22 Ocak 2020 Çarşamba

SHGM’YE SOR


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/30O4AGz

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane Perapost tarafından “Yılın CEO’su” seçildi Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane, Perapost tarafından her sene gerçekleştirilen anketin bu seneki sonuçlarına göre “Yılın CEO’su” seçildi. Pegasus’un dijital dönüşümüne ettiği öncülük, misafiri merkeze koyan hizmet yaklaşımı, verimlilik odaklı yönetim biçimi, sivil toplum kuruluşlarında bugüne kadar aldığı ve devam ettiği görevler ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki aktif çalışmaları sebebiyle bu unvana layık görülen Mehmet T. Nane, plaketini Perapost Kurucu Ortağı ve Reklam Grup Direktörü Elçin Gocay’ın elinden aldı. Ödülle ilgili açıklama yapan Mehmet T. Nane, “Perapost tarafından ‘Yılın CEO’su olarak seçilmek ve çalışmalarımızın takdir edildiğini görmek benim için büyük bir gurur… Ekip ruhunun gücüne yürekten inanan bir profesyonel olarak, bu başarının arkasında kocaman, güçlü bir ekip olduğunu mutlulukla söylemek istiyorum. Pegasus’taki her bir çalışma arkadaşıma bana inandıkları ve büyüme hikayemize kattıkları için teşekkür ediyorum” dedi.

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane, Perapost tarafından her sene gerçekleştirilen anketin bu seneki sonuçlarına göre “Yılın CEO’su” seçildi.

Pegasus’un dijital dönüşümüne ettiği öncülük, misafiri merkeze koyan hizmet yaklaşımı, verimlilik odaklı yönetim biçimi, sivil toplum kuruluşlarında bugüne kadar aldığı ve devam ettiği görevler ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki aktif çalışmaları sebebiyle bu unvana layık görülen Mehmet T. Nane, plaketini Perapost Kurucu Ortağı ve Reklam Grup Direktörü Elçin Gocay’ın elinden aldı.

Ödülle ilgili açıklama yapan Mehmet T. Nane, “Perapost tarafından ‘Yılın CEO’su olarak seçilmek ve çalışmalarımızın takdir edildiğini görmek benim için büyük bir gurur… Ekip ruhunun gücüne yürekten inanan bir profesyonel olarak, bu başarının arkasında kocaman, güçlü bir ekip olduğunu mutlulukla söylemek istiyorum. Pegasus’taki her bir çalışma arkadaşıma bana inandıkları ve büyüme hikayemize kattıkları için teşekkür ediyorum” dedi.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2NPBOAe
via IFTTT

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane Perapost tarafından “Yılın CEO’su” seçildi


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2NPBOAe

21 Ocak 2020 Salı

ABDİ İBRAHİM OTSUKA ‘GÖRMEZDEN GELMEYELİM’ SERGİSİ İSTANBUL SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI’NDA YÜZBİNLERLE BULUŞUYOR ‘Görmezden Gelmeyelim’ Sergisi 8 Şubat Tarihine Kadar Ziyaret Edilebilecek ‘GÖRMEZDEN GELMEYELİM’ SERGİSİ İSTANBUL SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI’NDA YÜZBİNLERLE BULUŞUYOR Türkiye’de alanında bir ilk olan ve şizofreni konusunda toplumsal bilinç oluşturmayı hedefleyen ‘Görmezden Gelmeyelim – Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni’ sergisinin bu yılki durağı İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (İSG) oldu. Beşinci yılında 2,5 milyon izleyiciye ulaşan sergi, etkileyici görsel ve canlandırmalarıyla yurtiçinden ve yurtdışından yüzbinlerce yolcuyu buluşturan İSG’de ziyarete açıldı. Abdi İbrahim Otsuka’nın, şizofreni hasta ve hasta yakınlarının sesi olmak, toplumda farkındalık yaratarak ön yargılarla ve damgalamayla mücadele etmek amacıyla hazırladığı ‘Görmezden Gelmeyelim’ sergisi 21 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında İSG’nin iç hatlar giden yolcu katında görülebilecek. Abdi İbrahim Otsuka veŞizofreni Dernekleri Federasyonu işbirliğiyle hayata geçirilen “Görmezden Gelmeyelim – Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni” sergisi bu yıl, Türkiye’nin en büyük ikinci, Avrupa’nın ise en büyük 12. havalimanı olan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın (İSG) iç hatlar giden yolcu katında katında ziyaretçilerle buluşuyor. Geçmişten günümüze, tarih boyunca şizofreni hastalarının yaşantılarına ayna tutan, hastalığın tanı ve tedavisinde kullanılan yöntemleri, bilimin ve toplumların konuya yaklaşımlarını evrimler halinde gösteren, ilginç görsel ve canlandırmalarıyla son derece etkileyici bir anlatıma sahip olan sergi, 21 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında görülebilir. “Empati Kabini” ve “Dönen Yatak” gibi deneyim alanlarıyla, görsel ve işitsel olarak bir şizofreni hastasının duyu ve deneyim dünyasını anlama fırsatı sunan sergi, Türkiye’de yaklaşık 600 bin, dünyada ise 51 milyon kişinin yaşadığı şizofreni hastalığıyla ilgili çarpıcı bir atmosfer yaratarak, ziyaretçilerini farkındalığa davet ediyor. Sergi, 5 yıldır Türkiye’nin pek çok noktasında izleyiciyle buluştu ve bugüne kadar 2,5 milyon kişi tarafından gezildi. Serginin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene, Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Kurumsal İletişim Müdürü Canan Soysal ve Görmezden Gelmeyelim sergisi küratörü Çağlar Gözüaçık’ın yanı sıra havalimanı yolcuları da katıldı. Görmezden Gelmeyelim sergisi ile Türkiye’de benzeri olmayan bir farkındalık çalışmasına imza attıklarına işaret eden Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, “Türkiye ilaç sektöründeki ilk ve tek Japon ortaklığı olan Abdi İbrahim Otsuka, ürünleriyle hayatları iyileştirmeye devam ederken, güçlü farkındalık çalışmaları ve toplum araştırmalarıyla da bu alanda ülkemizde ilklere imza atıyor. Şizofreni, bipolar bozukluk, majör depresyon, otizm gibi psikiyatri alanında güçlü ürünlerimizle hastaların hayatını iyileştirecek çözümler üretmeye devam ederken, bir yandan da toplum sağlığına katkı sağlayacak etkili farkındalık çalışmaları yürütmeyi ödevimiz olarak görüyoruz. Özellikle damgalamanın, yani toplumdaki ön yargıların, şizofreni hastalığının verdiği zarardan çok daha büyük hasarlar bıraktığını, hastalığın iyileşmesinin önündeki en büyük engel olduğunu biliyoruz. Bu nedenle şizofreni konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla 2015 yılında Görmezden Gelmeyelim projemizi başlattık. ‘Görmezden Gelmeyelim -Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni’ sergimizi bugüne kadar İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli’ye taşıdık ve 2,5 milyondan fazla insana ulaşmayı başardık. İlk günden itibaren büyük ilgi gören bu sergi, pek çok önemli ödülün sahibi oldu. Bu sene yurt içinden ve yurtdışından milyonlarca yolcuyu buluşturan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı sergimize ev sahipliği yapıyor. Engelsiz havalimanı misyonuyla, bugüne kadar sayısız farkındalık etkinliğine kucak açan ve bize de koşulsuz destek olan başta Sayın Canan Soysal olmak üzere tüm İSG yönetimine çok teşekkür ediyorum. Bu konulardaki hassasiyetleri ve katkıları dolayısıyla kendilerini gönülden kutluyorum. Yerli ve yabancı yolcu trafiğinin böylesine yoğun olduğu bir noktada sergimizi hayata geçirerek çok daha geniş kesimlere ulaşabilmek bizim için çok kıymetli. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın gösterdiği bu duyarlılığın toplumun her kesimine yayılması halinde, şizofreni hastalarına ve bu tip hastalıklarla mücadele eden herkese, toplum olarak, kurumlar ve bireyler olarak çok daha fazla destek olabileceğimize inanıyorum” dedi. “Bu sergi ile toplumsal önyargıları kırmayı amaçlıyoruz” Abdi İbrahim Otsuka olarak toplumsal bilinç yaratma konusunu sahiplendiklerinin altını çizen Elif Elkin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumsal damgalama konusunda var olan algıları değiştirmeye odaklanıyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımıza çok önemli bir halka ekleyerek Şizofreni Dernekleri Federasyonu ile birlikte “Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık Araştırması”nı hayata geçirdik. Araştırma toplumumuzdaki damgalamanın boyutunu çok çarpıcı biçimde ortaya koydu. Maalesef toplumun yüzde 10’u şizofreninin bulaşıcı olduğunu, tedavisinin olmadığını düşünüyor. Yüzde 60’ı şizofreni hastalarının tehlikeli ve saldırgan olabileceği kanısında. Bu hastalıkla mücadele eden birinin, öğretmenlik, bakıcılık, doktorluk gibi sosyal meslekleri yapmaları istenmiyor. Hatta komşumuz, iş arkadaşımız, çalışanımız veya yolculukta yanımızda oturan kişi olmasını bile istemiyoruz. Toplumun yüzde 84’e yakın bir kesim bu konuda çözümün parçası olmaya hala çok uzak. Bu sergi, şizofreninin bulaşıcı olduğunu, hastaların tehlikeli olduğunu düşünenlere tüm bunların yanlış olduğunu anlatmak için var. Sergiyi gezdiğinizde tarih boyunca bu hastaların en çok bu gibi önyargılarla savaştıklarını göstereceksiniz. Araştırmadan elde ettiğimiz sonuçlarla da geliştirerek sergimizi daha geniş kitlelerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi. İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Kurumsal İletişim Müdürü Canan Soysal, “Engelsiz havalimanı misyonumuzla bugüne kadar birçok sosyal sorumluluk çalışmasına imza attık. Aynı zamanda birçok kurumun projesinin havalimanı misafirlerimizle buluşmasını sağlamak üzere kapılarımızı açtık. Görmezden Gelmeyelim sergisine ev sahipliği yaparak, toplumsal damgalamayı önlemeye bizim de bir katkımız olabilirse çok mutlu oluruz. Bireyler ve şirketler olarak bu gibi toplumu ilgilendiren konularda hassasiyetlerimizi birleştirmenin çok daha güçlü bir etki yaratacağı muhakkaktır. Sergide emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum” dedi. Bilgi için: www.sizofreniseruveni.com  

‘Görmezden Gelmeyelim’ Sergisi 8 Şubat Tarihine Kadar Ziyaret Edilebilecek

‘GÖRMEZDEN GELMEYELİM’ SERGİSİ İSTANBUL SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI’NDA YÜZBİNLERLE BULUŞUYOR

Türkiye’de alanında bir ilk olan ve şizofreni konusunda toplumsal bilinç oluşturmayı hedefleyen ‘Görmezden Gelmeyelim – Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni’ sergisinin bu yılki durağı İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (İSG) oldu. Beşinci yılında 2,5 milyon izleyiciye ulaşan sergi, etkileyici görsel ve canlandırmalarıyla yurtiçinden ve yurtdışından yüzbinlerce yolcuyu buluşturan İSG’de ziyarete açıldı.

Abdi İbrahim Otsuka’nın, şizofreni hasta ve hasta yakınlarının sesi olmak, toplumda farkındalık yaratarak ön yargılarla ve damgalamayla mücadele etmek amacıyla hazırladığı ‘Görmezden Gelmeyelim’ sergisi 21 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında İSG’nin iç hatlar giden yolcu katında görülebilecek.

Abdi İbrahim Otsuka veŞizofreni Dernekleri Federasyonu işbirliğiyle hayata geçirilen “Görmezden Gelmeyelim – Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni” sergisi bu yıl, Türkiye’nin en büyük ikinci, Avrupa’nın ise en büyük 12. havalimanı olan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın (İSG) iç hatlar giden yolcu katında katında ziyaretçilerle buluşuyor.

Geçmişten günümüze, tarih boyunca şizofreni hastalarının yaşantılarına ayna tutan, hastalığın tanı ve tedavisinde kullanılan yöntemleri, bilimin ve toplumların konuya yaklaşımlarını evrimler halinde gösteren, ilginç görsel ve canlandırmalarıyla son derece etkileyici bir anlatıma sahip olan sergi, 21 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında görülebilir.

“Empati Kabini” ve “Dönen Yatak” gibi deneyim alanlarıyla, görsel ve işitsel olarak bir şizofreni hastasının duyu ve deneyim dünyasını anlama fırsatı sunan sergi, Türkiye’de yaklaşık 600 bin, dünyada ise 51 milyon kişinin yaşadığı şizofreni hastalığıyla ilgili çarpıcı bir atmosfer yaratarak, ziyaretçilerini farkındalığa davet ediyor. Sergi, 5 yıldır Türkiye’nin pek çok noktasında izleyiciyle buluştu ve bugüne kadar 2,5 milyon kişi tarafından gezildi.

Serginin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene, Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Kurumsal İletişim Müdürü Canan Soysal ve Görmezden Gelmeyelim sergisi küratörü Çağlar Gözüaçık’ın yanı sıra havalimanı yolcuları da katıldı.

Görmezden Gelmeyelim sergisi ile Türkiye’de benzeri olmayan bir farkındalık çalışmasına imza attıklarına işaret eden Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, “Türkiye ilaç sektöründeki ilk ve tek Japon ortaklığı olan Abdi İbrahim Otsuka, ürünleriyle hayatları iyileştirmeye devam ederken, güçlü farkındalık çalışmaları ve toplum araştırmalarıyla da bu alanda ülkemizde ilklere imza atıyor. Şizofreni, bipolar bozukluk, majör depresyon, otizm gibi psikiyatri alanında güçlü ürünlerimizle hastaların hayatını iyileştirecek çözümler üretmeye devam ederken, bir yandan da toplum sağlığına katkı sağlayacak etkili farkındalık çalışmaları yürütmeyi ödevimiz olarak görüyoruz. Özellikle damgalamanın, yani toplumdaki ön yargıların, şizofreni hastalığının verdiği zarardan çok daha büyük hasarlar bıraktığını, hastalığın iyileşmesinin önündeki en büyük engel olduğunu biliyoruz. Bu nedenle şizofreni konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla 2015 yılında Görmezden Gelmeyelim projemizi başlattık. ‘Görmezden Gelmeyelim -Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni’ sergimizi bugüne kadar İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli’ye taşıdık ve 2,5 milyondan fazla insana ulaşmayı başardık. İlk günden itibaren büyük ilgi gören bu sergi, pek çok önemli ödülün sahibi oldu. Bu sene yurt içinden ve yurtdışından milyonlarca yolcuyu buluşturan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı sergimize ev sahipliği yapıyor. Engelsiz havalimanı misyonuyla, bugüne kadar sayısız farkındalık etkinliğine kucak açan ve bize de koşulsuz destek olan başta Sayın Canan Soysal olmak üzere tüm İSG yönetimine çok teşekkür ediyorum. Bu konulardaki hassasiyetleri ve katkıları dolayısıyla kendilerini gönülden kutluyorum. Yerli ve yabancı yolcu trafiğinin böylesine yoğun olduğu bir noktada sergimizi hayata geçirerek çok daha geniş kesimlere ulaşabilmek bizim için çok kıymetli. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın gösterdiği bu duyarlılığın toplumun her kesimine yayılması halinde, şizofreni hastalarına ve bu tip hastalıklarla mücadele eden herkese, toplum olarak, kurumlar ve bireyler olarak çok daha fazla destek olabileceğimize inanıyorum” dedi.

“Bu sergi ile toplumsal önyargıları kırmayı amaçlıyoruz”

Abdi İbrahim Otsuka olarak toplumsal bilinç yaratma konusunu sahiplendiklerinin altını çizen Elif Elkin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumsal damgalama konusunda var olan algıları değiştirmeye odaklanıyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımıza çok önemli bir halka ekleyerek Şizofreni Dernekleri Federasyonu ile birlikte “Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık Araştırması”nı hayata geçirdik. Araştırma toplumumuzdaki damgalamanın boyutunu çok çarpıcı biçimde ortaya koydu. Maalesef toplumun yüzde 10’u şizofreninin bulaşıcı olduğunu, tedavisinin olmadığını düşünüyor. Yüzde 60’ı şizofreni hastalarının tehlikeli ve saldırgan olabileceği kanısında. Bu hastalıkla mücadele eden birinin, öğretmenlik, bakıcılık, doktorluk gibi sosyal meslekleri yapmaları istenmiyor. Hatta komşumuz, iş arkadaşımız, çalışanımız veya yolculukta yanımızda oturan kişi olmasını bile istemiyoruz. Toplumun yüzde 84’e yakın bir kesim bu konuda çözümün parçası olmaya hala çok uzak. Bu sergi, şizofreninin bulaşıcı olduğunu, hastaların tehlikeli olduğunu düşünenlere tüm bunların yanlış olduğunu anlatmak için var. Sergiyi gezdiğinizde tarih boyunca bu hastaların en çok bu gibi önyargılarla savaştıklarını göstereceksiniz. Araştırmadan elde ettiğimiz sonuçlarla da geliştirerek sergimizi daha geniş kitlelerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Kurumsal İletişim Müdürü Canan Soysal, “Engelsiz havalimanı misyonumuzla bugüne kadar birçok sosyal sorumluluk çalışmasına imza attık. Aynı zamanda birçok kurumun projesinin havalimanı misafirlerimizle buluşmasını sağlamak üzere kapılarımızı açtık. Görmezden Gelmeyelim sergisine ev sahipliği yaparak, toplumsal damgalamayı önlemeye bizim de bir katkımız olabilirse çok mutlu oluruz. Bireyler ve şirketler olarak bu gibi toplumu ilgilendiren konularda hassasiyetlerimizi birleştirmenin çok daha güçlü bir etki yaratacağı muhakkaktır. Sergide emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum” dedi.

Bilgi için: www.sizofreniseruveni.com

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2RBRHeK
via IFTTT

CEZAYİR HAVAYOLU KARGO TEMSİLCİSİ KARGO SİSTEM OLDU Kargosistem Taşımacılık İç ve Dış Tic A.Ş. verdiği hizmetleri hep ileriye götürme ve daha iyiye doğru geliştirme anlayışı kapsamında 20.01.2020 tarihi itibari ile temsilcilik yelpazesine Cezayir Hava Yollarını (Air Algerie) eklemiş bulunmaktadır.   Cezayir Hava Yolları (Air Algerie) , özellikle Kuzey ve seçili Sahra altı Afrika destinasyonları ile Paris ve Madrid’i de içine alacak şekilde hizmetlerinize yeni bir soluk ve boyut kazandıracaktır.   Cezayir Hava Yolları (Air Algerie) uçuş programı, servisleri ve fiyatları ile ilgili bilgileri Kargosistem Taşımacılık İç ve Dış Tic A.Ş. kontaklarından edinebilirsiniz.

Kargosistem Taşımacılık İç ve Dış Tic A.Ş. verdiği hizmetleri hep ileriye götürme ve daha iyiye doğru geliştirme anlayışı kapsamında 20.01.2020 tarihi itibari ile temsilcilik yelpazesine Cezayir Hava Yollarını (Air Algerie) eklemiş bulunmaktadır.

 

Cezayir Hava Yolları (Air Algerie) , özellikle Kuzey ve seçili Sahra altı Afrika destinasyonları ile Paris ve Madrid’i de içine alacak şekilde hizmetlerinize yeni bir soluk ve boyut kazandıracaktır.

 

Cezayir Hava Yolları (Air Algerie) uçuş programı, servisleri ve fiyatları ile ilgili bilgileri Kargosistem Taşımacılık İç ve Dış Tic A.Ş. kontaklarından edinebilirsiniz.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2G9He4N
via IFTTT

TÜRKİYE’NİN İHRACATI 2019’DA EN FAZLA ORTA DOĞU’YA ARTTI TÜRKİYE’NİN İHRACATI 2019’DA EN FAZLA ORTA DOĞU’YA ARTTI Geçen yıl ihracat artışında değer bazında 1,9 milyar dolarla Orta Doğu başı çekerken, oransal olarak en hızlı yükseliş yüzde 16,5 ile BDT ülkelerinde yaşandı. Türkiye’nin 2019’da bir önceki yıla göre ihracatını en fazla artırdığı bölge yaklaşık 1,9 milyar dolarlık artışla Orta Doğu olurken, söz konusu artışa yüzde 41 ile en fazla katkı kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründen geldi. Küresel ekonomiyi etkisi altında bırakan siyasi belirsizlikler, ekonomik durgunluk sinyalleri, ticaretteki yavaşlamalar ve korumacı politikalara rağmen Türkiye, ihracatını geçen yıl da artırmayı başardı. Türkiye’nin geleneksel pazarı olan Avrupa Birliği (AB) ve ABD’ye ihracatında 2019’da düşüşler gerçekleşirken, ülkenin, ihracat rotasını Orta Doğu, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Afrika gibi bölgelere çevirdiği gözlemlendi. Türkiye’nin geçen yıl Afrika, AB, BDT, diğer Amerika, diğer Asya, diğer Avrupa, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi, Okyanusya, Orta Doğu, serbest bölgeler, Uzak Doğu ve diğer ülkelere gerçekleştirdiği ihracat yaklaşık yüzde 1,6 artarak 165 milyar 959 milyon 755 bin dolara ulaştı. Bu dönemde ülkenin en fazla dış satım gerçekleştirdiği bölgeler 82,2 milyar dolarla AB, 26,1 milyar dolarla Orta Doğu, 15,5 milyar dolarla Afrika, 12,9 milyar dolarla BDT ve 9,4 milyar dolarla Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi oldu. Orta Doğu’ya en çok kimyevi madde satıldı Geçen yıl ihracatı bir önceki yıla göre 1 milyar 870 milyon 707 bin dolar artış gösteren Orta Doğu, dış satımı söz konusu dönemde en fazla yükseliş kaydeden bölge oldu. Orta Doğu’ya geçen yıl 27 sektörden ihracat gerçekleştirilirken, yıllık bazda bu sektörlerin 17’sinin ihracatı arttı. Orta Doğu’ya ihracattaki artışa en büyük katkı kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründen geldi. Sektörün ihracatı, yıllık bazda 767,2 milyon dolar artarak 3,6 milyar dolar oldu. Bu artışın bölgeye toplam ihracattaki oransal karşılığı ise yüzde 41 olarak hesaplandı. Orta Doğu’ya ayrıca 2,9 milyar dolarlık hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri, 2,7 milyar dolarlık çelik, 2,1 milyar dolarlık mobilya, kağıt ve orman ürünleri ve 2 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri satıldı. Bölgeye ihracatını yüzde 128,2 artırarak 710,1 milyon dolarlık dış satım gerçekleştiren savunma ve havacılık sanayi ise oransal bazda ihracatı en fazla yükselen sektör oldu. İhracatı değer bazında en fazla artış gösteren bölgeler sıralamasında Orta Doğu’yu, dış satımı 1 milyar 820 milyon 191 bin dolar artan BDT ve 1 milyar 205 milyon 657 bin dolar yükselen Afrika takip etti. İhracatı değer bazında en fazla düşen bölge AB oldu Geçen yıl AB’ye ihracat, toplamın yüzde 49,5’ini oluştururken, yıllık bazda bölgeye gerçekleştirilen dış satım 771,3 milyon dolarlık düşüşle yaklaşık yüzde 1 azaldı. Değer bazında kaydedilen bu azalış AB’yi, aynı zamanda 2019’da ihracatın en fazla düştüğü bölge yaptı. Türk firmaları, Avrupa’ya 2019’da 27 sektörden ihracat gerçekleştirirken, 14 sektörün dış satımında yıllık bazda artış kaydedildi. AB’ye en fazla ihracat otomotiv sektöründen yapıldı. Geçen yıl bu sektörün bölgeye dış satımı yüzde 4,8 azalarak 23,4 milyar dolar oldu. AB’ye ayrıca 12,2 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon, 8,5 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri, 6,5 milyar dolarlık elektrik ve elektronik ve 5,1 milyar dolarlık çelik ihraç edildi. Bölgeye söz konusu dönemde dış satımı değer bazında en fazla artış gösteren sektör 1,8 milyar dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri olurken, en fazla azalış 1,4 milyar dolarla çelik sektöründe gerçekleşti. AB’ye ihracatı yüzdelik bazda en fazla artan sektörler ise yüzde 37,9 ile mücevher, yüzde 28,1 ile fındık ve mamulleri, yüzde 27,4 ile kimyevi maddeler ve mamulleri, yüzde 12,5 ile halı ve yüzde 8,6 ile çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri oldu. İhracatta geçen yıl 2018’e göre değer bazında en fazla düşüş yaşanan bölge olan AB’yi, dış satımı 731 milyon dolar düşen Kuzey Amerika Serbest Bölgesi, 487,4 milyon dolarla diğer Asya, 433,3 milyon dolarla diğer Avrupa ve 75,4 milyon dolarla Okyanusya izledi. BDT’ye dış satım yüzde 16,5 arttı Verilere göre, geçen yıl, 2018’e göre ihracatta yüzdelik bazda en fazla artışın yaşandığı bölge ise BDT oldu. Bu bölgeye ihracat 2018’de 11 milyar 25 milyon 984 bin dolar seviyesinde bulunurken, geçen yıl yüzde 16,5 yükseldi. BDT’ye geçen yıl 27 sektörden ihracat gerçekleştirilirken, yıllık bazda bu sektörlerin 23’ünün ihracatı arttı. Bölgeye değer bazında en fazla ihracat gerçekleştiren sektör, ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 22,9 artarak 2,1 milyar dolara ulaşan kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü oldu. Türk şirketleri, BDT’ye ayrıca 1,2 milyar dolarlık makine ve aksamları, 1,1 milyar dolarlık otomotiv endüstrisi, 1 milyar dolarlık yaş meyve ve sebze, 953 milyon dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ve 946 milyon dolarlık tekstil ve ham maddeleri ihracatı yaptı. BDT bölgesine 2019’da bir önceki yıla göre ihracatını oransal bazda en fazla artıran sektörler ise yüzde 103,6 ile savunma ve havacılık sanayi, yüzde 47,8 ile gemi ve yat, yüzde 37,2 ile çelik, yüzde 33 ile su ürünleri ve hayvansal mamuller ve yüzde 29,1 ile tütün oldu. Geçen yıl, 2018’e kıyasla dış satımı oransal bazda en fazla artan bölge olan BDT’yi, yüzde 8,4 ile Afrika, yüzde 7,7 ile Orta Doğu, yüzde 5,3 ile diğer Amerika, yüzde 3 ile serbest bölgeler takip etti. Öte yandan, oransal bazda ihracatı en fazla azalan bölgeler ise yüzde 8,5 ile diğer Asya, yüzde 8,3 ile Okyanusya, yüzde 7,4 ile diğer Avrupa, yüzde 7,2 ile Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi, yüzde 1 ile AB ve yüzde 0,8 ile Uzak Doğu olarak sıralandı. Kaynak: ulasimonline.com

TÜRKİYE’NİN İHRACATI 2019’DA EN FAZLA ORTA DOĞU’YA ARTTI

Geçen yıl ihracat artışında değer bazında 1,9 milyar dolarla Orta Doğu başı çekerken, oransal olarak en hızlı yükseliş yüzde 16,5 ile BDT ülkelerinde yaşandı.

Türkiye’nin 2019’da bir önceki yıla göre ihracatını en fazla artırdığı bölge yaklaşık 1,9 milyar dolarlık artışla Orta Doğu olurken, söz konusu artışa yüzde 41 ile en fazla katkı kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründen geldi.

Küresel ekonomiyi etkisi altında bırakan siyasi belirsizlikler, ekonomik durgunluk sinyalleri, ticaretteki yavaşlamalar ve korumacı politikalara rağmen Türkiye, ihracatını geçen yıl da artırmayı başardı.

Türkiye’nin geleneksel pazarı olan Avrupa Birliği (AB) ve ABD’ye ihracatında 2019’da düşüşler gerçekleşirken, ülkenin, ihracat rotasını Orta Doğu, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Afrika gibi bölgelere çevirdiği gözlemlendi.

Türkiye’nin geçen yıl Afrika, AB, BDT, diğer Amerika, diğer Asya, diğer Avrupa, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi, Okyanusya, Orta Doğu, serbest bölgeler, Uzak Doğu ve diğer ülkelere gerçekleştirdiği ihracat yaklaşık yüzde 1,6 artarak 165 milyar 959 milyon 755 bin dolara ulaştı.

Bu dönemde ülkenin en fazla dış satım gerçekleştirdiği bölgeler 82,2 milyar dolarla AB, 26,1 milyar dolarla Orta Doğu, 15,5 milyar dolarla Afrika, 12,9 milyar dolarla BDT ve 9,4 milyar dolarla Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi oldu.

Orta Doğu’ya en çok kimyevi madde satıldı

Geçen yıl ihracatı bir önceki yıla göre 1 milyar 870 milyon 707 bin dolar artış gösteren Orta Doğu, dış satımı söz konusu dönemde en fazla yükseliş kaydeden bölge oldu.

Orta Doğu’ya geçen yıl 27 sektörden ihracat gerçekleştirilirken, yıllık bazda bu sektörlerin 17’sinin ihracatı arttı.

Orta Doğu’ya ihracattaki artışa en büyük katkı kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründen geldi. Sektörün ihracatı, yıllık bazda 767,2 milyon dolar artarak 3,6 milyar dolar oldu. Bu artışın bölgeye toplam ihracattaki oransal karşılığı ise yüzde 41 olarak hesaplandı.

Orta Doğu’ya ayrıca 2,9 milyar dolarlık hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri, 2,7 milyar dolarlık çelik, 2,1 milyar dolarlık mobilya, kağıt ve orman ürünleri ve 2 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri satıldı.

Bölgeye ihracatını yüzde 128,2 artırarak 710,1 milyon dolarlık dış satım gerçekleştiren savunma ve havacılık sanayi ise oransal bazda ihracatı en fazla yükselen sektör oldu.

İhracatı değer bazında en fazla artış gösteren bölgeler sıralamasında Orta Doğu’yu, dış satımı 1 milyar 820 milyon 191 bin dolar artan BDT ve 1 milyar 205 milyon 657 bin dolar yükselen Afrika takip etti.

İhracatı değer bazında en fazla düşen bölge AB oldu

Geçen yıl AB’ye ihracat, toplamın yüzde 49,5’ini oluştururken, yıllık bazda bölgeye gerçekleştirilen dış satım 771,3 milyon dolarlık düşüşle yaklaşık yüzde 1 azaldı. Değer bazında kaydedilen bu azalış AB’yi, aynı zamanda 2019’da ihracatın en fazla düştüğü bölge yaptı.

Türk firmaları, Avrupa’ya 2019’da 27 sektörden ihracat gerçekleştirirken, 14 sektörün dış satımında yıllık bazda artış kaydedildi.

AB’ye en fazla ihracat otomotiv sektöründen yapıldı. Geçen yıl bu sektörün bölgeye dış satımı yüzde 4,8 azalarak 23,4 milyar dolar oldu. AB’ye ayrıca 12,2 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon, 8,5 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri, 6,5 milyar dolarlık elektrik ve elektronik ve 5,1 milyar dolarlık çelik ihraç edildi.

Bölgeye söz konusu dönemde dış satımı değer bazında en fazla artış gösteren sektör 1,8 milyar dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri olurken, en fazla azalış 1,4 milyar dolarla çelik sektöründe gerçekleşti.

AB’ye ihracatı yüzdelik bazda en fazla artan sektörler ise yüzde 37,9 ile mücevher, yüzde 28,1 ile fındık ve mamulleri, yüzde 27,4 ile kimyevi maddeler ve mamulleri, yüzde 12,5 ile halı ve yüzde 8,6 ile çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri oldu.

İhracatta geçen yıl 2018’e göre değer bazında en fazla düşüş yaşanan bölge olan AB’yi, dış satımı 731 milyon dolar düşen Kuzey Amerika Serbest Bölgesi, 487,4 milyon dolarla diğer Asya, 433,3 milyon dolarla diğer Avrupa ve 75,4 milyon dolarla Okyanusya izledi.

BDT’ye dış satım yüzde 16,5 arttı

Verilere göre, geçen yıl, 2018’e göre ihracatta yüzdelik bazda en fazla artışın yaşandığı bölge ise BDT oldu. Bu bölgeye ihracat 2018’de 11 milyar 25 milyon 984 bin dolar seviyesinde bulunurken, geçen yıl yüzde 16,5 yükseldi.

BDT’ye geçen yıl 27 sektörden ihracat gerçekleştirilirken, yıllık bazda bu sektörlerin 23’ünün ihracatı arttı.

Bölgeye değer bazında en fazla ihracat gerçekleştiren sektör, ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 22,9 artarak 2,1 milyar dolara ulaşan kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü oldu. Türk şirketleri, BDT’ye ayrıca 1,2 milyar dolarlık makine ve aksamları, 1,1 milyar dolarlık otomotiv endüstrisi, 1 milyar dolarlık yaş meyve ve sebze, 953 milyon dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ve 946 milyon dolarlık tekstil ve ham maddeleri ihracatı yaptı.

BDT bölgesine 2019’da bir önceki yıla göre ihracatını oransal bazda en fazla artıran sektörler ise yüzde 103,6 ile savunma ve havacılık sanayi, yüzde 47,8 ile gemi ve yat, yüzde 37,2 ile çelik, yüzde 33 ile su ürünleri ve hayvansal mamuller ve yüzde 29,1 ile tütün oldu.

Geçen yıl, 2018’e kıyasla dış satımı oransal bazda en fazla artan bölge olan BDT’yi, yüzde 8,4 ile Afrika, yüzde 7,7 ile Orta Doğu, yüzde 5,3 ile diğer Amerika, yüzde 3 ile serbest bölgeler takip etti.

Öte yandan, oransal bazda ihracatı en fazla azalan bölgeler ise yüzde 8,5 ile diğer Asya, yüzde 8,3 ile Okyanusya, yüzde 7,4 ile diğer Avrupa, yüzde 7,2 ile Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi, yüzde 1 ile AB ve yüzde 0,8 ile Uzak Doğu olarak sıralandı.

Kaynak: ulasimonline.com



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/368ihBm
via IFTTT

TÜRK LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR Türk lojistik sektörünün son yıllarda gösterdiği gelişme sektör temsilcileri olarak bizim açımızdan genellikle olumlu bir tablo çiziyor. Ancak bilindiği üzere sektörümüzü dünya dinamiklerinden bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil. Hem farklı coğrafyalardaki politik gelişmeler hem de dünya ticaretinde yaşanan dalgalanmalar lojistik sektörünü etkiliyor. Yine de yıllar içindeki gelişmeye baktığımızda lojistik sektörü kamu yatırımlarından yüksek pay aldığı gibi özel sektörün de katkılarıyla her geçen yıl güçleniyor ve büyüyor. 2019 yılında sektör olarak zorlu fakat geleceğe dair yeni adımların atıldığı bir yılı geride bıraktık. 2019 yılını bazı rakamlarla ve gelişmelerle değerlendirmek isterim. Sektörümüzün, ülke GSYH rakamı içerisinde yaklaşık %12 oranında pay sahibi olduğu biliyoruz. GSYH, 2018 yıl sonunda bir önceki yıla göre yaklaşık %19 arttı ve 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL olarak gerçekleşti. Söz konusu büyüklük içerisinde %12 paya sahip olduğu değerlendirilen lojistik sektörünün 2018 yıl sonunda büyüklüğü yaklaşık 444 milyar TL’yi buldu. Bu büyüklüğe doğrudan lojistik hizmet sağlayan firmalarla, dış ticaret/üretim firmalarının kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri lojistik faaliyetlerin yarı yarıya oranda katkı yaptıkları tahmin edilmektedir. Lojistik sektörünün 2019 yılı sonundaki büyüme performansının Türkiye’nin GSYH gelişiminden farklı olmayacağı değerlendirilmektedir. Dünya Bankası’nın Kasım ayında yayınladığı Türkiye Ekonomi Monitörü’nde 2019 yılı için Türkiye GSYH’sinde büyüme olmayacağı tahmini yer almaktadır. Bu tablo her ne kadar iç açıcı olmasa da lojistik sektörünün GSYH paralelinde gösterdiği büyüme performansını TÜİK tarafından 2019 yıl GSYH verileri açıklandığında daha net görebileceğiz. Lojistik sektörünü taşıma modları ayrımıyla değerlendirdiğimizde ise değer ve ağırlık bazında yıllardır olduğu gibi denizyolunun en yüksek paya sahip olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda değer bazında ithalatta denizyolunun payı %65, karayolunun payı %19, havayolunun payı %15 ve demiryolunun payı ise %0,80’dir. İhracat taşımalarında ise denizyolunun payı %62, karayolunun payı %29, havayolunun payı %8 ve demiryolunun payı ise %0,58’dir. 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda ağırlık bazında ise ithalatta denizyolu %95, karayolu %4, demiryolu ise %0,53’lük orana sahiptir. Havayolu ile taşınan ithalat yüklerinin ağırlığı oldukça az olup %0,05’lik bir orana tekabül etmektedir. İhracat taşımalarında ise denizyolu %80, karayolu %19, demiryolu ve havayolu ise %1’in altında paya sahiptir. 2019 yılını geride bırakırken sektörü etkileyen gelişmeleri de sizlerle paylaşmak isterim. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında taşımacılık koridorlarından ülkemizin daha büyük paylar almasına yönelik çalışmalar sektörümüz açısından önem arz eden gelişmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişmeye paralel olarak demiryolu taşımacılığının payının ve dolayısıyla limanlarımız üzerinden geçecek transit yüklerin de artması söz konusu olacaktır. Bu sebeple ülkemizin doğu-batı ekseni üzerinden kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılmasını sağlayacak altyapısal düzenlemelere öncelik verilmeli, transit yüklerin Türkiye üzerinden çevre ülkelere kıyasla daha kısa sürelerde ve daha ekonomik taşınabilmesinin önünü açan mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. İstanbul Havalimanı ile birlikte ülkemizin konumundan daha etkin yararlanabileceğimiz bir dönem başlamıştır. Türkiye’nin hava kargo taşımacılığında uluslararası çapta aktarma merkezi olması adına hem mevcut kapasite hem de uzun vadede İstanbul Havalimanı’nın kullanıma açılacak ek kapasitesi büyük bir avantaj sağlayacaktır.  UTİKAD olarak lojistik sektörünün iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir. Bu bağlamda biz güvenli, erişilebilir, ekonomik, alternatifleri olan, verimli, hızlı, rekabet edebilir, çevreye duyarlı, kesintisiz, dengeli, etkin tedarik ve değer zinciri yönetimine dayalı çağdaş hizmetlerin sunulduğu sürdürülebilir bir lojistik sisteminin oluşması için güncel gelişmeleri takip ediyoruz, küresel iyi uygulama örneklerini üyelerimize aktarıyoruz. Bu sistemin oluşturulması noktasında Türkiye’de intermodal taşımacılığın geliştirilmesi kesinlikle şart. Peki biz bunun için neler yaptık? Kombine Taşımacılık Yönetmelik Taslağı ile ilgili UTİKAD görüşlerini Bakanlığa ileterek sektörün nihai faydasını hedefledik. Sektörün güncel sorunlarını, sektörü temsil ettiğimiz her platformda dile getirip çözümü konusunda görüşlerimizi vurgulamaktayız. Bu konulardan biri taşımacılık faaliyetlerini gerçekleştirmek isteyen firmalardan istenen Yetki Belgeleri konusudur. İstenilen belgelerin ücretlerinin yüksek olması sektörümüz adına olumsuz bir durumdur. Yüksek belge ücretleri çalışma şartlarını ve rekabet ortamını derinden etkilemektedir. Bu konuda itirazlarımızı, gerekçelerimizi her platformda dile getiriyoruz. Elbette belgeli ve güvenilir taşıma yapılmasından tarafız ancak hem belge sayısının ve çeşitliliğinin azaltılması hem de belge ücretleri konusunda iyileştirmelerin yapılmasının şart olduğuna inanıyoruz UTİKAD olarak 2020 yılında sektörümüzün geleceğe yönelik yol haritası çizebilmesi için 2 rapor da hazırladık. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tuna ve ekinin iş birliği le hazırlanan Lojistik Eğilimler ve Beklentiler Araştırması ve UTİKAD Sektörel İlişkiler Müdürü Alperen Güler tarafından hazırlanan Türkiye Lojistik Sektörü Raporu 2019 sayesinde üyelerimizin ve sektör paydaşlarımızın daha güvenli ve verimli adımlar atabileceğine inanıyoruz. 2020 yılının Türk lojistik sektörüne ve değerli paydaşlarına yeni ufuklar açacak, sağlıklı, barış içinde ve bol kazançlı bir yıl olmasını dilerim. Emre ELDENER UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı UTA Ocak 2020

Türk lojistik sektörünün son yıllarda gösterdiği gelişme sektör temsilcileri olarak bizim açımızdan genellikle olumlu bir tablo çiziyor. Ancak bilindiği üzere sektörümüzü dünya dinamiklerinden bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil. Hem farklı coğrafyalardaki politik gelişmeler hem de dünya ticaretinde yaşanan dalgalanmalar lojistik sektörünü etkiliyor. Yine de yıllar içindeki gelişmeye baktığımızda lojistik sektörü kamu yatırımlarından yüksek pay aldığı gibi özel sektörün de katkılarıyla her geçen yıl güçleniyor ve büyüyor. 2019 yılında sektör olarak zorlu fakat geleceğe dair yeni adımların atıldığı bir yılı geride bıraktık. 2019 yılını bazı rakamlarla ve gelişmelerle değerlendirmek isterim.

Sektörümüzün, ülke GSYH rakamı içerisinde yaklaşık %12 oranında pay sahibi olduğu biliyoruz. GSYH, 2018 yıl sonunda bir önceki yıla göre yaklaşık %19 arttı ve 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL olarak gerçekleşti. Söz konusu büyüklük içerisinde %12 paya sahip olduğu değerlendirilen lojistik sektörünün 2018 yıl sonunda büyüklüğü yaklaşık 444 milyar TL’yi buldu. Bu büyüklüğe doğrudan lojistik hizmet sağlayan firmalarla, dış ticaret/üretim firmalarının kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri lojistik faaliyetlerin yarı yarıya oranda katkı yaptıkları tahmin edilmektedir.

Lojistik sektörünün 2019 yılı sonundaki büyüme performansının Türkiye’nin GSYH gelişiminden farklı olmayacağı değerlendirilmektedir. Dünya Bankası’nın Kasım ayında yayınladığı Türkiye Ekonomi Monitörü’nde 2019 yılı için Türkiye GSYH’sinde büyüme olmayacağı tahmini yer almaktadır. Bu tablo her ne kadar iç açıcı olmasa da lojistik sektörünün GSYH paralelinde gösterdiği büyüme performansını TÜİK tarafından 2019 yıl GSYH verileri açıklandığında daha net görebileceğiz.

Lojistik sektörünü taşıma modları ayrımıyla değerlendirdiğimizde ise değer ve ağırlık bazında yıllardır olduğu gibi denizyolunun en yüksek paya sahip olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda değer bazında ithalatta denizyolunun payı %65, karayolunun payı %19, havayolunun payı %15 ve demiryolunun payı ise %0,80’dir. İhracat taşımalarında ise denizyolunun payı %62, karayolunun payı %29, havayolunun payı %8 ve demiryolunun payı ise %0,58’dir.

2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda ağırlık bazında ise ithalatta denizyolu %95, karayolu %4, demiryolu ise %0,53’lük orana sahiptir. Havayolu ile taşınan ithalat yüklerinin ağırlığı oldukça az olup %0,05’lik bir orana tekabül etmektedir. İhracat taşımalarında ise denizyolu %80, karayolu %19, demiryolu ve havayolu ise %1’in altında paya sahiptir.

2019 yılını geride bırakırken sektörü etkileyen gelişmeleri de sizlerle paylaşmak isterim. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında taşımacılık koridorlarından ülkemizin daha büyük paylar almasına yönelik çalışmalar sektörümüz açısından önem arz eden gelişmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişmeye paralel olarak demiryolu taşımacılığının payının ve dolayısıyla limanlarımız üzerinden geçecek transit yüklerin de artması söz konusu olacaktır. Bu sebeple ülkemizin doğu-batı ekseni üzerinden kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılmasını sağlayacak altyapısal düzenlemelere öncelik verilmeli, transit yüklerin Türkiye üzerinden çevre ülkelere kıyasla daha kısa sürelerde ve daha ekonomik taşınabilmesinin önünü açan mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. İstanbul Havalimanı ile birlikte ülkemizin konumundan daha etkin yararlanabileceğimiz bir dönem başlamıştır. Türkiye’nin hava kargo taşımacılığında uluslararası çapta aktarma merkezi olması adına hem mevcut kapasite hem de uzun vadede İstanbul Havalimanı’nın kullanıma açılacak ek kapasitesi büyük bir avantaj sağlayacaktır. 

UTİKAD olarak lojistik sektörünün iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir. Bu bağlamda biz güvenli, erişilebilir, ekonomik, alternatifleri olan, verimli, hızlı, rekabet edebilir, çevreye duyarlı, kesintisiz, dengeli, etkin tedarik ve değer zinciri yönetimine dayalı çağdaş hizmetlerin sunulduğu sürdürülebilir bir lojistik sisteminin oluşması için güncel gelişmeleri takip ediyoruz, küresel iyi uygulama örneklerini üyelerimize aktarıyoruz. Bu sistemin oluşturulması noktasında Türkiye’de intermodal taşımacılığın geliştirilmesi kesinlikle şart. Peki biz bunun için neler yaptık? Kombine Taşımacılık Yönetmelik Taslağı ile ilgili UTİKAD görüşlerini Bakanlığa ileterek sektörün nihai faydasını hedefledik.

Sektörün güncel sorunlarını, sektörü temsil ettiğimiz her platformda dile getirip çözümü konusunda görüşlerimizi vurgulamaktayız. Bu konulardan biri taşımacılık faaliyetlerini gerçekleştirmek isteyen firmalardan istenen Yetki Belgeleri konusudur. İstenilen belgelerin ücretlerinin yüksek olması sektörümüz adına olumsuz bir durumdur. Yüksek belge ücretleri çalışma şartlarını ve rekabet ortamını derinden etkilemektedir. Bu konuda itirazlarımızı, gerekçelerimizi her platformda dile getiriyoruz. Elbette belgeli ve güvenilir taşıma yapılmasından tarafız ancak hem belge sayısının ve çeşitliliğinin azaltılması hem de belge ücretleri konusunda iyileştirmelerin yapılmasının şart olduğuna inanıyoruz

UTİKAD olarak 2020 yılında sektörümüzün geleceğe yönelik yol haritası çizebilmesi için 2 rapor da hazırladık. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tuna ve ekinin iş birliği le hazırlanan Lojistik Eğilimler ve Beklentiler Araştırması ve UTİKAD Sektörel İlişkiler Müdürü Alperen Güler tarafından hazırlanan Türkiye Lojistik Sektörü Raporu 2019 sayesinde üyelerimizin ve sektör paydaşlarımızın daha güvenli ve verimli adımlar atabileceğine inanıyoruz. 2020 yılının Türk lojistik sektörüne ve değerli paydaşlarına yeni ufuklar açacak, sağlıklı, barış içinde ve bol kazançlı bir yıl olmasını dilerim.

Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Ocak 2020



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2NLJAes
via IFTTT