GIDA VE SOĞUK ZİNCİR LOJİSTİĞİ İÇİN EĞİTİME YATIRIM ŞART
Gıda lojistiği, gıda maddelerinin paketleme, depolanma ve taşınma sırasında yapısına uygun nem ve sıcaklıkta tüm süreçleri tamamlamasıdır. Yiyecek ve içecek maddelerinin taşınması, elleçlenmesi, depolanması ile ilgili çözümler üreten gıda lojistiği; gıdaların belli raf ömürleri olmasını dikkate alan ve çevre koşullarına bağlı kalarak kimi zaman iklimlendirme gerektiren ve sağlık konusunun getirdiği hijyen gibi kısıtlara uyarak uygulanan özel bir lojistik alanıdır.
Gıda ürünlerinin muhafazası yapılırken belirli standartların olması, gıdaların raf ömürlerinin ve kullanım sürelerinin kısıtlı olması, gıdaların birbirleri ve ortamla etkileşim hâlinde olmasından kaynaklanan risklerinin bulunması dikkat edilmesi gereken hususlardır. Gıda maddesinin başka ürünlerle aynı bölümlerde depolanması durumunda ise ürünle o ürünün etrafını çevreleyen diğer ürünlerin birbirini etkileyebilecek olması da önem arz eder.
Üretim teknolojileri ve saklama tekniklerinin gelişmesiyle beraber dondurulmuş gıda üretimi ve tüketimi sürekli artmaktadır. Dondurulmuş gıdaların bozulmaya uğramadan tazeliğini ve besin değerini kaybetmemesi için, üretimden tüketime kadar geçen süreçte ısı değerlerinin korunması zorunludur. Tüm süreç boyunca ısı değerlerini koruma altına alan ve koruyan sisteme “Soğuk Zincir” denilmektedir.
Soğuk zincir, gıda üretim ve lojistik hizmeti sağlayan firmaların en dikkat etmesi gereken hususlardan birisidir. Soğuk zincirin temelini oluşturan soğutarak ya da dondurarak muhafaza ve taşıma süreçlerinde ısının korunması, mikroorganizmaların faaliyetlerini önemli ölçüde yavaşlatacaktır. Bunun sonucu olarak; et, balık, tavuk gibi hayvansal gıdalar ile meyve ve sebzeler uzun süre fizyolojik ve kimyasal değişimlere maruz kalmadan saklanılabilecektir. Gıda firmaları, soğuk zincirin bozulmaması için soğuk ve donuk hava depolarında muhafaza, frigorifik araçlarla da sevkiyatı sağlamaktadırlar.
Ne yazık ki ülkemizde hala yaş sebze ve meyvenin taşınması ve depolanması sürecinde ciddi miktarlarda kayıplar yaşanmaktadır. Son araştırmalar ve raporlar bu kayıpların 20 milyar TL’yi bulduğunu ortaya koymaktadır. Bu kayıpların bir kısmı üretim ve tüketim aşamasında gerçekleşse de kaybın yaklaşık yüzde 10’luk kısmı lojistik süreçlerde meydana geldiği değerlendirilmektedir. Bu kaybın önüne geçmek için soğuk zincir lojistiğinin sağlanması, taşıma yapılacak araçlarda ısı ve nem kontrolünün olabildiğince otomatik olarak ve uzaktan izlenebilir yapılması, araç yükleme ve boşaltma yöntemlerinin belirlenmesi gibi uygulamalarla en aza indirgenebilecektir.
Gıda ve soğuk zincir lojistiğinin ülkemizde gereken standartlara getirilebilmesi için kurallar belirlenmekte, bakanlıklar tarafından düzenlemeler getirilmektedir. Ülkemiz Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı ve Taşımalarında Özel Araçların Kullanımı Antlaşması’na, yani bilinen adıyla ATP Konvansiyonu’na 2012 yılında taraf oldu ve 2014 yılında ATP Konvansiyonu’na ilişkin görev ve faaliyetler Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Genel Müdürlüğü’ne devredildi fakat ATP mevzuatının ülkemiz mevzuatına aktarılması sürecinin yeterli hızda gerçekleşmediğini gözlemliyoruz.
Bu hukuksal düzenlemeler tabii ki sektörün gelişmesi açısından olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Ancak kural ve düzenlemeler tek başına yeterli gelmemektedir. UTİKAD olarak her zaman altını çizdiğimiz üzere gıda ve soğuk zincir lojistiği yapan firmaların çalışanlarının eğitimlerine yatırım yapması ve özel bilgi ve deneyim gerektiren taşımalar konusunda onları bilgilendirmesi gerekmektedir. Ancak bu gereklilikler yerine getirildiğinde gıda ve soğuk zincir lojistiği en az kayıpla tamamlanabilir bir süreç haline gelecektir.
Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Temmuz 2019
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2lDdC8Q
via IFTTT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder