26 Eylül 2019 Perşembe

NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ? Konu: NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ? Slm. Nbr. Bye. Tb. Afk. Omg. Fav… Ve daha nicesi… Yeni neslin “dil”ini anlama kılavuzu Her şey 2000’li yılların başında hayatımıza giren SMS’lerde ünlü harfleri yok saymamızla başladı. Ardından “Slm”, “Mrb” gibi kısaltmalar girdi yazışmalara… Sonunda günümüz Türkçesi, yüzlerce yeni sözcük, kısaltma ve “emoji figürleri”ne çoktan teslim olmuş durumda.   Anne ve babalarının kendi çocuklarını dahi anlamakta güçlük çektiği “internet kuşağı dili” anadilimiz Türkçeyi tehdit mi ediyor? Yeni neslin dilinin şifreleri ne? Anlamak için sözlük mü lazım? Değişimden kaçış yok, peki dili yönetmek mümkün mü? “26 Eylül Türk Dil Bayramı”nda Y kuşağının dil kullanımıyla ilgili tüm bu soruları Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz yanıtladı. Dünya çapında 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor. Ancak günümüzde dilin yaşaması gibi, zarar görmesine de neden olan çok önemli bir silah var: Sanal ortam… Türkiye’de 18-38 yaş aralığındaki Y kuşağının yüzde 75’i internet erişimine sahip, üstelik neredeyse “online yaşıyor” dedirtecek oranlarda akıllı cihazlarıyla fazla zaman geçiriyor. “Digital 2019 in Turkey” raporuna göre Türkler günde ortalama 7 saat internet ve sosyal medyada zaman geçiriyor. Bu yoğun kullanım, kısaltmalardan, yabancı dil temelli sözcüklerden ve emojilerden oluşan yeni bir dil yarattı. 2000’li yılların başında attıkları kısa mesajlarda ünlü harflere ihtiyaç duymamaya başlayan gençler, pek çok kısaltma ve yabancı sözcüğü internette yazışma diline eklemiş durumda. Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz’a göre, internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu bir katkısı yok. Sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını söyleyen Prof. Korkmaz, kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan bu yeni yazışma dilinin dezavantajlarına dikkat çekerek, “Bu dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir” dedi. Prof. Korkmaz, şöyle devam etti: “Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz” “KENDİNİ İFADE YETENEĞİ KAYBOLUYOR” Prof. Korkmaz, geliştirilen bu yeni dilin, yoksul ve sığ bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğini de tehdit yarattığını belirtti. İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına da işaret eden Korkmaz, “Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır” diye konuştu. “DİL İLE BİRLİKTE İLİŞKİLER YOKSULLAŞIYOR” İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Korkmaz, şöyle devam etti: “Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor” “KÜÇÜREK ÖYKÜLER OKUYUN” Prof. Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını; çocuklara ve gençlere “bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın” demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini söyledi. Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan “küçürek öykü” (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, “En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı” dedi. “YABANCI SÖZCÜKLER DİLE GİREBİLİR” Prof. Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını söyleyerek, bugüne kadar mantığı, dilbilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün dilimize girdiğine dikkat çekti. Korkmaz, şöyle devam etti: “Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur.” İŞTE “GENÇLERİ ANLAMA SÖZLÜĞÜ” Peki gençlerin çok sık kullandığı çoğu İngilizce kökenli, sosyal medya konuşmalarından çıkan ve kısa zamanda konuşma diline yansıyan sözcükler neler? Gençlerin en sık kullandığı bazı “sanal sözcükler” şöyle: Lol: Sesli gülüyorum (Laughing out loud) AFK: Klavye başında olmayan (Away from keyboard) JK: Şaka yapıyorum (Just kidding) IDK: Ben bilmiyorum (I dont know) FYI: Bilgine (For your Info) Bro: Yakın, samimi arkadaş (İngilizce erkek kardeş anlamına gelen ‘brother’ kelimesinin kısaltması) Sista: Kız arkadaş. (İngilizce kız kardeş anlamına gelen ‘sister’ kelimesinin kısaltması) Stalklamak: Sosyal medyada biri veya bir şeyi gizlice araştırmak Like etmek-likelamak: Beğenmek Troll-Trollemek: Ciddi bir ortamda alaycılık, huzur bozmak, başkalarını tuzağa düşürmek Spoiler vermek: Kitap, dizi, film hakkında ipucu vermek Etkileşim kasmak: Sosyal medyada sadece beğeni almak için paylaşım yapmak Ben şok: Çok şaşırmak Story atmak: Sosyal medya uygulamalarında fotoğraf paylaşmak Panpa: Yakın arkadaş Karşim: Yakın arkadaş Popi: Popüler R yapmak: Geri adım atmak Takipçi kasmak: Takipçi sayısını artırmak için her yolu denemek FOMO: En son haberleri ve dedikoduları kaçırmaktan korkmak (The fear of missing out) Cyberstalking: Siber zorbalık yapmak ya da maruz kalmak YOLO: Sadece günü yaşa. (You only live once) Wexting: Gözünü telefondan ayırmayan. (Walking ve texting kısaltması)  

Konu: NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ?

Slm. Nbr. Bye. Tb. Afk. Omg. Fav… Ve daha nicesi…

Yeni neslin “dil”ini anlama kılavuzu

  • Her şey 2000’li yılların başında hayatımıza giren SMS’lerde ünlü harfleri yok saymamızla başladı. Ardından “Slm”, “Mrb” gibi kısaltmalar girdi yazışmalara… Sonunda günümüz Türkçesi, yüzlerce yeni sözcük, kısaltma ve “emoji figürleri”ne çoktan teslim olmuş durumda.
  •  
  • Anne ve babalarının kendi çocuklarını dahi anlamakta güçlük çektiği “internet kuşağı dili” anadilimiz Türkçeyi tehdit mi ediyor? Yeni neslin dilinin şifreleri ne? Anlamak için sözlük mü lazım? Değişimden kaçış yok, peki dili yönetmek mümkün mü?
  • “26 Eylül Türk Dil Bayramı”nda Y kuşağının dil kullanımıyla ilgili tüm bu soruları Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz yanıtladı.

Dünya çapında 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor.

Ancak günümüzde dilin yaşaması gibi, zarar görmesine de neden olan çok önemli bir silah var: Sanal ortam… Türkiye’de 18-38 yaş aralığındaki Y kuşağının yüzde 75’i internet erişimine sahip, üstelik neredeyse “online yaşıyor” dedirtecek oranlarda akıllı cihazlarıyla fazla zaman geçiriyor. “Digital 2019 in Turkey” raporuna göre Türkler günde ortalama 7 saat internet ve sosyal medyada zaman geçiriyor.

Bu yoğun kullanım, kısaltmalardan, yabancı dil temelli sözcüklerden ve emojilerden oluşan yeni bir dil yarattı. 2000’li yılların başında attıkları kısa mesajlarda ünlü harflere ihtiyaç duymamaya başlayan gençler, pek çok kısaltma ve yabancı sözcüğü internette yazışma diline eklemiş durumda.

Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz’a göre, internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu bir katkısı yok. Sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını söyleyen Prof. Korkmaz, kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan bu yeni yazışma dilinin dezavantajlarına dikkat çekerek, “Bu dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir” dedi. Prof. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz”

“KENDİNİ İFADE YETENEĞİ KAYBOLUYOR”

Prof. Korkmaz, geliştirilen bu yeni dilin, yoksul ve sığ bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğini de tehdit yarattığını belirtti. İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına da işaret eden Korkmaz, “Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır” diye konuştu.

“DİL İLE BİRLİKTE İLİŞKİLER YOKSULLAŞIYOR”

İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor”

“KÜÇÜREK ÖYKÜLER OKUYUN”

Prof. Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını; çocuklara ve gençlere “bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın” demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini söyledi.

Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan “küçürek öykü” (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, “En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı” dedi.

“YABANCI SÖZCÜKLER DİLE GİREBİLİR”

Prof. Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını söyleyerek, bugüne kadar mantığı, dilbilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün dilimize girdiğine dikkat çekti. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur.”

İŞTE “GENÇLERİ ANLAMA SÖZLÜĞÜ”

Peki gençlerin çok sık kullandığı çoğu İngilizce kökenli, sosyal medya konuşmalarından çıkan ve kısa zamanda konuşma diline yansıyan sözcükler neler?

Gençlerin en sık kullandığı bazı “sanal sözcükler” şöyle:

Lol: Sesli gülüyorum (Laughing out loud)

AFK: Klavye başında olmayan (Away from keyboard)

JK: Şaka yapıyorum (Just kidding)

IDK: Ben bilmiyorum (I dont know)

FYI: Bilgine (For your Info)

Bro: Yakın, samimi arkadaş (İngilizce erkek kardeş anlamına gelen ‘brother’ kelimesinin kısaltması)

Sista: Kız arkadaş. (İngilizce kız kardeş anlamına gelen ‘sister’ kelimesinin kısaltması)

Stalklamak: Sosyal medyada biri veya bir şeyi gizlice araştırmak

Like etmek-likelamak: Beğenmek

Troll-Trollemek: Ciddi bir ortamda alaycılık, huzur bozmak, başkalarını tuzağa düşürmek

Spoiler vermek: Kitap, dizi, film hakkında ipucu vermek

Etkileşim kasmak: Sosyal medyada sadece beğeni almak için paylaşım yapmak

Ben şok: Çok şaşırmak

Story atmak: Sosyal medya uygulamalarında fotoğraf paylaşmak

Panpa: Yakın arkadaş

Karşim: Yakın arkadaş

Popi: Popüler

R yapmak: Geri adım atmak

Takipçi kasmak: Takipçi sayısını artırmak için her yolu denemek

FOMO: En son haberleri ve dedikoduları kaçırmaktan korkmak (The fear of missing out)

Cyberstalking: Siber zorbalık yapmak ya da maruz kalmak

YOLO: Sadece günü yaşa. (You only live once)

Wexting: Gözünü telefondan ayırmayan. (Walking ve texting kısaltması)

 



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mU8FsN
via IFTTT

NE OLACAK ‘TÜRKÇE’NİN BU HALİ?


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mU8FsN

25 Eylül 2019 Çarşamba

RM 62-01 TOURBILLON AIRBUS CORPORATE JETS RM 62-01 TOURBILLON AIRBUS CORPORATE JETS Richard Mille ve Airbus Corporate Jets, Airbus Corporate Jets uçaklarındaki ayrıcalıklı seyahatlerden ilham alan ve bu seyahatlere uygun yeni bir saat modeliyle karşımızda. Yepyeni bir komplikasyona sahip, seyahat edenler için benzersiz, ve günlük kullanıma uygun bir yol arkadaşı olan RM 62-01 Tourbillon ACJ, titreşimli alarmıyla bütün Richard Mille felsefelerini tek bir saatte sunuyor. İşlevselliği ve performansı yeni sınırlara taşıyan bu saat, komplikasyonu ve ergonomisiyle gerçek bir yüksek saatçilik eseri. Richard Mille ve Airbus Corporate Jets arasındaki işbirliğinin ikinci ürünü olan RM 62-0, özellikle seyahat etmeyi sevenlerin yaşam stiline odaklanan bir model. Richard Mille, bu saatle yine hiç beklenmedik bir alanda karşımıza çıkarak görüşlerini paylaştı; ‘RM 62-01’i hayal ederken, yeni bir seyahat saati için RM 50-02 Tourbillon ACJ ile başlayan deneyimlere devam etmem gerektiğini anladım. RM 62-01, lüksün dingin atmosferine hüküm süren incelikle tasarlandı. Sadece titreşimlerle iletilen alarm işlevi, ince düşünceyi ve hüneri ortaya koymaya yetiyor. Saat, varlığını tamamen tekil bir teknik yaklaşıma borçlu. Kullanması aşırı kolay olan bu komplikasyon, paradoksları da beraberinde getiriyor. Normalde, etkin bir alarmın uzaktan da duyulabilmesi gerekir. Ancak bizim saatimizin, birkaç milimetrelik bir alanın sınırları içerisinde kalması gerekiyordu. Saatlerimizi darbelerden ve titreşimlerden korumak için mühendisliğin derinliklerine inen bizler, birden tüm bu detayları mekanizmanın kalbine taşımaya başladık. Bu saatin zevkini ve enderliğini ortaya koyan malzeme ve boyut seçiminin ardında böyle cüretkar bir arayış vardı.’ Dinginlik Garantisi Dünün ve bugünün çoğu saatinde bulunan geleneksel alarmlar ve zil seslerinin aksine, RM 62-01 tamamen sessiz. Bir kolona, zile ya da kasanın iç kısmına vurarak ses çıkaran bir çekiçten ziyade, saat sinyali yalnızca saati takan kişinin algılayabileceği bir titreşimle iletiliyor. Bir toplantı odasının konsantre ortamında veya first-class kabinin sınırlı alanında böyle bir ince düşünceye her zaman yer var. Ancak bu titreşimli alarmın, saat mekanizmasını etkilemeyecek şekilde tasarlanması gerekiyordu. Bu ciddi endişe, otomatik bir rotora benzer şekilde ve eski cep telefonlarının titreşim özelliğinden ilhamla, som altından dengeleyici bir ağırlığın kullanılması fikrine kapı açtı. Bütün mekanizmayı üretmeden önce, birçok teknik sorunun yanıtlanması gerekiyordu. Sınırlı bir alana bu kadar çok bileşenin sığdırılabilmesi için modelleri ve alan kısıtlarını temel alan dört kısmi prototipe ve yoğun çalışmalara ihtiyaç vardı. Sığdırılacak 816 parça, 2 tambur, 7 kol, 11 gösterge ve bir tourbillon kafesi bulunuyordu. Richard Mille saat ustalarından biri, beş yıl boyunca bunun üzerinde çalıştı. Bazen başka bir saat yapımcısından yardım aldı ve her iki haftada bir ilerleme toplantıları yapıldı. Tüm bu nedenlerden dolayı, RM 62-01, Richard Mille’in şimdiye kadar tasarladığıı en komplike saat. İşlevsellik, en uç noktalarda İş için seyahat edenlere hitap edecek özelliklerle donatılan RM 62-01, seyahat saatlerinin standart kodlarını da başaşağı ediyor. Merkezdeki yeşil kolun işaret ettiği ikinci bir saat dilimi için UTC göstergesine sahip saat, aynı zamanda 9.00 konumundayken safir kadranın altında ve tourbillon 3 Hz’de salınan serbest hareketli balansa sahip. Büyüt boyutlu tarih, saat 12 konumunda yer alıyor ve Richard Mille’in tipik kırmızı çizgilerini barındıran bir pencereyle çerçevelenmiş durumda. Mekanizmanın 70 saatlik güç rezervi, saat 11.00’de yer alıyor. Titreşimli alarmla ilişkili tüm işlevler, ana kadranın alt kısmında toplanmış. Diğer yeniliklerinin yanı sıra, tüm ayarların yapılmasına imkan tanıyan tam beş pozisyona sahip işlev selektörüne sahip ilk saat, bu diyebiliriz. İlgili işlev seçildiğinde, 24 saatlik bir düzlemde en yakın dakikaya kadar ayarlanabilen alarmın, kendisine ait üç göstergesi var: açık/kapalı; AM/PM ve güç rezervi göstergesi. Ayrıca RM 62-01, kurma kolu döndürülerek değil, yalnızca sürgüye basılarak kurulabilen tek alarm. 12 kez basmak, alarmın güç rezervini tamamen doldurmak için yeterli. İlhamın Kaynağı Havacılık İnovasyonun zirvesinde buluşacak iki dünya varsa, bunlar ikisi de mekan ve zamanda ustalığın peşinden giden havacılık ve horoloji dünyaları. Havacılık, Richard Mille için ilham olarak her zaman özel bir yere sahip oldu. Şirketin 21. yüzyıl horolojji vizyonu da, havacılık sektörünün ekstrem koşullarıyla yakın benzerlikler sergiliyor. Airbus’ın, yolcuları havada maksimum güvenlik ve konforla taşıma misyonu, şirketin teknik uzmanlarını uçak tasarımında yeni boyutlara ulaşmaya zorlamış durumda. İsmin kendisi bile, seçkin özel müşteriler için prestijli Airbus Corporate Jets tarafından yapılan uçak tasarımına yönelik eşi benzeri görülmemiş yaklaşımları gözler önüne seriyor. RM 62-01, 2016 RM 50-02 Tourbillon Split-Seconds Cronograph ACJ’nin izinden yürüyerek, ayırt edici çizgilerini miras olarak taşıyor. Ancak RM 50-02, jumbo jet beyazıyken, RM 62-01 ACJ Kreatif Tasarım & Konsept Başkanı Sylvain Mariat’ın tasarladığı özel sipariş üzerine üretilen kabin iç mekanındaki koyu ahşap panellerin pürüzsüz tonlarından ilham aldı. Uçak penceresi şeklindeki safir cam, renk kodları ve güçlü kontrastı nedeniyle kolayca okunabilen çoğu göstergeyi süslüyor. Ekstra geniş çaplı titanyum kurma kolu bir jet türbinini andırırken, sürgüler motor ve kanatları bağlayan pilonların profilini çağrıştırıyor. RM 62-01, kasa arkasında da barındırdığı bir özellik olarak çift bezele sahip. Saten polisajlı titanyum bezele dayanan ikinci bezel, bir Carbon TPT® bloğundan 1.8 mm’lik kalınlığa dönüşecek şekilde haddelenmiş. Bu malzeme tercihi, salt estetik düşüncelerin sınırlarını aşıyor: titanyum/Carbon TPT® eşleşmesi, RM 62-01’in işlevsel bağlamında sağlamlık oranına ideal bir ağırlık sunuyor. Bu kombinasyon, alarmın ürettiği titreşimlerin bileğe aktarılmasını ve mekanizmadan uzaklaşmasını sağlıyor. Mekanizma da bu sayede saatin yapısı tarafından korunuyor. Böylesine karmaşık bir yapıya sahip olmak, bu 30 parça ile sınırlı koleksiyonun tekil estetik anlayışının barındırdığı uyumu açıkça gösteriyor.

RM 62-01 TOURBILLON AIRBUS CORPORATE JETS

Richard Mille ve Airbus Corporate Jets, Airbus Corporate Jets uçaklarındaki ayrıcalıklı seyahatlerden ilham alan ve bu seyahatlere uygun yeni bir saat modeliyle karşımızda. Yepyeni bir komplikasyona sahip, seyahat edenler için benzersiz, ve günlük kullanıma uygun bir yol arkadaşı olan RM 62-01 Tourbillon ACJ, titreşimli alarmıyla bütün Richard Mille felsefelerini tek bir saatte sunuyor. İşlevselliği ve performansı yeni sınırlara taşıyan bu saat, komplikasyonu ve ergonomisiyle gerçek bir yüksek saatçilik eseri. Richard Mille ve Airbus Corporate Jets arasındaki işbirliğinin ikinci ürünü olan RM 62-0, özellikle seyahat etmeyi sevenlerin yaşam stiline odaklanan bir model.

Richard Mille, bu saatle yine hiç beklenmedik bir alanda karşımıza çıkarak görüşlerini paylaştı; ‘RM 62-01’i hayal ederken, yeni bir seyahat saati için RM 50-02 Tourbillon ACJ ile başlayan deneyimlere devam etmem gerektiğini anladım. RM 62-01, lüksün dingin atmosferine hüküm süren incelikle tasarlandı. Sadece titreşimlerle iletilen alarm işlevi, ince düşünceyi ve hüneri ortaya koymaya yetiyor. Saat, varlığını tamamen tekil bir teknik yaklaşıma borçlu. Kullanması aşırı kolay olan bu komplikasyon, paradoksları da beraberinde getiriyor. Normalde, etkin bir alarmın uzaktan da duyulabilmesi gerekir. Ancak bizim saatimizin, birkaç milimetrelik bir alanın sınırları içerisinde kalması gerekiyordu. Saatlerimizi darbelerden ve titreşimlerden korumak için mühendisliğin derinliklerine inen bizler, birden tüm bu detayları mekanizmanın kalbine taşımaya başladık.

Bu saatin zevkini ve enderliğini ortaya koyan malzeme ve boyut seçiminin ardında böyle cüretkar bir arayış vardı.’

Dinginlik Garantisi

Dünün ve bugünün çoğu saatinde bulunan geleneksel alarmlar ve zil seslerinin aksine, RM 62-01 tamamen sessiz. Bir kolona, zile ya da kasanın iç kısmına vurarak ses çıkaran bir çekiçten ziyade, saat sinyali yalnızca saati takan kişinin algılayabileceği bir titreşimle iletiliyor. Bir toplantı odasının konsantre ortamında veya first-class kabinin sınırlı alanında böyle bir ince düşünceye her zaman yer var.

Ancak bu titreşimli alarmın, saat mekanizmasını etkilemeyecek şekilde tasarlanması gerekiyordu. Bu ciddi endişe, otomatik bir rotora benzer şekilde ve eski cep telefonlarının titreşim özelliğinden ilhamla, som altından dengeleyici bir ağırlığın kullanılması fikrine kapı açtı. Bütün mekanizmayı üretmeden önce, birçok teknik sorunun yanıtlanması gerekiyordu. Sınırlı bir alana bu kadar çok bileşenin sığdırılabilmesi için modelleri ve alan kısıtlarını temel alan dört kısmi prototipe ve yoğun çalışmalara ihtiyaç vardı. Sığdırılacak 816 parça, 2 tambur, 7 kol, 11 gösterge ve bir tourbillon kafesi bulunuyordu. Richard Mille saat ustalarından biri, beş yıl boyunca bunun üzerinde çalıştı. Bazen başka bir saat yapımcısından yardım aldı ve her iki haftada bir ilerleme toplantıları yapıldı. Tüm bu nedenlerden dolayı, RM 62-01, Richard Mille’in şimdiye kadar tasarladığıı en komplike saat.

İşlevsellik, en uç noktalarda

İş için seyahat edenlere hitap edecek özelliklerle donatılan RM 62-01, seyahat saatlerinin standart kodlarını da başaşağı ediyor. Merkezdeki yeşil kolun işaret ettiği ikinci bir saat dilimi için UTC göstergesine sahip saat, aynı zamanda 9.00 konumundayken safir kadranın altında ve tourbillon 3 Hz’de salınan serbest hareketli balansa sahip. Büyüt boyutlu tarih, saat 12 konumunda yer alıyor ve Richard Mille’in tipik kırmızı çizgilerini barındıran bir pencereyle çerçevelenmiş durumda. Mekanizmanın 70 saatlik güç rezervi, saat 11.00’de yer alıyor.

Titreşimli alarmla ilişkili tüm işlevler, ana kadranın alt kısmında toplanmış. Diğer yeniliklerinin yanı sıra, tüm ayarların yapılmasına imkan tanıyan tam beş pozisyona sahip işlev selektörüne sahip ilk saat, bu diyebiliriz. İlgili işlev seçildiğinde, 24 saatlik bir düzlemde en yakın dakikaya kadar ayarlanabilen alarmın, kendisine ait üç göstergesi var: açık/kapalı; AM/PM ve güç rezervi göstergesi. Ayrıca RM 62-01, kurma kolu döndürülerek değil, yalnızca sürgüye basılarak kurulabilen tek alarm. 12 kez basmak, alarmın güç rezervini tamamen doldurmak için yeterli.

İlhamın Kaynağı Havacılık

İnovasyonun zirvesinde buluşacak iki dünya varsa, bunlar ikisi de mekan ve zamanda ustalığın peşinden giden havacılık ve horoloji dünyaları. Havacılık, Richard Mille için ilham olarak her zaman özel bir yere sahip oldu. Şirketin 21. yüzyıl horolojji vizyonu da, havacılık sektörünün ekstrem koşullarıyla yakın benzerlikler sergiliyor. Airbus’ın, yolcuları havada maksimum güvenlik ve konforla taşıma misyonu, şirketin teknik uzmanlarını uçak tasarımında yeni boyutlara ulaşmaya zorlamış durumda. İsmin kendisi bile, seçkin özel müşteriler için prestijli Airbus Corporate Jets tarafından yapılan uçak tasarımına yönelik eşi benzeri görülmemiş yaklaşımları gözler önüne seriyor.

RM 62-01, 2016 RM 50-02 Tourbillon Split-Seconds Cronograph ACJ’nin izinden yürüyerek, ayırt edici çizgilerini miras olarak taşıyor. Ancak RM 50-02, jumbo jet beyazıyken, RM 62-01 ACJ Kreatif Tasarım & Konsept Başkanı Sylvain Mariat’ın tasarladığı özel sipariş üzerine üretilen kabin iç mekanındaki koyu ahşap panellerin pürüzsüz tonlarından ilham aldı. Uçak penceresi şeklindeki safir cam, renk kodları ve güçlü kontrastı nedeniyle kolayca okunabilen çoğu göstergeyi süslüyor. Ekstra geniş çaplı titanyum kurma kolu bir jet türbinini andırırken, sürgüler motor ve kanatları bağlayan pilonların profilini çağrıştırıyor.

RM 62-01, kasa arkasında da barındırdığı bir özellik olarak çift bezele sahip. Saten polisajlı titanyum bezele dayanan ikinci bezel, bir Carbon TPT® bloğundan 1.8 mm’lik kalınlığa dönüşecek şekilde haddelenmiş. Bu malzeme tercihi, salt estetik düşüncelerin sınırlarını aşıyor: titanyum/Carbon TPT® eşleşmesi, RM 62-01’in işlevsel bağlamında sağlamlık oranına ideal bir ağırlık sunuyor. Bu kombinasyon, alarmın ürettiği titreşimlerin bileğe aktarılmasını ve mekanizmadan uzaklaşmasını sağlıyor. Mekanizma da bu sayede saatin yapısı tarafından korunuyor. Böylesine karmaşık bir yapıya sahip olmak, bu 30 parça ile sınırlı koleksiyonun tekil estetik anlayışının barındırdığı uyumu açıkça gösteriyor.



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mIxl7y
via IFTTT

SMS – KALİTE YÖNETİMİ SMS İÇİN NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ? YAZI:45 Kalite yönetim sistemleri (QMS), emniyet yönetimi sistemlerinin (SMS) en küçük kardeşidir. Genellikle çelişkili çıkarlara sahip oldukları ifade edilir. Ne yazık ki, bu birçok organizasyonda geçerlidir, çünkü sonuçta (para) emniyetten daha fazla zorlanır.   QMS ve SMS’lerin çatışma içinde olması gerekmez. Aslında, zaman ve kaynak verilirse, bir araya gelebilir ve kuruluşunuzun güçlü bir şekilde güçlenmesini sağlayabilirler: Operasyonel verimlilik; Kaynak yönetimi; Sabit maliyetler; ve EMNİYET DENETİMİ PERFORMANSI..   Tam entegrasyon olmasa bile, QMS’i ve birleştirmenin 5 kolay yolu; 1.Otomasyon Havacılık Emniyet Eğitimi 2.Güvenlik 3.Kayıp ve Bulunan Belgeler 4.İnsanKaynakları Yönetimi Yazılımı Entegrasyonu 5.Çalışanın Emniyet Perfromansını İzleme,   Birçok kuruluşta, resmi havacılık emniyet eğitimi bir kalite güvence departmanı veya harici bir şirket tarafından gerçekleştirilir. Her iki durumda da, emniyet ekibiniz emniyet eğitimi üzerinde doğrudan kontrol sahibi olmaz. Bunun yararı, emniyet ekibinin / departmanının emniyet konularını yönetmeye odaklanabilmesidir. Dezavantajı, havacılık SMS’iniz bağlamında emniyet teşviki ve kalite ve emniyet yönetiminin entegrasyonu için kaçırılmış bir fırsat olmasıdır. Bununla birlikte, emniyet ekibiniz doğrudan örgün eğitimin kontrolünü elinde tutmasa bile, emniyet tanıtımını gayri resmi bir eğitim aracı olarak kullanamamanızın bir nedeni yoktur.   Otomasyon havacılık emniyet eğitimi bu amaç için oldukça uygun. Bu, aşağıdaki gibi emniyet eğitimi tanıtım araçlarını içerir: Emniyet makaleleri, videolar ve diğer materyaller İlk SMS indüksiyon eğitimi (şirketin SMS gereksinimlerini gözden geçirme); Emniyetbültenleri; ve Otomatik tekrarlayan SMS eğitimi…   Havacılık emniyeti programlarının işletme ortamında, emniyet konusu olarak bildirilmemesi gereken birçok olay olacaktır. Örnek olarak, çoğu programın “rapor edilebilir bir endişe” oluşturduğu şey için raporlama politikası kuralları vardır. Bununla birlikte, kaydedilmesi gereken ancak mutlaka emniyet kaygıları olarak yönetilmeyen olaylar vardır. Bu tür sorunlar şunları içerebilir: Operasyonel endişeler; İnsan kaynakları sorunları; Çevre sorunları; ve IT problemleri. Görev kayıtları gibi, kaybedilen ve bulunan öğeler, belirli bir öğe hakkında şüpheli bir şey olmadıkça genellikle bildirilebilir kurallara uymaz. Neredeyse her havacılık servis sağlayıcısı kayıp ve bulunan eşyalarla uğraşmak zorunda kalacak. Bazı kuruluşlar, öğeler için basitçe bir çekmeceye veya kutuya sahip olabilir. Diğer kuruluşların bir “kaydı” olabilir. İdeal olarak, izlemenizi sağlayan kayıp ve bulunan bir modüle sahip tam bir elektronik tablo veya havacılık yazılımına sahip olacaksınız: Kayıp eşyalar; Bulunan ürünler; Hak talep edilmeyen ürünler; İletişim bilgileri; ve Tarihler, notlar vb. Dahil olmak üzere öğe hakkında veri günlüğü. Böyle bir elektronik tabloya sahip olmak veya kaybolan ve bulunan yazılım modülüne sahip olmak, birinci sınıf kalite ve müşteri hizmeti sunar. Ayrıca, kaybolan ve bulunan maddeleri incelemenizi ve trendleri tanımlamanızı sağlar. Örneğin, olası bir emniyet sorununu ortaya çıkaran kayıp ve bulunan eşyalardaki bir eğilimi tanımlayabilirsiniz. Böyle bir durumda, endişenizi sorun yönetimi sürecinizle, dolayısıyla KYS ile SMS arasında tam entegrasyon yoluyla işleme koyabilirsiniz.   İnsan kaynakları, emniyet yönetim sisteminizin performansı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Aşağıdakiler çalışan emniyet bilincini ve SMS’inizi takip etme istekliliğini önemli ölçüde azaltabilir: Yüksek ciro; Şirketten memnuniyetsizlik; Yönetimden memnuniyetsizlik; Zayıf işe alım uygulamaları. Nitelikli çalışanları işe almak ve işe almak, SMS’inizin başarısı için özellikle önemlidir. Genellikle insan kaynakları, SMS kapsamı dışında tamamen yönetilir. SMS’inizle insan kaynakları yönetimi yazılımı entegrasyonuna sahip olmak, olağanüstü QMS ve SMS entegrasyonuna izin verir, çünkü Emniyet yönetimi başvuru sahiplerini inceleyebilir; Emniyet yönetimi, başvuru sahipleri hakkında görüş sunabilir; Emniyet yönetimi, çalışanların kaygılarını tartışmak için uygun çıkışlara sahip olmalarını sağlayabilir. Bu elektronik tablo veya SMS yazılımı ile yapılabilir.   Genellikle, çalışanların incelemeleri, çalışanların emniyet performansı hakkında az veya hiç bilgi içermez. Bunun yerine, gözden geçirmeler yalnızca o çalışanın QMS görevlerine odaklanır. Bu kayıp bir fırsat. Çalışanların emniyet performansı bilgilerini düzenli çalışan incelemelerine dahil etmek, QMS’i ve SMS’i entegre etmenin yollarından biridir. Emnyet görevinin, diğer tüm görevler kadar işin bir parçası olduğu kadar, SMS’nin “ayrı bir şey” olmadığını, işlemlerin bir parçası olduğunu belirtir; Çalışanın SMS’ye katılmasını teşvik etmek; Emniyet programının değerini arttırır. Bu entegrasyonun gerçekleşmesi için emniyet verilerinde düzenli kalite yönetimi gözden geçirme süreçleri ile karıştırın. QMS’İi ve SMS’i tam olarak entegre etmenin pek çok yararı vardır:   Daha iyi emniyet performansı; Emniyet operasyonları için daha fazla kaynak; Emniyet programının değerini arttırır. Neden daha fazla emniyet programı tam entegrasyon yapmıyor. Birkaç neden: Bütünleşmek için önemli başlangıç çalışmaları gerektirebilir; Büyük kuruluşlar çoğu zaman entegrasyonu tercih etmemektedir; Veya Organizasyon “silolar” bölümünden muzdarip olabilir. Kuruluşunuz bu noktalardan herhangi birine sahip olsa bile, bu makalede açıklanan fikirlerin bir kısmını kolayca uygulayabilirsiniz.   Öyleyse; QMS ve SMS entegre olmalı mı?     Mehmet Ali Ataman Eylül.2019

Kalite yönetim sistemleri (QMS), emniyet yönetimi sistemlerinin (SMS) en küçük kardeşidir. Genellikle çelişkili çıkarlara sahip oldukları ifade edilir.

Ne yazık ki, bu birçok organizasyonda geçerlidir, çünkü sonuçta (para) emniyetten daha fazla zorlanır.

 

QMS ve SMS’lerin çatışma içinde olması gerekmez. Aslında, zaman ve kaynak verilirse, bir araya gelebilir ve kuruluşunuzun güçlü bir şekilde güçlenmesini sağlayabilirler:

  • Operasyonel verimlilik;
  • Kaynak yönetimi;
  • Sabit maliyetler; ve EMNİYET DENETİMİ PERFORMANSI..

 

Tam entegrasyon olmasa bile, QMS’i ve birleştirmenin 5 kolay yolu;

1.Otomasyon Havacılık Emniyet Eğitimi

2.Güvenlik

3.Kayıp ve Bulunan Belgeler

4.İnsanKaynakları Yönetimi Yazılımı Entegrasyonu

5.Çalışanın Emniyet Perfromansını İzleme,

 

Birçok kuruluşta, resmi havacılık emniyet eğitimi bir kalite güvence departmanı veya harici bir şirket tarafından gerçekleştirilir. Her iki durumda da, emniyet ekibiniz emniyet eğitimi üzerinde doğrudan kontrol sahibi olmaz.

Bunun yararı, emniyet ekibinin / departmanının emniyet konularını yönetmeye odaklanabilmesidir. Dezavantajı, havacılık SMS’iniz bağlamında emniyet teşviki ve kalite ve emniyet yönetiminin entegrasyonu için kaçırılmış bir fırsat olmasıdır.

Bununla birlikte, emniyet ekibiniz doğrudan örgün eğitimin kontrolünü elinde tutmasa bile, emniyet tanıtımını gayri resmi bir eğitim aracı olarak kullanamamanızın bir nedeni yoktur.

 

Otomasyon havacılık emniyet eğitimi bu amaç için oldukça uygun. Bu, aşağıdaki gibi emniyet eğitimi tanıtım araçlarını içerir:

  • Emniyet makaleleri, videolar ve diğer materyaller
  • İlk SMS indüksiyon eğitimi (şirketin SMS gereksinimlerini gözden geçirme);
  • Emniyetbültenleri; ve
  • Otomatik tekrarlayan SMS eğitimi…

 

Havacılık emniyeti programlarının işletme ortamında, emniyet konusu olarak bildirilmemesi gereken birçok olay olacaktır. Örnek olarak, çoğu programın “rapor edilebilir bir endişe” oluşturduğu şey için raporlama politikası kuralları vardır. Bununla birlikte, kaydedilmesi gereken ancak mutlaka emniyet kaygıları olarak yönetilmeyen olaylar vardır. Bu tür sorunlar şunları içerebilir:

  • Operasyonel endişeler;
  • İnsan kaynakları sorunları;
  • Çevre sorunları; ve
  • IT problemleri.

Görev kayıtları gibi, kaybedilen ve bulunan öğeler, belirli bir öğe hakkında şüpheli bir şey olmadıkça genellikle bildirilebilir kurallara uymaz. Neredeyse her havacılık servis sağlayıcısı kayıp ve bulunan eşyalarla uğraşmak zorunda kalacak. Bazı kuruluşlar, öğeler için basitçe bir çekmeceye veya kutuya sahip olabilir. Diğer kuruluşların bir “kaydı” olabilir.

İdeal olarak, izlemenizi sağlayan kayıp ve bulunan bir modüle sahip tam bir elektronik tablo veya havacılık yazılımına sahip olacaksınız:

  • Kayıp eşyalar;
  • Bulunan ürünler;
  • Hak talep edilmeyen ürünler;
  • İletişim bilgileri; ve
  • Tarihler, notlar vb. Dahil olmak üzere öğe hakkında veri günlüğü.

Böyle bir elektronik tabloya sahip olmak veya kaybolan ve bulunan yazılım modülüne sahip olmak, birinci sınıf kalite ve müşteri hizmeti sunar. Ayrıca, kaybolan ve bulunan maddeleri incelemenizi ve trendleri tanımlamanızı sağlar. Örneğin, olası bir emniyet sorununu ortaya çıkaran kayıp ve bulunan eşyalardaki bir eğilimi tanımlayabilirsiniz.

Böyle bir durumda, endişenizi sorun yönetimi sürecinizle, dolayısıyla KYS ile SMS arasında tam entegrasyon yoluyla işleme koyabilirsiniz.

 

İnsan kaynakları, emniyet yönetim sisteminizin performansı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Aşağıdakiler çalışan emniyet bilincini ve SMS’inizi takip etme istekliliğini önemli ölçüde azaltabilir:

  • Yüksek ciro;
  • Şirketten memnuniyetsizlik;
  • Yönetimden memnuniyetsizlik;
  • Zayıf işe alım uygulamaları.

Nitelikli çalışanları işe almak ve işe almak, SMS’inizin başarısı için özellikle önemlidir. Genellikle insan kaynakları, SMS kapsamı dışında tamamen yönetilir.

SMS’inizle insan kaynakları yönetimi yazılımı entegrasyonuna sahip olmak, olağanüstü QMS ve SMS entegrasyonuna izin verir, çünkü

  • Emniyet yönetimi başvuru sahiplerini inceleyebilir;
  • Emniyet yönetimi, başvuru sahipleri hakkında görüş sunabilir;
  • Emniyet yönetimi, çalışanların kaygılarını tartışmak için uygun çıkışlara sahip olmalarını sağlayabilir.

Bu elektronik tablo veya SMS yazılımı ile yapılabilir.

 

Genellikle, çalışanların incelemeleri, çalışanların emniyet performansı hakkında az veya hiç bilgi içermez. Bunun yerine, gözden geçirmeler yalnızca o çalışanın QMS görevlerine odaklanır. Bu kayıp bir fırsat.

Çalışanların emniyet performansı bilgilerini düzenli çalışan incelemelerine dahil etmek, QMS’i ve SMS’i entegre etmenin yollarından biridir.

  • Emnyet görevinin, diğer tüm görevler kadar işin bir parçası olduğu kadar,
  • SMS’nin “ayrı bir şey” olmadığını, işlemlerin bir parçası olduğunu belirtir;
  • Çalışanın SMS’ye katılmasını teşvik etmek;
  • Emniyet programının değerini arttırır.

Bu entegrasyonun gerçekleşmesi için emniyet verilerinde düzenli kalite yönetimi gözden geçirme süreçleri ile karıştırın. QMS’İi ve SMS’i tam olarak entegre etmenin pek çok yararı vardır:

 

  • Daha iyi emniyet performansı;
  • Emniyet operasyonları için daha fazla kaynak;
  • Emniyet programının değerini arttırır.

Neden daha fazla emniyet programı tam entegrasyon yapmıyor. Birkaç neden:

  • Bütünleşmek için önemli başlangıç çalışmaları gerektirebilir;
  • Büyük kuruluşlar çoğu zaman entegrasyonu tercih etmemektedir; Veya
  • Organizasyon “silolar” bölümünden muzdarip olabilir.

Kuruluşunuz bu noktalardan herhangi birine sahip olsa bile, bu makalede açıklanan fikirlerin bir kısmını kolayca uygulayabilirsiniz.

 

Öyleyse; QMS ve SMS entegre olmalı mı?

 

 

Mehmet Ali Ataman

Eylül.2019



from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2lucXHj
via IFTTT

RM 62-01 TOURBILLON AIRBUS CORPORATE JETS


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mIxl7y

SMS – KALİTE YÖNETİMİ SMS İÇİN NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ? YAZI:45


via Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2lucXHj

Ülkemizin Havacılık Güvenliğindeki Başarısı ICAO Tarafından Sertifikalandırıldı Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü(ICAO) tarafından Türkiye’ye havacılık güvenliğinde gösterdiği başarıdan dolayı “ICAO Başkanlık Konseyi Havacılık Güvenliği Sertifikası” verildi. ICAO’nun üye devletlere yaptığı denetimlerdeki başarı oranlarına dayanarak yaptığı değerlendirmeye göre, ülkemiz 2008 ve 2014 yıllarında yapılan denetimlerde “Havacılık Güvenliği Denetim Sistemi Kritik Unsurları Etkin Uygulama” başarı oranını yüzde 64.9’dan yüzde 93.15’e yükselterek sertifika almaya hak kazandı. ICAO, üye devletlerin güvenlik alanındaki başarılarını teşvik etmek amacıyla USAP-CMA denetlemelerinde “Havacılık Güvenliği Denetim Sistemi Kritik Unsurları Etkin Uygulama” oranlarını önemli ölçüde artıran ülkelere 2015 yılından bu yana “Konsey Başkanı Havacılık Güvenliği Sertifikası (ICAO Council President Aviation Security Certificate)”  veriyor.  Söz konusu sertifikayı almak için, etkin uygulama başarı oranında en az yüzde 15 artış kaydedilmesi ve Küresel Havacılık Güvenliği Planı’nda (GASeP) temel alınan asgari yüze 65’lik etkin uygulama (EI) başarısı sağlanması gerekiyor. Ayrıca üye ülke hakkında Ciddi Güvenlik Endişesi (Significant Security Concern) uyarısı bulunmaması ve operasyonel etkin uygulamadan yine 65’in üzerinde bir başarıya sahip olmak şart koşuluyor. Sivil Havacılık Genel Müdür Vekili Bahri KESİCİ, Türkiye’nin sivil havacılık güvenliğindeki standartlarının dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu belirterek, ICAO’nun güvenlik sertifikasına ilişkin tüm gereklilikleri yerine getiren ülkemizin etkin uygulama başarı oranında 6 yıl içinde yüzde 30 gibi yüksek bir artış sağlayarak uçuş emniyetinde önemli bir başarı elde ettiğini kaydetti.  ICAO’nun belirli periyotlarla üye ülkeleri havacılık güvenliği konusunda denetlediğini ve Türkiye’nin yanısıra havacılık güvenliği uygulamalarında yüzde 15’in üzerinde etkinlik gösteren 14 ülkeye daha sertifika verildiğini belirten Genel Müdür Vekili Bahri Kesici, ülkemizin belirlenen kriterin çok daha üstünde bir ortalama ile bu sertifikayı almasına katkı sağlayan SHGM personeline teşekkür etti. Kaynak:SHGM

Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü(ICAO) tarafından Türkiye’ye havacılık güvenliğinde gösterdiği başarıdan dolayı “ICAO Başkanlık Konseyi Havacılık Güvenliği Sertifikası” verildi.
ICAO’nun üye devletlere yaptığı denetimlerdeki başarı oranlarına dayanarak yaptığı değerlendirmeye göre, ülkemiz 2008 ve 2014 yıllarında yapılan denetimlerde “Havacılık Güvenliği Denetim Sistemi Kritik Unsurları Etkin Uygulama” başarı oranını yüzde 64.9’dan yüzde 93.15’e yükselterek sertifika almaya hak kazandı.
ICAO, üye devletlerin güvenlik alanındaki başarılarını teşvik etmek amacıyla USAP-CMA denetlemelerinde “Havacılık Güvenliği Denetim Sistemi Kritik Unsurları Etkin Uygulama” oranlarını önemli ölçüde artıran ülkelere 2015 yılından bu yana “Konsey Başkanı Havacılık Güvenliği Sertifikası (ICAO Council President Aviation Security Certificate)”  veriyor.  Söz konusu sertifikayı almak için, etkin uygulama başarı oranında en az yüzde 15 artış kaydedilmesi ve Küresel Havacılık Güvenliği Planı’nda (GASeP) temel alınan asgari yüze 65’lik etkin uygulama (EI) başarısı sağlanması gerekiyor. Ayrıca üye ülke hakkında Ciddi Güvenlik Endişesi (Significant Security Concern) uyarısı bulunmaması ve operasyonel etkin uygulamadan yine 65’in üzerinde bir başarıya sahip olmak şart koşuluyor.
Sivil Havacılık Genel Müdür Vekili Bahri KESİCİ, Türkiye’nin sivil havacılık güvenliğindeki standartlarının dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu belirterek, ICAO’nun güvenlik sertifikasına ilişkin tüm gereklilikleri yerine getiren ülkemizin etkin uygulama başarı oranında 6 yıl içinde yüzde 30 gibi yüksek bir artış sağlayarak uçuş emniyetinde önemli bir başarı elde ettiğini kaydetti.  ICAO’nun belirli periyotlarla üye ülkeleri havacılık güvenliği konusunda denetlediğini ve Türkiye’nin yanısıra havacılık güvenliği uygulamalarında yüzde 15’in üzerinde etkinlik gösteren 14 ülkeye daha sertifika verildiğini belirten Genel Müdür Vekili Bahri Kesici, ülkemizin belirlenen kriterin çok daha üstünde bir ortalama ile bu sertifikayı almasına katkı sağlayan SHGM personeline teşekkür etti.
Kaynak:SHGM


from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2mBW0uM
via IFTTT