapılarından biri sayılan ve M.S. 1. yüzyıla tarihlendirilen tonozlu oda mezarlara rastlandı. Mezar odalarında aile, akraba ve dostların ölünün arkasından gerçekleştirdiği bir ritüel olduğuna işaret eden kandil, bronz ayna ve kaşık, cam ve seramik gözyaşı şişesi gibi mezar hediyeleri bulundu. Oda mezarlarda en çok rastlanan obje ise karanlıkta ölünün yolunu aydınlatması amacıyla konulan kandiller oldu. İki yıldır devam eden “Metropolis Çevresindeki Yüzey Araştırmaları” kapsamında şehrin ticari hayatıyla ilgili önemli buluntulara da ulaşıldı. Buna göre; bölgenin asayişi ve ticaret kervanlarının güvenliği, kent çevresindeki düşük rakımlı tepelerde yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan Helenistik kaleler ile sağlanıyordu. Anadolu, Ege adaları, Atina, Karadeniz kıyıları ve İskenderiye başta olmak üzere birçok Akdeniz kentine yapılan şarap ve zeytinyağı ihracatının merkezi konumundaki Metropolis için güvenlik hayati önem taşıyordu. Keşfedilen yapılar Metropolis’in sosyal hayatına ışık tutuyor Metropolis’te ve çevresinde yürütülen çalışmalarla yeni keşiflerin yapıldığını vurgulayan Kazı Başkanı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serdar Aybek, ‘‘Bu yıl kazılarda hem Metropolis halkının sivil yaşamına hem de çevre kentlerle ilişkilerine dair pek çok yeni buluntu ile karşılaştık. Kentte ilk kez gördüğümüz tonozlu oda mezarlar, Metropolis halkının kültürel izleri ve ölü gömme adetleri ile ilgili önemli veriler ortaya koyuyor. Yeni buluntulara göre Metropolis’te aile kavramı M.S. 1. yüzyılda sağlam temellere dayanıyor, toplumda saygı görüyor. Kaleler ise kentin döneminin ticari hayatında üstlendiği kilit noktaya vurgu yapıyor. 27 yıldır tarihin izini sürdüğümüz kazı çalışmalarını yepyeni keşiflerle tamamlamaktan mutluluk duyuyor; önümüzdeki yıllarda sürdüreceğimiz kazı çalışmalarıyla bu keşiflere yenilerini eklemeyi hedefliyoruz’’ dedi. Bu yılki kazı çalışmalarıyla ilgili görüşlerini paylaşan Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, “Sabancı Vakfı olarak, Ana Tanrıça Kenti Metropolis’in kazı çalışmalarına verdiğimiz destekle kültürel mirasımıza sahip çıkmayı, dünya tarihi için önemli bir kenti gün ışığına çıkarmayı hedefliyoruz. Metropolis Antik Kent kazı çalışmalarını heyecanla takip ediyor; zenginliği ve derinliğiyle hayranlık uyandıran bu kentteki yeni buluntuların mutluluğunu paylaşıyoruz. Kente ve kültürel mirasımıza değer katan çalışmanın her yeni yılda bu denli önemli gelişmelerle ilerlemesinin arkasında başarılı bir ekip var. Vakfımız adına Doç. Dr. Serdar Aybek ve ekibine teşekkür ediyorum. Metropolis’in geleceğe taşınmasında pay sahibi olmaktan büyük mutluluk duyuyor, herkesi bu kentin güzelliklerini görmeye davet ediyorum” dedi. Stoa Duvarı restorasyon çalışmaları tamamlandı 2017 yılında kazı çalışmaları ile eşzamanlı olarak milattan önce ikinci yüzyılda inşa edilen 2 bin 200 yıllık Stoa’nın da restorasyon çalışmaları tamamlandı. Helenistik Stoa’nın arka duvarının bir bölümü orijinaline birebir uygun bloklarla ve yöntemlerle yeniden ayağa kaldırıldı. Metropolis Antik Kenti Ören Yeri ziyaretçilerini bekliyor ‘Ören yeri’ statüsü kazanan Metropolis, iki yıldır yerli ve yabancı binlerce ziyaretçisini ağırlıyor. Bu zamana kadar devam eden çalışmalarla 11 binin üzerinde tarihi eser gün yüzüne çıkartıldı. Gelecek sezonda da kazı çalışmaları devam edecek Metropolis’in yeni buluntulara ev sahipliği yapması bekleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi adına yürütülen proje, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önemli katkıları yanında, Sabancı Vakfı, Torbalı Belediyesi ve TTK (Türk Tarih Kurumu) tarafından destekleniyor. MESEDER (Metropolis Sevenler Derneği) ile yurt içi ve yurt dışından farklı üniversiteler de Metropolis’in arkeolojik alan çalışmalarına katkı sağlıyor. Metropolis, satışa çıkarılan biletler veya müze kart ile gezilebiliyor.

Sabancı Vakfı’nın desteklediği Metropolis Antik Kenti 2017 kazı çalışmaları tamamlandı. Kazılarda, Ana Tanrıça Kenti Metropolis’te ilk kez aile mezarına rastlandı. Yine kazılara göre Metropolis, Helenistik dönemde Akdeniz’in ticaret merkeziydi

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve finansal katkıları yanında, Sabancı Vakfı’nın işbirliğiyle sürdürülen Metropolis Antik Kenti 2017 yılı kazı çalışmaları tamamlandı. Bu yıl kazı çalışmalarında kentteki sosyal yaşama ve ölü gömme adetlerine ışık tutan buluntular tespit edilirken, yüzey araştırmalarıyla da Metropolis’in ticari hayatına dair önemli yapılar kayıt altına alındı.

Bu zamana kadar hep tek kişilik mezarların bulunduğu Metropolis’te ilk kez Antik dönemin önemli mezar yapılarından biri sayılan ve M.S. 1. yüzyıla tarihlendirilen tonozlu oda mezarlara rastlandı. Mezar odalarında aile, akraba ve dostların ölünün arkasından gerçekleştirdiği bir ritüel olduğuna işaret eden kandil, bronz ayna ve kaşık, cam ve seramik gözyaşı şişesi gibi mezar hediyeleri bulundu. Oda mezarlarda en çok rastlanan obje ise karanlıkta ölünün yolunu aydınlatması amacıyla konulan kandiller oldu.

İki yıldır devam eden “Metropolis Çevresindeki Yüzey Araştırmaları” kapsamında şehrin ticari hayatıyla ilgili önemli buluntulara da ulaşıldı. Buna göre; bölgenin asayişi ve ticaret kervanlarının güvenliği, kent çevresindeki düşük rakımlı tepelerde yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan Helenistik kaleler ile sağlanıyordu. Anadolu, Ege adaları, Atina, Karadeniz kıyıları ve İskenderiye başta olmak üzere birçok Akdeniz kentine yapılan şarap ve zeytinyağı ihracatının merkezi konumundaki Metropolis için güvenlik hayati önem taşıyordu.

Keşfedilen yapılar Metropolis’in sosyal hayatına ışık tutuyor

Metropolis’te ve çevresinde yürütülen çalışmalarla yeni keşiflerin yapıldığını vurgulayan Kazı Başkanı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serdar Aybek, ‘‘Bu yıl kazılarda hem Metropolis halkının sivil yaşamına hem de çevre kentlerle ilişkilerine dair pek çok yeni buluntu ile karşılaştık. Kentte ilk kez gördüğümüz tonozlu oda mezarlar, Metropolis halkının kültürel izleri ve ölü gömme adetleri ile ilgili önemli veriler ortaya koyuyor. Yeni buluntulara göre Metropolis’te aile kavramı M.S. 1. yüzyılda sağlam temellere dayanıyor, toplumda saygı görüyor. Kaleler ise kentin döneminin ticari hayatında üstlendiği kilit noktaya vurgu yapıyor. 27 yıldır tarihin izini sürdüğümüz kazı çalışmalarını yepyeni keşiflerle tamamlamaktan mutluluk duyuyor; önümüzdeki yıllarda sürdüreceğimiz kazı çalışmalarıyla bu keşiflere yenilerini eklemeyi hedefliyoruz’’ dedi.

Bu yılki kazı çalışmalarıyla ilgili görüşlerini paylaşan Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, Sabancı Vakfı olarak, Ana Tanrıça Kenti Metropolis’in kazı çalışmalarına verdiğimiz destekle kültürel mirasımıza sahip çıkmayı, dünya tarihi için önemli bir kenti gün ışığına çıkarmayı hedefliyoruz. Metropolis Antik Kent kazı çalışmalarını heyecanla takip ediyor; zenginliği ve derinliğiyle hayranlık uyandıran bu kentteki yeni buluntuların mutluluğunu paylaşıyoruz. Kente ve kültürel mirasımıza değer katan çalışmanın her yeni yılda bu denli önemli gelişmelerle ilerlemesinin arkasında başarılı bir ekip var. Vakfımız adına Doç. Dr. Serdar Aybek ve ekibine teşekkür ediyorum. Metropolis’in geleceğe taşınmasında pay sahibi olmaktan büyük mutluluk duyuyor, herkesi bu kentin güzelliklerini görmeye davet ediyorum” dedi.

Stoa Duvarı restorasyon çalışmaları tamamlandı

2017 yılında kazı çalışmaları ile eşzamanlı olarak milattan önce ikinci yüzyılda inşa edilen 2 bin 200 yıllık Stoa’nın da restorasyon çalışmaları tamamlandı. Helenistik Stoa’nın arka duvarının bir bölümü orijinaline birebir uygun bloklarla ve yöntemlerle yeniden ayağa kaldırıldı.

Metropolis Antik Kenti Ören Yeri ziyaretçilerini bekliyor

‘Ören yeri’ statüsü kazanan Metropolis, iki yıldır yerli ve yabancı binlerce ziyaretçisini ağırlıyor. Bu zamana kadar devam eden çalışmalarla 11 binin üzerinde tarihi eser gün yüzüne çıkartıldı. Gelecek sezonda da kazı çalışmaları devam edecek Metropolis’in yeni buluntulara ev sahipliği yapması bekleniyor.

Kültür ve Turizm BakanlığıKültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi adına yürütülen proje, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önemli katkıları yanında, Sabancı VakfıTorbalı Belediyesi ve TTK (Türk Tarih Kurumu) tarafından destekleniyor. MESEDER (Metropolis Sevenler Derneği) ile yurt içi ve yurt dışından farklı üniversiteler de Metropolis’in arkeolojik alan çalışmalarına katkı sağlıyor. Metropolis, satışa çıkarılan biletler veya müze kart ile gezilebiliyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2CbrEly
via IFTTT

Metropolis, Akdeniz’in ticaret merkeziydi


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2CbrEly