İRAN AMBARGOSU LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİLEYECEK?
Yaptırımları Türk lojistik sektörü açısından incelersek; ortaya iki farklı sonuç çıktığını söylemek mümkün. Öncelikle lojistik sektörünün dış ticaret ile paralel bir ivmeye sahip olduğunu belirtmek gerekiyor. Türkiye ve doğu komşumuz İran arasındaki ticaret hacmi, 2017 yılında 10,7 milyar dolar civarında gerçekleşti. Türkiye, İran’dan büyük çoğunluğu petrol-doğal gaz alımı olmak üzere 7,5 milyar dolar civarında ithalat yaparken, altın, çelik profil, lif levha ve otomotiv yan sanayi ürünleri ağırlıklı olmak üzere 3 milyar dolardan fazla ihracat gerçekleştirdi. 2017-2018 yıllarında iki devlerin üst düzey temsilcileri arasında yapılan görüşmeler ile 30 milyar dolarlık bir ticaret hacminin gerçekleşmesi hedefi kondu.
Ülke ekonomimizin temel taşlarından birinin ihracat ve tabii ki hizmet ihracatı olduğu düşünüldüğünde İran’a uygulanması söz konusu olan yaptırımların çok ciddi sonuçları olacağını söylemek mümkün. Çünkü ülkemizin imalat, tekstil, inşaat, makine, sağlık ve turizm konusunda ciddi yetişmiş insan gücü ve bilgi birikimi var. İran’ın pazarını açma konusunda daha istekli davranması halinde hem ticaret hacmi artar hem de açığımız azalabilir. Bunun tam tersi gerçekleştiğinde yani uluslararası piyasanın İran’a tekrar ambargo uygulaması durumunda elbette başta İran ekonomisi zarar görecektir ama ticaret ortaklarına da zarar verecektir.
Büyük resim İran’a uygulanacak ambargodan zarar görebileceğimizi bize söylüyor. Lojistik sektörü açısından özellikle güneyde atıl kalacak TIR filoları gündeme gelecek. Bunların yanı sıra İran’a uygulanan ambargonun son bulmasının ardından buraya yatırım yapan birçok UTİKAD üyesi olduğunu da biliyoruz. İran sınırları içinde faaliyet gösteren Türk lojistik firmalarının akıbeti de bizi endişelendiriyor.
Ancak tüm bu endişeleri yaşarken duruma farklı bir açıdan yaklaşmak da mümkün tabii ki. Türk lojistik sektörü olarak en büyük hedefimiz uluslararası bir hub yani aktarma merkezi olabilmek. Hem devletin hem de özel sektörün tüm çalışmaları bu hedef çerçevesinde gerçekleşiyor. Bu noktada İran belki de en güçlü rakibimiz olarak karşımıza çıkıyor. “Özellikle Çin pazarından Kafkas ülkelerine yapılacak pazarda Türkiye ve İran bu ticaretin tam göbeğinde kalıyor. İran’ın taşımacılık alanındaki imkânlarını düşündüğümüzde Çin’den Azerbaycan’a, Türkmenistan’a İran üzerinden gitmek daha avantajlı kalıyor. Aynı zamanda Bander Abbas Limanı da verimli bir aktarma merkezi olarak Mersin Limanı’yla rekabet halinde bulunuyor. İran’ın oyun dışı kalması Türkiye’nin lojistik sektörü anlamında güçlenmesini bir deyişle tercih edilme oranını arttıracaktır.
Ancak tüm bu olası gelişmelerin karşısında enerji sektöründe yaşanacak dar boğazı da gözden kaçırmamak gerekiyor. Petrol ve doğalgaz ithalatımızın yüzde 17’sini İran’dan sağladığımız düşünüldüğünde ambargonun yarardan çok zarara yol açması söz konusu olabilir.
Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://bit.ly/2Fiak3y
via IFTTT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder